Dünya Kupası’nda alkol ve cinsiyet sapkınlığı yasak
Spor organizasyonlarının bir özelliği de, ülkelerin sosyal, ekonomi, kültürel, siyasi ve daha birçok açıdan etkileyebilecek olaylarla dikkatleri üzerine çekmesi. Dünyanın gözü ‘futbol’ bahanesiyle şimdilerde Katar’da. Dünya Kupası’nın ilk kez Müslüman bir ülkede gerçekleşmesi, Katar’da nelerin yaşanacağının da ‘merak’ konusuydu. Organizasyon öncesi ve sonrasında ‘dini’ hassasiyetler konusunda nelerin yaşanacağı asıl merak konusuydu! Her geçen gün (an itibariyle toplam 64 maçın 32’si oynandı) merak uyandıran o soru işaretlerinin de karşılık bulmasını sağladı. Bu süreçte nelerin yaşandığı iyi bilinmeli ki, sporu bir ‘propaganda’ aracı haline getirenlerin yaptıkları bilinsin. Yapılmaması gerekenler bir daha yaşanmaması adına ‘ders’ niteliği taşısın. Bugün bizim dikkat çekeceğimiz konunun benzerini, dün (bir gün önce) Gazetemizin Spor Müdürü Emrah Savcı da yazma gereği duymuş. Nasıl yazılmasın ki!. Her defasında demiyor muyuz ‘tarihe not düşelim’ diye. Spor Organizasyonu deyip geçmemek gerek. Çünkü, sahadaki mücadelenin içerisinde o kadar çok ‘oyun’ var ki. Yaşananları bilmek ve oyun içindeki oyunu bozma açısından önemli…
Birazdan bilgisini paylaşacağımız konular, deyim yerindeyse ‘sporun paydaşı’ haline geldi. Bu da demek oluyor ki, spor sadece spor olmadığı gibi, ‘futbol da sadece futbol değil’ sözünü destekler nitelikte. Katar’da devam eden Dünya Kupasında, Müslüman bir ülkede gerçekleşmiş olması İslam inancına saygı gereği, bazı kısıtlamaları da beraberinde getiriyor. Adı geçen kısıtlamaların sadece ikisi, ‘LGBT Temsili kol bandının yasaklanması’ ve ‘Alkolün yasaklanması’. ‘Bu bir futbol organizasyonu, herkes istediğini yapar’ şeklindeki anlayışına karşı koyan Katarlı yöneticileri görüyoruz. Sağlık ve inanç açısından normalde sporun olduğu yerde ‘alkol’ olmaması gerekiyor ama, bırakın Dünya Kupası’nı bugüne kadar gerçekleşen çoğu ulusal veya uluslararası spor organizasyonlarında, içki ve kumarın (bahis-şans oyunları) bir sınırlama getirilmediğine şahit olduk. Müslüman kimliğiyle Dünya Kupası’na ev sahipliği yapan Katar’ın dini inancının gereği alkol kısıtlanmasını da beraberinde getirdi. Dünya Kupası boyunca stadyumlarda (dikkat edin stadyumlarda) uygulanacak alkollü içki yasağıyla ilgili FIFA Başkanı Başkanı Gianni’nin açıklamaları Gazetemiz Yeni Akit’e şöyle yansımıştı; “Fransa’da statlarda içki satışı yasak kimse bir şey demiyor ama Müslüman bir ülkede yasaklanınca ikiyüzlü bir şekilde tepkilere yol açıyor. Bugün kendimi Katarlı hissediyorum. Bugün kendimi Arap hissediyorum. Bugün kendimi Afrikalı hissediyorum. Bugün kendimi engelli hissediyorum. Bugün kendimi göçmen bir işçi gibi hissediyorum. Ayrımcılığa karşı dayanışma içindeyim..” FIFA Başkanı sözlerini şöyle tamamlıyordu; “İkiyüzlü Avrupa’nın göçmen politikası yüzünden 25 bin insan öldü. 2022 yılında 1200 göçmen daha öldü. Göçmen işçiler Katar’da kendi ülkelerinde kazandıklarından daha fazla para kazanıyorlar. Ama kimse olanlar için tazminat istemedi. Avrupalılar insanlara ahlak dersi vermeden önce son 3 bin yıl boyunca yaptıkları için 3 bin yıl boyunca özür dilemeli.” Sadece futbol tarihine değil, insanlık tarihine de not düşülmeli, bu açıklamalar. Batılı olarak nitelendirilen Avrupalılar, sömürgecilik adına gerçekleştirdikleri akımı her alanda olduğu gibi sporu/futbolu da kullanarak, iyi niyetten uzak ‘şer’ anlayıştan beslenen bir tutumla devam ettiriyorlar. Bu akım öyle bir akım ki, hemen hemen her bir organizasyonda kendini gösteriyor. Dünya Kupası’nın Müslüman bir ülkede yapılmasına yönelik eleştirileri FIFA’nın mevcut Başkanının bile sabrını taşırıyor ve yapılan eleştiriye haklı olarak ‘ikiyüzlülük’ yorumunu yaptığını görüyoruz. Katar tribünlerinde ‘alkol’ yasağı gibi, Hollanda takımı tarafından geliştirilen ve Belçika, Danimarka, Fransa Almanya, Norveç, İsveç, Galler ve İngiltere’nin destek verdiği, maça çıkan takım kaptanlarının kollarında eşcinsel sapkınlıkları destekleyici kol bandı takmaları yasaklanması, takdirle karşılandı. Tüm bunları ‘tek tek’ niçin yazdık. Gerek ülkemizde, gerekse dünyanın dört bir yanında spor adı altındaki küçük veya büyük ‘ölçekli’ oyun, hak veya batıl anlayıştan ‘esinlenerek’ oynanıyor. O nedenle aman DİKKAT diyoruz! Ve ekliyoruz; ‘Spor sizi değil, siz sporu yönetin’..