• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Abdullah Şanlıdağ
Abdullah Şanlıdağ
TÜM YAZILARI

Kiraz ağaçlarının altında verilen nasihat

22 Aralık 2025
A


Abdullah Şanlıdağ İletişim: [email protected]

Kiraz ağaçlarının altında verilen nasihat

ABDULLAH ŞANLIDAĞ

1980’li yıllarda, Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde, yukarı Pazarcık Mahallesi’nde geçen çocukluğum; bir toprak evin, on dekarlık bir bahçenin ve o bahçeye sinmiş bir hayat ahlakının içinde şekillendi. Dedem, namazında niyazında, hayatını ibadetle emek arasında dengeli bir çizgide sürdüren bir insandı. TCDD’den emekli dedemin ayağı sakat olduğu için bastonla gezerdi. Sabah namazını cemaatle eda eder, ardından dünyaya dalmadan önce kuşluk namazıyla Rabbine yönelirdi. Bu tavır, İslam’ın sadece camide değil, hayatın tamamında yaşanması gerektiğinin sessiz bir tefsiriydi. Ama o yıllarda ben o tefsiri idrak edebilecek yaşta değildim. 

Henüz on iki yaşındaydım. Kiraz ağaçlarının gölgesinde bana Kur’an’dan bir ayeti hatırlattı:


“Emrolunduğun gibi dosdoğru ol.” (Hûd, 112)

Ardından şu nasihati ekledi:

“Kimseye zulmetme ama sana zulmedilmesine de razı olma. Alın terinin dışındaki kazanca heves etme. İçki, kumar, fuhuş ve uyuşturucu insanı ve toplumu felakete sürükler.”


Bu nasihat,  İslam’ın toplumu ayakta tutan temel ilkelerinin özlü bir ifadesiydi. Zira Kur’an’da doğruluk (istikamet), adalet ve emek; bireysel erdemler olmanın ötesinde toplumsal düzenin temelleri olarak sunulur. Tabi bunu yıllar sonra anladım.

İstikametin Kaybı ve Modern Savrulma


Bugün geldiğimiz noktada, özellikle şöhret dünyasında yaşanan çöküş, bu istikametin kaybedildiğini açıkça göstermektedir. Sanatçılar, sporcular ve ekran önünde olan birçok insan; uyuşturucu, bağımlılık ve ahlaki savrulma girdabında yok olup gitmektedir. Sosyolojik olarak bakıldığında bu durum, “anomi” yani normsuzluk halinin tipik bir tezahürüdür. Değerlerin çözülmesiyle birlikte birey, neyin doğru neyin yanlış olduğunu ayırt edemez hale gelir.


İslam, insanın nefsini sınırsız bırakmaz. Çünkü sınırsızlık özgürlük değil, esarettir. Kur’an’ın içki ve kumarı “şeytan işi pislik” olarak tanımlaması (Maide, 90), sadece bireysel zararlar nedeniyle değil, toplumu çökerten sonuçları sebebiyledir. Bugün ünlüler üzerinden normalleştirilmeye çalışılan bu davranışlar, genç nesiller için rol model etkisi oluşturmakta ve ahlaki erozyonu hızlandırmaktadır.


Şöhret, Güç ve Nefsin İmtihanı

Şöhret, modern çağın en ağır imtihanlarından biridir. İnsan, bir anda para, güç ve sınırsız imkânla karşılaştığında; eğer sağlam bir iman ve ahlak zemini yoksa savrulması kaçınılmazdır. Dedemin “alın terinin dışındaki kazanca rağbet etme” uyarısı, bu noktada derin bir sosyolojik hakikati işaret eder. Emeksiz kazanım, insanı hem nimetin şükründen hem de sınır bilincinden uzaklaştırır.


İslam’da kazanç,  ahlaki bir eylemdir. Helal-haram bilinci zayıfladığında, insan önce kazancını, sonra bedenini, en sonunda da ruhunu tüketir.

Ailenin Çözülüşü ve Toplumsal Kırılma

Bugün aile yapısının sistemli biçimde zayıflatıldığına şahit oluyoruz. Aile, İslam toplumunun çekirdeğidir. Ailenin zayıflaması; merhametin, sorumluluğun ve edebin kaybı anlamına gelir. Mahremiyetin değersizleştirildiği, sadakatin küçümsendiği bir ortamda; sapkınlık sıradanlaşır, normal olan ise alaya alınır.

Sosyolojik olarak aile, bireyin ilk ahlak okuludur. Bu okul dağıldığında, birey yönsüz kalır. Yönsüz insan ise kolay yönlendirilir. Bugün medya ve popüler kültür aracılığıyla sunulan “özgürlük” anlayışı, gerçekte insanı nefsinin kölesi haline getirmektedir.



Çözüm: İmana Dayalı Bir İstikamet İnşası

Çözüm, geçmişe romantik bir özlem değil; köklere bilinçli bir dönüşle mümkündür. İman, ibadet, emek ve ahlak yeniden merkeze alınmalıdır. Gençlere sadece “başarılı ol” değil, “dürüst ol”; sadece “özgür ol” değil, “sorumlu ol” denmelidir.

Dedemin kiraz ağaçlarının altında verdiği nasihat, bugün bir toplum manifestosu gibidir. Çünkü o sözlerde ne aşırılık vardır ne eksiklik. Orada istikamet vardır.

Toprakla uğraşan eller, insan yetiştirmeyi de bilir. Ve bazı insanlar, arkalarında miras olarak bina değil; ahlak bırakır. Asıl miras da budur.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23