• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Abdullah Şanlıdağ
Abdullah Şanlıdağ
TÜM YAZILARI

İran’da rejim değişebilir mi?

23 Haziran 2025
A


Abdullah Şanlıdağ İletişim: [email protected]

İran’da rejim değişebilir mi?

ABDULLAH ŞANLIDAĞ

ABD tağutu Trump «İran’da rejim değişebilir» diyor. Bir yandan İran’ı tehdit ederken, bir yandan da “henüz karar vermedim” diyordu. Makaleyi kaleme aldığım esnada İsrail-İran savaşı 10’uncu gününde karşılıklı saldırılarla devam ederken, ABD ilk defa savaşa fiilen dahil oldu. ABD güçleri İran’ın Fordo, Natanz ve İsfahan’daki nükleer tesislerini vurdu. Saldırıyı ABD Başkanı Donald Trump bizzat duyurdu. 

 Büyük Şeytan’ın yeryüzündeki temsilcisi Amerika’dır. Bir bölgeyi işgal etmek istediğinde; önce terör örgütünü o coğrafyaya yerleştiriyor, sonrasında kendisi giriyor. Sömürge mantığı hiç değişmiyor. İsrail terör örgütü ve soykırımcı bir ülkedir, işgalcidir. ABD’den talimat almadan İran’a saldıramaz. Dolayısıyla İran’ın asıl hedefi İsrail değil Amerika’dır. Bizim Şanlıurfa’dan biraz geniş. Konya’nın yarısı kadar. Nüfusu 10 milyon ve bu 10 milyonun 7 milyonu Yahudi, geri kalan kısmı da Hristiyan ve Dürzidir. Bir ülke bile denmez. Bizim Türkiye’nin sadece başkenti kadar bir ülke. Ama ne ülke!!

İşgal ettiği alan, Suriye’nin parçası olan Golan, Batı Şeria ve Gazze dahil 27 bin 817 kilometrekare. Ebadı, eni boyu küçük, lakin kötülük açısından özgül ağırlığı fazla olan terörist bir ülke. Hz. Yakup’un soyundan olan İsrailoğulları da kötülük yaptılar. Biz Müslümanlar açısından bugün Yahudilerin elinde olan Tevrat batıldır ve hiçbir hükmü geçerli değildir. Dolayısıyla bu siyonist Yahudilerin Arzı Mev’ud, vaat edilmiş topraklar da kendilerinin uydurduğu efsanedir. Ben, antisemitist değilim. Yani Yahudi kavminden nefret etmiyorum. Amma.. Siyonizme ve Gazze halkına kan kusturan Netanyahu gibi teröristlere düşmanım. Varsın bu anlamda antisemitist olayım. Bugün İsrail Devleti, başta Gazze olmak üzere Suriye, Lübnan ve İran’a saldırarak, insanlık suçu işlemektedir. Soykırım yapmaktadır. Elinde silah bile olmayan masum insanları, küçücük çocukları öldürmektedir. Mabedleri bombalayan, hastaneleri vuran bir terör devletinden hiç kimseye hayır gelmez.

Ben bir fikir işçisiyim. Düşünceye, fikre, dinlere, ırklara, farklı dünya görüşlerine saygım var. Mesela ben bir yazar olarak, Nazilerin Yahudilere uyguladığı zulme karşıyım. Ama aynı şekilde Yahudilerin de Filistinlilere yaptığı soykırıma da karşıyım. Mazlumların ahı arşı titretiyor. Allah’ın adaleti muhakkak tecelli eder. İsrail bu gidişiyle abad olmaz. Ebu Cehil gibi ölüm nasip olsun Netanyahu’ya ve onu destekleyenlere. 

İsrail’in Filistin ve Lübnan’dan sonraki hedefi Türkiye değil İran oldu. Bugün savaş tüm hızıyla devam ediyor. 

Ne zoruma gidiyor biliyor musunuz?

2015’de başlattığımız çözüm süreci Suriye iç savaşı yüzünden bitirilmiş ve Kürt sorunu çözülmemişti. Korkarım ki bu sefer de İsrail-İran arasında cereyan eden bölgesel savaş yüzünden Kürt sorunu akamete uğrayacak. Acaba terör devleti İsrail bu kez PKK’dan ne isteyecek? Veya çoktan istedi de bizim mi haberimiz yok?

İsrail İran’dan kayıtsız şartsız teslim olup, elindeki nükleer silahları başka bir ülkeye devretmesini veya imha etmesini isteyebilir. Ayrıca İsrail, İran’dan bir rejim değişikliğini de talep edebilir. İran tüm bunlara yanaşır mı?

NATO müttefikimiz olan ABD, İran-İsrail Savaşı’nın direkt muhatabı değilse de, Orta Doğu’yu karıştıran yegâne güçtür. Türkiye diplomasiye ağırlık vermeli ve savaşa hayır demelidir. Komşumuz İran’daki ateşi bize de sıçratmalarına asla müsaade etmemeliyiz. Suriye cadı kazanı gibi kaynıyor. İsrail’in arkasındaki Avrupa gücü de dağılıyor. Filistin-Gazze konusunda İsrail’e destek veren Avrupa, bakalım İsrail İran kapışmasında tarafını nasıl belirleyecek? İsrail’in Gazze halkına yaptığı soykırımın bir ortağı da Avrupa birliğidir. Bu anlamda AB de katildir. Şimdi İngiltere, Fransa ve İspanya gibi ülkeler, İsrail’in mutlaka durdurulması gerektiğini savunuyorlar. AB ülkeleri İsrail’i savunmanın bilançosunu ödüyor. ABD, Rusya, Çin ve Türkiye gibi ülkeler büyüyüp ön plana çıkarken, AB yalnızlaştığını gördü.

Yani AB İsrail’e destek verdiğinden dolayı güç ve mevzi kaybetti. Aynı hatayı inşallah İsrail-İran kapışmasında yapmazlar. İsrail-İran savaşı, Doğu-Batı eksenindeki büyük güçleri ilgilendiren bir safhaya girdi. 

İsrail’in İran’a karşı ABD’yi sıcak savaşa ikna etme çabaları devam ediyor. İsrail’in “Tahran’ı terk edin” çağrısına karşı İran’dan “Tel Aviv’i terk edin” cevabı gecikmedi. Görünen o ki, savaş, doğrudan başkentlerinin eşiğine gelip dayandı. İran’ın Suriye, Irak, Lübnan hattındaki vekil güçleri zayıfladı. Bir Yemen cephesi var. Henüz bir öngörü için erken ama, İran için bu savaş, varlık-yokluk anlamına geliyor.

Şu anda İran rejiminin bekası, içerdeki muhalif gruplara bağlı. Dış müdahale ve uluslararası konsensüs, maalesef İran aleyhine işliyor. Eğer İsrail; doğrudan ABD’yi savaşa ikna eder ve ikisi birden İran’ı bombardımana tabi tutarlarsa, İran için iki seçenek oluşur. Ya büsbütün rejim değişikliği.. Ya da içerdeki muhalif yapılar üzerinden İran’ı Suudi Arabistan, BAE ve Ürdün gibi benzeri bir çizgiye çekmeyi hedefleyebilirler. Yani bundan sonraki safhada, ya büsbütün çökmüş, rejim değişikliğine uğramış bir İran’ı göreceğiz veya iğdiş edilmiş bir İran.. Her ikisi de ABD’ye boyun eğen bir yapıya doğru evrilen bir İran. 

İran, Rusya ve Çin gibi müttefiklerinden destek almaz ise bu savaşı kaybedebilir. 46 yıllık İran İslam devriminin kaderi, Rusya ve Çin’e bağlı olmamalıydı. İran, stratejik tercihlerini hep hatalı kullandı. İslam ülkeleri ile güçlü bağlar kuramadı. Devrim, büyük bir sınavla karşı karşıya. Bu sınavda yalnız olmak da en kötüsü.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Erdem

Neyin Kurbanıyız !! Kâinatı yoktan var eden Yüce Allah İnsanı başıboş olarak yaratmamıştır. Allah(cc) yüce Kur-an’da şöyle buyurmaktadır. ”Ben İnsanları ve Cinleri ancak ve ancak bana İbadet (Kulluk) etsinler diye yarattım.”Zariyat-56 Allah insana  yeryüzünü ifsad değil,  İmar, İnşaa ve İhya etme görevi vererek yeryüzünün  halifesi kılmıştır.Bunun dışındaki tek görevi de Allah’a Kul olmaktır.     İnsan Eşrefi mahlûktur, yani yaratılmışların en şereflisi. Eğer Allah’a kulluk görevini eksiksiz yerine getirirse bu şerefli mertebeye çıkabilir. Hatta meleklerden de üstün olabilir. Allah’a kulluk görevini yerine getirmez ise esfele safilin yani yaratılmışların en aşağısı mertebesine düşebilir. İnsanın elinde böyle bir imkan varken neden kulluk görevini yerine getirmez anlamak mümkün değil.  Kulluk sadece İbadet değildir, İbadet ise sadece Namaz değildir. Allah’a olan kulluk görevimizi yapmayarak, kulluğumuzu neye kurban ediyoruz. Üç günlük dünyada Kariyer ve makam elde edebilme adına yedi yaşından, otuz yaşına kadar süren eğitim hayatımıza mı kurban ediyoruz. Aynı süre içerisinde evlenmeyerek dinimizin diğer yarım kalanını kurban ettiğimizin farkında mıyız acaba? Kariyer ve makam yetmiyormuş gibi en lüks semtte alınan daire ve alınan eşyalar ve en lüks araba kredileri ile neyimizi kurban veriyoruz acaba. Dünya meşakkatlerimiz ve hırslarımız yüzünden Gönül coğrafyamız olan Filistin Gazze, Afrika, Yemen, Myanmar, Keşmir, Suriye ve Irak’a, Irak olarak neyimizi kurban ediyoruz acaba. İslam beş temel esas üzerine kurulmuştur. Bunların ilki İslam’a giriş anahtarı olan şahadet kelimesidir. En kolay ve garanti olarak gördüğümüz şahadet kelimesinin anlamına ne kadar uygun yaşıyoruz. Yoksa Allah’tan başka sahte ilahlara tapıyoruz yada meylediyoruz da farkında mı değiliz? Mesela para, makam, kadın, parti, tarikat, cemaat, spor takımı, film yıldızı, pop sanatçılarına taparak şahadetimizi dahi kurban ettiğimizin farkında mıyız? Hac ibadetiyle birlikte Kurban,  yol bulanların ve durumu iyi olanların Hac farizasıyla birlikte kurban ibadetlerini yerine getirmesidir. Kurban Allah’a adanmaktır. Bizler yani Müslüman olduğunu iddia edenler acaba kendimizi ne kadar Allah’a adamışızdır? Habil’in en iyisiyle Allaha adanması, Hz İbrahim(as)’in oğlu İsmail’i Allaha tereddütsüz kurban etme girişimi ve İsmail’in ona olan teslimiyetinin bizde ne kadar karşılığı vardır.  Şu an bizler erkek çocuklarımızla aramızda böyle bir güven tesis edebildik mi, edemediysek bu güveni nelere kurban verdik, yine kız çocuklarımızla aramızda Hz.Hacer sadakatini kurabildik mi, kuramadıysak bu sadakati kimlere kaptırdık? Bundan tam bir asır önce Maraş’ımızı işgal eden Fransız Askerlerinin bacılarımızın örtüsüne el uzatmasına gösterdiği tepkiyle Maraş’n, dolayısıyla Türkiye’nin kurtuluşuna vesile olan kıvılcımı tutuşturan Milli Kahramanlarımızdan Sütçü İmamın namus, haya ve örtü konusundaki hassasiyetini yeni nesil genç kızlarımızın modern tesettür ve haya anlayışlarını neye kurban verdik. Her yıl özenle seçtiğimiz ve kurban ettiğimiz koçlarımızdan daha büyük nelerimizi kurban ettiğimizin farkında mıyız? Kulluğumuzu nefsimizin heva ve heveslerine kurban ettikten sonra kesmiş olduğumuz kurbanlar ne işe yarar. Kurbanın ruhunu kavrayamadıktan sonra fiziki kurban Allah’a ulaşsa neye yarar? Günlük beş vakit namazımızı neye kurban veriyoruz. Sabah namazlarını uykuya, öğle ikindi ve akşam namazlarını helal kazanç için çocuklarımızın rızkını kazanma bahanesiyle mi kurban ediyoruz? Yatsı namazlarımızı gece geç saatlere kadarki eğlence, tv dizi ve programlarımıza mı kurban ediyoruz? Mükâfatını sadece Allah’ın vereceği oruç ibadetimizi gün içerisinde yaptığımız ve İslam’ın yasakladığı hangi eylemlere kurban ediyoruz. Yeri ve zamanı geldiğinde tüm malımızı ve canımızı Allah yolunda harcamamız gerekirken, Kendimizi Allah’a mı kurban ediyoruz yoksa paraya, makama, şöhrete mi kurban ediyoruz? Rızkımız Allah katında iken, Allaha ait olan fakat kendimizin sandığımız servetimizden, fakir fukaranın hakkı olan fitre, zekât,infak ve sadakalarımızı neye kurban verdik acaba. Kendimizi ve çocuklarımızı Allah ve Resulü(sav)nemi yoksa teknoloji ve sosyal medyaya mı kurban ediyoruz. Kendimizi anam babam sana feda (kurban) olsun diyen Sahabe-i kiram gibi Hz. Peygamber(sav)e mi kurban ediyoruz yoksa günümüzdeki sözde adanmış ve aldanmış ruhlara mı kurban ediyoruz? Yıl içerisinde o kadar gereksiz ve israf dolu harcamalardan sonra Kurban Bayramında Kurban kesebilmek için bankadan kredi çekerek veya kredi kartıyla taksitli kurban alarak kendimizi bankalara ve Faiz sistemine mi kurban ediyoruz? Özetle Allaha olan kulluk görevlerimizi ve tüm İslami değerlerimizi ne uğruna nerelere kurban veriyoruz. İslam Dünyası ve Türkiye olarak içinde bulunduğumuz ateş çemberinden ve özellikle Filistin, Gazze, Kudüs, Mescid-i Aksanın yakıcı Ateşinden bir an önce kurtulabilmemiz için: ÇOK GEÇ KALMADAN, KURBAN EDECEKLERİMİZİ KURBAN EDELİM Kİ, KENDİMİZ KURBAN OLMAYALIM. Selahattin SAYGINER

Selami Korkut

Gazze'de hiç kimsesi kalmamış bir yavru. Yanında bir çanta birde elinde güneş enerjisi paneli. Belkide karanlıktan korktuğu için gece ışık yakmak için kullanıyor. Bir nazlayacak anası, başını okşayacak babası yok. Karnı aç, ayaklar yorgun ama yürümeye mecbur.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23