Mehmet Aydın Doğru Haber'de yazdı: Adı ‘zorunlu eğitim’ olsa da aslında zorla eğitime tabi tutuluyor çocuklarımız.
Mehmet Aydın Doğru Haber'de yazdı: Adı ‘zorunlu eğitim’ olsa da aslında zorla eğitime tabi tutuluyor çocuklarımız.
12 yıl boyunca kesintisiz bir şekilde okula gitmek zorunda kalan çocuklar ve göndermek zorunda olan aileler ile karşı karşıyayız.
Sistem, istese de istemese de gidecek modunda hazırlanmış.
Sistem; 5-6 yaşından itibaren çocuğunuzu alıp 17-18 yaşlarına kadar ben eğiteceğim diyor. Sonrasına ise karışmam durumu var. Yani 18 yaşından sonra bir şey öğrenmiş mi öğrenmemiş mi, herhangi bir meslek edinmiş mi herhangi bir sanat alanında yetişmiş mi veya toplumun ahlaki değerlerine uygun bir tarzda okuldan diplomasını almış mı buna çok da bakılmıyor gibi.
Tabi çocuklarımızın her alanda yetişmesi için iyi niyetle çalışmalar plan ve projeler yapılmış olabilir. Bundan pek şüphe etmiyoruz. Ancak günün sonunda ne ailenin ne de toplumun istediği bir birey yetişmiyor maalesef.
Okullar, eğitim yuvası vasfının hakkını vermiyor. Belki bunun en önemli nedenlerinden biri, eğitimin hep sorun odaklı konuşuluyor olmasındandır. Sınav, dershane, zorunluluk, başlama yaşı gibi konular üzerinden gündemlerle uğraşılmasındandır. Nedense terbiye yönü üzerinden bakılmıyor. İnsan yetiştirmede inanç-değer üzerinden yetiştirme hesabı pek fazla yapılmıyor. İdeoloji yerine ahlakın verilmesi ve buna yönelik projelerin geliştirilmesi; mesleğe, zanaat ve sanata dönük uygulamaların arttırılması, karma eğitime son verilesi gibi gündemlerle ilgili konuşulmuyor.
Son gelinen aşamada zorunlu eğitim ile ilgili sorunların olduğu konusu konuşulmaya başlandı.
Konuyla ilgili Bakanlığın bir çalışma içinde olduğu tahmin ediliyor. Bununla ilgili farklı formüller üzerinden kamuoyuna küçük ipuçları veriliyor. Muhtemelen önümüzdeki yıl/yıllarda değişiklikler olacaktır.
Ancak mesele yine yama çözümler ile bertaraf edilecekse çok da umutlu olmaya gerek yoktur.
Yeni atılacak adımlar da ne kadar isabetli beraber bakacağız. Ancak bu hususta en önemli şey sorumluluğu kimler alacak o da belli değil. Zaten hep böyle oldu.
Yanlış yapılan ve yıllarca uygulamada olan ancak sonradan kaldırılan hangi plan-projenin hesabı soruldu ki?
Mesela yarın çıkıp zorunlu eğitim aslında zararları olan bir uygulamaydı denildiğinde bunun hesabı kimden sorulacak?
Oysa milyonlarca insanı ilgilendiren bir mesele. Böyle bir mesele de yaptık olmadı, denedik tutmadı, başka bir yol deneyelim gibi cümleler ile asla geçiştirilmemesi lazım. Hesap vermesi gerekenler hesap vermeleri lazım.
Son söz olarak sadece zorunlu eğitim ile ilgili tek değil eğitim ile ilgili tüm konularda masa başı projelerden uzak durulmalıdır.
Eğitimin tüm paydaşları, sivil toplum kuruluşları, eğitim alanında çalışma yapan vakıf ve dernekler sürece dahil edilmelidir. Eğitim istişareleri mutlaka yapılmalıdır.