Danıştay 8. Dairesi’nin kararına rağmen başörtülü avukatların çalışmalarına engel olan hakimlere tepki çığ gibi... Ankara 11. Aile Mahkemesi Hakimi Mustafa Karadağ’ın başörtülü avukatları duruşma salonundan çıkarmasını “çağdışılık” olarak tanımlayan hukukçular, “Bu hakimlerin yaptığı suçtur. Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun ilgili hakim hakkında gerekeni yapacağı kanaatindeyiz” dediler.
“BİZ BU HAKİMLERİ 28 ŞUBAT’TA GÖRÜYORDUK”
Bülent Turan, Hakim Mustafa Karadağ’ın, Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak’ın avukat eşi Zübeyde Kamalak ile Avukat Tuğba Arslan’ı başörtülü olduğu gerekçesiyle duruşmaya almadığını hatırlattı.
Turan, söz konusu olayın toplumu ve kendisini üzdüğünü belirterek, “Hakim, davanın taraflarından birinin avukatının başörtülü olduğu gerekçesiyle, davayı erteledi. Söz konusu hakim, taraflara da avukatlarını değiştirmesi yönünde talimat vermeyi de ihmal etmedi. Tutanaklardan anladığımız kadarıyla da Bangalore İlkeleri kılıf olarak gösterilmiş. Biz bu tür talimatları 28 Şubat Dönemi’nde duyardık! İnsan Haklarının söz konusu olmadığı, Hakimlerin askerin brifigleriyle davalara baktığı dönemlerde! Anayasa Mahkemesi’nin, bu şartlar altında, ‘başörtüsü güçlü bir siyasal simgedir’ kararını aldığı günlerde! Oysa ülkemiz son 10 yılda büyük zihinsel dönüşümler geçirdi. Adalet sistemimiz insan haklarına odaklı hale geldi, uluslararası mevzuatla uyumlu bir hale geldi. Devlet’in bahşettiği insan hakları yaklaşımından, devletin teminatı olduğu insan hakları anlayışı yerleşti” dedi.
BAŞÖRTÜLÜ AVUKATLARI DAVADAN MEN ETMEK SUÇTUR
Turan, bu anlayışın bir sonucu olarak, Danıştay’ın başörtülü avukatlara yönelik Türkiye Barolar Birliği’nin Avukatlık Kanunu Yönetmeliği’nin kısıtlayıcı hükümlerini iptal ettiğini hatırlatarak, “Başbakanımızın açıkladığı Demokratikleşme Paketi’nde yer alan ve Kamu Kurumlarında başörtüsüyle çalışmaya olanak sağlayan Bakanlar Kurulu Kararı da 8 Ekim’de Resmi Gazete’de yayımlanmıştı. Dolayısıyla başörtülü bir avukatın duruşmadan men edilmesi suçtur. Türkiye’de bu adımlar atılırken, başörtülü avukatlar Türkiye’nin her yerinde hiç bir sorun yaşamadan duruşmalarda görevlerini icra ediyorken, Ankara’da bir hakimin böyle davranması, çağdışı bir harekettir. Hakimin bu kararı suyun tersine akması olarak yorumlanır ki bu mümkün değildir. Özgürlüklerin tadına varmış bir toplumun bundan geri adım atması, özgürlüklerini ve haklarını devretmesi söz konusu olamaz” ifadelerini kullandı.
“HSYK’NIN GEREĞİNİ YAPACAĞI KANAATİNDEYİM”
Ayrıca, hakimin, kılıf olarak belirlediği Bangalore İlkelerini iyi bilmediğini söyleyen Turan, “Çünkü, Şubat 2001’de kabul edilen söz konusu Bangalore İlkeleri, tavsiye niteliğindedir. Tavsiye niteliğindeki ilkeler olması bir yana, bu ilkeler avukatlar için değil, sadece hakimlere yöneliktir, hakimlerin davalarda nasıl karar vereceklerine yöneliktir. Öte yandan Bangalore İlkeleri’nde eşitlik’le ilgili hususlar da mevcuttur. Bunlardan biri de Hakimin, toplumdaki dini, etnik vb. çeşitliliğin şuurunda olması ve bunları anlaması zorunluluğudur. Toplum’daki en önemli görevi, adalet dağıtma görevini yerine getiren bir hakimin, istediği kuralı uygulayıp, istediğini göz ardı etmesi adalet mekanizmasının etik ilkelerine yakışmaz. Dolayısıyla Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun ilgili hakim hakkında gerekeni yapacağı kanaatindeyim” dedi.