Dinimizin ana yollarından biridir zekat; Allah’dan kullarına, kullardan kullara nimet taksimi. Kimilerine güzellik, kimilerine zenginlik; Allah’ın kullarına verdiği dünyalık nasipler. Dünyalık nasibi fakîrlere, ahirette sevabı zenginlere.
HALİL DEDEOĞLU - Allah akıl verdiği kullarını ibadetle mükellef tutmuş, mal ve zenginlik verdiği kullarını da zekatla mükellef tutmuş:
Yüce Rabbimiz nimetlerin hayat damarlarını toprağa bağlamış, fakirlerin nasiblerini de zenginlere bağlamış. Topraktan bitkilere onlardan insanlara.
Bahar gelince dünyamız yeşillikler, nimetlerle dolar taşar, görevlerinde hiçbir eksiklik görülmez. Zekat ve hayır sahipleri; fakirlerin ihtiyaçlarını giderse, onların yüzü güler ve gönülleri coşar; baharları olur, bayramları olur.
Dinimizin güzel dünyası, baharı böyle güler yüzlü insanlarla yaşanır.
Allah’ın zenginlerden istediği fakirlik payını ayırmamak cimriliklerin en büyüğüdür. Namaz mü’minin yüzünü nurlandırır, oruç gönlünü ferahlandırır, zekat da fakirin yüzünü güldürür; bunlar dinimizin dünyalık akisleridir, çiçeğidir, meyvesidir.
Fakirlerin ihtiyaçlarına bir annelik şefkati ve merhameti ile yaklaşırsa zenginler Yaradanımızı daha çok sevindirmiş olurlar.
Zekat; ilahî hazinelere, bolluklara çıkış yoludur, verdikçe Allah’ın nimet kapıları açılır. Ayette iyiliklere on misli vardır” buyuruluyor. Nimetlere de on misli, sevaplarımıza da on misli. Verdiği nimetlerle Yaradanımızın rızasını kazanmak ne büyük nasib. Kul verdikçe, Allah da vermektedir; tabiata verdiği işleyiş de böyle, ilahi işleyiş de böyle.