Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Japonya’ya gerçekleştireceği seyahat öncesi kamuoyuna çarpıcı açıklamalarda bulundu
“BİR TAŞLA KUŞ KATLİAMI YAPMAK İSTEDİLER”
Başbakan Erdoğan, kirli 17 Aralık operasyonunun 14 ay boyunca gizlendiğini, 17 Aralık’ta da tüm adalet ve emniyet hiyerarşisi atlanarak yapıldığını anlatarak, şu benzetmede bulundu:
“Yolsuzluk kisvesi altında ama aslında çok farklı boyutları olan bu operasyon asla masum, rutin bir hukuk işlemi değildir. Hukuki operasyon görünümlü bir paketin içine birbirinden çok farklı hedefler konulmuş, bir taşla birkaç kuş vurmak değil, adeta kuş katliamı yapılmak istenmiştir” Bütün operasyon dosyalarının üzerinde gizlilik kaydı olmasına rağmen yargının buna uymamasının ve bunları işleme koymadan önce servis etmesinin çok anlamlı olduğunu söyleyen Erdoğan, “Operasyona konulan isim de manidardır. ‘Rüşvet ve yolsuzluk operasyonu’. Yapılan iş tarihin en büyük yolsuzluk operasyonu olarak sunuldu. Sabah saatlerinden itibaren yazılı, görsel medyada, internette sosyal medyada bu tabirler sıkça kullanıldı ve hemen bir algı oluşturuldu. Ardından yine hukuksuz şekilde yasal olarak mutlaka gizli tutulması gereken belgeler, bilgiler, fotoğraflar basına sızdırılmaya başlandı. Buna paralel olarak adeta bir merkezden düğmeye basılmışçasına muhalefet partileri de bu topa girdi. Sabah operasyon yapıldı, akşam sorgu ve mahkeme süreci bitti” diye konuştu. Soruşturmada görev alan bir savcı ile alakalı önemli bir ayrıntıyı da paylaşan Erdoğan, “Düşünebiliyor musunuz? Bir savcının, zanlı olarak çağrılan kişiye eli cebinde söylediği şu: ‘İki dakika süren var, anlat ve çık.’ Böyle bir mantık olabilir mi? Böyle bir sorgulama veya böyle bir yargı anlayışı olabilir mi?” diye sordu.
“HEDEF YOLSUZLUK OPERASYONU DEĞİL”
Başbakan Erdoğan, operasyonun hukuka aykırı şekilde başlatıldığı gibi, hukuka aykırı şekilde masumiyet karinesi çiğnenerek yürütüldüğünü vurguladı.
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Şurası çok ilginçtir. Her şeyden önce böyle bir operasyonla ilgili olarak önce yargı mensuplarının hukuka uyması şarttır. Yargının dışında olan eğer bir hukuksuzluk yapmışsa gereği neyse bu yapılır. Kim olursa olsun yapılır. Ben bunu defalarca, meydanlarda da açıkladım. Evladım da olsa aynı şekilde biz korumaya değil, hukukun arkasında durmaya gayret ederiz. Ama hedefin bir yolsuzluk operasyonu olmadığı, hedefin bir milli irade suikasti olduğu en başından itibaren son derece aşikardır. Yolsuzluk kılıfı altında birkaç nokta hedef alınıyor ve oralarda sonuç alınmak isteniyor.”
Adı “yolsuzluk” olarak konulan bu operasyonun arkasında ülkenin geleceği, ülkenin bekasına yönelik atılmış bir adım olduğunu ifade eden Erdoğan, “Burada çok ciddi ülkemin büyümesine yönelik bir suikast vardır. Birçok dev yatırımları, büyük yatırımlara girmiş ve girmekte olan girişimciler, burada haklarında dosya açılmak suretiyle henüz işlemler başlamadığı halde medyaya verilmek suretiyle lekelenmiştir” diye konuştu.
“BU BİR KÜRESEL SUİKASTTIR AYNI ZAMANDA”
Erdoğan, bugüne kadar bu ülkede milyarlarca dolarlık iş bitiren insanların, sadece bu hükümet döneminde değil, daha önceki dönemlerde de iş bitiren bu insanların, bundan sonra atacakları adımlarda dev yatırımlarla ilgili kredi noktasındaki durumlarının ne olacağını sorarak, şunları dile getirdi: “Birçok bankalar kredibilite lekelendi anlayışı ile yaklaşırlarsa ki, temenni ederim ki böyle bir şey olmaz, ama öyle olursa bu yatırımlar ne olacak? Bu bir suikast değil mi? Diye sordu. Erdoğan, “Yıllık kapasitesi 100 milyonun üzerinde olan 3. havalimanını alan müteahhit firmaların burada adını verdiler. Bunların dışında aynı şekilde 3. köprü ile ilgili yani malum muhalefetin siyasi mücadelede yapamadığını bunlar şimdi farklı yollarla yapma gayreti içine giriyorlar. Dolayısıyla bu küresel bir suikasttır da aynı zamanda. Bu işin içinde bunlar da var. Bütün bu atılan adımlarda devletle hiç işi olmayan işadamlarımızın da şu anda mal varlıklarına tedbir konulması yoluna gidilmesi manidar değil mi? Bunları öyle bir noktaya getiriyorlar ki, böyle bir lekelemenin içine giriyorlar” dedi.
ERDOĞAN’A GÜLEN’DEN MEKTUP GELMİŞ
Toplantı sonrasında açıklama yapan gazeteciler, Fethullah Gülen’den Başbakan Erdoğan’a barış mektubu geldiğini söylediler. Erdoğan’ın kendilerine verdiği bilgileri kapıdaki gazeteciler ile paylaşan aydınlar; “Erdoğan, Mersin’de durdurulan ve içinde silah olduğu iddia edilen TIR’la ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Erdoğan, (TIR olayı 7 Şubat’ın devamıdır. Her ikisi de paralel devletin işidir)” dediler. Erdoğan, toplantı sonrası şunları söyledi: : l “Paralel devlet yapılanması, siyaset dışı güçlerle de işbirliği yaptı... 28 Şubat sanıklarının tahliyesinde de paralel yapılanma var.” l “Biz, bu virüsleri yok edeceğiz, şimdi laboratuvar çalışması yapıyoruz.” l “Hatay Kırıkhan’daki TIR olayı da paralel yapının operasyonu... O TIR’ın arattırılmaması doğru bir tavırdır.” l “Genel af gündemimizde yok ama yeniden yargılanma meselesine olumsuz bakmıyoruz.” l “Mahalle için kurulan trafo, TÜRGEV içindi diye yayın yapıldı... TÜRGEV, bir aile vakfı değil... Velev ki olsa, yasak mı?” l “Yasin Kadı”yı bugün de savunuyorum... Belediye Başkanlığım dönemimden bu yana ailece görüştüğüm bir işadamıdır.” l “Bakanlar azletmemi istemeselerdi, ben onların istifasını istemezdim.” l “Bugün, düne göredaha güçlüyüz.”
TOPLANTIYA KATILAN GAZETECİ VE YAZARLAR
“Hasan Karakaya, Abdurrahman Dilipak, Ersoy Dede, Nuh Albayrak, Yıldıray Oğur, İsmail Kapan, Mehmet Barlas, Sevilay Yükselir, Taha Özhan, Erdal Şafak, Mahmut Övür, Akif Beki, Fikret Bila, Ali Bulaç, Etyen Mahçupyan, Elif Çakır, Osman Can, Sibel Eraslan, Mustafa Karaalioğlu, Orhan Miroğlu, Ahmet Kekeç, Fehmi Koru, Fadime Özkan, Yusuf Ziya Cömert, Ahmet Taşgetiren, Hakan Albayrak, Ergün Diler, Gülay Göktürk, Doğu Ergil, Ali Bayramoğlu, Yasin Aktay, İbrahim Karagül, Hilal Kaplan, Markar Eseyan, Abdulkadir Selvi, Salih Tuna, Nihal Bengisu Karaca, Turgay Güler, Mehmet Ocaktan, Cengiz Özdemir, Kurtuluş Tayiz, Avni Özgürel, Hüseyin Yayman, Fuat Keyman, Ayhan Ogan, Can Paker ve Vedat Bilgin.”
GYV: Mektup Sayın Başbakan’a hitaben yazılmadı
İSTANBUL - Onursal başkanlığını Fethullah Gülen Hocaefendi’nin yaptığı Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı (GYV), Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Dolmabahçe’de bir kısım basın mensubu ve sivil toplum örgütleri ile bir araya geldiği toplantıda gündeme gelen mektup konusunda yazılı bir açıklama yaptı.
Açıklamada yanlış bir bilgi üzerine bir takım hatalı yorumlar yapılmasının üzüntüyle karşılandığı ifade edilerek, “Meselenin aslı şudur: Vakfımız Onursal Başkanı Fethullah Gülen Hocaefendi, saygıdeğer bir devlet büyüğümüzün kendisine gönderdiği kıymetli bir insanla görüşmüş; görüşme sonrasında bir mektup yazarak mukabelede bulunmuştur. Hocaefendi tarafından gönderilen mektup, Sayın Başbakan Erdoğan’a hitaben yazılmadığı gibi, muhtevasında da hiçbir ‘pazarlık’ söz konusu değildir” denildi.
Cemaat sözcüleri: Pazarlık değil, sulh çağrısı
Başbakan Erdoğan’ın açıkladığı Fethullah Gülen’e ait mektupla ilgili dün cemaatten iki ayrı açıklama geldi. Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı, mektubun doğrudan Başbakan Erdoğan’a yazılmadığını söylerken, mektubun gönderildiği kişi ve içeriği ise herkul.org’da yayınlandı. Herkul.org’dan yapılan açıklamada, Fethullah Gülen’in, mektubu Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün olaylarla ilgili bilgi almak üzere gönderdiği bir isme teslim ettiği ve bu görüşmeden Başbakan Erdoğan’ın da bilgisi olmasını istediği iddia edilerek, mektupta şunların yazdığı açıklandı:
* “Adanmış ruhların faaliyetlerini ve müesseselerini, -başkaları “Hizmet”, “Hareket”, “Cemaat” veya “Câmia” gibi farklı isimlendirmelerde bulunsalar da- her tür, her anlayış, her renk ve her desenden insanın (camide bir araya gelip beraberce saf tutan inananlar misillü) bir makuliyette ve bir mantıkiyette buluşmalarının neticesi olarak gördüğünü.. ve hedef alınması karşısında çok mahzun olduğunu;
* Hizmet gönüllülerinin genel ve sosyal medya aracılığıyla elden geldiğince nezaket çerçevesinde kendilerini ifade etmelerinin ortaya atılan itham ve iftiralar neticesinde başladığını ve bu hususta kanunlar çerçevesinde hukukun gereklerinin seslendirildiğini; fakat, zamanla içtimai hayat içinde bir çok insanın hadiseye dahil olması neticesinde maalesef yer yer nezaket ölçülerinin dışına çıkan bir üslup ile çok çirkin söz ve karşılıklı isnatların gündemde olduğunu;
* Kendisinin, devletin kanun çerçevesinde yürüyen işleyişi hususunda emir verme, müdahale etme ya da memurları bir noktaya sevk etme konumunda asla bulunmadığını;
* Bununla birlikte, sohbetlerinde tansiyonun düşürülmesi adına dost, muhip ve sevenlerine itidal tavsiye edeceğini; özellikle bir kesim medya kuruluşlarında kara propaganda sayılabilecek yayınların sona ermesini arzuladığını; bu konuda kendisinin elinden geleni yapacağını; Cumhurbaşkanımızın da ciddi etkili adımlar atacağına ve samimi gayretlerle yeniden akl-ı selime dönüşün sağlanacağına inandığını;
* Kanunların belirlediği vazifeleri yine kanunlar çerçevesinde yerine getiren memurînin sırf belli bir yere nispet edilerek engellenmesini ve hatta süreçle hiçbir ilgisi olmadığı halde yine aynı nispete dayandırılarak tasfiyelerin (daha doğrusu kıyımların) yapılmasını üzüntüyle izlediğini;
* Devlet memurlarının üzerlerine gidip onları vazifelerini yapmaktan men etme ve masum vatan evladını sadece belli bir yere nispet ederek tasfiyeye/kıyıma tabi tutma konusunda kendisi ve sevenleri sussa bile maşeri vicdanın susmayacağını;
* Dünyanın dört bir tarafına dağılmış ve Allah’ın inayetiyle, kıymetli dostların himmet ve himayesiyle sürekli genişleyen Hizmet hareketinin -maalesef- önünü kesmeye matuf gayretlerin aşikar hale geldiğini; bu yakışıksız engelleme faaliyetlerinin -önceden olmamakla birlikte- hareketin büyümesi ve genişlemesiyle eş zamanlı olarak arttığını;
* Ayrımcılık ve meşrepçilik gibi hatarlı düşünce ve çirkin işlerin önü alınmazsa yarın Aziz Mahmud Hüdai Hazretleri muhiblerinin, Süleyman Efendi’nin talebelerinin, İlim Yayma Cemiyeti’nin, Menzil mensuplarının ve diğer meşreplerin/mesleklerin de aynı muameleye maruz kalacaklarını;
* Kendisinin ve sevenlerinin dün neredeyse şu yaklaşan seçim sürecinde de aynı yerde ve çizgide durduğunu;
* Hep sulh ve huzurun, ittihad ve ittifakın, uhuvvet ve hulletin yanında yer almaya, kendisine sevgi duyanları da bu yönde teşvik etmeye çalıştığını; gözünde ahiretin tüllenip durduğu şu yaşından sonra da başka bir sevda, düşünce ve emelinin olamayacağını;
* Bundan sonra da arkadaşlarına, dostlarına ve sevenlerine itidal tavsiye ederek huzurun temini adına elinden geleni yapmaya çalışacağını ve her zaman sulhun takipçisi/destekçisi olacağını..”
Erdoğan, Uzakdoğu yolcusu
HABER MERKEZİ - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 2014’teki ilk çalışma ziyareti için bugün Japonya’ya gidiyor. Başbakan Erdoğan 11 Ocak’a kadar sürecek olan Uzakdoğu ziyareti kapsamında Singapur ve Malezya’da da temaslarda bulunacak. Erdoğan’a ziyaretleri sırasında Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, bazı bakanlar, milletvekilleri, bürokratlar, işadamları ile aralarında Genel Yayın Koordinatörümüz Hasan Karakaya’nın da bulunduğu medya temsilcileri eşlik edecek.