Türkiye kanser pandemisiyle karşı karşıya! Karbonatlı ve sirkeli su da sebzelerdeki pestisiti yok etmiyormuş!
Türkiye'nin sofralarını süsleyen taze sebze ve meyveler, ne yazık ki içinde kanser yapan zehri taşıyor. Her bir lokmamızda, her bir yudumumuzda pestisitlerin sinsice bedenimize yayılışına şahit oluyoruz. "Kanser pandemisi" olarak adlandırılabilecek bu durum, ülkenin acı gerçeğine dönüştü. Daha büyük hayal kırıklığı ise 'bari organik olanlara erişemiyoruz ama en azından tarımsal ilaçları yok eder' niyetiyle sebzelerin karbonatlı ya da sirkeli suda bekletilmesinin hiç bir işe yaramadığı ortaya çıktı! İşte İnstagramda "Maya ata farm" adlı hesabın yaptığı herkesi üzen o test!
Türkiye'nin sofralarını süsleyen taze sebze ve meyveler, ne yazık ki içinde kanser yapan zehri taşıyor. Her bir lokmamızda, her bir yudumumuzda pestisitlerin sinsice bedenimize yayılışına şahit oluyoruz. "Kanser pandemisi" olarak adlandırılabilecek bu durum, ülkenin acı gerçeğine dönüştü. Daha büyük hayal kırıklığı ise 'bari organik olanlara erişemiyoruz ama en azından tarımsal ilaçları yok eder' niyetiyle sebzelerin karbonatlı ya da sirkeli suda bekletilmesinin hiç bir işe yaramadığı ortaya çıktı! İşte İnstagramda "Maya ata farm" adlı hesabın yaptığı herkesi üzen o test!
Sebze ve meyvelerimizi pestisitlerden arındırmak için halk arasında karbonat ve sirke suyu gibi yöntemlere başvuruluyor. İyi niyetle, sağlıklı beslenme çabasıyla bu uygulamaların yaygınlaştığını görüyoruz. Ancak bilim çok daha sert bir şekilde uyarıyor: Bu yöntemler bir aldatmacadan ibaret! Pestisitlerin büyük bir kısmı sebze ve meyvelerin sadece yüzeyinde değil, dokularına kadar işliyor. Sirke veya karbonatın bu çözümde etkin olduğuna dair herhangi bir bilimsel kanıt yok. Hatta yanlış kullanım, bu maddelerin kendisinin toksik etkiler yaratma ihtimalini de doğuryor.
Bu bir sağlık skandalıdır! Tarımsal denetimlerin yetersizliği, bilinçsiz tarımsal ilaçlama uygulamaları ve halkın bilinçlendirilmemesi, ülkemizde kanser oranlarının patlamasına yol açıyor. Pestisitlerin etkisi sadece bireysel sağlığı tehdit etmekle kalmıyor; doğayı, su kaynaklarını ve ekosistemi de geri dönülmez şekilde yok ediyor.
Bu konuda susmak suçtur! Her bireyin, her kurumuşun sesini yükselterek bu sorunla müadele etmesi gerekiyor. Pestisitlerin kontrolünün artırılması, organik tarıma daha fazla teşvikin sağlanması ve tarımsal ürünlerde denetim mekanizmalarının sıkılaştırılması çözüm yollarından sadece bazıları. İnsanların bilinçlenmesi, bilinçli tüketici davranışları geliştirilmesi ve tarımsal uygulamaların yenilenmesi, bu sessiz kâbusun sonunu getirebilir.
Unutmayın, sofranıza gelen her sebze ve meyve, çocuklarınızın geleceğine bir yatırımdır. Zehirle mi yoksa sağlıkla mı beslendiğinizi sorgulamak sizin elinizde. Göz yummayın! Bir birey olarak ses çıkarın, adım atın ve bu zehirli düzene dur deyin!
