Partisinin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda konuşan Başbakan Erdoğan, hükümete kurulan yolsuzluk komplosuyla ilgili dikkat çekici bilgiler verdi. Erdoğan, “Diyarbakır’ın, Oslo’nun, 7 Şubat’ın, Halkbank’ın intikamını almak için tezgah kurdular. Bir hareket, bir dava, en başta ahlak sahibi olmak zorundadır. Bize milletimizin hayır duası yeter” dedi.
“Biz her zaman hakkı söylemeye, doğruya doğru eğriye eğri demeye devam edeceğiz. Halkın önünde hesaba çekileceğimizi biliriz. Mahşer de hesaba çekileceğimizi de biliriz. Her adımı bu anlayışla bu korkuyla atarız. Bizi bu makamlara getiren, on bir yıl bizi burada tutan en başta dürüstlüğümüzdür. Yolsuzluklar karşısındaki sert tavizsiz duruşumuzdur. AK Parti yolsuzluklara göz yummaz. Zira bunu yaparsa varoluş zeminini ortadan kaldırmış olur. Bizler AK Parti’nin ak kadroları olarak bembeyaz olarak yürüyoruz. En küçük bir siyahlık bizim sicilimizde dikkat çeker. Çektiğinde de biz gereği neyse onu yaparız. ”
“BURAYI DA TEMİZLEYECEĞİZ”
9 gündür bir operasyon yürütülüyor. Aman Allah’ım. Daha ilk gün adı konuldu büyük rüşvet ve yolsuzluk operasyonu. Tarihin en büyük yolsuzluğu. Daha ikinci günden itibaren gözaltı sorgu savunma, mahkeme aşamaları geçildi, medya tarafından doğrudan infaz yapılmaya başlandı. İçerden dışarıya sürekli bilgi sızıyor. Güya gizlilik kaydı olan bir süreç. O zaman kusura bakmasınlar. Yürütmenin uzantısı, yargının belli bir yapı içerisindeki safhası demek ki bunlar servis yapıyorlar. Bize düşen nedir? Burayı da temizlemektir. Bir taraftan beraatı zimmet asıldır diyeceksin, öbür taraftan da servis yapmaya devam edeceksin. Bu insanları kirletmeye kimsenin hakkı yok. Devlet kurumlarının hiçbirini topyekun töhmet altında bırakmayız, çürükleri temizleriz ya da temizlenmesi için gerekeni yaparız. Devlet kurumları içinde görevini yapmayan, yetkisini kötüye kullanan varsa eğer devlete paralel örgütlenme söz konusuysa biz onun da üzerine gideriz ve gideceğiz. Şu olay, ulusal bir operasyon değildir. Bu olayın uluslararası boyutu vardır. Uluslararası boyutta bunun en tepe noktası vardır ve onun altında da bunun çeşitli yerlerdeki taşeronları vardır. Olay basit olarak ele alınmasın, bu AK Parti iktidarının, Türkiye’nin büyümesine olan öncülüğü sebebiyle yapılan bir operasyondur.”
AKİT’İN SİNAN AYGÜN’ÜN 2,5 MİLYON EURO HABERİNİ HATIRLATTI
“Bu olayları yaşayanlar, belli bir müddet sonra beraat ettiler. Bu beraat eden insanların o süreç içindeki kirletilmelerinin bedelini kim ödeyecek? Fotoğraflar, belgeler, iddialar her gün manşetlerde, ekranlarda. Ve garip garip montajlar. Yani bunlar bunu bundan sonra da yapabilecek karakterdedir. Bunun üzerine yetiştiler. Bu mudur hukuk? Yürütmenin içinde olanlara da söylüyorum. Bu mudur yürütme? Eğer kararı muhalefet verecekse, mahkemeye ne ihtiyaç var? Kararı medya verecekse uzun hukuk süreçlerine ne gerek var? Günlerdir Halkbank Genel Müdürü’nün evinden çıkan kutular konuşuluyor. Kim bunların servisini sizlere yaptı? Eğer evinde para çıktı diye, bir insan anında suçlu oluyorsa, buradan ben CHP’nin genel müdürüne soruyorum. Evinden 2,5 milyon Euro çıkan şahsı siz neden milletvekili yaptınız? Bu operasyon başlayıncaya kadar CHP hukuk sistemine savcılara polislere demediği hakaret bırakmadı. Şimdi yargıyı savunuyor... ”
“APAÇIK BİR İHANETE ŞAHİT OLDUK”
Gezi olayları denilen sokak eylemleri başladı. Uluslararası medya İstanbul’a, Ankara’ya adeta kamp kurdu. Bir yandan uluslararası medya, bir yandan ulusal medya, bir yandan sosyal medya Türkiye’yi dünyaya karalamaya başladı. Bu bir ihanettir, bu vatana ihanettir ve bunu acımasızca yaptılar. Apaçık bir ihanete, apaçık bir ekonomik suikaste bu dönemde şahit olduk.
“7 ŞUBAT’IN İNTİKAMINI ALMAK İÇİN TEZGAH KURDULAR”
“17 Aralık’ta Diyarbakır tablosuna da suikast düzenlendi. Barışımıza bir suikasttır. Burada hedef sadece çözüm süreci de değil. bir paket hazırladılar. Birbiriyle alakasız dosyaları koydular ve yolsuzluk ambalajıyla sundular. CHP’yi, MHP’yi, TÜSİAD’ı yolsuzluk üzerinden sahaya iteklediler. Kamuoyunu yolsuzluk iddialarıyla meşgul ederken, arka planda, Diyarbakır’ın, Oslo’nun, 7 Şubat’ın, Halkbank’ın intikamını almak için tezgah kurdular.”
“BİRİLERİ BU İŞTEN ÇOK KARLI ÇIKTI”
“Şu anda Halk Bankası’nın ederi 25 milyar dolara çıkmıştır. Daha önce yüz milyonlarla bu eder ifade edilirken, şimdi 25 milyar dolar. Bu tabi belli mahfilleri rahatsız ediyor. Ama ne yazık ki içerdeki taşeronlar, görevlerini maalesef bir ihanet anlayışı içinde haince yaptılar. 9 gün içinde sadece Halk Bank’ın uğradığı değer kaybı 1 milyar 625 milyon dolardır. Şimdi buna ne diyeceğiz? Çok güzel bir iş mi yaptınız diyeceğiz? Eğer sizin elinizde hakikaten hukuka uygun ciddi belgeler varsa bunları önce bizimle paylaşırsınız. Gereği neyse biz yaparız.”
“CASUSLUK YAPAN MEDYA KURULUŞLARI VAR”
Hadisenin bir başka acı tarafı şudur. Bir takım odaklar, örgütler merkezler bu kirli komploda maşa olarak kullanıldılar. Biz bu medyayı, bu örgütleri on yıllardır çok iyi biliyoruz. Ama bu süreçte bunların ne düşündükleri açık ve net şekilde ortaya çıkmıştır. Burada açık açık söylüyorum, son olay göstermiştir ki, Türkiye’de kendi ülkesinin değil başkalarının çıkarlarını düşünen, başka çevrelerin ranta düşünen vatana ihanet içinde ajanlık yapan casusluk yapan medya kuruluşları var, örgütler var, çeteler var. Devlet içinde maalesef böyle maşalar var. Hükümet olarak biz yetkimiz dahilinde tamamen hukuk içinde kalarak bunun üzerine gidiyoruz. Demek ki bugüne kadar çetelere karşı verdiğimiz mücadele yetmemiş, demek ki daha başka halkaları varmış.
“ALLAH DİYECEKSİN AMA ADIN KASETLE ANILACAK”
Bir hareket, bir dava, en başta ahlak sahibi olmak zorundadır. Her yolu meşru gören, her yolu mubah gören bir hareket asla başarıya ulaşamaz. Bir taraftan Kuran, Allah, peygamber diyeceksin, ama adın kasetlerle, komplolarla anılacaksın. Kimsenin bu aziz dine bunu yapmaya hakkı yoktur. Müslüman o kimsedir ki elinden ve dilinden tüm Müslümanlar zalimdir. Devlet içinde paralel yapıların oluşmasına kesinlikle izin vermeyeceğiz. Tezgah kurdular, deşifre ettik. Çıkarları zedelenen malum çevreler var. Türkiye kazandıkça kaybeden. Medyaya bakın bu çevreleri göreceksiniz. Maalesef devlet kurumlarında da bu anlayışın maşalarını göreceksiniz.
“BİRLİKTE ANCAK BEDDUA SEANSLARI DÜZENLERLER”
CHP yolsuzluk yapan görmek istiyorsa gitsin kendi geçmişine baksın, gitsin aynaya baksın. On yıllardır eleştirdikleri, hatta hakaret ettikleri, hatta kuyusunu kazdıkları o örgütle şimdi ittifak yapıyorlar. Bunların birlikte yapabilecekleri tek bir şey var, bunlar birlikte ancak beddua seansları düzenlerler. CHP seçimle görev almış bir parti değildir. CHP, hep atanarak gelen bir partidir. CHP’nin geçmişi budur. Ya darbelerle, ya da işte böyle kirli komplolarla iş başına getirilmiştir. İş başına geldiği zaman da arkasında enkaz bırakarak, onlarca yolsuzluk dosyası bırakarak iktidardan ayrılmıştır. Bu bir yolsuzluk soruşturması değildir. Millete karşı açık bir tezgahtır. Allah’ın izniyle bu oyun sandıkta bozulacaktır.”
“BENZERİ ERBAKAN’A DA YAPILDI”
Bu komplonun Türkiye’nin hayrına değil şerrine olduğunu lütfen gören. Bu komplonun benzerleri Menderes’e, Özal’a, Baykal’a, Demirel’e, Erbakan’a da yapıldı. En sert cevabı vermezsek bu komploların benzerleri yapılmaya devam edilecektir. Siyasetle tüm ilgilenen kardeşlerimi bu noktada hep birlikte duyarlılığa davet ediyorum. Bu çirkin komploya karşı dik duruşa davet ediyorum. Bu medyanın ve sermaye çevrelerinin asıl niyetini görsün ve anlasın... Arif, alim olan insanlara beddua değil tam aksine dualar yakışır ve o insanlara ıslah ifadesini kullanmak bile yakışmaz. Hele hele bir Müslüman kardeşi için hidayetinin artırılması talebi yakışır. Ama görünüyor ki bu iş şirazesinden çıkmış. Böyle bir sürecin içerisindeyiz. Her zaman söylüyoruz, bize milletimizin hayır duası yeter.
“Şunu herkes görüyor, bu bir yolsuzluk soruşturması değildir. Bu siyasete ve millete karşı açık bir komplodur, açık bir tezgahtır. Allahın izniyle bu tezgah, bu oyun milletimiz tarafından 30 Mart’ta sandıkta bozulacaktır.”