• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Süreç bitmedi formatı değişecek

Yeniakit Publisher
2015-08-18 10:13:00 - 2015-08-18 10:32:33
Süreç bitmedi formatı değişecek

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın metin yazarlığını yapan AK Parti Ankara Milletvekili Aydın Ünal, Akit’e önemli değerlendirmelerde bulundu. Ünal, çözüm sürecinde ve AK Parti’nin 7 Haziran’da aldığı seçim sonuçlarına yönelik hataları sıralayarak, “Çözüm süreci konusunda Erdoğan’ın önderliğinde cesur adımlar atıldı. Çözüm süreci sona ermemiştir, 2013’teki süreç başarısız olmuş ve bitmiştir” dedi.

MEHMET ÖZMEN - RAMAZAN ALKAN/ ANKARA -  Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın metin yazarlığını yapan AK Parti Ankara Milletvekili Aydın Ünal Akit’e önemli değerlendirmelerde bulundu. Ünal, çözüm sürecinde ve AK Parti’nin 7 Haziran’da aldığı seçim sonuçlarına yönelik hataları sıralayarak, “Çözüm süreci konusunda Erdoğan’ın önderliğinde cesur adımlar atıldı. Çözüm süreci sona ermemiştir, 2013’teki süreç başarısız olmuş ve bitmiştir” dedi.

ERDOĞAN’IN ÇÖZÜM SÜRECİNE DİRENMESİ UNUTULDU

Son zamanlarda terör örgütü PKK’ya yönelik operasyonları nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Çözüm süreci kapsamında AK Parti’nin 2001 yılında başlayan bir projesi vardı. Fakat bu proje kavramsal anlamda çok iyi anlaşılmadı. Bir de şöyle bir durum var; eğer toplumlar acı hadiseler yaşadılarsa bunu hemen silmek isterler hafızalarından. Biz toplum olarak bu süreci yaşıyoruz. Bugünden baktığımız zaman süreç içinde birçok şeyin unutulduğunu görüyoruz. Mesela 2013 öncesindeki çatışmalı bir dönem vardı ve o çatışmalara rağmen Recep Tayyip Erdoğan’ın çözüm süreci noktasında direnmesi unutuldu. Yine Kürtler hakkında yanlış bilinen birtakım gerçekler var. Türkiye Cumhuriyeti kurulurken Kürtler azınlık olarak kabul edilmedi. Kürtler Türkler gibi kurucu unsurdu. Fakat kurucu unsur olmalarına rağmen süreç içerisinde azınlık muamelesi görmüşlerdir. Birçok hakları, talepleri inkar edilmiştir ve asimile edilmek istenmişlerdir. İşte AK Parti tüm bunları bilerek, özümsemiş olarak siyaset sahnesine çıktı ve parti programında bunlar yer aldı. Recep Tayyip Erdoğan’ın belediye başkanlığından beri İslami hassasiyeti, tek millet hassasiyeti ve kardeşlik hassasiyeti var. Bu durum AK Parti’nin programına aynen yansıdı. Bu durum Erdoğan’ın hissiyatı olduğu kadar AK Parti kadrolarının ve AK Parti’ye oy verenlerin de hissiyatıydı. Çözüm süreci ile ilgili fikirleri 2001 yılında programa koyduk. 2002 yılında iktidara geldik. Fakat birtakım adımlar atabilmek çok zordu. Çünkü askeri vesayet, ekonomik vesayet vardı üzerimizde. Çeteler Türkiye’ye hakim bir haldeydi. Bu nedenle çözüm süreci anlamında cesur adımlar atabilmek kolay değildi.

ERDOĞAN’IN ÖNCÜLÜĞÜNDE CESUR ADIMLAR ATILDI

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın söylemleri sürecin yürümesinde önemli bir faktör müydü?

- Elbette Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın söylemleri sorunu çözme iradesi önemli bir faktördür. 2005 yılına kadar birtakım reformlar yapıldı. Sonrasında Erdoğan Diyabakır’da bir konuşmasında; “Kürt meselesi benim meselemdir” diyerek çok önemli bir adım attı. 2007 seçimlerinde AK Parti % 47 oy aldı. Bu halkın çözüm sürecine destek verdiği ve aynı şekilde devam edilmesini istediği anlamına gelmesi bakımından çok önemliydi. Bu seçimlerden sonra çözüm süreci noktasında ivme arttı. 2009 yılında buna Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi adı verildi. Çok cesur adımlar atılmaya başlandı. Özellikle söylem konusunda hiç telaffuz edilemeyen kavramlar telaffuz edilmeye başlandı. Selahaddin Eyyubi, Şiwan Perver, Ahmedi Hani gibi isimlerden bahsetti, Erdoğan ve bunlar milletin hafızasında yer almaya başladı.

MHP ÖNDERLİĞİNDE KURULAN  KOALİSYON HÜKÜMETİ ÖCALAN’LA  GÖRÜŞMELER YAPTI

Peki ne oldu da çözüm süreci bu noktaya geldi?

- PKK bu anlamda silahları bırakacak ve siyasi kanadı faaliyet gösterecekti. Hükümetin bu anlamda birtakım yasalar çıkarması ve teminatlar vermesi gerekiyordu. Teminat verilmesi gerekiyordu, çünkü MHP çözüm süreci noktasında bizi çok eleştirdi, ağıza alınmayacak laflar söyledi. Halbuki 1999 yılında Abdullah Öcalan yakalanıp, Türkiye’ye verildikten sonra MHP önderliğinde kurulan koalisyon hükümeti Abdullah Öcalan’la görüşmeler yaptı, tıpkı 2013 yılında olduğu gibi. Bu anlamda silahsızlaşma anlaşılmasına varılmıştır. Fakat bu devlet içindeki çetelerin sabotajıyla engellenmiştir. 2013 yılında da bu girişimler yapıldı. PKK silah bırakacağını söyledi. Fakat sözler tutulmadı. 2013’den bugüne kadar süreç gergin bir şekilde devam etti. Bir yandan devlet silah bırakılmasını bekliyor fakat PKK diğer yandan silah bırakmadığı gibi silahlı eylemler yapmasa da sahada istismar ediyor, süreci. Devlet bu noktada sırf kan dökülmesin diye çok müsehamakar davrandı.

PKK ATEŞKESİ BİTİRDİĞİNİ İLÂN ETTİ, 2013 YILINDAKİ SÜREÇ BİTMİŞ OLDU!

PKK söz verdiği gibi silah bırakmadı ama…

- Elbette 2015 yılına gelindiğinde PKK hem silah bırakmadı hem de sahadaki silahsız terör eylemlerini çok fazlalaştırdı. Öyle ki süreç devam edemez bir noktaya geldi. Buna rağmen bu süreci bozan devlet olmamıştır, hükümet olmamıştır. Hepimizin gözleri önünde PKK ateşkesi bitirdiğini ilan etmiştir ve saldırılarına başlamıştır. Suruç’tan sonra bu saldırılar çok alçakça bir çehreye kavuşmuştur. Suruç katliamı ve ardından iki polisimizin şehit edilmesiyle PKK süreci bitirdiğini ilan etti. Sonrasında eylemlerin devam etmesi ve hatta binbaşımızın şehit edilmesiyle 2013 yılındaki süreç bitmiş oldu.

BAŞARISIZ OLAN, SONA EREN 2013’TE BAŞLAYAN SÜREÇTİR

Bu noktada çözüm süreci tamamen bitmiştir, diyebilir miyiz?

- Sona eren 2013’te başlayan süreçtir. 2013’te bir yandan çözüm süreci devam ettirilmek isteniyor bir yandan da PKK’nın kanlı eylemleri devam ediyordu. 2013’te başlayan süreç; biz bir yandan demokratikleşmeyi, özgürleşmeyi sağlayacağımız; diğer yandan da PKK’nın da silah bırakmasını sağlayacağımız son aşamaydı. Başarısız olan, sona eren bu son aşamadır. Dolayısıyla çözüm süreci noktasında 2013 öncesine dönülmüştür. Yoksa bizim çözüm süreci çalışmalarımız devam edecektir.

PKK SİLAH BIRAKACAK BEKLENTİSİ BÜYÜK BİR HAYALDİ

PKK’nın seçimlerden sonra terör eylemlerini artırmasını neye bağlıyorsunuz?

- Bizim 2013 yılında PKK silah bırakacak beklentisi içine girmemiz büyük bir hayaldi, umuttu. Çünkü PKK öyle bir örgüt ki iddia ettiği gibi Kürtlerin hakları, refahı, özgürlüğü için değil, PKK belli uluslararası istihbarat örgütleriyle, belli ülkelerle çok ciddi iş birliği olan, çok kirli işlere bulaşan kirli bir örgüt. Kandil’e bir dükkan kurmuşlar ve buradan çok ciddi para kazanıyorlar. Kürt meselesi gibi bir meseleleri yok. Hal böyle olunca para kazanan bir şirketi kapatmak istemediler. Bu arada belli istihbarat örgütleri, belli örgütler hareketlenme noktasında sanıyorum teşviklerde bulundular. Bunu anlıyoruz bu süreçten. Tabii bunun yanında başka ilişkileri de var. Mesela Fetullah Gülen terör örgütünün Tayyip Erdoğan’a ve AK Parti’ye olan düşmanlığı nedeniyle PKK’yı teşvik ettiğini görüyoruz.

AKİT’İ İLGİYLE TAKİP EDİYORUZ, SONUNA KADAR DA DESTEKLİYORUZ

Okurlarımız için son mesajınız nedir?

- Son olarak şunları söyleyebilirim. Akit’i ilgiyle takip ediyoruz. Sonuna kadar da destekliyoruz. Fetullah Gülen örgütüne yönelik mücadelesinde, size yönelik saldırıdan sonra çok öfkelendiğimizi, dua ettiğimizi biliyorum. Zor günlerden geçiyoruz. Akit gibi sorumlu medyaya ihtiyacımız var. Allah’ın izniyle sorumlu medya ve milletimizin duasıyla tekrar düzlüğe çıkacağız, inşallah.

FETULLAH TERÖR ÖRGÜTÜ DENİZE DÜŞMÜŞ YILANA SARILIYOR

Bu görüşmeden sonra paralel medya, PKK ve HDP arasında ciddi bir işbirliği portresi ortaya çıkmaya başladı. Sizce bu görüşmede neler konuşulmuş, vaad edilmiş olabilir?

- Bu görüşme sonrasında biz bunu HDP’nin desteklenmesi olarak gördük. Fakat bugün bakıyoruz iş daha ileriye gitmeye başladı. Paralel medya organları PKK terör örgütünü çok aleni bir şekilde desteklemeye başladılar. “Türkiye IŞİD’le mücadele etmiyor, kendi topraklarını bombalıyor” ifadesini kullanmaları direkt olarak PKK’yı desteklediklerini gösterir.Yine “Türkiye operasyon yapıyor, elini tetikten çeksin” demek, ‘oy için operasyon yapılıyor’ demek bunları manşetlere taşımak doğrudan doğruya PKK’ya destek vermek demektir. Fetullah Gülen terör örgütü denize düşmüş, yılana sarılıyor. O kadar zavallılar ki son çıkış noktaları bu.

Ekrem Dumanlı Ahmet Hakan’a verdiği röportajda, cemaatin Doğu ve Güneydoğu’da BDP’ye oy verdiğini ifade etti. Geldikleri bu noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Bu paralel yapı ile ilgili Haşhaşi tanımlanmasının kullanılması boş değil. Haşhaşi tanımının kullanılmasının sebebi bir ilkenin, sınırın, durabilecekleri bir noktanın olmayışıdır. Kendilerine bir hedef belirliyorlar ve bu hedefe ulaşmak için her yolu mübah görüyorlar. Bunun içinde vatana ihanet de olabilir, ailesine ihanet de olabilir, en temel değerlerini satmak gibi her şey olabilir. Şu anda öyle sıkışmış durumdalar ki; PKK ile iş birliğini bile meşru görüyorlar. Öyle ki bunu kendi cemaatlerine anlatma ihtiyacı bile hissetmiyorlar. Çünkü cemaat bu şekilde yapılanmış ve zihinler bu yönde kodlanmış. Alttakiler de hocanın bir bildiği vardır, bunda bir hikmet vardır diyerek destek veriyorlar.

HER ŞEY MASANIN ÜSTÜNDE…

Olası bir seçim durumunun sonucuna dair bir fikir yürütmeniz mümkün mü?

- Bizim koalisyon için sonuna kadar mücadele veriyor olmamız. Buna rağmen koalisyon kurulmazsa bu bizim milletimize şikayet olacaktır, doğal olarak. Bizim uğraştığımızı ama diğer partilerin yanaşmadığını söylerek takdiri onlara bırakacağız. Yani bu şikayet bizim için önemli. Bunun yanında 7 Haziran sonucunda biz hatalarımızı iyi değerlendirdik. Başbakanımız STK’lar, üniversiteler, aydınlar birçok kesimle uzun uzun görüşmeler yaptı. Şu anda eleştirimizi yapmış durumdayız. Her şey masanın üstünde. Seçime giderken de bunları dikkate alacağız

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23