Cumhurbaşkanı Erdoğan: Kurulan tuzakları boşa çıkardık!
HAK-İŞ Konfederasyonu’nun 50. Kuruluş Yıl Dönümü Programı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hepimizi sıkıntıya sokan hayat pahalılığı meselesini mutlaka çözeceğiz" mesajını verdi. HAK-İŞ’in yarım asırlık örnek yolculuğunda darbecilerle, vesayetçilerle, terör örgütleriyle, para babalarıyla değil, daima milletle, Türk işçisiyle omuz omuza yürüdüğünün altına çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bu mücadeleyi birlikte verdik. Bir sağdan bir soldan gençlerin asıldığı 12 Eylül’ü birlikte aştık. Beşli çetelerin milletin ensesinde boza pişirdiği 28 Şubat’ı birlikte aştık. Darbe çığırtkanlığının yapıldığı günleri birlikte aştık. Hükümetin devrilmeye çalışıldığı Gezi olaylarını birlikte aştık. 17-25 Aralık’tan 15 Temmuz ihanetine; millî iradeye yönelik girişimleri birlikte aştık. Türkiye’ye kurulan tuzakların hepsini, Allah’a hamdolsun boşa çıkardık” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ATO Congresium'da düzenlenen "HAK-İŞ Konfederasyonu 50. Kuruluş Yıl Dönümü Programı"nda önemli açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında, "Hepimizi sıkıntıya sokan hayat pahalılığı meselesini mutlaka çözeceğiz. Tek haneli enflasyon hedefimize ulaşmak için önümüzde kat etmemiz gereken bir yol olduğunun elbette bilincindeyiz. Ama bu yolu sabırla yürüyecek güç de irade de bizde hamdolsun mevcut. Allah’ın izniyle bu yolu yürüyecek ve hedefimize varacağız. Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin diyorum" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları şu şekilde:
HAK-İŞ'e ilk günden beri sürdürdüğü adalet mücadelesi için öncelikle teşekkür ediyorum. Yılın, HAK-İŞ camiası ile birlikte sendikalarımız, emekçilerimiz ve çalışma hayatımız için; ülkemiz ve milletimiz adına hayırlı olmasını diliyorum.
Türkiye’de kardeş kavgasının zirveye çıktığı bir dönemde, bir nevi kardeşlik ve barış anlayışıyla kurulan HAK-İŞ Konfederasyonu’nun kuruluşunda emeği geçenleri yürekten tebrik ediyorum.
Emekçinin davasını, hakkın, hakikatin ve adaletin davasını savunanlardan ebedi âleme göç edenlere Rabbim’den gani gani rahmet niyaz ediyorum. HAK-İŞ’in eski Genel Başkanı, Çalışma Bakanımız, kıymetli yol ve dava arkadaşımız Necati Çelik’i bir kez de sizlerin huzurunda minnetle anıyorum. Hayatta olan dostlarımıza, büyüklerimize ve kardeşlerimize hayırlı, uzun ve bereketli ömürler temenni ediyorum.
TÜRKİYE YÜZYILININ ŞEREF HAKKI DA EMEKÇİLERİMİZİN
Yine bu vesileyle, özellikle iş kazalarında yitirdiğimiz işçi kardeşlerimizi rahmetle yâd ediyor, Allah onlardan da razı olsun diyorum. Hak-İş bünyesinde örgütlü sendikal mücadeleye katılan, 81 ilimizdeki 850 bin kardeşimin her birine buradan selam ve muhabbetlerimi gönderiyorum.
Değerli kardeşlerim, Rahmetli Mehmet Âkif’in şu beytini konuşmamın hemen başında sizlere ve ekranları başında bizi takip eden vatandaşlarımıza hatırlatmak isterim. Âkif merhum bakınız ne diyor: “Bekâyı Hak tanıyan, sa’yi vazife bilir; Çalış! Çalış ki bekâ sâyi olursa hak edilir.” Mehmet Âkif’in de ifade ettiği gibi, gündelik hayatımızın aksamadan devam etmesi emekçi kardeşlerimizin saygı ve gayreti sayesindedir. Türkiye’nin bugünlere gelmesine katkı sunanların en başında hiç kuşkusuz işçilerimiz, çalışanlarımız, emekçilerimiz geliyor.
Bugün şunu çok net bir şekilde görüyor ve gönül rahatlığıyla söylüyorum: Şimdiye kadar olduğu gibi Türkiye Yüzyılı’nda da şeref hakkı, el emeğiyle, göz nuruyla, alın teriyle helal rızkını kazanan siz emekçilerimizin olacaktır. Hükümet olarak bunun için canla başla çalışmaya devam edeceğiz. Hangi sendika bünyesinde olursa olsun, ülkemiz ve milletimiz için çalışan tüm işçi kardeşlerimi bir kez daha saygıyla selamlıyor, Türkiye’ye yaptıkları eşsiz hizmetlerden ötürü her birine şükranlarımı ifade ediyorum.
ALIN TERİ İDEOLOJİYE İPOTEK EDİLEMEZ
Burada şu gerçeğin altını çizmek istiyorum. Örgütlü emek ve hak mücadelesi için sendikalar elbette vazgeçilmezdir. Fakat unutmayalım ki sendikalarımızın varlığı işçi ile kaimdir, emekçi ile kaimdir. İşçi olduğu için, emekçi örgütlendiği için sendikalar vardır. Sadece sendikaların değil, son tahlilde işverenin varlığı da o işi yapacak insan unsuruyla kaimdir.
Biz, bunları birbirine hasım gören, birbirinin adeta kanlı bıçaklısı gibi gösteren; kökü dışarıda olan ideolojik yaklaşımları reddediyoruz. İşçiyle işvereni düşmanlaştıran anlayışın, şöyle bir geriye baktığımızda, emek mücadelesine katkıdan ziyade zarar verdiğini görüyoruz. Şurası bir gerçektir ki alın teri ve emek; hiçbir ideolojiye, hiçbir hizbe, hiçbir klik veya gruba ipotek edilemeyecek kadar kutsaldır, yücedir, hürmete lâyıktır.
İşçi ve işveren arasındaki ilişki, ancak hak temelli bir bakış açısıyla ele alındığında doğru bir şekilde anlaşılabilir. Bizim medeniyetimizde işçinin işveren üzerinde hakkı olduğu gibi, işverenin de işçi üzerinde hakkı vardır.
EMEK İSTİSMARINA KARŞI ÇIKMAK ERDEMDİR
Değerli kardeşlerim, kıymetli misafirler; tabii burada şu noktanın asla gözden kaçırılmaması gerekiyor: Nasıl hakkı, adaleti, özgürlüğü, alın terini savunmak bir erdemse; haksızlığa, zorbalığa, her türlü emek istismarına karşı çıkmak da aynı ölçüde erdemdir, fazilettir, insanlık adına verilmiş onurlu bir mücadeledir.
Bunun muhatabı kimi zaman hak hukuk tanımayan patronlar olabilir; kimi zaman gözünü para hırsı bürümüş sermaye sahipleri olabilir; kimi zaman ezilenlerin kaynaklarını sömüren emperyalistler olabilir; kimi zaman elindeki gücü hoyratça kullanan küresel lobiler olabilir; kimi zaman milletin muazzez iradesine el uzatan darbeciler olabilir; kimi zaman mazlumların oluk oluk kanını akıtan zalimler olabilir. İşte bunlara karşı durmak da en az emek mücadelesi, ücret mücadelesi kadar mühimdir, değerlidir, insan olarak bizim asli vazifemizdir.
KÖKÜ DIŞARDA İDEOLOJİK YAKLAŞIMI REDDEDİYORUZ
Bunu özellikle şunun için söylüyorum: bakınız, biraz önce Hak-İş’in 50 yılını anlatan kısa filmi hep beraber izledik. Yarım asırlık mücadelenin serencamına bir kere daha tanıklık ettik. Her açıdan gurur verici, şahsiyetli, haysiyetli bir emek mücadelesinin Hak-İş çatısı altında sabırla, samimiyetle, kararlılıkla yürütüldüğünü görüyoruz. Hak-İş, köklü bir yürüyüşün, alın teriyle yoğrulmuş bir davanın adıdır.
Teşebbüs edildiği sokaklarımızda kaos ve çatışmanın hüküm sürdüğü dönemlerde Hak-İş, sadece kendi mensuplarının değil, topyekûn milletimizin ve millî iradenin de hakkını savunarak Türk sendikacılık tarihinde bir ilki başarmıştır.
Konfederasyonumuzun ilk basın toplantısında dile getirilen şu prensiplere yarım asırdır bağlı kaldığını görmekten ayrıca mutluluk duyuyorum: Hak-İş, manevi ve millî değerlere bağlı, milletimizin bünyesine uygun bir görüşün sahibidir.
HAK-İŞ HEP MİLLETLE YÜRÜDÜ
Hak-İş, yabancı ideolojilere işçilerimizi alet etmek isteyen konfederasyonlara karşı olduğu gibi, işçinin omzundan sendika ağalığı ve sendika patronluğu kuranların da karşısındadır.
Hak-İş, işte bu ortamda işçimizin gerçek temsilcisi olacaktır. İşçiye gerçek hizmet gayesiyle ortaya çıkan Hak-İş olarak başlatmış olduğumuz bu mücadelede, Türk işçisiyle el ele, omuz omuza yürüyeceğiz.
Evet, yarım asırlık örnek yolculuğunda Hak-İş; darbecilerle, vesayetçilerle, terör örgütleriyle, para babalarıyla değil, daima milletle yürüdü. Tıpkı o gün söz verdikleri gibi Türk işçisiyle omuz omuza yürüdü.
KURULAN TUZAKLARI BOŞA ÇIKARDIK
Biz de bu mücadelemizde sizlere destek olduk, bu mücadeleyi birlikte verdik. Güya adaleti sağlama adına “bir sağdan bir soldan” gençlerin asıldığı 12 Eylül’ü birlikte aştık. Beşli çetelerin milletin ensesinde boza pişirdiği 28 Şubat’ı birlikte aştık. “Ordu göreve” pankartlarıyla alenen darbe çığırtkanlığının yapıldığı günleri birlikte aştık. Vandalizm üzerinden meşru hükümetin devrilmeye çalışıldığı Gezi olaylarını birlikte aştık. 28 Şubat’tan 27 Nisan’a, 17-25 Aralık’tan 15 Temmuz ihanetine; millî iradeye yönelik girişimleri birlikte aştık.
Türkiye’ye ve özellikle Türk demokrasisine karşı kurulan tuzakların hepsini, Allah’a hamdolsun, sizlerle birlikte boşa çıkardık. Hak-İş’in 50 yıllık zorluklarla dolu yolculuğu, başarılı bir emek mücadelesi olmanın yanı sıra Türkiye’nin bagajlarından kurtulmasını da temsil ediyor. Bu gerçeği emin olun en iyi millet ve millî irade düşmanları biliyor.
Kardeşlerim, her fırsatta vurguluyorum, bugün bir kez daha tekrarlıyorum: Son yarım asırda, özellikle son 23 yılda maruz kaldığımız bütün bu saldırıları püskürttüysek bunda Hak-İş ailesi olarak sizlerin çok büyük bir payı var. Köklerinize sahip çıktınız, kurucu değerlerinize sahip çıktınız, milletin adamlarına sahip çıktınız ve emanete asla gölge düşürmediniz. Yarım asır önce, bedel ödeme pahasına, çok çetin şartlarda bu çatıyı halis niyetlerle kuranların tertemiz mirasına leke sürdürmediniz.
ÇALIŞMA HAYATINDA ADALETTEN MESULUZ
Hak-İş’in Gazze’den Afrika’ya kadar nerede bir masum, mazlum ve muhtaç varsa onun imdadına koştuğu için de hasreten tebrik ediyorum. 6 Şubat “Asrın Felaketi”nde Hak-İş’in tüm imkânlarıyla seferber olduğunu görmekten duyduğum memnuniyeti tekrar ifade ediyorum.
Burada şu noktaya özellikle dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Bizler, tarihinde zorla çalıştırma ve köle ticareti gibi utançlar bulunmayan; kul hakkını gözetmeyi hayatının merkezine yerleştiren bir milletin mensuplarıyız. Emekçileri modern köleliğe mahkûm eden küresel kapitalist sistemin açmazlarının farkında olarak; hak ve hakkaniyetten ayrılmadan çalışma hayatında adaleti sağlama gibi bir mesuliyeti taşıyoruz.
Türkiye, emek–üretim ilişkisindeki ve Ahilik geleneğindeki köklü tecrübesini dikkate aldığımızda, bu itirazı temellendirebilecek imkânlara sahiptir. Hak-İş de bu toprakların birikimini yeni ve yenilikçi çalışmalarla insanlığın gündemine taşıyacak kapasiteye sahip bir sendikamızdır. Hak-İş’in bu türden çalışmalara öncülük ettiğini, sorumluluğunun gereğini hakkıyla yerine getirdiğini biliyoruz. Özellikle üyesi olduğu uluslararası platformlarda Hak-İş, bu ülkeyi ve milleti gerçekten büyük bir başarıyla temsil ediyor. Ancak emek sömürüsünün küresel düzeyde arttığı günümüzde, bu çalışmaların ölçeğini, kapsamını ve etkisini daha da büyütmek zorundayız.
Bir diğer husus, işçilerimizin can emniyetiyle iş sağlığı ve güvenliğidir. Geçen sene Beşiktaş Gayrettepe’de 29 kardeşimizin, geçen hafta Kocaeli Dilovası’nda 7 insanımızın hayatına mal olan faciaların tekerrür etmemesi için devletin kurumlarıyla birlikte, şüphesiz işverenlere ve sendikalarımıza da önemli görevler düşmektedir. Evine ekmek götürmek, çocuklarının iaşesini sağlamak, helalinden rızkını kazanmak için ter döken kardeşlerimizin hepimizi derinden yaralayan bu tür facialarda can vermemesi için hep birlikte daha fazla gayret göstermeliyiz.
TAŞERON İŞÇİLER BİZİM DÖNEMİMİZDE KADROYA GEÇTİ
Değerli kardeşlerim, Hak-İş ailesinin değerli üyeleri, İşçilikten gelen bir Cumhurbaşkanı olarak, hükümetlerimiz döneminde daima sizlerle dayanışma içinde hareket ettik, sizlerin yanında olduk. İktidarımızın ilk yıllarında konut edindirme yardımı ve zorunlu tasarruf fonundaki milyonlarca çalışanımızın parasını hak sahiplerine ödedik. Sosyal güvenlik kurumlarını birleştirerek hastane ayrımına son verdik, herkesin tüm sağlık kuruluşlarından yararlanmasını mümkün kıldık.
Geçici iş pozisyonlarında çalışan işçilerin mesai sürelerinin aynı vize dönemi içinde 11 ay 29 güne kadar uzatılabilmesini temin ettik. Geçici işçilerin, çalıştırıldıkları iş yerlerinde geçirdikleri hizmet süresi esas alınarak bu iş yerlerinde boş olan sürekli işçi kadrolarına naklini sağladık. Orman işçilerimiz başta olmak üzere benzer durumda olan kardeşlerimiz bu haktan yararlandı. Kamuda çalışan taşeron işçiler de yine bizim dönemimizde kadroya geçti.
1 MAYIS’TA MEYDANLARDA ÇATIŞMA ÇIKARAN KİMSE KALMADI
Sendika üyeliği için zorunlu olan noter şartını kaldırarak sendikal örgütlenmenin önündeki en büyük engellerden birini bertaraf ettik. Sendikalı olma hakkı bulunmayan bazı mesleklerin ve statülerin sendikalı olmasını mümkün hâle getirdik. 1 Mayıs, biliyorsunuz, yıllarca bu ülkede gerilimlere konu oldu. 1 Mayıs’ı resmî tatil yaparak işçi bayramının kardeşçe ve dayanışma içinde kutlanmasına imkân tanıdık. Böylece bir istismar alanı daha kapandı. Artık marjinal grupların dışında 1 Mayıs’ta meydanlarda çatışma çıkaran kimse kalmadı.
Daha bunun gibi pek çok hakkı, reformu, yeniliği, hizmeti emekçilerimize kazandırmanın gururunu yaşadık. İktidara geldiğimiz günden beri sendikalarımızla her zaman diyalog içinde olmayı, sorunları masada çözmeyi hedefledik. İnşallah önümüzdeki dönemde de bu hassasiyetle yola devam edeceğiz.
TEK HANELİ ENFLASYON HEDEFİ İÇİN ÖNÜMÜZDE YOL VAR
Aziz kardeşlerim, burada şu noktayı da özellikle ifade etmek istiyorum: Türkiye’nin 23 yılda elde ettiği tarihî başarılarının gerisindeki en büyük etken, istikrar ve güven ortamının siyasete ve topluma hâkim olmasıdır. Kelebek ömürlü hükümetlerin yerini liyakatli ve dirayetli kadrolar aldığında, ülkenin kısa sürede neleri başarabileceğini hep beraber gördük.
Sadece şu rakamlara bakmak bile, çoğu zaman karşıdan esen rüzgârlara rağmen Türkiye’nin katettiği mesafeyi görmeye kafidir: Ekonomide 23 senede yıllık ortalama yüzde 5,4 oranında büyüme kaydettik. 2002’de millî gelirimiz 238 milyar dolardı. Biz bunu 2024 yılında bir buçuk trilyon dolar sınırına getirdik.
Merkez Bankası rezervimiz 27 milyar dolardı. Hamdolsun şimdi ne oldu? 185 milyar dolar seviyesinde. Otuz altı milyar dolar olan ihracatımız şimdi ne oldu? 270 milyar doları aşmış durumda. Üretim ve istihdamdan asla taviz vermedik. Tam 29 aydır işsizlik oranımız tek haneli oranlarda seyrediyor. TÜİK, 2025 yılı 3. çeyrek iş gücü istatistiklerini de bugün açıkladı. Mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranımız %8,5 seviyesinde gerçekleşti. Yine 3. çeyrekte iş gücümüz 35 milyon 568 bine, istihdamımız ise 32 milyon 558 bine ulaştı.
Ekonominin farklı başlıklarında bu başarılara imza atarken aynı zamanda deprem bölgemiz için 90 milyar dolar civarında harcama yaptık. İşte en son cumartesi günü Adıyaman’da 350.000’inci afet konutunun kurasını çektik. Bunlar yalnızca birer başlangıç. Önceki ay yürürlüğe giren Orta Vadeli Program’ın rehberliğinde, gelecek üç yıl içinde inşallah çok daha önemli başarılara imza atacağız.
HAYAT PAHALILIĞI MESELESİNİ MUTLAKA ÇÖZECEĞİZ
Hepimizi sıkıntıya sokan hayat pahalılığı meselesini mutlaka çözeceğiz. Tek haneli enflasyon hedefimize ulaşmak için önümüzde kat etmemiz gereken bir yol olduğunun elbette bilincindeyiz. Ama bu yolu sabırla yürüyecek güç de irade de bizde hamdolsun mevcut. Allah’ın izniyle bu yolu yürüyecek ve hedefimize varacağız. Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin diyorum.
Bu düşüncelerle konfederasyonumuzun 50. yıldönümünü tebrik ediyor, sendikalarımıza, emekçilerimize, milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Bu güzel buluşmaya vesile olan Hak-İş yönetimini tebrik ediyorum. Buradan tüm işçi kardeşlerimize, tüm çalışanlarımıza sevgilerimi, saygılarımı gönderiyorum. Tekrar görüşmek, tekrar hasbihal etmek duasıyla… Sizleri Allah’a emanet ediyorum. Sağ olun, var olun, sağlıcakla kalın.








