Siyonist alçakların hizmetkarı müftülere yazıklar olsun! Yahya Sinvar’ın şehadetine sevindiler
Salih Tuna, Yahya Sinvar'ın şehadetine sevinen Arap ve seküler müftülere tepki gösterdi. Tuna, Sinvar'ın direnişin ölümsüz bir sembolü olduğunu yazdı.
Sabah gazetesi yazarı Salih Tuna, Hamas lideri Yahya Sinvar’ın şehit edilmesine sevinen bazı Arap ve seküler müftüleri sert bir şekilde eleştirdi. Tuna, bu müftülerin mezhep ayrımı yapmadan direnişe karşı olduklarını belirtti. Sinvar’ın şehadetinin direnişin ölümsüzlüğünü simgelediğini vurgulayan Tuna, Osmanlı torunlarının bu tür utanç verici sevincin içinde yer almadığını ifade etti. Tuna, Türkiye’deki Sünni alimlerin Sinvar’a sahip çıktığını da dile getirdi. İşte Salih Tuna'nın dikkat çeken yazısı:
"Sözde Sünni kimi Arap müftüler ile bizdeki seküler müftüler, Yahya Sinvar'ın şehit edilmesine sevindiler. Aynı eşhas Nasrallah'ın şehit edilmesine de sevinmişlerdi.
Hatta (adı lazım değil) Suudi Arabistanlı bir müftü, "Biz bugün Sinvar öldüğü için çok mutluyuz..." diyebildi.
Malumunuz, Yahya Sinvar Sünni'ydi, Hasan Nasrallah da Şii.
Demek ki, söz konusu bilumum müftüler "direniş eksenine" mezhep ayrımı gözetmeksizin karşılar. Tıpkı Netanyahu gibi; o da hiçbir ayrım yapmadan Lübnan'da Şiileri, Filistin'de Sünnileri katlediyor.
Mezkûr "Sünni müftülerin" de "seküler müftülerin" de Şah dönemi İran'ındaki Şiilerle hiçbir sorunları yoktu.
ABD-İsrail ekseniyle uyumlu olunca mezhep farklılığının da önemi yok. Hem de "İster Şii ol ister Sünni, sağ yap gel" kıvamında.
O hâlde sevinebilirler: Bush'un Irak'a demokrasi getirdiği gibi Netanyahu da İran'a demokrasi getireceğini vaat etti. İşbu vaadin heyecanıyla Şah Rıza'nın veledi de "Ağlama Duvarı"nda arzı endam eyledi.
***
Şükür ki şükür, ülkemizdeki Sünni âlimlerimiz, allamelerimiz o Suudi müftü gibi Yahya Sinvar'ın şehadetinin ardından sevinmediler. En azından ben sevinenine şahit olmadım.
Ne de olsa "Osmanlı torunları", böylesine utanç verici sevinci içlerine sindiremezler herhâlde.
Mesela, İhsan Şenocak sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlarda Yahya Sinvar'a aslanlar gibi sahip çıkıp, "Hz. Hamza'nın şehadeti mesabesinde" değerlendirdi. (Büyük Doğu teknesinden neşet eden fikir öfkesinden nasiplendiği belli.)
Nureddin Yıldız'ın bu yazıyı yazdığım sırada herhangi bir tepkisine rastlamadım ama Şenocak Hoca'yla aynı minvalde olacağı kuvvetle muhtemel.
Benim canım hocam Cübbeli Ahmet hiçbir paylaşımda bulunmadı. Prof. Ahmet Şimşirgil de öyle. (...)
Son zamanlarda "İranofobik" faaliyetler gemi azıya almış vaziyette. Geçen gün baktım Mısırlı o eleman, "Mustafa Sandal, İran'ın Türkiye'yi içerden işgal etme planını uyguluyor..." dedi, iyi mi?
Yahya Sinvar'a karşı çıkmalarının nedeni de İran İslam Cumhuriyeti'nin Hamas'a yaptığı yardımı dile getirmesindendi. Oysa aynı şeyleri şehit İsmail Haniye de defalarca dile getirmişti.
Bakınız, Osmanlı'dan Cumhuriyet'e devletin Sünni karakteristik yapısını az çok biliyorum. Fakat, Yavuz Sultan Selim-İdris-i Bitlisî teopolitiği artık çalışmaz. Beyhude vizyona sokulmaya çalışılmasın. Anakronizm felaket getirir.
Hep söylüyorum: Ehl-i Sünnet inşa edicidir, Vehhabilik gibi yıkıcı değil.
Sosyolojiyi gırtlağına kadar İranofobik hâle getirerek tahkim etmeye çalışırken hiç ummadığınız anda emperyalistler öyle kısa devre yaptırır ki elinizde patlar.
Elinizde, yani İslam coğrafyasında.
O zaman da Anadolu coğrafyası dâhil tüm bölge İsrail için "dikensiz gül bahçesine" dönüşür.
Aman dikkat!.."