Şatilla’da kücük mücahidler

Fahtettin Dede / BEYRUT’TAKİ   FİLİSTİN KAMPI   İZLENİMLERİ-1 Cansuyu Derneği’nin Kurban organizasyonu çerçevesinde Lübnan’ın başkenti Beyrut’tayız. Pek çoklarınız biliyorsunuz, Beyrut, Ortadoğu’nun Paris’i diye tabir ediliyor. Bu ne kadar iftihar vesilesidir, tartışılır elbette... Ama çok güzel Müslümanlar yaşıyor Bilad-ı Şam’ın bu güzel beldesinde... Bilad-ı Şam, Rasûlullah’ın (s.a.v) kelâmıyla övülmüş. Yine tartışılacak bir nokta da Beyrut’un bu Filistinli misafirlerine nasıl ev sahipliği yaptığı... Ama neticeye baktığınızda bu topraklar onbinlerce Filistinli’ye ev sahipliği yapıyor ve bu durum bu toprakları şüphesiz daha da bereketli kılıyor.

ŞARON’UN KASAPLIĞINI TESCİL ETTİĞİ KAMPLAR

Sabra ve Şatilla... Adları aşağılık Siyonistlerin alçak lideri Ariel Şaron’un ismi ile özdeşleşmiş iki kamp ismi. Ariel Şaron, Siyonist rejime rüşdünü bu iki kampta binlerce Filistinlinin ölümüne izin vererek ispat etmiş ve adı “Sabra ve Şatilla kasabı” olarak anılmaya başlanmıştı. Olayı kısaca şöyle özetleyelim: 1982 yılında Lübnan topraklarını işgal eden İsrail’in bu işgali 2 hafta kadar sürdü. 15-29 Eylül tarihleri arasında süren İsrail işgalinin ikinci gününde (16 Eylül), Şaron’un, 2000 Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) üyesinin Sabra ve Şatilla kamplarında olduğunu ikinci kez duyurması üzerine İsrail tankları “uluslararası koruma altına alınmış” Beyrut’a doğru ilerlemeye başladı. Ariel Şaron komutasındaki İsrailliler, kampları kontrollerinde tutarken; İsrail yanlısı aşırı sağcı Hıristiyan Falanjist milisler, Batı Beyrut’ta Sabra ve Şatilla adındaki Filistin mülteci kamplarını basarak çocuklar dahil binlerce insanı katlettiler. Katliamdaki rolüyle Şaron da “Sabra ve Şatilla kasabı” olarak anıldı.  Kamp sakinlerinden kimse size yaşadıklarını anlatmıyor, ağızlarından dökülenler ise sadece Siyonist oluşuma yönelik intikam sözleri...

DİRENİŞ BİLİNCİ SIKI TUTULUYOR

Kamplardaki direniş bilinci -Elhamdülillah- had safhada. Hazreti Ali Efendimiz’in meşhur kelâmı “Az kalsa yoksulluk küfür olacaktı” sözü burada kendisini bir nebze olsun hissettirse de kamplarda nice mücahidler bulabiliyorsunuz. Biraz ilerlediğimizde, küçük bir çocukla karşılaşıyoruz. Elinde oyuncak bir kaleşnikofla burada nöbet tuttuğunu söyleyen 5 yaşındaki Salih Ahmed, “Siyonistleri öldürüyorum” diyor. O tatlı haliyle boncukları sıktığı bizler oluyoruz ama onun bayramına eşlik etmek bizi de mutlu kılıyor.DAR VE PİS KOKULU SOKAKLAR

Filistinlilerin yaşadığı Sabra ve Şatilla ile Burc El-Baracne kampları, dünyadaki başta Arakan kampları olmak üzere pek çok kamptan daha iyi durumda... Ama buna rağmen yaşanan dramın haddi hesabı yok. Resmi rakamlara göre 12 bin, kamp sakinlerinin ifadelerine göre bu kamplarda 20 bin insan yaşıyor. Anlattıklarına göre bu kampta 72 milletten ajanlar cirit atıyormuş. İki ev arasında kalmış dar sokaklardan geçerken burnumuza gelen lağım kokuları bizi bu kamplardan tiksindirmeye yetiyor. Bu evlerde akan suyun tuzlu olması da kampları yaşanmaz kılıyor.

Kamplarda kurban coşkusu

Kamplardaki kurban coşkusuna eşlik etmek de bizi mutlu kılıyor. Cansuyu Derneği Kurban 2013 organizasyonu çerçevesinde Lübnan’da kestiği 100’e yakın kurbanlığın büyük bir kısmını bu kamplarda dağıttı. Cansuyu Derneği Lübnan sorumlusu Yusuf Karadağ, Türkiye’den verilen vekâletlerle kesilen kurbanların yoksullara yetiştirilmesi için büyük çaba sarfettiklerini belirterek, “Bayram bizlere bir defa daha ümmeti nasıl birleştirdiğini gösteriyor” diye konuştu.