Libya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed Ali Ahmed Al-Haddad ve Kara Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Alfitory Jribil’in de bulunduğu 8 kişiyi taşıyan özel uçağın TBMM’de Libya’daki Türk askerinin görev süresinin uzatılması sonrası düşmesi şüpheleri artırırken gözler İsrail’e çevrildi.
Önceki akşam, Ankara Esenboğa Havalimanı’ndan Trablus’a gitmek üzere havalanan, içerisinde Libya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed Ali Ahmed Al-Haddad ve Kara Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Alfitory Jribil’in de bulunduğu, 8 kişiyi taşıyan Falcon-50 tipi özel uçak, önceki akşam saat 20.52’de Haymana ilçesinde düştü. Kazada uçaktakilerden kurtulan olmadı. Kazaya ilişkin edinilen bilgilere göre, düşen uçak Malta’daki bir şirketten kiralandı. Uçak mürettebatı; Denis Pourtau, Antony Tangarpriganin ve Maria Pappa isimli Yunan hostesten oluşuyordu. Kazanın, Libya’daki Türk askerinin görev süresinin TBMM’de uzatılmasının ardından gerçekleşmesi şüpheleri artırdı.
ARTAN SUİKASTLAR VE NETANYAHU’NUN SÖZLERİ ŞÜPHELERİ ARTIRDI
Kazayla birlikte gözler, Türkiye’ye karşı son aylarda giderek artan hasmane tutum içine giren İsrail’e çevrilirken, bölgede son dönemde yaşanan suikast ve kazaları da akıllara getirdi. İsrail’in Katar’daki barış müzakerelerine katılan Hamas heyetine saldırısı, Azerbaycan’dan dönen Türk Hava Kuvvetleri’ne bağlı C 130 nakliye uçağının düşmesi, son haftalarda ülkemizin hava sahasına girerek düşen yabancı menşeli İHA’lar, son kazaya ilişkin soru işaretlerini artırıyor. Terör devleti İsrail, özellikle 7 Ekim 2023 tarihinde Gazze’ye yönelik başlattığı soykırımla birlikte, bölgede kendisine tehdit olarak gördüğü ülkelere ve önemli isimlerine peş peşe suikastlar düzenlemeye devam ediyor... Özellikle son iki yıldır İsrail’in tüm bölgede sürdürdüğü suikast ve sabotajlar, Haymana’da düşen uçakla ilgili okların da bu ülkeye çevrilmesine neden oldu. Öte yandan; İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, Yunanistan ve Güney Kıbrıs liderleriyle üç gün önce Kudüs’te gerçekleştirdikleri zirvede isim vermeden Türkiye’ye yönelik “Topraklarımız üzerinde yeniden imparatorluklar kurabileceklerini ve egemenlik sağlayabileceklerini hayal edenlere şunu söylüyorum: Unutun bunu. Böyle bir şey olmayacak” şeklindeki tehditvari sözleri de şüpheleri güçlendiriyor.
“TEZKERENİN UZATILDIĞI DÖNEMDE UÇAK KAZASI DÜŞÜNDÜRÜCÜ”
Elim kazaya ilişkin görüşlerini Akit vasıtasıyla dile getiren Türkiye-Libya Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı, AK Parti Samsun Milletvekili Ersan Aksu, “Üzüntümüz büyük. Türkiye-Libya arasındaki derin ve samimi diyalogların fevkalade arttığı, hak ve menfaatlerimizin karşılıklı eşgüdüm halinde yürütüldüğü, Libya Tezkeresinin süresinin yeni uzatıldığı bir dönemde vaki uçak kazası fevkalade üzücü ve düşündürücüdür... TBMM Libya Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı olarak, hayatını kaybedenlere Yüce Allah’tan rahmet; dost ve kardeş Libya’ya ve Libyalı kardeşlerimize başsağlığı dileklerimi iletiyorum” ifadelerini kullandı.
İSRAİL’İN “YÜKSELEN ARSLAN” OPERASYON ZİNCİRİNİN DEVAMI MI?
Analist ve Güvenlik Uzmanı Salih Aydemir de şunları söyledi: “...Uçağın düşüşüne ilişkin bazı kritik soruların cevaplanması, olası şüpheleri netleştirmek açısından önem taşıyor. Bu kapsamda, uçağın bağlantılı olduğu Malta merkezli şirketin ticari ve finansal ilişkilerinin incelenmesi dikkat çekiyor. Offshore bankacılık faaliyetleriyle bilinen Malta’daki bu şirket grubunun, İsrail istihbarat servisi Mossad’ın suikast ve operasyon birimi Kidon ile teknoloji geliştirme birimi Signet arasında herhangi bir bağının bulunup bulunmadığı hassasiyetle araştırılmalı. Öte yandan, Libya Genelkurmay Başkanı’nın Türkiye ziyareti de dikkat çekici bir zamanlamaya işaret ediyor. Bu noktada, İsrail istihbaratının dolaylı unsurlar veya taşeron yapılar aracılığıyla devreye girmiş olabileceği ihtimali göz ardı edilmemeli. Türkiye’de Mossad’la iş birliği yapabilecek yapılar arasında FETÖ’nün geçmişteki faaliyetleri de hatırlatılıyor. Devlet kurumları içerisinde FETÖ yapılanmasının tamamen tasfiye edilmediği yönündeki iddialar dikkate alındığında, uçağın bakımının yapıldığı Esenboğa Havalimanı teknik birimlerinin de titizlikle incelenmesi gerektiği ifade edilebilir... İsrail istihbaratı Mossad’a atfedilen ve ‘Yükselen Aslan Operasyonu’ olarak anılan bir dizi hedefli saldırının son yıllarda dikkat çekici bir yoğunluk kazandığına işaret ediyor. Bu nedenle, Ankara’dan kalkan ve üst düzey Libyalı askerî yetkilileri taşıyan uçağın düşüşünün, ‘Yükselen Aslan’ olarak adlandırılan operasyon zincirinin bir devamı olup olmadığı ihtimalinin de soruşturma kapsamında ele alınmasının önem taşıdığı ifade edilebilir.”
‘TEL AVİV OLASI FAİL LİSTESİNDE’
Kazayı Akit’e değerlendiren GÜVENSAM Genel Koordinatörü, Terör Uzmanı Cihad İslam Yılmaz, “Haymana’da meydana gelen ve Libya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed Ali Ahmed Al-Haddad ile Kara Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Alfitory Jribil’in hayatını kaybettiği uçak kazası, zamanlama, yolcu profili ve bölgesel konjonktür nedeniyle doğal olarak soru işaretleri doğurmuştur. Öncelikle şunu vurgulamak gerekir ki; üst düzey askeri ve siyasi aktörlerin bulunduğu hava araçlarının düşmesi, özellikle Ortadoğu ve Doğu Akdeniz gibi yoğun istihbarat faaliyetlerinin yürütüldüğü coğrafyalarda, her zaman ‘olağan kaza’ olarak değerlendirilmez. Bu tür olaylar, hibrit savaş, örtülü operasyon ve hedefli sabotaj tartışmalarını beraberinde getirir. Kazanın, Libya’daki Türk askerinin görev süresinin TBMM’de uzatılmasından hemen sonra yaşanması, ayrıca Türkiye-Libya askeri iş birliğinin son yıllarda ulaştığı stratejik seviye dikkate alındığında, olayın siyasi ve askeri sonuçlarının teknik incelemeden bağımsız ele alınamayacağını göstermektedir. Libya Genelkurmay Başkanı, yalnızca bir askeri figür değil; aynı zamanda Türkiye ile yürütülen askeri koordinasyonun da kilit isimlerinden biridir. İsrail’in son iki yılda bölgede yürüttüğü nokta suikastlar, sabotajlar ve örtülü operasyonlar, ister istemez bu kazayla ilgili değerlendirmelerde Tel Aviv’i olası fail listesine dahil etmektedir. Kazanın aydınlatılmasında kritik önemde olan başlıkların başında, uçağın bakım, kiralama ve teknik geçmişi gelmektedir.... Günümüz çatışma ortamlarında, özellikle üst düzey askeri ve siyasi isimleri taşıyan hava araçlarına yönelik görünmez müdahaleler, klasik sabotaj yöntemlerinden daha sık kullanılmaktadır. Ayrıca uçakta bulunan yolcu listesinin taşıdığı istihbarat değeri, bu kazayı sıradan bir havacılık olayı olmaktan çıkaran en önemli unsurlardan biridir” dedi.