Açıklamalarda bulunan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, İsrail'in uykularını kaçıracak ifadeler kullandı. Kurtulmuş, "Doğu Kudüs'ü olan bir Filistin devleti kurulmadan İsrail ve Filistin arasındaki çatışmalar asla sona ermeyecektir" dedi.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin ev sahipliğinde Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Parlamenter Asamblesi (AGİT PA) 23. Sonbahar Genel Kurul Toplantısı düzenlendi. Şişli’de bir otelde gerçekleştirilen toplantıya TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un yanı sıra AGİT PA Başkanı Selami Altınok katıldı. Programda konuşan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, "Helsinki Nihai Sözleşmesi'nin imzalanmasından bu yana 50 yılı aşkın bir süre geride kaldı. Bu süre içerisinde karşılaştıklarımız özellikle son dönemde güvenlik bakımından küresel ölçekte karşılaştıklarımız, Helsinki Nihai Sözleşmesi’nin temel maddelerinin 10 önemli maddesinin ne kadar önemli olduğunu, ne kadar geçerli olduğunu bize bugün çok açık bir şekilde göstermektedir. Özellikle AKİT'in kuruluşuna vesile olan uluslararası ilişkilerde müzakere, işbirliği ve diyaloğun ne kadar hayati bir dönem taşıdığını, hemen hemen her gün karşılaştığımız gelişmeler bizlere açık bir şekilde göstermektedir" ifadelerini kullandı.
"Gazze soykırımını unutmayın, eğer unutursak Gazze soykırımı başka yerlerinde tekrarlanır"
Yeni bir küresel sistem bulmak için mücadele etmenin bütün uluslararası camianın en temel hükümlülüklerinden olduğunu söyleyen Kurtulmuş, "Hepimizin bildiği gibi dünya belki de insanlık tarihinin en karışık, en karmaşık süreçlerinden birisini yaşıyor. Diyebiliriz ki bu derin krizler her birisinin çözülmesi için çok önemli çabaları gerektiriyor. İklim krizlerinden göçmen krizlerine kadar, gelir dağılımı adaletsizliğinden küresel güç mücadelelerine kadar, olağanüstü yüksek silahlanmadan iç çatışmalara ve savaşlara kadar büyük gerilimleri, büyük krizleri hep beraber yaşıyoruz. Bu krizlerin önceki krizlerden farkı, sadece belli bir bölgeyle sınırlı olmaması, hemen hemen dünyanın bütün bölgelerini kapsıyor olması, çok boyutlu, çok taraflı ve çok karmaşık bir yapıyı arz ediyor olmalıdır. Bu vesile, bu devasa sorunların çözümü için artık bildik, alışıldık yöntemlerle ve usullerle yol alınması mümkün görünmüyor. Onun için bu çerçevede yeni bir küresel siyasi ve iktisadi mimarinin şart olduğunun altını çizmek isterim. Kendilerinin çözüm bulması gereken, kendilerinin sorunları çözmesi beklenen uluslararası kuruluşların, başta Birleşmiş Milletler olmak üzere bu sorunları çözmekte aciz kaldığı, hatta bu yeni bir ifadeyle bu sorunları çözmek şöyle dursun, yeryüzündeki küresel sorunların bizatihi nedeni haline geldiği artık ayan beyan görünüyor. Dolayısıyla yeni bir küresel sistem bulmak için mücadele etmek bütün uluslararası camianın en temel hükümlülüklerinden birisidir. Bu çerçevede önümüzdeki dönem hem siyasetçiler olarak, hem akademisyenler olarak, hem dünyanın birçok yerinde fikir sahibi olan fikir insanları olarak üzerinde odaklanmamız gereken en temel insani meselelerden birisi, yeni bir dünyayı nasıl kurabiliriz sorusuna cevap vermek olmalıdır. Bu çerçevede yeni, adil, küresel bir sistemin kurulabilmesi için, ilkelerden başlayarak bu sistemin genel çerçevesini açık yüreklilikle tartışmak, mücadele etmek zorundayız" şeklinde konuştu.
"Dünyanın 5 ülkesi diğer 195 ülkesinden daha üstte, daha etkin, daha hakim olamaz"
Uluslararası sözleşmelerdeki eşitlik ilkesine dikkat çeken Kurtulmuş, "Hiç şüphesiz birkaç temel ilkeyi sizlerle birlikte paylaşmak isterim. Yeni, adil, küresel, ekonomik ve siyasi sistemin ilk ilkesi mutlaka eşitlik ilkesi olmalıdır. Diyeceksiniz ki zaten uluslararası sözleşmelerde bu ilke var ama bu ilke uygulanmayan bir ilke vaziyetindedir. İnsanların yaratılışta eşitliği ve ülkelerin egemenlikte eşitliği prensibi kurulacak olan yeni küresel sistemin çatısını oluşturmaktadır. İnsanların soy olarak, mezhep olarak, zenginlik olarak, sınıf olarak ya da ten renkleri bakımından hala birbirlerinden farklılaştırıldığı bir dünya eşitlikçi bir dünya olarak kabul edilemez. Benzer şekilde kağıt üzerinde bütün ülkeler egemenlikte eşit olmakla birlikte dünyanın 5 ülkesi diğer 195 ülkesinden daha üstte, daha etkin, daha hakim olamaz. Yeni dönemin yeni sistemin ikinci temel özgürlüğü ise adalet ve hakkaniyeti esas alması olmalıdır. Üçüncü temel ilkesi, hesap verebilirliği hem sistemin kurumları bakımından hem de bu kurumlara muhatap olanlar bakımından hesap verebilirliği ortaya koymalı, bunu sağlamalıdır. Srebrenitsa Katliamı 20. yüzyılın insanlık vicdanının kanadığı yerdir. Ama üzülerek ifade ediyorum ki uluslararası sistem Srebrenitsa kasaplarından tam manasıyla hesap sorabilmiş olsaydı bugün dünyanın başka yerlerinde soykırımlar olmayacaktı. Sakın Gazze soykırımını unutmayın, eğer unutursak Gazze soykırımı başka yerlerinde tekrarlanır. Hiç şüphesiz uluslararası sistemin bir başka özelliği kapsayıcılık olmalıdır. Bu sistemin bir başka özelliği ise tutarlılığı ve inandırıcılığı olmalıdır. Yani, ilke ve değerli, güçlü ve değerli farklı, zayıflı ve farklı uygulamamalıdır. Güçlünün de zayıfın da hakkını, hukukunu koruyacak, uluslararası ilke ve standartları ortaya koyacak yeni bir sisteme ihtiyaç var. Çeşitli çifte standartlardan uzak, yepyeni bir sistemi kurmak zorundayız. İnanın ki, önümüzdeki 10 yılların, uluslararası camianın bir numaralı ödevi bu konudur. Yeni bir küresel sistemi nasıl kurabileceğimiz konusudur" diye konuştu.
"Filistin devleti kurulmadan İsrail ve Filistin arasındaki çatışmalar asla sona ermeyecektir"
"Şimdi önümüzde Gazze’de kalıcı bir ateşkesin sağlanması vardır. Her ne kadar kağıt üzerinde bir ateşkes sağlandıysa hala Netanyahu ve hükümeti bir takım uluslararası sistemin güçlü aktörlerinden aldığı desteklerle maalesef soykırıma bir şekilde devam etmektir. Artık uluslararası sistemin üzerindeki rehaveti atması lazım. Nasılsa bir ateşkes sağlandı, bundan sonra işler yoluna girer diye düşünemeyiz. Uluslararası sistem Netanyahu ve çetesine karşı rehaveti bir kenara bırakarak gerekli teklifleri almalı ve var olan anlaşmaya uyması konusunda da her türlü baskıyı gerçekleştirmelidir. Bunun en başında gelen 2 devletli çözümü ortaya koymaktır. Bunun için bütün uluslararası platformlarda sözümüzü yükseltmektir. 4 Haziran 1967 temelinde başkenti Doğu Kudüs'ü olan bir Filistin devleti kurulmadan İsrail ve Filistin arasındaki çatışmalar asla sona ermeyecektir. Bunun için Filistin halkının yaşadıkları bu zulmü, bu soykırımı sessiz kalmadan sonuna kadar takip etmek ve soykırımın cezasız kalmaması için gayret etmek durumundayız. Uluslararası sistemin sessizliğinden, bazı aktörlerinde verdiği destekten cesaret alan Netanyahu ve hükümeti aslında soykırımı sadece Gazze bölgesinde değil Batı Şeria’da da devam ettirmekte, Batı Şeria’da masum sivil insanlara hayatı zindan etmektedir. Bunun önüne geçmenin yolu sokaklara çıkan ve her platformda avazı çıktığı kadar soykırımı durdurun diye bağıran 100 milyonlarca insanın sesine kulak vermek ve insanlık cephesini uluslararası platformlarda tahkim etmektir" ifadelerini kullandı.