Nüfus azalıyor, aile çöküyor, meclis seyrediyor! Feministlerin dediği oluyor
CHP zihniyeti ve LGBTİ lobilerinin baskısı sonrasında sapkınlara cezai müeyyide öngören düzenlemenin 11. yargı paketinden çıkarılmasının ardından, feminist derneklerin baskısıyla nafaka zulmüne yönelik düzenlemenin de rafa kaldırılması kamuoyunda büyük tepkiye sebep oldu.
MUHAMMET KUTLU ANKARA
CHP ve avaneleriyle, sapkın lobilerinin baskısıyla LGBTİ+ sapkınlarına yönelik cezai müeyyide öngören düzenlemenin 11. Yargı Paketi’nden çıkarılmasının ardından, yine CHP zihniyetlilerin ve feminist derneklerin baskısıyla süresiz nafakaya yönelik düzenleme de yargı paketinden çıkarıldı. Adalet Bakanlığı’nın Meclis Başkanlığı’na sunduğu 11. Yargı Paketi’nde yer almayan süresiz nafaka düzenlemesinin, çalışmaları devam eden 12. Yargı Paketi’nde de olmayacağı haberleri, yıllardır sorunun çözümünü bekleyen nafakazedeleri bir kez daha hayal kırıklığına uğrattı. Akit’in bakanlık çevrelerinde yaptığı araştırmaya göre, süresiz nafakaya ilişkin düzenlemenin 13. Yargı Paketi’nde yer alma ihtimali söz konusu. 37 yıldır uygulanan ve boşanan erkeklerin tekrar aile kuramamasına, çocuklarına gerektiği gibi bakamamasına neden olan süresiz nafaka uygulaması, düzenlemeye kadar yine toplumun kanayan yarası olmaya devam edecek.
DÜZENLEMENİN SÜREKLİ ERTELENMESİ SORUNU BÜYÜTMEKTEDİR
Süresiz Nafaka Mağdurları Platformu Başkanı İlhan Ergincan, yaşadıkları hayal kırıklığına ilişkin Akit’e şu görüşleri aktardı: “Süresiz nafakanın, kamuoyunda sıkça gündeme gelmesine ve ‘yargı paketlerinde düzenleneceği’ beklentisine rağmen, ne 11. ne de 12. Yargı Paketi’nde somut bir değişiklikle yer almaması, bu konudaki belirsizliğin sürmesine neden olmaktadır. Süresiz nafakanın adalet ve hakkaniyet ilkeleriyle çelişmekte ve boşanmanın mali sonuçlarını ömür boyu ölçüsüz bir şekilde uzatmaktadır. Süresiz nafakanın, uzun yıllar sürmesi halinde, nafaka ödeyen taraf (erkek) üzerinde sürekli bir mali yük yaratmaktadır. Bu durum, nafaka ödeyen kişinin yeni bir düzen kurma, yeniden evlenme ve ekonomik olarak toparlanma çabasını ciddi ölçüde engellemekte, hatta cezalandırıcı bir etki yaratmaktadır. Süresiz nafaka düzenlemesinin sürekli olarak ‘düzenlenecek’ vaadiyle ertelenmesi, bu toplumsal sorunu büyütmektedir. Doğurganlık hızının düştüğü, evliliklerin azaldığı ve boşanmaların arttığı bir dönemde, hukuki düzenlemelerin aile kurumunu koruyucu ve adaleti tesis edici olması beklenir. Ancak süresiz nafaka, bazı durumlarda evlenmekten caydırıcı, boşanma sürecini ise intikama dönüştürücü bir unsur olarak algılanabilmektedir. Nafaka, boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek tarafı korumak amacıyla bir geçiş dönemi desteği veya denkleştirme aracı olmalıdır. Süresiz nafaka ise bu amacı aşarak, bir ömür boyu sürecek bir mali bağımlılık yaratmaktadır. Kadın aldatsa dahi tedbir nafakası ile başlayan süresiz nafaka zulmü; ödeyemediği her bir ay için 3 aylık tazyik hapsi ile devam etmektedir. Öte yandan, sırf aile düşmanı feminist dernekler ve bazı siyasi çevreler istiyor diye binlerce boşanmış insanın hayatının cehenneme çevrilmesini anlamak mümkün değildir. Aile kurumunun korunması ve bireylerin adil bir hukuki süreçten geçmesi için, süresiz nafaka uygulamasının süre ve hakkaniyet esasına dayalı olarak acilen yargı paketlerinde yer alması gerekmektedir.”
SÜRESİZ NAFAKA GENÇLERİN EVLENME KARARINI ZORLAŞTIRIYOR
Meselenin hukuki boyutunu Akit’e değerlendiren Avukat Enes Emrehan Akşit de şunları söyledi: “Süresiz nafaka konusu yalnızca bir yasa maddesi meselesi değil, toplumu doğrudan etkileyen, adalet duygusunu zedeleyen ve evlilik kurumunu sorgulatacak ölçüde derin bir sorundur. Bu nedenle, geçici olarak geri plana atılsa da bu mesele çözümsüz bırakılmamalıdır. Türk Medeni Kanunu’na göre, boşanma sonrası eşlerden biri yoksulluğa düşecekse, diğer eşin maddi gücü oranında nafaka ödemesi mümkündür. Ancak uygulamada, bu nafakanın süresiz olarak bağlanması, özellikle kısa süreli evliliklerde dahi ömür boyu sorumluluk doğurması, hem adil olmayan sonuçlara hem de ciddi toplumsal problemlere neden olmaktadır. Süresiz nafaka, yeni evlenecek gençler açısından evlilik kararını zorlaştıran bir ‘risk unsuru’ haline gelmiştir. Gençler, boşanma durumunda ömür boyu sürebilecek mali bir yükümlülüğün altına girmek istememekte, bu da evlenme yaşının gecikmesine veya evlilikten tamamen kaçınılmasına neden olmaktadır. Aynı şekilde, boşanmış bireyler de yeniden bir hayat kurmaktan çekinmekte, süresiz nafaka ödemesinin psikolojik ve ekonomik baskısını taşımaktadır. Ayrıca nafakanın süresiz olması, bazı durumlarda suistimale de açık hâle gelmektedir. Eşlerden biri çalışabilecek durumda olmasına rağmen, bilerek çalışmamakta ve nafaka gelirine bağımlı bir yaşam sürmektedir. Süreli nafaka, yeniden evlilik, istihdam imkânı, eğitim durumu gibi somut kriterlerle sınırlandırılabilir, her iki tarafın da menfaatini koruyacak, toplumsal huzura katkı sağlayacak dengeli bir düzenleme yapılabilir. Süresiz nafaka tartışması, sadece bir ‘kanun maddesi’ değil, aynı zamanda bir ‘toplumsal dönüşüm’ meselesidir. Yasama organının bu konuda kamu vicdanını gözeten, suistimalleri önleyen ve evlilik kurumunu teşvik eden dengeli bir adım atması artık bir ihtiyaç değil, zorunluluktur.”