• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Av. Orhan Töz
Av. Orhan Töz
TÜM YAZILARI

Tarihten gelen bir sese kulak vermeniz dileği ile

20 Mayıs 2019
A


Av. Orhan Töz İletişim:

Temel bey kardeşime, Recai bey ağabeyime, Lütfü Doğan hocama, Oğuzhan bey kardeşime, Yasin bey kardeşime, Süleyman Arif bey ağabeyime ve diğer SP selâhiyetlilerine ve cümle SP’li kardeşlerime;

Bekledim ki; SP üst selâhiyetlileri olarak İstanbul Bş. Belediyesi için 23 Haziran’da yapılacak seçimler dolayısıyla doğru bir karar alasınız. Yanlış mı karar aldınız? El cevap; “Evet”. Binaenaleyh işbu yazıyı kaleme almak zarureti hasıl oldu. Peki, bendeniz kimim de, size hitap etme cüretini gösteriyorum?

Sizlere 1959’tan sesleniyorum, Orhan Töz olarak. Elimizde Türk bayrakları Eskişehir caddelerinde “Ya Taksim, ya ölüm! Kahrolsun Makarios” (Alçak geberdi gitti. Gittiği yer elbette Cehennem) diye koşturduğumuzda sizler nerede idiniz? Bu alçağı bilâhare devlet protokolü ile karşıladıklarında donmuş kalmıştım. Devlet adına ilk hüsranım böyle başlamıştı.

27 Mayıs 1960 ihtilâli (darbesi). Ankara Hukuk Fakültesindeyim. Polis kuşatmasından sonra asker geldi. Kurşun yağmuru altında (tabii ki havaya sıkılıyor) sürünerek kaçtım. Prof.’ların alçakça talebeleri kışkırttıklarına şahit oldum. Bir kere daha devlet adına hüsrana uğradım. Siz neredeydiniz?

1961’de CKMP’nin gençlik kollarını bir arkadaşımla kurarak parti içine girdim. Kocaeli’de iki yerde konuştum. Halen saklarım. İnönü’ye atıp tutmuştum. Seçimlerde yedi Bakanlık aldık. Böylece Bakanlarla, üst bürokratlarla görüşerek, toplantılara katılarak devlet idaresinde olup bitenlere şahit olmaya başladım. Tabii ki çoğunlukla hüsran!? Sizler neredeydiniz?

1969’da Eskişehir’de üç gün süren Gençlik Kurultayı tertipledim. Ve yine devlet yine sistem. Hep aksaklık, hep aksaklık. Elbet müspetler de var ama aksaklık cemiyeti içten içe çürütüyor. Rahmetli İbrahim Eken hocamla rahmetli Prof. Dr. Recep Doksat ağabeyime konferanslar verdirdim. Sizler nerede idiniz? 

O tarihte de rahmetli Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocam ile tanıştım. Sizler de var olmaya başlamıştınız tabiatıyla ama pek çok bugünün SP.’lileri yoktu.

1974 seçimlerinde Milli Selamet 48 mebus, 3 senatör çıkardı ve Meclise girdi. CHP ile koalisyon ve yedi Bakanlık. Ve sen Temel kardeşim. Sanayi Bakanlığı’nda Teşvik ve Uygulama Gn. Md., Evren Karadayı da muavinin olarak vazifeye başladınız. Bendeniz de Adalet Bakanı olan Şevket Kazan ağabeyimin Özel Müşaviri vazifesini deruhte ettim. Hatırlayınız o günleri. Her hafta toplanır ve Prof. Dr. Lütfü Doğan hocamız riyasetinde Hâdis dersi alırdık. Hatırlayın o günleri. Sohbetlerimizde neler konuşurduk?

1977 seçimleri ve MSP’nin 48 mebustan 24 mebusa düştü. Sebep? Niçin? Teferruatına girmiyorum. 1976 Umre ziyaretimde bir sabah namazı öncesinde gördüğüm rüya aynen tahakkuk etmişti. Bunu arzetmekteki maksadım sizlerin derin mânevî hususlardaki vukufiyetiniz ve inanışınızdır ki; işte şimdi tam sırasıdır sizlere seslenmem. Bu seslenmemden AKP nasibini almayacak mı? Okurlarsa alacaklarını tahmin ediyorum.

Temel bey kardeşim, Sivas Bş. Bld. Başkanlığı yaptın. Orada vakıf kurdun ve Sivas için Sivaslılar için canla başla çalıştın. Liyakatin, davaya sadakatin, kabiliyetin, üstün meziyetin ve özellikle dinî hassasiyetin herkesçe malumdur. Ben, senin üzerinde mim harfi bulunan hurma çekirdeklerini yuttuğunu, sofrada ekmek kırıntılarını nasıl toplayıp ağzına attığını bilirim. Sen bugüne kadar hangi zihniyetle mücadele ederek o güzelim, takdire şayan çocuklarını yetiştirdin? Ve sizler başta Lütfü Doğan hocam olmak üzere hangi zihniyetle mücadele ederek bugünlere geldiniz? 

Haiz olduğunuz zihniyetle, aldığınız karar hangi hukukla, hangi adaletle bağdaşıyor? 

“YSK’nın aldığı karar hukuka aykırıdır. (Kabili münakaşadır) Artık İstanbul 16 milyon değil 82 milyondur. İstanbul’un yorulması Türkiye’nin yorulması demektir. Bu sorumlulukla verdiğimiz karar Türkiye’nin önünü açmaya yöneliktir” diyorsunuz. Yani diyorsunuz ki; “Seçime girdiğimizde İmamoğlu kazanacaktır (belki) ve Türkiye’nin önü açılacaktır.” Kararınızın mânası budur ve Allah’ın kanunlarına aykırıdır. Allah’ın hukuk şuuru bahşettiği bir hukukçu olarak bunu her yerde ve her zaman tartışabilirim.

Eğer genel seçim olsaydı bize yutturulan demokrasi kuralları ve vesayeti altında olduğumuz Batı kaynaklı hukuk kuralları içinde kararınız doğru olabilirdi. Çünkü mevcut her partinin seçime girme hakkı vardır. Ancak şu anda, bence parti değil iki aday bahis mevzuudur. Binali Yıldırım ve Ekrem İmamoğlu. Her ikisinin de geçmişi ve özellikle zihniyeti bellidir. Soruyorum lütfen samimi cevap veriniz. Parti olarak değil de benim gibi sıradan bir vatandaş olsaydınız hangisini tercih ederdiniz?

1923 devrimlerinden bu yana bölüne bölüne bugüne geldik. Sizler SP idarecileri olarak AKP’nin size takındığı tavırdan dolayı muazzep olabilirsiniz. Niçin anlaşamadığınızı elbet bir gün tarih yazacaktır. Ama ortada bir gerçek var; % 52 oy oranı ile Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan ve 290 mebusu olan AKP. Arzettiğim gibi seçim arenasında boy gösterebilirsiniz ama şimdiki durum farklı. İki aday var. Ne olacak? Diyelim ki AKP’ye kızıyor ve hiç taviz vermiyorsunuz. Bunun için “biz de varız” diyorsunuz. Peki anladık. Hz. Hamza Efendimizi Uhud harbinde şehit edip ciğerini söküp çıkaran Vahşi’yi, “Peygamber Efendimiz niçin affetti?” diye sorsam ne cevap vereceksiniz?

‘’İnandığınız Allah’ınız belanızı versin” diyen CHP yetkilisi bir kadının ve zihniyetinizle taban tabana zıt CHP’nin adayını desteklemek olacak bir kararı nasıl alabiliyorsunuz? Bendeniz bize yutturulan demokrasiden ve lâiklikten bahsetmiyorum. Bendeniz Allah’ın hukukundan ve Peygamberimizin tatbikatından bahsediyorum. “Marufu/güzeli emredip münkerden/kötüden nehyedenler, Allah’ın kanunlarını muhafaza eyleyenler” Tevbe/ 112. “Ey o bütün iman edenler! Allah’tan korkun ve sâdıklarla beraber olun” Tevbe/ 119. Bendeniz sizlerin 112 ve 119. ayetlere tam iman ettiğinizden eminim. Eğer İmamoğlu, Allah’ın kanunlarını muhafaza eyleyenlerden ve sâdıklardan ise ve sizler buna inanıyor iseniz bana da söyleyin ki bendeniz de İmamoğlu’na rey vereyim.

Sizlerden istirham ediyorum. Lütfen yanlıştan dönün, adayınızı çekin ve hep beraber taa İDO’dan bu yana geçmişi belli olan (elbette hepimiz gibi hatası, kusuru, günahı olabilir) hizmet ehli, ameli ile temayüz etmiş Binali kardeşimizi destekleyelim. Yok, arkadaş biz kararımızdan dönmeyiz diyorsanız şimdiden SP mensuplarına sesleniyorum. Biliniz ki; 1959’dan bu yana camiamdan yediğim (resmi, gayriresmi) sillelerin haddi hesabı yoktur. Buna rağmen bu yazıyı yazabiliyorsam bu Allah’ın bir lütfudur. Sâdıklardan yana olalım. Parti sizi kurtarmaz ve şefaatçi de olmaz. Sizler amellerinizden mesulsünüz. Alınan karar Ululemir kararı değildir. Temel bey kardeşim inşallah bana kızmazsın. Bendeniz HAK’tan yanayım. 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23