• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Maddi ve manevi kirlerden arınma yolu: Abdest ve namaz

Yeniakit Publisher
2014-05-30 10:06:00 - 2014-05-30 10:51:00

Bir Miraç Kandilini daha onunla gelen namaz sorumluluğu boynumuzun borcu olarak kaldığı halde geride bıraktık. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, İslâm binasının yani İslâm Dini’nin öngördüğü hayat tarzının beş temele dayandığını belirtmiş ve bunlardan birinin de namaz olduğunu zikretmiştir. Biliyoruz ki bunların ilki, olmazsa olmaz olanı da imandır.

GÜNÜN HUTBESİ  - Tevhid İnancı; İslâm Dininin, yani tüm ibadetlerin, emir ve yasaklar zincirinin, ölçü ve değer yargılarının, ahlak ve davranış biçimlerinin ana esasıdır. İman yoksa; Allah adına, İslâm adına yapılan hiçbir şeyin de değer ve önemi yoktur.

İmandan sonra ana ilke Namazdır. Namaz; itaat etmenin temel eğitimidir.

Oruç; nefse dur diyerek yasaklardan korunmanın esasıdır.

Zekat; dünyaya ve dünyalıklara bakışımızın, onları helal-haram sınırları içinde elde etmenin ve harcamanın mihengidir.

Hac ise, gerekirse Allah için her şeye sırt dönerek O’nun rızası istikametinde ölüme doğru koşmanın; yeryüzündeki tüm Müslümanlarla kardeş olma bilincine ulaşmanın ve ötede mahşer meydanında, ilâhî huzurda kıyama durma atmosferini bugünden teneffüs etmenin temelidir. (1)

İmandan sonra ikinci ana temel olan namaz; insanı Allah’a bağlayan ve imanın manâlarını kalpte canlandıran bir temeldir.

Mümin, namazda okuduğu dua, tespih ve sûrelerde; Rabbini, ahiret gününü, Kur’anı ve onun çizdiği yol ve rotayı, gelmiş geçmiş tüm peygamberleri ve onların yoldaşları olan salih kulları anar. Böylece Allah’a, Peygamberine ve O’nun getirdiği hayat tarzına olan iman ve teslimiyeti bir kez daha yenilenir ve kuvvetlenir. Bunun içindir ki namaz kılmak imanın; ve onu terk etmek ise küfrün belirtisi olarak değerlendirilmiştir. Kâinatın Efendisi şöyle buyurmuşlardır: “Namaz; insan ile şirk ve küfür arasında bir perdedir. Namazı terk etmek bu perdeyi kaldırmaktır.” (2)



İmanın alameti olarak nitelendirilen namazın şartlarından biri olan abdest ise ahirette Peygamberine görmeden inanan müminlerin ayırıcı farklılığı olacaktır. Zira Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz; “Sizler benim ashâbımsınız. Kardeşlerim ise henüz gelmemiş olanlardır” demiş, sonra da kendilerini kardeşlikle tebşir ve teşrif etmiş olduğu bu müminleri; onlarla dünyada karşılaşmadığı halde nasıl tanıyacağını ashabına anlatırken şöyle buyurmuşlardır:

“Kardeşlerim; yüzleri, el ve ayakları abdest nûruyla parıldamış olarak geleceklerdir. Ben de onlardan önce gidip havuzun başında onları bekleyeceğim.” (Müslim)

Namaz, bir yandan İslâmın olmazsa olmaz şartı olan imanının alameti olurken; diğer taraftan da İslâmın ibadet yönünün temelidir. Yani Allah’ın tüm emirlerine uymanın ve yasaklarından korunmanın esasıdır.

Namazla insan; her yerde, her zaman ve her hususta daima Yaratana itaat etmeyi öğrenir.
Namazla insan; ilâhî ölçü ve hükümlere boyun eğerek hayat sürmeye ayarlanır.
Namazla insan; kulluk yoluna revan olmanın eğitimini alır.
Ve namazla insan; isyandan, çirkinliklerden ayrışma imbiğinden geçerek saf ve durulaşır.

Yüce Rabbimiz öyle buyurdu:
“Sana vahy edilen Kur’an’ı oku. Ve namazı kıl. Gerçekten namaz, kötü işlerden ve uygunsuz davranışlardan alıkoyar.” (3) Bu ayet-i celile ile ilgili şu yorum ne kadar manidardır:

Ayet, günaha götüren isteklerin baskısından kurtulmanın ve ruh yüceliğine erişmenin en sağlam yolunu göstermektedir. Şüphesiz bu, en geniş manada “Allah’ı anmak”tır. Kur’an tilaveti ve namaz, bunun en başta gelen şekilleridir. Gerçekten, Kur’an’ın manalarını düşünenler için, Kur’an tilaveti, daha önce farkına varılamayan bir çok manaların açığa çıkmasını sağlar; kişiyi ulvi bir aleme götürür. Kur’an tilavetinin fazileti ile ilgili pek çok hadis vardır. Hakkı verilerek kılınan namazın da, ruhu ulvileştireceği ve mutlaka kötülükten alıkoyacağı, bu ayette ve bir çok hadiste ısrarla belirtilmektedir. İyiliğe sevketmeyen, kötülüklerden alıkoymayan bir namaz ise, İslam büyükleri tarafından, sırtta taşınan bir vebal olarak nitelendirilmiştir. (Diyanet Vakfı Meali)

Peygamber Efendimiz de; beş vakit namaz kılmanın tıpkı günde beş kez yıkanmak gibi tüm pislik ve kirliliklerden temizlenme olduğunu belirtmişlerdir.

Yine Allah’ın Rasûlü şöyle buyurmuşlardır:
“Müslüman, namaza başladığı zaman suçları başının üzerindedir. Her secdeye kapandıkça suçları düşer, namazını bitirdiği zaman bütün suçlarından kurtulmuştur.” (4)



O halde mümine düşen; eda ettiği her namazıyla, İslâm’ın “uzaklaşın” dediği tüm kötülüklerden uzaklaşmış; “temizlenin” buyurduğu bütün pisliklerden arınmış; “terk edin” direktifini verdiği cümle haramlardan ilgi ve alakasını kesmiş bir halde, namaz sonrası günlük yaşantısına devam edebilmektir.

Diğer taraftan namaz ile diğer mübah (helâl) dünyevî ameller, güzel bir niyet ile ibâdet hükmünü alır. Namazla gelen bu fırsatı Said Nursi (rh.a.) şöyle vecizelendirir:
“Namazda rûhun ve kalbin ve aklın büyük bir rahatı vardır. Hem cisme de o kadar ağır bir iş değildir. Hem namaz kılanın diğer mübah (helâl) dünyevî amelleri, güzel bir niyet ile ibâdet hükmünü alır. Bu sûrette bütün sermâye-i ömrünü, âhirete mâl edebilir. Fânî ömrünü, bir cihette ibka eder(ebedîleştirir).” (Hayrat Vakfı Meali, Nakl:Sözler, 4. Söz, 11) 

Evet, mümine yakışan ve yaraşan; yaşantısında âdeta baş tacı ettiği günahları; dökülmüş olduğu secde yerinde bırakarak, başı dik ve alnı açık olarak normal hayatına dönebilmektir.

İşte imtihan yeri olan buradaki yaşantılarında; namazlarında bu başarı ve kaliteyi yakalayarak, miracı gerçekleştirebilenler, ötede de bu namazları ile sonsuz kurtuluş ve saadeti elde etmiş olacaklardır.



Ki, Âlemlerin Efendisi öyle müjdelemişlerdir:
“Bir kuldan kıyamet gününde, hesâbı ilk sorulacak ameli; namazdır. Eğer namazı düzgün çıkarsa artık o kimse felâha ulaşmıştır, kazanmıştır. Namazı, namaz olmamış olanlar ise kaybetmişlerdir.” (5)

Hutbemizi, namazın tanımını yapan yani namazın namaz olduğunun göstergesi olan özellikleri yansıtan âyet-i celîlenin meâlinin tekrarı ile noktalayalım:
“Sana vahyedilen Kur’an’ı oku. Ve namazı kıl. Gerçekten namaz; kötü işlerden ve uygunsuz davranışlardan alıkoyar.” (6)

1) Bk. Said Havva, İslâm, s. 23.
2) Riyazü’s Sâlihîn, c.2, s.397.
3) Ankebût, 45.
4) Taberâni.
5) Riyâzü’s Sâlihîn, c.2, s.383.
6) Ankebût, 45.

Kaynak: AKİT GAZETESİ CUMA SAYFASI

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23