Küresel Sumud Filosu aktivistleri: İsrail bizi işkenceyle alıkoydu, Türkiye’ye minnettarız
Uluslararası sularda saldırıya uğrayıp alıkonulan Küresel Sumud Filosu’ndaki yabancı aktivistler, İsrail’in kendilerine uyguladığı fiziksel ve psikolojik şiddeti anlattı. Aktivistler, Türkiye’nin kendilerini güvenli şekilde ülkelerine ulaştırmasına teşekkür etti.
İsrail'in Gazze'ye insani yardım ve dayanışma amacıyla yola çıkan Küresel Sumud Filosu'na uluslararası sularda yaptığı hukuk dışı müdahalenin ardından alıkonulan yabancı aktivistler, Türk Hava Yolları (THY) uçağıyla İstanbul Havalimanı'na getirildi. Aktivistler, yaşadıkları dehşeti ve maruz kaldıkları şiddeti detaylarıyla anlattı.
"İLAÇ ALMAMIZI ENGELLEDİLER, KÖPEKLERLE UYANDIRDILAR"
Fas asıllı Fransız vatandaşı Yasin Benjelloyn, İsraillilerin kendilerine karşı sergilediği davranışların, Filistinlilere yapılanları hayal etmelerini sağladığını söyledi:
"Bize yaptıkları şey, ilaca ihtiyacı olanların ilaç almasını engellemekti. 32 saat sonra bize sadece su verdiler. Sabah saat 03.00'te köpekler ve keskin nişancılar odamıza girerek bizi uyandırdılar. Uyumamızı engellemek için her iki saatte bir bizi uyandırdılar. Bunu masum sivillere yapıyorlar. Bu, bizim Filistinlilere ne yaptıklarını sadece hayal etmemizi sağlıyor."
Arjantinli Gonzalo Di Pretoro, ampute ayağı için özel ayakkabı talep ettiğinde itilip kakıldığını ve çok agresif davranışlarla karşılaştığını aktardı.
"HER FIRSATI DEĞERLENDİRİP HEPİMİZİ AŞAĞILADILAR"
İtalyan gazeteci Lorenzo Agostino, uluslararası sularda kaçırıldıktan sonra karaya çıkar çıkmaz kendilerine "terörist grup gibi" davranıldığını söyledi:
"İnsanları tekmelediler. İki günden fazla süre boyunca temiz su vermediler. Her fırsatı değerlendirip hepimizi aşağıladılar. Greta Thunberg, aşağılanarak İsrail bayrağına sarıldı ve bir ödül gibi sergilendi. Gerçekten barbarca bir yerde olduğumu hissettim."
Agostino, polislerin gözlerini bağlayıp, çok düşük sıcaklıkta, neredeyse giysisiz bir minibüste 3 saat kadar tuttuklarını, kelepçelerin çok sıkı takılması nedeniyle durumlarının kötüleştiğini anlattı.
Libya'nın eski başbakanlarından Ömer el-Hasi de müdahalenin uluslararası sularda gerçekleştiğini belirterek, askerlerin gemiyi ele geçirmesinin ardından kendilerini bodrum katına hapsettiğini ve limana götürüldüklerini ifade etti.
'SOYKIRIMCI BAKAN HAKARET ETTİ, İŞKENCE YAPTILAR'
El-Hasi, limanda İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir'in yanlarına gelerek kendilerini "Hamas destekçisi" olmakla suçladığını, hapis, işkence ve baskı altında tutmakla tehdit ettiğini aktardı. Ben-Gvir'in tehditlerinin ardından, yaşlılar dahil olmak üzere herkesin ellerinin arkadan bağlanarak acı çekeceği şekilde sıkı uygulamalara başlandığını anlattı.
El-Hasi, nakledildikleri hapishanede ise koşulların daha da kötüleştiğini, içme suyundan mahrum bırakıldıklarını, ilaç verilmediğini ve "Yıkandığınız suyu için" denildiğini söyledi.
HAPİSTE MÜSLÜMAN OLDU
Filoda yer alan "Maria Cristina" gemisinin kaptanı İtalyan Tommaso Bortolazzi, yaşadığı vahşet ve arkadaşlarının desteği sonrasında hapishanede Müslüman olduğunu açıkladı. Bortolazzi, "Arkadaşlarım namaz kılarken, İsrail işgal güçlerinin polisi içeri girip onların dua etmesini engelledi. Ben de buna karşı durma ihtiyacı hissettim. Daha sonra arkadaşımla birlikte şehadet getirdim, bu benim için yeniden doğmak gibiydi" dedi.
TÜRKİYE'YE TEŞEKKÜR VE BARIŞ ÇAĞRISI
Tüm aktivistler, serbest bırakılmalarında dünya kamuoyunun ve medyanın baskısının etkili olduğunu vurguladı. Kuveyt vatandaşı Mohammad Jamal, "Gazze'yi gözlemlemeye devam etmeliyiz çünkü bize yapamadıklarını Gazze'de yapıyorlar" dedi.
Eski Başbakan Ömer el-Hasi, "Uçak Türkiye'nin bir armağanıydı" diyerek, bu güzel karşılama ve cömertlikleri için Türk yönetimi ve halkına teşekkür ettiğini belirtti. Fransız aktivist Benjelloyn da, "Bizi güvenli şekilde evimize getirdikleri için Türkiye'ye teşekkür etmeliyiz" sözleriyle minnettarlığını dile getirdi.

