Yüce kitabımız Kur'an bir ve değişmez olduğuna göre ona yazılan 'Tefsirler neden farklılık gösteriyor?' sizin için araştırdık.
1-Kıraat ihtilafları
Bir ayet hakkında sahabeden muhtelif iki tefsir gelir ki, bu da ihtilaf gibi addolunursa da hakikatte bir ihtilaf yoktur. Mesela: اَوْ لٰمَسْتُمُ النِّسَٓاءَ "Yahut kadınlara dokunursanız..." (Nisa 4/43) ayetindeki okunuşa, cima veya dokunma manaları verilmesi gibi.
2-İ’rab yönlerindeki ihtilaf
Mesela: "فَتَلَقّٰٓى اٰدَمُ مِنْ رَبِّه۪ كَلِمَاتٍ" "Âdem Rabbinden kelimeler belleyip aldı." (Bakara 2/37) Bu ayette Âdem merfu, kelimat ise nasb okunduğu gibi, aksi de mümkündür. Bu takdirde failler değiştiği için, manalarda da değişiklik olacaktır.
3-Kelimenin manasında dilcilerin ihtilafı:
Mesela: "يَطُوفُ عَلَيْهِمْ وِلْدَانٌ مُخَلَّدُونَۙ: Ebediliğe mazher edilmiş evlatlar etraflarında dolanırlar." (Vakıa 56/17) "Muhalledun" kelimesine ebedi olarak onlar ihtiyarlamayacaklar veya onlar aynı yaşta oldukları ve yaşları değişmeyeceği gibi manalar verilebilir.
4-Çok anlamlılık
Mesela: "فَاَصْبَحَتْ كَالصَّر۪يمِ: Bahçe simsiyah kesiliverdi." (Kalem 68/20) "Es-sarim" kelimesi hakkında dört görüş vardır:
a-Gece gibi oldu manasına gelir.
ÖNE ÇIKAN VİDEO
b-Gündüz gibi oldu manasına gelir.
c- Yangından arta kalan siyahlıklar manasına gelir.
d-Kesilmiş ziraat gibi bir manaya da gelir.
5-Itlak-takyit ihtimali
Mesela: "فَمَنْ لَمْ يَجِدْ فَصِيَامُ ثَلٰثَةِ اَيَّامٍۜ: Bulamayan kimse için üç gün oruç vardır." (Maide 5/89) Ebu Hanife, Sevri ve onlara tabi olanlar takyidle hareket etmişler ve Ubey b.Ka’b ve İbn Mes’ud bu ayeti "Fesiyamu selaseti eyyamın mutetabiatin: Üç gün peşpeşe oruç tutar." şeklinde okuduğu için, bu iki imam üç günlük orucun arka arkaya olacağını ileri sürerken Şafii ise yukarıdaki şazz olan kıraatin hüccet olamayacağını ileri sürerek, ayeti ıtlaka hamleder.
6-Umum-husus ihtilafı
Mesela: "اَمْ يَحْسُدُونَ النَّاسَ عَلٰى مَٓا اٰتٰيهُمُ اللّٰهُ مِنْ فَضْلِه۪ۚ فَقَدْ: Yoksa onlar, Allah’ın kendi fazlından insanlara verdiklerini mi kıskanıyorlar." (Nisa 4/54) Denildi ki, ayetteki en-nas’dan murad, Rasulullah’dır. Çünkü Allah ona nübüvvet verdi, onlardan ona haset ettiler. Yine denildi ki, en-nas’dan murad, Rasulullah’ın âli ve ashabıdır. Birinci mana hâs, ikincisi ise âm’dır.
7- Hakikat-mecaz ihtimali
Mesela:"وَاَنَّهُ هُوَ اَضْحَكَ وَاَبْكٰىۙ: Şüphesiz ağlatan ve güldüren O’dur, O." (Necm 53/43) Allah, insanoğlunu maruf olan gülüş ve ağlayışı ile yaratmıştır. Bu hakikattır. Veya arz, nebatı vermekle güler, sema da yağmurla ağlar, bu mana ise mecaz yönüdür.
8- Kelimenin ziyadeliği ihtimali
Mesela:"لَٓا اُقْسِمُ بِيَوْمِ الْقِيٰمَةِۙ. (Kıyame 75/1) Bazı âlimlere göre bu ayetteki "La" fazladandır, kelamı takviye eder. Bazı âlimlere göre ise aslidir ve nefiydir.
9- Hükmün mensuh veya muhkem olma ihtimali
Mesela:"يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ حَقَّ تُقَاتِه۪" (Al-i imran 3/102) Bu ayet hakkında bazıları mensuhdur derken, bazıları da muhkem olduğunu söylemeleri gibi.
10- Rasulullah ve seleften gelen tefsir rivayetlerinin ihtilafı
Mesela:"Ve ezzin fi’n-nasi bi’l-hacci: İnsanları hacca çağır" ayetinde de olduğu gibi, buradaki hitabın İbrahim’e ait olduğunu söyleyenler olduğu gibi, Muhammed’e ait olduğunu zikredenler de vardır.
Bedir Haber