• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Kudüs Uzmanı Musa Biçkioğlu: Filistin’in işgali Müslümanlar yüzünden

Yeniakit Publisher
2019-05-13 15:13:00 - 2019-05-13 17:00:31
Kudüs Uzmanı Musa Biçkioğlu: Filistin’in işgali Müslümanlar yüzünden

100 yılı aşkın bir süredir siyonist İsrail’in işgalinde olan peygamberler şehri Kudüs’te yaşananları yeniakit.com.tr’ye değerlendiren Kudüs Uzmanı Musa Biçkioğlu, “Filistin işgali İslam dünyasının başarısızlığından kaynaklanıyor. Bütün bir İslam dünyasını paramparça etmesi ve sömürmesi, Filistin topraklarının bir şekilde Batı’nın elinde veya insiyatifinde olmasıyla mümkün olmuştur.” dedi.

 

 Mehmet Özmen  Yeniakit.com.tr 

Selahaddin Eyyubi’nin “Kudüs işgal altında iken bir Müslüman nasıl olur da gülebilir, Kudüs işgal altında iken bir Müslüman nasıl olur da rahat uyuyabilir.” sözlerini hatırlatan Kudüs Uzmanı Musa Biçkioğlu, dünyanın konuştuğu Kudüs’te yaşananları ve Filistin işgalininin tarihi sürecini yeniakit.com.tr’ye anlattı.

“Filistin’de bugün olanları dünden bağımsız okuyamayız”

Siyonist İsrail’in Filistin işgalinde geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Fotoğrafa çok geniş bir açıdan bakmakta fayda görüyorum. Filistin’de bugün olanları dünden bağımsız okuyamayız. Dün olanları da bir önceki günden bağımsız okumamalıyız. Bu mantığa istinaden, Filistin’de yaşananların bugün veya bu dönemin ürününden ziyade çok eskiye dayanan bir sorun olduğunu görürüz. Asıl olan İslam dünyasıdır ancak Filistin işin kalbi olarak görülmelidir. Batı açısından, İslam dünyasının rahat etmemesi yoluyla sömürülebilmesi sanki Filistin coğrafyasından bağımsız düşünülmemeli kanaatindeyim.
ÖNE ÇIKAN VİDEO

“Kimsenin bilmediği değil herkesin bildiği bilginin…”

Biraz tarihi boyutuyla anlatabilir misiniz sorunu?

İslam orduları Selm bin Ziyad önderliğinde 683 yılında ilk kez Maveraünnehir bölgesini fethedip kısa bir süre sonra bu bölgeyi kaybetmiştir. 705 yılında Kuteybe bin müslim tarafından kalıcı bir şekilde fethedilmiştir. 714 yılında Tarık bin Ziyad Cebeli Tarık boğazını aşarak İber yarımadasında Avrupa’nın kalbine doğru fetih harekatını yürütmüştür. Dikkatimizi çekmesi gereken nokta Nebevi hicretin gerçekleştiği tarihin üzerinden henüz bir asır geçmemişken doğuda Maveraünnehir, batıda bizatihi Avrupa ama batı Avrupa’da fetihler gerçekleştirilmiştir. Bu bölgelerde lokal manada siyasal veya sosyal sorunlar mutlaka yaşanmıştır. Asıl dikkat çekmek istediğim nokta kimsenin bilmediği değil yaklaşık olarak herkesin bildiği bilginin paylaşılmasından ibaret olacaktır.

“1948 yılından bu yana işgal devam ediyor”

Filistin topraklarına yapılan işgalin tarihi sürecini bilmeden günümüzdeki gelişmeleri doğru analiz etmek doğru olmaz mı diyorsunuz?

Elbette... Tarihin bize yaşatarak öğrettiği bazı gerçekler var. Hz. Ömer dönemi 638 yılında gerçekleşen İslami fetihten bu yana Filistin toprakları ikinci kez işgale uğruyor. İlk işgal 15 Temmuz 1099 haçlı işgalidir. Haçlıların büyük katliamlarla geçekleştirdikleri işgal İslam dünyasını sarsmış, başta Kudüs olmak üzere önemli toprak kayıpları yaşanmış ve bu süreç 88 yıl devam etmiştir. İkinci işgal ise 1917 yılı itibariyle Osmanlı devletinin mağlubiyeti sonucu İngilizler tarafından gerçekleşen ve 14 Mayıs 1948 yılında isim ve kabuk değiştirerek İsrail şekline bürünen ve bugün halen devam etmekte olan işgaldir. İşgalin olmadığı tarihi dönemlere baktığımızda, İslam dünyasını dış tehditlerden koruyabilecek büyüklükte kudretli devletlerin var olduğunu görüyoruz. Ancak işgalin olduğu her iki dönemde de (günümüzde de öyledir) İslam dünyasını himaye edecek büyüklükte bir ülkenin veya bir birliğin olmadığını görmekteyiz. Andığımız iki işgalden başka Moğol istilasını unuttuk mu diye sorulacak olursa; Moğol istilasının Memlüklüler tarafından durdurulduğunu dolayısıyla kudretli Müslüman bir devletin varlığıyla İslam dünyasının geriye kalan kısmının işgal ve istila edilemediğini hatırlatmak gerekir. Moğolların mağlup edildiği mekanın Filistin toprakları olması da ayrıca manidardır.

“İslam dünyası Filistin topraklarında egemen ise...”

İslam dünyası Filistin topraklarında egemen olabilecek mi sizce?

Bugünkü duyarsızlık bu konuda soru işaretlerine neden oluyor. Çıkarsama öyle olmalı ki; Filistin topraklarına hükmeden İslam coğrafyasında etken konumundadır. İslam dünyası Filistin topraklarında egemen ise etken durumdadır, Filistin topraklarında egemen değilse edilgen bir durumdadır. 1099 – 1187 yılları arasında yaşadığımız musibeti dokuz asır sonra aynı bölgede daha büyük bir ölçekte yaşamaktayız.

“İslam dünyasını paramparça etmenin yolu Filistin’den...”

Batı dünyası açısından Filistin konusunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Tesadüf görülmemesi gereken bu durumun sürdürülmesi, Batı dünyası için hayati derecede önem arz etmektedir. Büyük ihtimalle Batı Filistin topraklarının hassasiyetinin farkına varmış olmalı ki, Filistin topraklarında cereyan eden tüm olaylarda, hak, hukuk, adalet, vicdan konularını görmezden gelerek Müslümanların aleyhinde faaliyetlere imza atmaktan imtina etmemektedir. Bütün bir İslam dünyasını paramparça etmenin, sömürmenin en önemli yolu Filistin topraklarının bir şekilde batının elinde veya insiyatifinde olmasıyla mümkün olmuştur.

“Günümüzde Filistin işgali İslam dünyasının başarısızlığından kaynaklanıyor”

İşgalin asırlarca sürmesinin nedenini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Dokuz asır önce gerçekleştirilen ama 88 sene sonra Selahaddini Eyyubinin eliyle sonlandırılan işgale 1917 yılında tekrar başlanmıştır. Günümüzde bu işgalin devam ediyor olması, Batı’nın marifetinden çok İslam dünyasının başarısızlığından kaynaklanmaktadır. Tarihe kayıt düşmek açısından, İslam dünyasının zillet sayfalarına işlenen ilave kara lekelerden ibaret görülmesi gereken günümüzde yaşananlar ise, mevcut işgal durumunun tahkim edilmesi, Müslümanların muhtemel Filistin – Kudüs davasında elde edebilecekleri başarıların önüne de ilave bir set olarak görülmelidir. Bugün yaşananlar ise İslam dünyası açısından çok vahim bir durum oluşturmaktadır. Çok net ifade etmek gerekirse Filistin davasının sadece bir Müslüman ülkenin veya bir topluluğun insiyatif alması veya mücadele etmesiyle başarıya ulaşamayacaktır. Başarı için İslam dünyasında güçlü, birlikte hareket eden kudretli bir yapıya ihtiyaç duyulmaktadır. Bu yapıyı oluşturabilecek en önemli malzeme Filistin davası ve Kudüs iken, Müslümanların basiretsizliği bu davanın batı eliyle İslam dünyasındaki tefrikanın artırılması ve hayatta tutulması yönünde kullanılmaktadır. Asıl olan İslam dünyasıdır ancak Filistin işin kalbi olarak görülmelidir. İslam dünyasının rahat etmemesi yoluyla sömürülebilmesi sanki Filistin coğrafyasından bağımsız düşünülmemeli kanaatindeyim.

YARIN: Trump yönetimindeki ABD’nin Filistin planı nedir?

 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23