• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Kılıçdaroğlu, canlı yayında soruları yanıtladı: (2)

Yeniakit Publisher
2020-05-07 17:31:17 -
Kılıçdaroğlu, canlı yayında soruları yanıtladı: (2)

"Geçmişte CHP'nin belki bazı kararları, düşünceleri, uygulamaları doğru kabul edilemeyebilir, yanlış da olabilir. Bunun en tipik örneği başörtüsü olayıdır. Başörtüsü olayını Türkiye'nin bir numaralı sorunu haline getirdik" - "Size ne başörtüsünden? Kadın nasıl istiyorsa giyinsin" - "Siyasi Partiler Yasası değişmedikçe, parlamento üzerindeki vesayet kalkmaz" - "Vatandaş milletvekili seçmiyor, genel başkanın seçtiği milletvekili listesini onaylıyor, o kadar. Milletin vekilini millet seçsin. Siyasi Partiler Yasası darbe döneminde çıkan bir yasadır. Bu yasanın değişmesi lazım"

ANKARA (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Geçmişte CHP'nin belki bazı kararları, düşünceleri, uygulamaları doğru kabul edilemeyebilir, yanlış da olabilir. Bunun en tipik örneği başörtüsü olayıdır. Başörtüsü olayını Türkiye'nin bir numaralı sorunu haline getirdik. Size ne başörtüsünden? Kadın nasıl istiyorsa giyinsin." dedi.

YouTube üzerinden yayın yapan Karar TV'de soruları yanıtlayan Kılıçdaroğlu, eski AK Parti Milletvekili Mehmet Metiner'in TBMM Genel Kurulu'ndaki bir görüşmeye ilişkin, "Biz o sözleşmeye el kaldırdık ama ne olduğunu bilmiyorduk. Grup Başkanvekilleri el kaldırdı, biz de el kaldırdık" dediğini belirterek, bunun bir itiraf olduğunu, Metiner'in bir gerçeği ifade ettiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, Meclis'e gelen düzenlemeler konusunda toplumun yeterince bilgilendirilmediğini kaydetti.

"Devlette ciddi bir çürüme olduğunu, yasayı, Anayasayı kimsenin tanımadığını, yolsuzluk yapanların sırtının sıvazlandığını" savunan Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin buradan çekip çıkarılması gerektiğini söyledi.

Kılıçdaroğlu, Siyasi Ahlak Yasası çıkarılması, Siyasi Partiler Yasası'nın da değiştirilmesi gerektiğini değerlendirerek, şöyle devam etti:

"Siyasi Partiler Yasası değişmedikçe, parlamento üzerindeki vesayet kalkmaz. Siz sanıyorsunuz ki millet sizi seçiyor. Hayır, millet sizi seçmiyor, sizi seçen genel başkanlar. Listeyi yazıyoruz, koyuyoruz vatandaşın önüne 'Bu listeye oy ver.' diyoruz. Vatandaş milletvekili seçmiyor, genel başkanın seçtiği milletvekili listesini onaylıyor, o kadar. Milletin vekilini millet seçsin. Siyasi Partiler Yasası darbe döneminde çıkan bir yasadır. Bu yasanın değişmesi lazım."
ÖNE ÇIKAN VİDEO

Kamu kaynaklarının iyi denetlenmesi gerektiğini, kamuda saydamlık olması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, sosyal güvenliğin de hak olarak düzenlenmesini önerdi.

Kılıçdaroğlu, devletin veya belediyelerin personel alırken düzenli geliri olmayan ailelere yönelik pozitif ayrımcılık yapması gerektiğini belirtti.

-"Diyanet ve Genelkurmay siyasetin dışında kalmalı"

Ankara Barosunun, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'a yönelik açıklaması hatırlatılarak, "Dün de Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu 'Sosyal demokratlar İslam inancına saygıyı ifade etmeliler.' dedi. Sizle görüştüğünü, sizi son derece samimi bulduğunu ifade etti. Sayın Karamollaoğlu'nun çağrısına katılıyor musunuz? O ifadeleri siz de yadırgatıcı buldunuz mu?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, partisinin iki alana girilmemesi yönünde geleneği olduğunu, bu konuda milletvekillerini de uyardıklarını aktardı.

Bu alanların Diyanet ve Genelkurmay olduğunu bildiren Kılıçdaroğlu, "İkisinin de sıcak siyasetin dışında kalması lazım. Bu iki alana sıcak siyaset girerse, toplumda ciddi kutuplaşmalara yol açar." dedi.

Kılıçdaroğlu, "Ankara Barosunun da yaptığı yanlışı fark ederek, sonradan bir açıklama yaptığını" söyledi.

Türkiye'de insanların inançlarını hedef alıp politika üretmek kadar yanlış bir şey olamayacağını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "İnançlara saygı göstereceğiz. Bizim değerlerimiz var, İslami değerlerimiz var. İslami değerlere de saygı göstereceğiz. Bu tartışmaya girmememizin temel nedeni, Diyanet ve Genelkurmay alanına girmemeye öteden beri CHP olarak özen göstermemizdir." diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, "Diyanetin toplumun bütün kesimlerine sıcak mesajlar vermesi, diğer kesimlerin de buna saygı duyması gerektiğini" ifade etti.

-"Başörtüsünü Türkiye'nin bir numaralı sorunu haline getirdik"

Temel Karamollaoğlu'nun siyasette olgun ve son derece sağduyulu olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Geçmişte CHP'nin belki bazı kararları, düşünceleri, uygulamaları doğru kabul edilemeyebilir, yanlış da olabilir. Bunun en tipik örneği başörtüsü olayıdır. Başörtüsü olayını Türkiye'nin bir numaralı sorunu haline getirdik. Size ne başörtüsünden? Kadın nasıl istiyorsa giyinsin. Dolayısıyla bu tablo, yani Sayın Karamollaoğlu'nun beni samimi olarak görmesinden son derece mutlu olduğumu ifade etmek isterim. Benim siyasetten kişisel hiçbir beklentim yok. İsterim ki bu memlekette herkes huzurlu olsun, herkes keyif içinde yaşasın."

Kılıçdaroğlu, siyasete girdiğinde ilk ziyaret ettiği yerlerden birinin Türkiye'nin 3. Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın mezarı olduğunu, yine eski Başbakanlardan Adnan Menderes'in mezarını da ziyaret ettiğini anlatarak, Türkiye'nin kavgadan hiçbir fayda görmediğini söyledi.

-YKS'nin öne alınmasına ilişkin değerlendirme

Kılıçdaroğlu, "Yükseköğrenim Kurumları Sınavı (YKS) tarihinin öne alınmasına" ilişkin soru üzerine, sınavın öğrenciler için bir anlamda hayatlarının en önemli basamağı olduğunu ifade etti. Salgın hastalık nedeniyle sınavın ertelenmesini makul karşıladığını belirten Kılıçdaroğlu, ancak çocukların ve ailelerin planlarını sınavın Temmuz'da yapılmasına yönelik olarak yaptıklarını belirtti ve "Birden bire öne alınması tam bir sıkıntı yarattı." dedi.

Bu kararın Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından alınması gerektiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, "Ama kim karar veriyor? Turizm Bakanı, Sağlık Bakanı ve Sayın Cumhurbaşkanı. Bildiğim kadarıyla Sağlık Bakanı doğru bulmuyor ama Turizm Bakanı, 'Turistlerin gelmesi, otellerin bir an önce açılması açısından erkene alınmalıdır.' diyor ve Erdoğan da Turizm Bakanının talepleri doğrultusunda erkene alma açıklaması yapıyor. Doğru değil, hiçbirisi eğitimci değil." diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, devlet yönetiminde olması gereken kuralların yürümediğini savunarak, "Kimse de bu yanlıştır diyemiyor, demiyor ya da bilmediğimiz bir şey var orada. Dolayısıyla ben doğru bulmuyorum." ifadelerini kullandı.

Tunceli'nin Pülümür ilçesinde dağlara "Ne mutlu Türküm diyene" yazıldığı belirtilerek, bunu nasıl değerlendirdiğine yönelik soru üzerine Kılıçdaroğlu, "Ben olsaydım Tuncelililere sorardım, Atatürk'ün bir sürü güzel sözü vardır. 'Hangisini istiyorsanız onu yazalım.' diyebilirdim." yanıtını verdi.

Bunları Türkiye'nin gerçek gündemi olarak görmediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, vatandaşın aş ve iş derdinde olduğunu kaydetti.

Kılıçdaroğlu, "Demokrasinin özünde yatan dayatma kültürünün olmamasıdır. Eğer bu kültürden toplum çıkarsa çok memnun oluruz." dedi.

- "İnfaz Yasası'nın iptal edileceğini düşünüyorum"

CHP'nin İnfaz Yasası'nı Anayasa Mahkemesine götürdüğü hatırlatılarak, Yüksek Mahkemeden ne şekilde karar beklediklerinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, "Anayasa Mahkemesinin benzer olaylar karşısında verdiği iptal kararları var. Ama Anayasa Mahkemesi bazen geçmişteki kararlarının tam aksine de kararlar verebiliyor. Değişen koşullara göre anladığım kadarıyla böyle bir düşünceleri var. Ama her şeye rağmen ben Anayasa Mahkemesinin adaletten yana davranacağını ve adaletsiz olan bu yasayı iptal edeceğini düşünüyorum. Sonuçta biz sadece düşüncelerimizi hukuk temelinde Anayasa Mahkemesine bildirdik. Mahkeme nasıl bir karar alır bilmiyorum." ifadelerini kullandı.

-"Danıştay Başkanı olsa ne olur, olmasa ne olur?"

Kılıçdaroğlu, "bugün Danıştay Başkanlığına seçilen Zeki Yiğit'in, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin yenilenmesine karar veren Yüksek Seçim Kurulu üyeleri arasında bulunduğunun" hatırlatılması üzerine, şunları söyledi:

"O kararı alanlara 'yargı çetesi' demiştim. Çetenin ne olduğunu da sözlüklerdeki tanımıyla, yasa dışı iş yapıp, bir araya gelen kişiler çeteyi oluşturur diye... Alınan karar tamamen yasa dışı bir karardı. Dolayısıyla o kararı alanların hiçbirisi bana göre gerçek anlamda hukukçu değil. Bugün hukuk sisteminin çok ciddi anlamda yara aldığını, halka güven vermediğini, adalet kavramının büyük değer yitirdiğini biliyoruz. Danıştay Başkanı olsa ne olur, olmasa ne olur? Üzerinde normalde durulması gerekir ama bugünkü yapı içinde bir kişinin talimatıyla zaten başkanlar seçiliyor. Bir kişinin göstermesiyle o kişi koltuğa oturabiliyor. Danıştayda, Yargıtayda, mahkemelerde, istinaf mahkemelerinde gerçek anlamda hakimlik yapan çok insan olduğunu biliyorum. Bunun yanında siyasi otoritenin emrinde olup, sadece onların kararlarını yerine getiren yargıçları da biliyorum. Biz onlara yargıç demiyoruz. Onlar siyasi iktidarın bir anlamda düşünen insanlar üzerinde kullandığı sopa."

(Bitti)

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23