• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

İslam'a göre karı-koca münasebeti nasıl olmalı?

Yeniakit Publisher
2015-11-17 15:41:00 -
İslam'a göre karı-koca münasebeti nasıl olmalı?

"İslam'a göre karı-koca münasebeti nasıl olmalı?" sorusunu Bedir Haber'den Ahmet Karataş hoca cevapladı.

Soru:Hocam bir eş karsını yatak konusunda zorlayabilir, hatta dövebilir mi?

Cevap: Nikahın eşlere karşılıklı olarak yüklediği görev ve sorumluluklar vardır. Eşler birbirlerine karşı olan bu görev ve sorumlulukları hakkıyla yerine getirme mecburiyetindedirler. Eşlerin birbirlerinin cinsel ihtiyaçlarını karşılaması da bu sorumluluklardan bir tanesidir. Bunlar beşeri biyolojik ihtiyaçlardır.

İnsanlar bu ihtiyaçlarını meşru yolla gideremedikleri takdirde haram yolla gidermeye çalışacaklardır. Bunun meşru yolla giderilmesi hem toplumun hem de ailenin selameti adına çok önemlidir. Bu tür ihtiyaçları tam olarak karşılanmamış olan insanlar gözleri dışarıda olacak bu da toplum içerisinde fitne ve fesadın yaygınlaşmasına sebebiyet verecektir.

Böyle bir durum toplumda ailelerin dağılmasına çocukların anne ya da babalarından birinden mahrum olarak büyümelerine yol açacaktır. Bu da onların terbiyeleri yönüyle çok ciddi sıkıntılara yol açacak ve toplumda problemli bireylerin yetişmesine sebebiyet verecektir.

Bunca senelik tecrübelerime dayanarak bir hususu belirtmekte fayda görüyorum. Genellikle geçimsizlikten şikayet eden eşler arasında düzenli bir gece hayatının olmadığına çok defa şahit olmuşumdur. Bu da onların gergin ve stresli olmalarına sebep olmaktadır. Bu ruh hali onların iş hayatına etki ederek başarısız olmalarına sebep olabilir.

Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), şeytanın fitnelerinden bahsettiği bir Hadis-i Şerif'te ilginç bir örnek vermektedir. İblis (baba şeytan) tahtını suyun üzerine atarak akşam diğer şeytanlardan yaptıkları işlerle ilgili olarak rapor almaktadır. Şeytanlar bir bir yaptıklarını anlatırken iblis her defasında "Sen bir şey yapamamışsın" karşılığını verir. Herkese bu cevabı verdikten sonra geride kalan bir şeytan ise, "Siz diğerlerine bir şey yapmamışsın dediğinize göre benim yaptığım şeyi hiç beğenmeyeceksiniz" İblis ona "Sen ne yaptın?" diye sorduğu zaman da "ben karı ve kocayı birbirlerine düşürdüm. Onlar da tartıştılar" dediği zaman İblis "Oo sen benim has adamım. Sen gel yanıma otur" karşılığını verir. Bu hadis şeytanın nazarında karı kocayı birbirine düşürmenin ne kadar önemli bir şey olduğunu bize çok güzel bir şekilde ifade etmektedir.

Öyleyse eşlerin, şeytanı memnun edecek tartışmalarla sonuçlanabilecek söz ve davranışlardan uzak durmaya çalışmaları gerekmektedir. Bu sebeplerden ötürü İslam eşlerin birbirlerinin cinsel ihtiyaçlarını karşılamaları konusunda çok hassasiyet göstermiştir. Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem erkeklere eşlerinin bu anlamdaki ihtiyaçlarını gidermelerini tavsiye ettiği gibi, kadınlara da kocalarının bu yöndeki ihtiyaçlarını gidermelerini tavsiye etmiştir. (Buhârî, Nikâh 85; Tirmizî, Radâ, 10). Bir erkek karısını yatağa çağırdığı zaman şer'i bir mazereti olmadan bu isteği reddetmesi caiz değildir. Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) bu konuda şöyle buyurmaktadır; "Kişi karısını yatağa çağırdığı zaman (meşru bir özrü olmadan) kadın gelmekten kaçınır, kocası da bu sebeple ona kırgın olarak gecelerse, melekler sabaha kadar o kadına lanet ederler." (Buharî, Nikâh 85; Müslim, Nikâh 120). Esasen bu hadis bu konuda başka söze ihtiyaç bırakmıyor.

Fakat konunun hassasiyetine binaen önemli gördüğümüz bir hadis-i şerif'i daha nakletmekte fayda vardır. "Kişi cinsel ilişkiye karısını çağırdığı zaman, karısı ocak başında yemek pişiriyorsa dahi kocasının davetine cevap versin" (Tirmizî, Radâ` 10). Bu Hadîs-i Şeriflerden Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)'in konuya ne kadar önem verdiği rahatlıkla anlaşılabilmektedir. Bazı insanlar bu konunun abartıldığını düşünebilirler. Ancak eşinde aradığını bulamamış erkeklerin başkasının karısına ya da kızına göz dikmeleri sebebiyle birçok yuvanın yıkıldığı göz önünde bulundurulduğu taktirde bu meselenin hiç de abartılmadığı anlaşılacaktır.

Özellikle bu noktada Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)'in ilginç bir tavsiyesi bulunmaktadır. Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem bir kadını görerek şehveti harekete geçen bir kişinin, derhal karısı ile ilişkiye girerek nefsini yatıştırmasını tavsiye etmektedir. (Müslim, nikâh 2). Allâh Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem bu ifadesiyle gözü dışarıda olan bir erkeğin ne kadar sakıncalı olduğuna işaret ederek bu zararın bertaraf edilmesi için de gerekli tavsiyede yapmaktadır. Hatta ulama aynı sebepten ötürü kadınların kocalarından izin almadan nafile oruç tutmak, gayr-i müekked sünnetleri kılmak gibi ibadetleri yapmalarını da doğru bulmamışlardır. Bu konuda rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) şu hususu vurgulamaktadır, "Kocası yanında iken onun iznini almadan bir kadının nafile oruç tutması helâl olmaz. Kadın, kocasının izni olmadıkça, evine hiç kimsenin girmesine izin vermez." (Buhârî, Nikâh 86; Müslim, Zekât 84)

Kadının kocasının isteğine olumlu cevap vermemesinin şer'i mazeretleri alimler ayet-i kerimeler ile hadis-i şeriflerden yola çıkarak şer'i mazeret olabilecek hususları da belirlemişlerdir. Kadının adet görüyor olması şer'i bir mazerettir. Adetli olmanın mazeret olması konusunda ayet-i kerimede şöyle buyurmaktadır "Adet gören kadınlardan uzak durun. (Onlarla cinsel ilişkide bulunmayın). Temizleninceye kadar da cinsel olarak onlara yaklaşmayınız" (Bakara, 222). Bu ayetten adetli bir kadınla cinsel ilişkiye girmenin haram olduğu anlaşılmaktadır. Haram olan bir şeyden kaçınmak her müslümanın vazifesidir. Dolayısıyla adetli bir kadını kocası yatağa çağırmamalı, çağırsa bile kadın kabul etmediği taktirde günah işlemiş olmaz.

Şer'i olarak mazeret kabul edilen diğer bir hususta kadının hac için ihramlı olmasıdır. İhramlı olan insanlara yasak olan şeylerden bir tanesi de cinsel ilişkidir. Bu yasağın işlenmesi halinde ceza olarak bir kurban kesilmesi gerekir. İşlendiği takdirde kefaret yada ceza gerektiren hususlar ise şer'i olarak birer mazerettir. Bu durumda kadın ihramlı olduğu takdirde adetli olmasa bile kocası onu yatağa çağırdığı zaman kocasının isteğine olumlu cevap vermesi gerekmez. Farz veya vacip ibadetleri yapıyor olmak Şer'i olarak mazeret kabul edilen diğer bir hususta farz yada vacib olan ibadetleri yerine getiriyor olmaktır. Örneğin farz ya da vacip olan bir namazı kılmakta olan bir kadının kocası onu yatağa çağırdığı takdirde kocasının bu isteğine olumlu cevap vermek zorunda değildir. Nafile yani sünnet olan namazlara gelince, namazların kısa sürede bitiyor olması sebebiyle, sünnet-i müekkede olan namazların kılınması esnasında kocası tarafından çağrılan bir kadın ona icabet etmek zorunda değildir. Yani sabah namazının iki rekatlık sünneti, öğle namazının dört rekatlık ilk sünneti ile iki rekatlık son sünneti, akşam namazının iki rekatlık son sünneti ve yatsı namazının iki rekatlık son sünnetini kılmakta olan bir kadın kocasının onu yatağa çağırması durumunda namazını bozup isteğini yerine getirmek zorunda değildir. Ancak sünnet-i gayr-i müekkede olan namazları kılan kadınlar kocaları onları çağırdıkları takdirde namazlarını bozup kocalarının bu isteklerine cevap vermeleri gerekir. Örneğin ikindi namazının dört rekatlık ilk sünneti ile yatsı namazının iki rekatlık ilk sünnetini kılma esnasında kocanın karısını çağırması böyledir.

Aynı şekilde farz olan orucu tutmak da kadın için bir mazerettir. Nafile olan oruçlar ise kadın kesinlikle orucunu bozup kocasının bu isteğine olumlu cevap vermek zorundadır. Daha sonra bozduğu orucu kaza eder. Üstelik yukarıda da ifade edildiği gibi nafile olan oruçları kocasının izni olmadan tutmaması gerekir. Kaza yada adak olan vacip oruçlarda ise ağırlıklı olan görüş kadın orucunu bozar kocasının bu isteğine olumlu cevap verir daha sonra bozduğu orucu kaza eder.

Meşru bir cinsel ilişkinin ibâdet olduğu ve eşlere sevap kazandırdığı hususu da unutulmamalıdır. Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), "kişilerin eşleriyle olan birlikteliklerinde sevap kazanacaklarını" ifade edince, bir sahabi; "Ya Rasûlullah, kişinin şehvetini gidermesinde sevap olur mu ?" diye sorunca, O, sallallahu aleyhi ve sellem; "O şehvetini haram yoldan giderseydi, günah olmaz mıydı? Öyleyse helâli ile gidermesi de sevaptır" buyurmuştur (Müslim, zekât 52; Ebû Dâvûd, Tatavvu' 12; Edeb 160; Müsned V/167,168.). Bu da Cenâb-ı Allâh'ın, biz kullarına ihsanlarından bir tanesidir. Bütün bunlara rağmen bu konuşarak ve karşılıklı anlayışla halledilmesi gereken bir husustur.

Zaman zaman eşlerden birisi, hasta, yorgun veya psikolojik olarak müsait olmayabilir. Diğerinin bu durumu anlayışla karşılayarak bu yöndeki isteğini başka bir zamana ertelemesi yerinde bir davranış olacaktır. Böyle bir istekten dolayı erkeğin kadına sözlü yada fiili olarak hakaret etmesi, dövmesi kesinlikle ve kesinlikle dinin caiz gördüğü bir husus değildir. Konunun burasında bazı alimlerin bu konudaki bir fetvasını nakletmekte fayda vardır. Bazı âlimler, hastalık, zayıflık ile güçsüzlük gibi sebeple cinsel ilişkiye dayanamayan ve bu yüzden yatağa gelmek istemeyen bir kadınla ilişkiye girmenin caiz olmadığı görüşündedirler (İbn-i Âbidîn, el-Ukûdü'd-dürriyye, I/26).

Bu konuda hem erkeğin hemde kadının aile bütünlüğüne zarar vermeyecek şekilde davranmaları gerekmektedir.

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23