İslam Başaran'dan dikkat çeken yazı: İslam ilim sınıfının çağa yetersizliği ve nedenleri
İslam Başaran "İslam ilim sınıfının çağa yetersizliği ve nedenleri" başlıklı yazısında dikkat çeken ifadelere yer verdi.
İslam Başaran'ın Mirat Haber'de kaleme aldığı yazısında şunları kaydetti:
İslam dünyasında ilim sınıfı tarih boyunca ümmetin rehberi, toplumsal vicdanın sesi ve hakikatin muhafızı olmuştur. Ancak çağımızda, İslam ilim sınıfının büyük bir kısmı, modern dünyanın problemlerine çözüm üretmekte yetersiz kalmakta; küresel sistemin etkisiyle geleneksel söylemleri tekrar eden, çağdaş meselelerden kopuk bir yapıya bürünmektedir.
Yetersizliğin Kök Nedenleri
Taklitçilik ve Usûl Sorunu
Birçok İslam alimi, içtihat ruhunu yitirmiş, geçmiş ulemanın görüşlerini sorgulamadan tekrar eden bir “nakil uleması” konumuna gelmiştir. Hâlbuki Kur’an, akletmeyi ve düşünmeyi teşvik eder: “De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” (Zümer, 39/9). Bu ayet, her dönemde yeniden düşünmeyi zorunlu kılar. Fahruddin er-Razi de, “Her mesele çağın şartları içinde yeniden tefekkür edilmeli” diyerek bu gerekliliğe dikkat çeker.
Sisteme Entegre Olmuşluk ve Resmiyetin Getirdiği Kısıtlar
Modern devlet yapılarında ilim adamları büyük oranda resmî otoritenin kontrolündedir. Bu durum, onların özgür düşünce üretmesini ve toplumsal dönüşüm için cesaretle konuşmalarını engellemektedir. Seyyid Kutub’un ifadesiyle, “Gerçek âlim, zalimin karşısında hakkı haykırandır; sultanın sofrasına oturan değil”.
Modern Meselelere İlgisizlik
Teknoloji, sosyoloji, ekonomi, siyaset ve psikoloji gibi alanlarda derinlikli bilgiye sahip olmayan birçok ilim mensubu, bu alanlarda çözüm üretmekten uzak kalmakta, böylece halk nezdinde de etkisini kaybetmektedir. Ali Şeriati bu durumu “ruhbanlaşma süreci” olarak tanımlar; halktan kopuk, dar bir çevrede dönen, sahici ve dönüştürücü olmayan bir ilim anlayışına dönüşüm.
Problemin Topluma ve Gençliğe Yansıması
Günümüz gençliği, İslam’ın hayata dair somut çözüm sunmadığı algısına kapılmakta; bu da sekülerleşmeye ve yabancı ideolojilere yönelime neden olmaktadır. Oysa Kur’an, tüm çağlara hitap eden evrensel bir mesaj içerir:
“Bu Kur’an bana, kendisiyle sizi ve ulaştığı herkesi uyarmam için vahyedildi…” (En’am, 6/19). Kur’an’ın bu evrenselliği, çağdaş meselelerin de Kur’an merkezli çözümlerle ele alınmasını zorunlu kılar.
Çözüm Önerileri
İslamî İlmi Yeniden İnşa: İçtihat Kapısının Açılması
İlmi canlandırmak için öncelikle içtihat kapısı yeniden açılmalıdır. Bu, sadece fakihlerin değil, sosyologların, ekonomistlerin, psikologların da Kur’an ve Sünnet ışığında katkı verdiği bütüncül bir yaklaşımı gerektirir.
Mevdudi bu konuda şöyleder:
“İslam sadece bireysel ibadet dini değil, toplumu şekillendiren bir sistemdir. Bu nedenle ilim adamı, çağını iyi tanımalıdır.”
Kur’an Merkezli Bir Eğitim Reformu
İlim sınıfının yetişmesinde Kur’an, sadece ezber değil, hayata yön veren bir rehber olarak merkeze alınmalıdır. Izutsu’nun vurguladığı gibi, Kur’an kavramları sadece kelime anlamlarıyla değil, sistem içindeki işlevleriyle kavranmalıdır..
Bağımsız İlim Kurumlarının Oluşumu
Devlet kontrolünden bağımsız, özgür düşünen ve sorgulayan âlimlerin öncülüğünde, Kur’an-Sünnet merkezli ama çağın bilimleriyle entegre ilmi müesseseler kurulmalıdır. Bu kurumlar, İslam dünyasında hem teorik hem pratik rehberlik sunacak yeni bir ilmi damar oluşturabilir.
Hz. Peygamber ve Sahabe Örnekliğine Dönüş
Hz. Muhammed (s.a.v.), yalnızca namaz kıldıran değil, toplumu dönüştüren bir peygamberdi. O’nun ilmi; bireyi, aileyi, toplumu ve devleti kuşatıyordu. Sahabeler de bu bütüncül anlayışla yetiştiler. Örneğin Hz. Ömer (r.a.), adaletin simgesi olarak hem fakihti hem de yönetici. Bugün ilim sınıfı, bu örnekliği unutmamalıdır.
Günümüz İslam dünyasında ilim sınıfı, ne yazık ki tarihî sorumluluğundan, toplumu dönüştürücü ve hakikati temsil edici misyonundan büyük ölçüde uzaklaşmıştır. Bu uzaklaşmanın temelinde hem yapısal hem zihinsel birçok sorun yatmaktadır. Taklitçilik, siyasi otoritelerle kurulan bağımlı ilişkiler, modern ilimlerle kopukluk, ümmetin gerçek problemlerine dair çözüm üretmede yetersizlik, ilim sınıfını entelektüel bir çölleşmenin içine sürüklemiştir.
İslam’ın tarihî süreçteki diriltici ve inşa edici gücü, ancak sahih bir ilmi temsil ile hayata aktarılmıştır. Hz. Muhammed (s.a.v.) ve sahabe örnekliğinde gördüğümüz gibi ilim; sadece bilgi değil, aynı zamanda ahlak, adalet, cesaret ve sorumlulukla bütünleşen bir yaşama biçimidir. Onların ilmi, çağın problemlerine cevap veren, toplumu dönüştüren, zulme karşı direnen, hakkı ayakta tutan bir duruştu. Bugün ise ilim sınıfının önemli bir kesimi, mevcut sistemin sınırlarını aşamamakta; ne teorik ne de pratik olarak yeni bir medeniyet inşasına katkı sunamamaktadır.
İslam dünyasının karşı karşıya kaldığı krizlerin çözümü, yalnızca siyasi ya da ekonomik reformlarla değil, aynı zamanda köklü bir ilim reformuyla mümkündür. Bu reform;
Kur’an ve Sünnet’i merkeze alan,
Çağın bilimsel ve toplumsal gelişmelerini dikkate alan,
Bağımsız düşünceye imkân tanıyan,
Dinî bilgi ile sosyoloji, psikoloji, ekonomi, siyaset gibi alanlar arasında köprü kuran,
Yeniden içtihat ruhunu canlandıran,
Kur’an kavramlarını dilsel değil, yapısal ve işlevsel boyutlarıyla ele alan,
Ve en önemlisi ilmi bir hakikat mücadelesi olarak gören bir zihinsel inkılâbı zorunlu kılmaktadır.
İslam düşüncesi; Seyyid Kutub’un direnişle yoğrulmuş tefsirlerinde, İkbal’in hakikat arayışında, Ali Şeriati’nin bilinç inşasında, Mevdudi’nin sistem analizlerinde, Fahruddin er-Razi’nin akıl-vahiy dengesinde, Roger Garaudy’nin medeniyet eleştirilerinde, Izutsu’nun kavramsal çözümlemelerinde hâlâ canlı ve ilham vericidir. Bu damar, çağın ruhunu kavrayan, geçmişten beslenen ama geleceği inşa etmeye aday yeni bir ilim sınıfının doğmasına vesile olabilir.
İslam ümmetinin dirilişi, sadece sokakta değil, minberde, kürsüde, kütüphanede, medresede ve dijital mecralarda üretilen derin, özgür ve sorumlu bir ilim ile mümkün olacaktır. İlmi yeniden hayata döndürmek; hakkı yeniden hâkim kılmanın, ümmeti yeniden ayağa kaldırmanın ön şartıdır. Bu ilim, sadece bilen değil; yaşayan, yaşatan ve mücadele eden insanların ilmi olacaktır.