İBB rüşvet, yolsuzluk 4. dalgada gözaltına alınan Ak Partili başkan kim? 'Hayret' dedirtti
Gazeteci Resul Törer, "İBB rüşvet, yolsuzluk 4. dalgada gözaltına alınan Ak Parti İlçe Başkanı kim?" başlıklı yazısında çok konuşulacak bilgiler verdi.
Gazeteci Resul Törer, Medyaradikal'deki köşesinde eski AK Partili isimle ilgili herkesi şaşırtan detayları paylaştı.
İşte Törer'in o yazısı:
İBB yolsuzluk, rüşvet, terör ve suç örgütü kapsamında yapılan 4. dalga operasyonda gözaltı kararı verilen ve firari durumda olan ilginç bir isim var ki, hayret dedirtti.
Bu isim 2009 yılında Ak Parti’ye katılmış, ayağının tozuyla Beylikdüzü ve Büyükşehir Meclis Üyesi yapılmış bulunmaz bir hint kumaşı İbrahim Bülbüllü.
Bitti mi?
Hayır?
Hemen ardından Ak Parti Grup Başkanvekilliği, ilçe başkan yardımcılığı ve…
2011 yılında atama, 2012 yılında da kongre ile ilçe başkanı yapılmış bir imtiyaz.
3 yılda ömürlük mesafe katetmiş.
Basamakları 5’er 5’er tırmanmış/tırmanılırmış.
Özel imtiyaz tanınmış.
Az daha sabırlı olsaymış Milletvekili, Belediye Başkanı da olacakmış.
Biraz geriye gidelim ve detaya inelim…
İbrahim Bülbüllü, sözde BBP siyaset yapıyormuş (Ak Parti-BBP İttifakı henüz oluşmamış).
2009 yerel seçimlerine gidilirken, o dönem Belde statüsünde olan Yakuplu’da dönemin Belediye Başkanı Şanver Çolak tarafından keşfedilmiş(!)
2009 yerel seçimlerinde yine dönemim Ak Parti Beylikdüzü Belediye Başkan Adayı Yusuf Uzun’a tavsiye ediliyor, Yusuf Uzun’da zattaki cevheri(!) keşfediyor ve İBB Meclis Üyesi Adayı olarak seçilecek sırada meclis listesine yazıyor.
Seçim kazanılıyor.
Doğuştan şanslı isim hemen grup başkanvekili yapılıyor.
Avukat ya… Her şeyi biliyor ve hak ediyordur.(!)
Ak Parti’de hiç emek sahibi başka bir avukat yok(!)
Adam avukat dedik ya..
Yine avukat olan meslektaşı Ak Parti Beylikdüzü İkçe Başkanı Celal Babayiğit, dönemin kudretli isimleri Beylikdüzü Belediye Başkanı Yusuf Uzun ve parti üzerinde o dönem söz sahibi olan Şanver Çolak (Yakuplu Belde Eski Belediye Başkanı), Celal Babayiğit’in ilçe yönetim kurulu listesine dahil ediliyor.
Hoppp imtiyazlı çocuk pardon avukat ilçe Başkan Yardımcısı.
Diğer avukat Celal Babayiğit’i Ak Parti Beylikdüzü İlçe Başkanlığı kesmeyince oda hoppp Büyükçekmece’ye adaylık paketiyle İlçe Başkanı yapılıyor.
Tabanın bütün itirazlarına rağmen.
Dönemin Ak Parti İstanbul İl Başkanı da Aziz Babuşçu’dur.
Celal Babayiğit, Yusuf Uzun ve Şanver Çolak’ın ittifakı, İl Başkanı Aziz Babuşçu’nun onayı ile boşalan Ak Parti Beylikdüzü ilçe başkanlığına doğuştan şanslı avukat İbrahim Bülbüllü atanıyor.
Ak Parti’de ilçe başkanlığı yapacak emek, misyon-vizyon, ehliyet, liyakat sahibi kimse yok ki (!) ithalatla gelenler el üstünde tutulup, her makam uygun görülüyor.
İbrahim Bülbüllü, koltuğa yerleşince başlıyor, Belediye Başkanı Yusuf Uzun’la kavgaya.
“Ben okumuş bir avukatım, Yusuf Uzun lise mezunu ve belediyeyi yönetemiyor.”
Belkide Ak Parti siyasettinde bir ilk yaşanıyor.
Ak Parti ilçe Başkanı ile Ak Partili Belediye Başkanı aleni kavgaya tutuşuyor.
Zaten mecliste azınlık olan Ak Parti meclis üyelerinin bir bölümüde İlçe Başkanı İbrahim Bülbüllü, tarafında saf tutuyor.
Gaza basan büyük insan Bülbüllü, durur mu?
Başlıyor ötmeye.
Avukat ya… Her şeyi bilir(!)
Dikkat buyurun!
Siyasette ilk dediğim çatışmanın nirvasına geliyoruz şimdi.
İlçe Başkanı İbrahim Bülbüllü, Belediye’nin başkan yardımcılarına ve birim müdürlerine talimat vererek İlçe başkalığında toplantı yapacağını ve hepsinin katılmasını talimatını veriyor.
İkilem yaşayan bazı müdürler gitmiyor.
Bir bölümüde “koltuğumdan olurum” korkusuyla toplantıya katılıyor.
Bu toplantının tertibinden Belediye Başkanı Yusuf Uzun’un sonradan haberi oluyor.
Yani İlçe Başkanı Belediye Başkanını saf dışı etmiş.
Adam hem ilçeyi hemde belediyeyi yönetmek için kati karar vermiş. Yusuf Uzun’u o koltuktan ne pahasına olursa olsun indirecek.
Ve tabiri caizse ortalık savaş yerine dönüyor.
İbrahim Bülbülü’yü allayıp pullayıp, yüceltip, payeler verip ilçe başkalığı koltuğuna oturtalar, bu sefer görevden azlettirmen yollarını arıyorlar.
”Vay bize ihanet etti!)
Yoğun siyasi kulisler sonunda İlçe başkanlığı görevi İbrahim Bülbüllü’den alınıyor.
Bülbüllü, gazlamış durum mu hiç?
2014 seçimlerine gidilirken yanına aldığı Ak Partili meclis üyeleri, belediye başkan yardımcıları (İBB operasyonunda birisi itirafçı) ve teşkilat mensupları ile birlikte başlıyorlar CHP Adayı Ekrem İmamoğlu’nu aleni desteklemeye.
Seçim sonunda Ak Partili Belediye Başkanı Yusuf Uzun, 11 bin küsür bir fark yiyerek seçimi kaybediyor.
İbrahim Bülbüllü’nün yeni kankası ve sırdaşı artık CHP’li Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’dur.
Birlikte yol yürüme kararı alıyorlar.
Nereye yürüyeceklerse…
Önce Beylikdüzü, sonra İBB’de Bülbüllü, İmamoğlu’nun en yakınlarından ve hukuk danışmanı olarak görev yapmaya başlıyor.
İBB’ye yapılan 4. dalga operasyonda adı firari olarak anılana kadar yaklaşık 11 yıl CHP içinde sessiz ve derinden ilerliyor, karar vericilerden birisi oluyor.
Hikaye kısaca bu kadar.
İbrahim Bülbüllü’nün adı ilçe başkanlığı için zikredilince en çok itirazı bendeniz yapıyorum.
“Olmaz! partiye yeni katılmış bir insana bu kadar yersiz anlam, paye yüklenilmez. Bakın bu insanı gurura kibre bürünün, kendini büyük insan adleder. Ne oldum delisi olur. Kimseyi beğenmez. Emek sahiplerini küstürürsünüz vs. vs.” dilim döndüğünce diretiyorum.
Dinleyen kim?
Çoktan karar verilmiş, sadece ilanı kalmış,
Herkes farklı ve nalıncı keseri gibi ince hesaplar peşine düşmüş.
Yolda bulduklarını yola çıktıları ile değişenler kaybetmeye mahkûmdurlar ve hep kaybettiler.
Niye mi?
Ahiretlerini koltuğa, dünya nimetlerine tercih tercih ettikleri için.
Ha, bu arada ifade edeyim İbrahim Bülbüllü, Kilisli’dir ve benim hemşehrim olur.
Özel bir husumetin, kinim vs. yoktur.
Benim itirazım; verebileceği telafisi güç öngördüğüm sonuçlarına idi.
İnancım, vizyonum, misyonum, davam, partim zarar görsün istemiyordum.
Şimdi bakıyorum da geriye dönüp hakikaten art niyetsiz, hesapsız, fisebilillah, samimi vakıf insanların omuzunda yükselmiş Ak Parti.
En çokta gadre bu kesim uğramış/uğratılmış.
Saygılarımla.
NOT: Ak Parti, çeyrek asırlık parti olmasına rağmen hala kurumsal kimliği oluşmadı.
Partiye katılanlardan en az iki referans zorlu.
Sorun çıktığında referanslarda sorumlu olmalı ve “gel bakalım buraya kardeş” denilmeli.
O, onun ortağı, bu, bunun bilmem nesi!
Ahbaş-çavuşluğun pik noktası Ak Parti.
Böyle olmaz, böyle gitmez. Sürdürülebilir değil, bir gün fena patlar ve herkes altında kalır.
Bugün tutanın elinde kalındığı gibi.
Doldur boşalt teşkilatlar, istişare kültüründen uzak.
Önce karar veriliyor, sonra amiyane tabiri ile istişare adı altında “gaz alma” operasyonunu çekiliyor.
Yeni gelen teşkilatlar, öncekini tanımıyor/tanımakta istemiyor.
İçi başka, dışı bambaşka kırgınlar ve küskünler ordusu haline geldi.
Tabana zıt, karşılığı olmayan isimlerle dolduruldu.
Taban dili ile teşkilatların dili örtüşmediği gibi, tezatlar barındırmaya başladı.
Birbirini dinlemeyen, anlamayan yapılar haline geldi.
Eleştiriye asla tahammülün olmadığı, haklı eleştirel tavırlar dahi sergileyenlere iyi gözle bakılmadığı, kimse kızmasın ama YALAKALIK’ın zirve yaptığı merkezlere dönüştü Ak Parti maalesef!
Gidişat iyi değil. İyidir diyende iyi değil,
Yıkılırsa enkazı heryeri kaplar.
