• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Güzel geçinme sanatı

Yeniakit Publisher
2018-06-17 14:05:00 -
Güzel geçinme sanatı

Aile hayatının temelleri sağlam inşa edilmelidir. Zira bu uzun soluklu birliktelik kişilere destek olması yerine yük haline gelebilir. Peki, bir ailede huzurun, geçimin temini için hangi davranışlara dikkat etmek gerekir? Hangi alışkanlıklar aile müessesesinin dirayetini artırır? Dr. Lütfiye Gülay Bilgin konuyla ilgili ipuçlarını sıraladı.

GEÇİMİN ANAHTARI HOŞGÖRÜ

Çoğu zaman insanların geçinme konusundaki yanlışları, birbirlerinin farklılıklarını kabul etmeyişlerinden kaynaklanabilmektedir. Zira geçim sıkıntıları, zor kişilik olarak tanımlanan kişilerin dışında da toplumsal hayat içinde zaman zaman baş göstermektedir. Aslında tahammül etmeyi öğrenmek çok önemlidir. Bu aynı zamanda bir ahlak unsurudur. Herkes birbirini sevmek zorunda değildir. Ancak farklılıkları kabul ederek geçinme gayreti göstermek, toplumsal yaşam için bir zarurettir. Karşımızdakini değiştirmeye çalışmaktan ziyade onu olduğu gibi kabul etmek, aslında iyi geçinmek için de önemli bir ilkedir. Bu yöntemi Hz. Muhammed’in de hayatında uyguladığını görüyoruz. O, muhatabının özelliklerine göre davranırdı. Şayet bir çocuksa muhatabı kuşu öldüğünde onu ziyarete gider hâl hatır sorardı. Veya bir yaşlıysa karşısındaki kişi, ona latife yapar ve onun hâline göre muamelede bulunurdu. Farklılıkları gözeterek davranışlarımızı biçimlendirmek, insani ilişkilerde sağlıklı bir iletişim kurulması ve güzel geçim için esastır. Farklı mizaçlara tahammül ve hoşgörü, kişiyi geliştiren bir tutumdur. Yaratılanı Yaradan’dan ötürü hoş görmek, hem dinimizin hem de kültürümüzün temelini oluşturur.

TATLI DİL, GÜLER YÜZ

İyi ve güzel geçinmenin önemli bir ilkesi de güzel konuşmaktır. Yüce Allah, Kur’an da “Kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler; çünkü şeytan aralarına girer...” (İsrâ, 17/53.) buyurmaktadır. Tatlı dilin insan üzerindeki etkisi inkâr edilemez. Güzel ifadeler kişide olumlu duyguların yeşermesini sağlar. Bu da aralarında yakınlığa sebep olur. Hz. Peygamber bunu hayatında tatbik etmiştir. Torunlarına “Cennet kokusu”, “Gözümün nuru”, “Reyhanlarım” diye hitap etmiştir. Ailesi ve arkadaşlarına hitabında da hep güzel sözleri tercih etmiştir.

İnsanlar arasındaki bazı geçimsizliklerin olumsuz bir dil kullanılmasından kaynaklandığını görüyoruz. Cenabı Hak, Hz. Musa ile Hz. Harun’a tebliğ görevini verirken kullanılan dilin önemine dikkat çeker. Firavun gibi ilahlığını ilan etmiş, halkına zulmeden bir kralla dahi konuşma üslubunu Kur’an’da şu şekilde görmekteyiz. “İkiniz beraber Firavun’a gidin, çünkü o sınırı çok aştı. Yine de ona söyleyeceklerinizi yumuşak bir üslupla söyleyin, ola ki aklını başına toplar veya içine bir korku düşer.” (Tâhâ, 20/43-44.).

Aslında bu yöntem tüm peygamberler tarafından uygulanmıştır. Kur’an-ı Kerim’de, Hz. Muhammed’e hitaben, “Sen onlara sırf Allah’ın lütfu sayesinde yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı kalpli olsaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılıp giderlerdi…” (Âl-i İmrân, 3/159.) buyrulmaktadır. Bu ayetler yumuşak üslubun ehemmiyetini ve nebevi bir yöntem olduğunu da göstermiş oluyor bizlere.

TECESSÜSTEN KAÇINMAK

Geçinme sanatının inceliklerinden biri de ayıpları ve kusurları araştırmamak, tecessüsten kaçınmaktır. İnsan olarak herkesin hata ve kusuru vardır. Başkalarının hataları yerine kendi kusurlarıyla meşgul olan kişi, daha faydalı bir iş yapmış olur. Böylece hem kendini düzeltme imkânı bulur hem de insanlarla olan ilişkisi daha güzelleşir. Herkes kendi hatalarının unutulmasını ister. Başkaları tarafından kusurlarının ortaya çıkarılması kişiyi mahcubiyete düşürür. Toplumda huzur ve barışı bozar. Arkadaşlık ve aile ilişkilerini bitirir. Kusur aramayı alışkanlık hâline getirenler toplumda geçimsiz ve sevilmeyen kimseler olurlar. İnsanlar arası ilişkilerde hoşgörü, hayatı kolaylaştırır ve yaşanabilir kılar. Çünkü insan sürekli hata yapabilen bir varlıktır.

ÖFKEDEN UZAKLAŞMAK

İnsan ilişkilerinde olumsuz duygular geçimsizliği artıran faktörlerdendir. Özellikle öfke pek çok problemin kaynağıdır. “Onlar (takvâ sahipleri) bollukta da darlıkta da Allah yolunda harcarlar, öfkelerini yenerler, insanları affederler. Allah işini güzel yapanları sever.” (Âl-i İmrân, 3/ 134.) ayetinde öfkeyi yenmenin kişiyi takva ehli yaptığı vurgulanmaktadır. Güzel geçinmek isteyen herkes öfkesini yenmeyi öğrenmelidir. Bunun önemini Hz. Peygamber’in bir ifadesinden daha iyi anlıyoruz. “Güçlü kimse insanları güreşte yenen değil, bilakis öfke anında kendisine hâkim olandır.” (Müslim, Birr, 107.). Sabırlı olmak, öfkeyle hareket etmemek pek çok meselenin büyümeden hallolması için en temel prensiptir.

BİRAZ EMPATİ ÇOKÇA GAYRET

Şüphesiz çevresindeki insanlarla iyi geçinmek isteyen herkesin empati yapmayı da bilmesi gerekir. Başkalarının duygularını, davranışlarını an-
lamaya çalışmak, beraberinde hoşgörüyü ve anlayışlı olmayı getirir. Hz. Muhammed’in “Sizden biri, kendisi için istediğini (Müslüman) kardeşi için de istemedikçe (gerçek anlamda) iman etmiş olamaz.” (Buhârî, Îmân, 7.) derken aslında bunun önemini vurguladığını görmekteyiz.

Geçim tabii ki tek taraflı bir durum değildir. Karşılıklı olarak gösterilecek gayretle mümkün olabilir. Güzel geçinme isteği olmayan bir insanla uzlaşmaya çalışmak şüphesiz hem yorucu hem de netice itibariyle çok zordur. İnsan sosyal bir varlıktır. Bunun için yalnız başına hayat sürdüremez. Bu yüzden diğer insanlarla işbirliğine ihtiyaç duyar.

Beşeri ilişkilerde saygıyı ve mesafeyi koruyarak toplumsal huzurun sağlanması mümkündür. Kur’an’da insan mahlûkatın en şereflisi olarak zikredilir. İnsanı yaratan ona değer vermiştir. İşte bu değerin bilinmesi gerekir. Başkalarına değer vermeyenin değer beklemesi abestir. İnsanların iyi geçinmesi aslında dinî bir vazifedir. Muamelat İslam’ın üzerinde çokça uyarı yaptığı bir alandır. Allah’ın yarattığı bir kul olması bile muhatabımıza karşı tutumumuzu belirlemede esas olmalıdır.

Hayat yolculuğunda yanımızdaki kişiler, aslında bizim yaşamımızın şahitleridir. Bu şahitlik sadece bu dünyada değil ahirette de bizim için önemlidir. Bu hakikatten hareketle etrafımızdaki insanlarla iyi geçinme gayreti içinde olmalıyız. Hiç kimse hayatın güzelliklerini veya acılarını tek başına yaşamak istemez. Daima dayanacağı bir insan, konuşacağı bir dost arar. Aslında aradığımız kadar aranan dost, arkadaş, eş, kardeş olabilmektir önemli olan.

AİLEDE GÜZEL GEÇİM

İnsan davranışlarının ve kişiliğinin geliştiği yer ailedir. Aile yapısı hem kişiliğin oluşumunda hem devamında en temel faktördür. Yetişkinlik döneminde bu davranışların değiştirilmesi çok zordur. Çocukluk bu anlamda hayatın en önemli dönemidir. Şayet böyle uyum problemleri yaşayan çocukların ebeveynleri erkenden bunu fark etmişlerse pek çok şey yapabilirler. Henüz çocukken arkadaşlarıyla geçinemeyen birinin ilerleyen yıllarda bu sıkıntısının devam edeceğini bilmemiz gerekir. Bu konudaki problemi erkenden fark etmek belki de ilerde yaşanabilecek sıkıntıları daha başında ortadan kaldırmaya vesile olabilir. Ayrıca ebeveynler kendi aralarındaki ilişki biçimleri ile de çocuklarına örnek olmaktadırlar.

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in (s.a.s.) ailesine olan tutum ve davranışları şüphesiz bizim için en güzel örnektir. O, ailesiyle olan münasebetlerinde daima güler yüzlü, hoşgörülü ve affediciydi. On yıl Hz. Peygamber’in yanında kalan Enes b. Malik (r.a.), Hz. Muhammed’i anlatırken “Onun kadar ailesine şefkatli ve merhametli olan bir kimseyi hayatım boyunca görmedim.” demiştir.

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23