• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Günün Hutbesi: Yalnız ve yalnız Allah için!..

Yeniakit Publisher
2014-05-16 10:19:00 - 2014-05-16 10:24:28
Günün Hutbesi: Yalnız ve yalnız Allah için!..

Bugünkü gazetemizin 'Cuma' sayfasında yer alan 'Günün Hutbesi'ni, "Yalnız ve yalnız Allah için!.." istifadelerinize sunuyoruz.

Kelime-i Şehadet getirerek Allah’ın varlığını ve birliğini yani O’ndan başka hiçbir ilahın olamayacağını; O’na ait sıfat ve isimlerle hiçbir mahlukun nitelendirilemeyeceğini; hiçbir şeyin O’nun irade ve kudreti dışında  meydana gelemeyeceğini; insanlarca değiştirilemeyecek ve tartışılamayacak hükümleri koyma yetkisinin sadece O’na ait olduğunu ve konulacak bütün ilke, emir, kanun ve ölçülerin O’nun vahyine dayanmak zorunda bulunduğunu gönülden kabul edip mümin olma şerefine erenlerle ilgili olarak Rabbimiz şöyle buyurdu:

“Halbuki onlara ancak, dini yalnız O’na has kılarak ve hanifler olarak Allah’a kulluk etmeleri, namaz kılmaları ve zekât vermeleri emrolunmuştu. Sağlam din de budur.”   (1)

Âyet-i celîlenin anlamını biraz daha açarsak şu mesajı alıyoruz. Buyuruluyor ki “Halbuki, onların da, yalnız Hakka ve tevhide yönelerek, Allah’ın dinini ve düzenini içtenlikle benimseyerek samimiyetle toplumlarında uygulayıp, Allah’a kulluk ve ibâdet etmeleri, O’nun şeriatına bağlanmaları, O’na boyun eğmeleri, namazı âdâbına riâyet ederek, aksatmadan âşikâre kılmaları, vicdanlarını, servetlerini, sosyal bünyelerini arındıran, berekete vesile olan zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte sağlıklı bir toplumun dini, insanlığı, insanî değerleri ayakta tutacak hak din, zamanla değişmeyen tabiî hukuk kurallarını içeren şeriat, düzen, medeniyet budur.”  (2)

Bu âyet-i kerimede müminlerin Allah’a sunucakları kulluktan yani Mevla’nın emirlerini hayat boyu uygulamalarından, O’nun Şeriatine boyun eğmelerinden, ilâhî hükümlere teslimiyetin temeli olan namazı ikame etmelerinden ve mallarını müslümanca bakışın esası olan zekâtı dağıtmalarından söz edilirken “Muhlis” olma vasfı zikredilmektedir. Muhlis olmak yani ihlas sahibi olmak. Her şeyde sadece Rabbimizin hoşnutluğunu hedeflemek, başka bir gaye ve maksat gütmemek.Yapılanları sadece O’na sunmak ve gizlemek. Tüm amellerimizi “Şeytan bilmezki bozsun; melek bilmezki yazsın” kalitesinde sırlaştırmak.

Tabiki bu kolay değildir, gayret ve dikkat ister. İhlası bozan riyâdan korunmak gerekir:

“Haris el-Muhasibi de (v. 243/857) Kitabı er-Riâye li Hukûkillah’ta şöyle demiştir:

‘İhlas sadece Allah’a (c.c) itaati kastetmektir. Başka bir şeyi kastetmek ihlas olmaz. Riya iki türlüdür.

Birincisi: Kişi itaat etmekle ancak insanların teveccühünü ka­zanmak ister.
İkincisi: İtaat etmekle hem insanların teveccühünü kazan­mak, hem de Allah’ın (c.c) rızasını kazanmak ister. Bunlardan her ikisi de ameli boşa çıkarır.’

Hafız Ebu Nuaym el-İsfehani (v. 430/1044) Hilyetü’l-evliyâ isimli eserinde, daha önceki âlimlerden bir kısmının bu görüşte olduğunu belirtmiştir. Bunlar görüşlerine Kur’ân-ı Kerim’deki “Dilediğini yaptıran ve büyüklükte eşsiz olan Allah (müşriklerin) şirk koş­makta olduklarından çok çok yücedir.” (59/Haşr, 23) âyetini delil almış­lardır.
Allah Teâlâ nasıl ki, kadından, çocuktan ve (herhangi bir) ortaktan münezzehse, kendinden başkasının ortak edildiği ameli kabul etmekten de münezzehtir. Allah (c.c), kadri yüce ve büyüklükte eşsizdir.” (3
)
Yine “Şunu (iyice) bilmek gerekir ki, ihlasa bazen kendini be­ğenmişlik arız olabilir. Kimin de yaptığı amelleri hoşuna gi­der de (kendini beğenmesine sebebiyet verir de), amelleri bo­şa gider. Aynı şekilde kendini büyük görenin de ameli boşa gider.

Eğer kişi, dünya ve ahiretin her ikisini de el­de etmek düşüncesiyle amel işlerse  alimlerden bir kısmı, bu niyetle amel işleyenin amelinin de makbul olmadığı görüşünde­dir.

Bu görüşlerine de Peygamber’in (s.a.v) şu kutsi hadisi’ni delil olarak almışlardır:

Allah (c.c) şöyle buyurur:

‘Ben, bana ortak koşulması­na asla razı gelmem. Kim bir amel işler de, ona benden baş­kasını ortak ederse ben o amelden (veya kimseden) uzak olurum.’ (İbn-i Mace, Zühd,21; Ahmed,II, 301,435)” (4)

“İyi niyete dayanmayan, sadece gösteriş için yapılan ibadetlerin ve güzel davranışların Allah katında hiçbir değeri olmayacağını Peygamber Efendimiz ibretli bir misâlle ortaya koymuştur. Bu hadîs-i şerîfe göre kıyamet gününde ilk defa bir şehid hakkında hüküm verilecek. Allah Teâlâ ona ne yaptığını sorduğunda:

- Senin uğrunda çarpıştım, şehid edildim, diyecek. Fakat Cenâb-ı Hak ona:

- Yalan söyledin. Sana cesur adam desinler diye çarpıştın, buyuracak ve o adam yüz üstü sürüklenerek cehenneme atılacak.
Daha sonra ilim öğrenip öğreten ve Kur’an okuyan bir kimse getirilecek. Ona da ne yaptığı sorulacak.

- İlmi öğrendim ve öğrettim. Senin rızânı kazanmak için Kur’an okudum, diyecek. Allah Teâlâ ona:

- Yalan söyledin. İlmi, sana âlim desinler diye öğrendin. Kur’an’ı ise, güzel okuyor desinler diye okudun. Nitekim öyle de denildi, buyuracak. O adam da yüz üstü sürüklenerek cehenneme atılacak.

Hadîs-i şerîfin devamında zengin bir kimsenin huzura getirileceği, onun da malını Allah rızası için harcadığını söyleyeceği, ona, “cömert adam” desinler diye malını sarfettiği söyleneceği ve diğerleri gibi onun da cehenneme atılacağı belirtilmektedir. (Müslim, İmâre 152).” (5)

Hutbemizi Rum Sûresinin 30. âyetinin mealiyle noktalayalım:

“Açıkça varlığını, benliğini, Hakka ve tevhide yönelik dine, medeniyete, şeriata ada. Allah’ın, insanları dinî, ahlâkî, insanî kabiliyetler ve özelliklerle donatarak yarattığı, kulluk sözleşmesi yaptığı; yaratılışa uygun, insan tabiatında mevcut tabii din İslâm’ı, şeriatı hayata geçir. Hakkı anlamaya ve kabule uygun yarattığı, yaratılış dini, tabii din İslâm’ı, tevhid inancını şirk ile değiştirmek doğru değildir. Allah’ın yaratılışa uygun kanunlarının benzerini yapmak mümkün değildir. İşte doğru ve insanlığı, insanî değerleri ayakta tutan din, zamanla değişmeyen tabii hukuk kurallarını içeren şeriat, düzen budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.” (6)

1) Beyyine, 5; Diyanet Vakfı Meali.
2) Beyyine, 5; Ahmet Tekin Meali.
3) İmamNevevi, Kırk Hadis Tercüme ve Şerhi, Kasım 1990, s.16
4) a. e. s. 15.
5) Heyet, İmam Nevevi Riyazü’s Salihin Peygamberimizden Hayat Ölçüleri, Trc. Ve Şerh, Erkam Yayınları, İst. 2002, c.I, s.95, Hadis No 1.
6) Rum, 30; Ahmet Tekin Meali.

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23