Eylül ayının ortalarında Fas’ın Agadir kentinde, Hassan Hastanesi’nde yaşanan tıbbi ihmal ve ekipman yetersizliği sonucu sekiz hamile kadının hayatını kaybetmesi, ülkede sağlık hizmetlerinin çöküşüne karşı büyük bir öfke dalgasını tetikledi...
Eylül ayının ortalarında Fas’ın Agadir kentinde, Hassan Hastanesi’nde yaşanan tıbbi ihmal ve ekipman yetersizliği sonucu sekiz hamile kadının hayatını kaybetmesi, ülkede sağlık hizmetlerinin çöküşüne karşı büyük bir öfke dalgasını tetikledi...
Agadir’de düzenlenen protestolardan birinde yaşanan trajik bir olay, bu öfkeyi ülke geneline yaydı. Kritik durumdaki bir bebek, sırtındaki büyük tümör nedeniyle hastaneye kabul edilmemişti. Acı içindeki minik kızın görüntüleri sosyal medyada hızla yayıldı ve Faslılar arasında, özellikle gençler içinde büyük bir keder ve dayanışma duygusu oluşturdu.
Instagram, Facebook ve Discord gibi platformlarda başlayan tartışmalar kısa sürede bir harekete dönüştü. Gençler, ekonomik ve sosyal haklarını savunmak için kolektif eylemin kaçınılmaz olduğunu dile getirmeye başladılar. Hatta bazıları, Eylül ayında protestocuların hükümeti devirdiği Nepal’deki “Z Kuşağı Devrimi”ni örnek göstererek, benzer bir uyanışın Fas’ta da yaşanabileceğini savundu.
“GenZ 212”: Dijitalden Sokağa
Video oyuncularının sıklıkla kullandığı Discord platformunda, kendilerini “GenZ 212” olarak adlandıran bir gençlik grubunun faaliyetleri dikkat çekici biçimde arttı. İlginçtir ki, aynı platform kısa süre önce Nepalli gençlerin örgütlenme aracı olmuştu.
“GenZ212” isimli grup baskıcı güvenlik güçlerinden korunmak için tıpkı Nepalli akranları gibi kimliklerini gizli tutuyorlar. Zira Fas’ta son yıllarda istihbarat servislerinin siyasete ve sokağa müdahalesi giderek artmış durumda.
“GenZ 212” grubu, 27 ve 28 Eylül tarihlerinde ülke çapında barışçıl protesto çağrısı yaptı. Belirli bir liderlik yapısına ya da siyasi ideolojiye sahip olmayan grup, üç temel talep etrafında birleşti; sağlık sisteminde reform, eğitimde eşitlik ve devlet kurumlarındaki yolsuzluğun son bulması.
Her ne kadar tarihî bağlam farklı olsa da, 2011 Arap Baharı’nda olduğu gibi bu defa da meydanlarda yankılanan sloganlar aynı ruhu taşıyordu:
“Halk çok yaşa!”,
“Özgürlük, onur, sosyal adalet!”,
“Halk yolsuzluğu devirmek istiyor!”,
“Önce sağlık, Dünya Kupası istemiyoruz!”
“Önce Sağlık, Dünya Kupası Değil”
Protestoların fitilini ateşleyen bir diğer başlık, hükümetin 2030 Dünya Kupası hazırlıkları için 20 milyar dirhem (yaklaşık 2 milyar dolar) ayırması oldu. Toplam harcamanın 5 milyar doları bulacağı tahmin ediliyor.
Oysa ülke, 25-34 yaş arası nüfusun yüzde 21,9’unun işsiz olduğu, yoksulluğun derinleştiği bir dönemden geçiyor. Bu tablo karşısında lüks stadyum projeleri, halkın tepkisini daha da artırdı.
Öfkenin hedefinde özellikle Bütçe Bakanı ve aynı zamanda “Dünya Kupası Projesi”nin yürütücüsü Fouzi Lekjaa var. Lekjaa, geçtiğimiz yıl El Hauz depreminde yıkılan bölgelerin yeniden inşası için ayrılan 12 milyar dolarlık fonun da baş denetçisiydi. Ancak aradan geçen bir yılın ardından, depremzedelerin çoğu hâlâ çadırlarda yaşıyor. Paraların nereye gittiği belirsiz.
Devletin Yumruğu
Protestoların ardından Fas güvenlik güçleri sert bir müdahalede bulundu. Eylemciler coplandı, yerlerde sürüklendi, yüzlerce kişi gözaltına alındı. Yalnızca başkent Rabat’ta 148 genç (çoğu öğrenci) tutuklandı.
Doğudaki Oujda kentinde, bir polis aracının protestocuların arasına dalması sonucu 19 yaşındaki Amin Bousaada ağır yaralandı. Üniversite öğrencisi olan Amin’in sol bacağı diz altından kesildi; doktorlar, sağ bacağının da risk altında olduğunu söylüyor.
1 Ekim akşamı Agadir yakınlarındaki Lqliaa kasabasında, Kraliyet Jandarması’nın açtığı ateş sonucu iki kişi hayatını kaybetmişti, birçok kişi de yaralandı. Yetkililer, bazı protestocuların jandarma karargâhına baskın yapmaya çalıştığını söyledi.
“GenZ 212” hareketi ise Discord üzerinden yaptığı açıklamada, şiddet olaylarını açıkça reddetti. Maskeli kişilerin eylemlerinin, güvenlik birimlerince “protestoları bastırmak için bahane yaratmak amacıyla organize edilmiş olabileceği” yorumları yapıldı.
Sessiz Saray, Kırılgan Hükümet
Bugün Fas, iki ucu keskin bir krizin ortasında.
Bir yanda, milyarder Başbakan Aziz Akhannouch liderliğindeki hükümet, halkla iletişim kurmaktan kaçınıyor. Diğer yanda, gerçek iktidar merkezi olan kraliyet sarayı, Kral VI. Muhammed’in sağlık sorunları ve uzun yoklukları nedeniyle sessizliğe gömülmüş durumda.
Faslı gazeteci Abdellatif El Hamamouchi, bu tabloyu şu sözlerle özetliyor:
“Ülkeyi yöneten tek şey, artık sadece bir güvenlik koalisyonu.”
Toplumun sabrı tükeniyor, sokaklar yeniden konuşuyor.
***
(Bu haber Faslı gazeteci Abdellatif El Hamamouchi’nin NewArab’taki makalesinden derlenmiştir. Hamamouchi, Fas İnsan Hakları Derneği Merkez Ofisi üyesidir.)