Suriye’de muhalif güçler, rejim güçlerine karşı Halep’e büyük bir operasyon başlattı.
Sebahattin Ayan İstanbul
Halep ve İdlib’i alan gruplar, Hama’ya girdi. Diğer yandan Şam’da şiddetli çatışmalar yaşanırken Esed’e darbe girişimi iddiaları ortaya atıldı. Ülkedeki Esed karşıtı güçlerin ülkedeki ilerleyişini gazetemize değerlendiren Prof. Dr. Hüseyin Seyhanlıoğlu, Suriye’deki muhaliflerin ilerleyişi bir anda olan bir durum değil. Planlı ve organize edilmiş bir ordu var. Suriye’de konuşarak iş çözülmedi. Bu kurulan denge savaşı sona erdirir” ifadelerini kullandı.
Mücahidler büyük bir iş başardı
Rejim karşıtı muhaliflerin organize ve planlı bir operasyon yürüttüğünü belirten, Prof. Seyhanlıoğlu, şunları dile getirdi: “Suriye’deki muhaliflerin bu ilerleyişi bir anda olan bir şey değil. Yani 2016’dan sonra Suriye’deki savaş, vahşet boyutuna dönüştü maalesef. Özellikle Halep’in düşmesinden sonra mücahidler de o sürede İdlib’de bir denge kurdular. HTŞ çatı aralarındaki farklılıkları bir tarafa bırakarak ciddi manada kurumsal organizasyonel, profesyonel bir yapıya dönüştüler. Şu andaki de ortak hareket zekâsı da bunu gösteriyor. Birlik halinde, bütünlük halinde, sistematik şekilde kurumsal ve profesyonelce bir ilerleyiş görülüyor. Dolayısıyla hem bölgenin içerisinde hem de uluslararası alanda özellikle İran’ın İsrail’e karşı aldığı yenilgiyi, Hizbullah’ın hakeza, Esed’in zaten bir işe yaradığı yoktu. Ve Rusya’nın Ukrayna’daki sıkıntılarından dolayı bu süreyi stratejik olarak iyi bir şekilde değerlendirdiler. Büyük bir başarı. Bu açıdan takdir etmek lazım. Arada bir Tel- Rıfat var. Münbiç var. Buraların da temizleneceğini düşünüyorum terör üretiminden. Ama sorun Şam’da çözülür. Yani meşru olmayan, yasal olmayan 1971’den beri Suriye halkına kan kusturan BAAS rejiminin orada devrilme sürecinde İsrail’in, Amerika’nın, Rusya’nın vereceği tepkide görmek lazım. Bu açıdan Astana Süreci işe yaramıyor gördüğünüz gibi. Cenevre hiçbir şeye yaramadı. İran orada Halep’i Şiileştirmek gibi Şam’ı Şiileştirmek için mezhepçilik yaptı. Suriye halkı normalleşmek istiyor. Ama Suriye o kadar önemli ki. Suriye küçük Orta Doğu’dur. Suriye’yi yöneten Orta Doğu’yu, Orta Doğu’yu yöneten dünyayı yönetir. Bu kadar karmaşık, bu kadar önemli.”
Sınırlar kardeşliğimizi engelledi
Suriye halkıyla kardeş gibi yaşadığımızı hatırlatan Seyhanlıoğlu, şöyle devam etti: “Osmanlı zamanında büyük çoğunluğun 18’inci yüzyılda buradan başladı. O açıdan Suriye son derece önemlidir. Ve şu andaki mücahidlerin özellikle yerel halka davranışları Esed rejimi bir askeri olsa bile iyi davranmalarını tavsiye ediyorum. Gördüğüm kadarıyla iyi davranıyorlar aynı mazlumiyeti zulmü gördüler defalarca yaşadılar. Burada hiç zalim yoktur. Herkes mazlumdur ve dışarıdan elleri biri diğeri aynı en kendi yüzünü dövüyor. O açıdan bu olmasın diye de İslami ahlaka göre davranmalarını tavsiye ediyorum. Suriye yükünü kim çekiyor, en uzun sınır kimindir? Bizim 911 kilometre. Suriye daha bundan bir insan ömründen önce 1918-1920’den önce bizimdi. 1960’lı yıllara kadar Suriye halkı sınırdaki gizli nöbet kulelerimize yemek veriyordu. Askerler hafta sonu tatillerini hafta içi Rakka’ya, Deyrizor’a gidip gezer, geri gelirlerdi. Bu kadar içli dışlı olduğumuz bir yapıdan bahsediyoruz. Türkiye’nin kurmay aklı, Türkiye’nin zekâsı, yükü kent yapacak on bin kilometrede gelen bir Amerika, bin kilometreden gelen bir İran, bilmem kaç yüz kilometre gelen Rusya mı Suriye’nin sahibi olacak? Doğru olan şudur. Öncelik hakkı her boyutuyla maddi ve manevi artı ve eksi olarak Türkiye’nindir. Türkiye bu anlamda doğru olanı eğer yapmışsa yapması gereken de budur. Suriye Milli Ordusu dediğimiz yapı bunlar Esed’den koptuktan sonra ordulaştı. Türkiye bunları ilk başta koparmadı ki. Kaldı ki HTŞ dediğimiz onlarca örgüt Esed’in zulmünden çıkmaya çalışan İhvanı Müslimin dediğimiz Suriye’deki zulme uğrayan mazlumların kurduğu bir yapı. Muhammed Ceylani ve diğerleri de öyle. O açıdan Türkiye doğru olanı yapıyor. Çünkü burası öncelikle maddi ve manevi külfet olarak sırtımızda.”
Barışın anahtarı Türkiye
Yıllardır süren iç savaşın masada çözülmediğini hatırlatan Seyhanlıoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu işi savaş çözer. Neden çözer? Bakın daha bir hafta önce Cumhurbaşkanımız Erdoğan hem Riyad’ta hem öncesinde defalarca Esed’e çağrıda bulunuyor. Kardeşim konuşalım. Suriye’yi evini toparla seni destekleyelim dedi. Doğru mu? Herkes bunu biliyor. Ne yaptı Esed? Öncelik şartımız Türk askeri oradan çekilsin. Arkadaş ben burayı kan vererek aldım. Burası benim Kilis’in, Antep’in ortasına bombaların atıldığı yerde.. Hatay’ın ortasına bombalar düştü. Sizin çatışmalarınızdan dolayı Reyhanlı’nın yarısı neredeyse boşaldı. O açıdan Türkiye doğru olanı yapıyor. Bundan sonra Antalya’ya gelecek heyetten de bir şey çıkmaz. Kaldı ki bir anayasa oluşmasına izin vermiyor. Kaldı ki Suriye’nin normalleşmesine izin vermeyen mültecilere izin vermiyor. Eğer Türkiye’nin Halep’te barış gücü bulunmazsa Şam’da askeri bulunmazsa bilin ki Suriye’ye barış gelmez. Neden? Suriye barışın gelmesinin tek yolu Türkiye’nin garantörlüğüdür.”