Suriye'de HTŞ ve SMO güçlerinin başını çektiği güçlerin Şam’ın kapısına dayanmasını değerlendiren Suriye Türkmen Milli Hareket Partisi Ziyad Hasan Türkmen, “Esed’in kaçtığı yönünde iddialar var. Esed rejimi bitmiştir, onun artıkları Nusayrilerin yoğun olduğu Lazkiye ve Tartus’a çekilip direnebilir ancak muhalifler bunun farkında” diye konuştu.
HTŞ ve SMO güçlerinin başını çektiği muhalif güçlerin harekatı devam ederken, Humus’un dış mahallelerine giren muhaliflerin, bir an önce buradaki direnişi kırarak başkent Şam’a girdikleri öğrenildi. Bölgedeki son duruma ilişkin Akit’e değerlendiren Suriye Türkmen Milli Hareket Partisi Genel Başkanı Ziyad Hasan Türkmen, şunları dile getirdi:
ESED, RUSYA’YA MI KAÇTI?
“Libya’daki Hafter olayına benzer bölünmüş bir durum olmaması için Şam’ı almamız gerekiyor. Çünkü Dera’daki muhalefet İsrail, Suudi Arabistan ve BAE’nin etkisinde. Bu yüzden zamanla yarışıyoruz. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da ‘İnşallah kazasız belasız Şam’a ulaşırlar’ sözünün altında da bunun yattığını düşünüyorum” dedi. Esed’ın İran’a ya da Rusya’ya kaçtığı yönünde söylentiler var. Esed rejimi bitmiştir. Esed rejiminin artıkları Nusayrilerin yoğun olduğu Lazkiye ve Tartus’a çekilip direniş gösterebilir. Doğuda da PKK/PYD Fırat’ın batısına geçerek Esed’ın terk ettiği bölgelere yerleşmeye başladı. Ancak muhalif güçler bunun farkında. Sahadaki komutanlar, Münbiç’i alarak güneye, PKK/PYD’nin girdiği yerlere doğru harekat yapacaklarını belirtiyorlar. Önce başkent Şam’ı, ardından ülkenin her yerini kontrol altına almayı hedefliyorlar. PKK/PYD unsurları muhalif güçlerin güney yönündeki meşguliyetini değerlendirerek rejimin de teşvikiyle Fırat’ın batısına geçti. Bu Türkiye için de büyük tehdit.
SIRA PKK/PYD’YE DE GELECEKTİR
PKK’lı teröristler Fırat üzerindeki Seddül Fırat isimli büyük barajın hem batısını hem doğusunu kontrol etmeye başladılar. Teröristlerin bu barajı kontrol etmesi su kaynakları ve Suriye’nin geleceği açısından çok büyük bir tehdit oluşturuyor. Zaten petrol alanlarını kontrol eden PKK/PYD’li teröristlerin su kaynaklarını da kontrol etmesi çok ciddi tehlike arz ediyor. Bölgedeki komutanlar, Münbiç’e girileceğini belirttiler. Ama Münbiç’te durulmadan güneye inerek PKK’nın ele geçirdiği toprakların geri alınması gerekiyor. Humus alındıktan sonra hem Şam’a hem de doğuya yönelik bir yayılma olacağını bekliyorum. Beşar Esed Şam’da vadesini doldurdu. Beşar Esed’ın Rusya’ya gittiği, İran’a gittiği söyleniyor. Ama yakın çevresinden hiçbir açıklama yapılmıyor. Lazkiye ve Tartus’a çekilip Nusayri tabanıyla mücadeleye devam eder mi? Orası ayrı bir konu. Nusayri kanton bölgesi oluşturmaya çalışır mı, yoksa yurt dışına kaçar mı? Bir iki hafta içinde belli olur. Eğer Lazkiye ve Tartus’a çekilirlerse Suriye’nin bütünlüğü açısından büyük sorun oluşturur. Rejim bütün gücünü ve imkanlarını Lazkiye ve Tartus’a çekmiş durumda. Beşar Esed’ın amcaoğlu Besim Esed, bütün Suriyeli gençlere 3 milyon maaş vaat ediyor orduya katılmaları için. Bütün bu ihtimaller nedeniyle muhalifler doğrudan güneye, Şam’a yürüyorlar.”
SÖZ TÜRKİYE’DE OLACAKTIR
Güvenlik Uzmanı İbrahim Keleş de bölgedeki son durumu şu ifadelerle değerlendirdi: “Bundan sonraki süreç belirsizliğini korurken, rejim askerlerinin bölgeden çekildiğini gören muhalifler güneye doğru harekatlarını büyüttüler. Şam’a yaklaşmış durumdalar. Muhtemelen başkenti dört bir yandan kuşatarak düşmesini sağlayacaklardır. Bu genel çerçeve içerisinde İran, Rusya, Irak, Türkiye ve ABD gibi ülkeler, şimdilik kıyıda durarak, muhtemelen Şam rejimi düştükten sonra kurulacak masada yer almayı bekliyorlar. Katar’ın başkenti Doha’da yapılan Astana sürecinin belki de son toplantısında, Suriye’nin mevcut hali ve bundan sonraki süreçte atılacak adımlar görüşüldü. Diğer yandan, İran artık Suriye’de söz sahibi bir ülke pozisyonundan çıkmıştır. Rusya ise özellikle Lazkiye ve Tartus’ta bulunan üslerinin devamını isteyecektir. Daha önce 22 defa toplanan Astana paydaşları, maalesef Türkiye’nin defalarca yaptığı çağrıya kulak tıkamıştı. Bu devletler şimdi Türkiye’nin çizeceği rotayı takip etmek durumunda kalacaklar. Son tahlilde, bölgede hem silahlı kuvvetleri, hem ekonomisi, hem de nüfuzu itibarıyla Türkiye’ye büyük iş düşmektedir. Gerek BM gerek ABD ve Rusya gerekse bölge ülkeleri Türkiye’nin bu konuda inisiyatif almasını beklemektedir. Söz artık büyük ölçüde Türkiye’nin olacaktır. Böylece normale dönmesi mümkün olacaktır.”
