• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Eşcinselliği teşvik eden Femi-Faşist “İstanbul Sözleşmesi” iptal edilsin!

Yeniakit Publisher
2019-04-16 13:22:00 -
Eşcinselliği teşvik eden Femi-Faşist "İstanbul Sözleşmesi" iptal edilsin!

İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen “Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nin aile yapımıza “dinamit” niteliğinde olduğunu belirten uzmanlar, “Femi-faşist zihniyetle” hazırlanan ve eşcinsel evliliklere yasallık getirmeyi hedefleyen sözleşmenin iptal edilmesi çağrısında bulunuyorlar.

 Necmi Güven  yeniakit.com.tr 

Boşanmış İnsanlar ve Aile Platformu (BİA Platformu) ve bu alanda faaliyet gösteren diğer sivil toplum örgütleriyle, aydınlar tarafından yapılan çalışmalarda, boşanma sayılarının hızla arttığına dikkat çekiliyor ve bunda “İstanbul Sözleşmesi”nin büyük payı olduğuna vurgu yapılıyor.

Çalışmalarda şu hususların altı çiziliyor:

IMF Gibi!..

1-Türkiye’de her ülkede olduğu gibi kadına şiddet olayları vuku buluyor ama Türkiye’nin kadına şiddetin kol gezdiği bir ülke olarak özellikle etiketlenmesi son derece yanlış bir tutumdur. Türkiye, sözleşmeyi imzalamak suretiyle çok yaygın ve kendi imkanlarıyla başa çıkamadığı bir “kadına şiddet” tablosunu kabullenmiş oluyor. Bu “Ekonomimiz batıyor, IMF gelsin!” demek gibi bir şeydir.

2- Türkiye’deki kadın cinayetleri, Batı ortalamasının çok altındadır. “Kadın cinayeti” olarak etiketlenenlerin büyük bir bölümü, cinsiyetle alakalı değildir, erkeğin de kadının da katledildiği “husumete” dayalı olaylardır çoğu. Batı’da kadına şiddet hadiseleri çok daha fazladır; özellikle gece hayatında katledilen kadınların sayısı çok daha fazladır.

3- 6284 sayılı kanunun kaynağı bu sözleşmedir, bu sözleşmenin şartlarını yerine getirmek için “aileyi tahrip” eden ve milyonlarca vatan evladının karşı olduğu bir kanun.
Ailedeki Her Tartışmaya Güvenlik Güçlerini Sokmak!

4- Ailedeki her tartışmaya “güvenlik güçlerini” sokarsanız, ailenin parçalanmasına yol açarsanız. Bahanelerle evden atılan ve bu yüzden büyük ruhi bunalımlar içine giren erkeklerin dramı, sadece erkekleri değil, kadınları da yaralamaktadır. Çünkü her erkek, aynı zamanda bir kadının evladıdır. Anaların yüreği yaralıdır.

5-İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Kanun ile kadına yönelik şiddet azalmamış, aksine artış göstermiştir. Bu artış göz önünde bulundurulduğunda bile, sıfıra inmesi temenni edilen kadına şiddet olayları Batı’dakinden çok daha azdır.

‘Psikolojik Şiddet’in İçeriği Muğlak!

4-Sözleşmede, “psikolojik şiddet”ten de bahsedilmektedir ki bu son derece “muğlak” bir yaklaşımdır. Ne yapıldığında psikolojik şiddet uygulanmış olur. Mesela, bir erkek eşine “Bu kadar açık saçık dolaşmana karşıyım” dediğinde ona karşı psikolojik şiddet mi uygulamış olacaktır?
ÖNE ÇIKAN VİDEO

“Benden İzin Almadan Gitmeyeceksin!” Derse?

5- Yine sözleşmede “Özgürlüğün kısıtlanması” da şiddet kapsamında değerlendirilmiştir. Buradan, erkeğin hanımına “Benden izin almadan bir yere gitmeyeceksin!” demesi de şiddete yorulabilir. Toplumumuzda, kadınların eşlerinin haberlerinin olmadığı yerlere gitmeleri hoş karşılanmaz, değerlerimize aykırıdır. Türkiye’de uzun yıllar boyunca “İthal Kanun”lar tartışılmış, Türk Ceza Kanunu’nun “Faşist Mussolini” zihniyetini yansıtmasından dolayı “bize uygun olmadığı” üzerinde geniş çaplı mutabakat sağlanmış, bundan dolayı birtakım değişikliklere gidilmiştir. Yine, “aile”yi dışlayan “İsviçre Medeni Kanunu”nun ithal edilmesi de eleştirilere sebep olmuştur. İstanbul Sözleşmesi ve 6284’ün de çerçevesi budur, zihniyeti budur.

İstanbul Sözleşmesi Eşcinselliği Teşvik Ediyor!

6-Sözleşmede “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” kavramına yer verilmiş ki, bununla yapılmak istenenin ne olduğu ortadadır. Eşcinsel evliliklerine yasalık kazandırmayı hedefleyen bir tuzak bu…
7- Temel Haklar, Eşitlik ve Ayrımcılık Yapmam” meselesi de çarpık. “Bireylerin cinsiyet, toplumsal cinsiyet… cinsel tercih/yönelim, toplumsal cinsiyet kimliği… Özellikle mağdurların haklarını korumaya yönelik tedbirler başta olmak üzere işbu Sözleşme hükümlerinin Taraflar tarafından uygulanması güvence altına alınmıştır” deniyor. Buradaki bakış açısı, günün birinde “Üçüncü Cinsiyetin” dayatılacağını göstermektedir


8- Bir tanımda, “Kadınları orantısız şekilde etkileyen şiddet”ten bahsediliyor, oran, orantı nasıl kurulacak?.. “Toplumun yüklediği roller”den bahsediliyor ki, burada da “Kadının analık ve ev hanımlığı”na imalar var. Erkek karısından “camları kirli bırakmamasını” istese ve kadın da gidip bununla ilgili şikâyette bulunsa, erkek evden uzaklaştırılabilir…

Eğitime Baskı!

9-Toplumsal cinsiyet eşitliği başlığı altında ortaya konulan bu zihniyet, Eğitimimizi de yakından etkiliyor. Zira, sözleşmenin “Eğitim” bölümünde, “öğretim materyallerine resmi müfredata ve eğitimin her seviyesine eklenmesi için gerekli adımları atar…” ifadesiyle bir yönlendirmede bulunuyor. Milli Eğitim kitaplarından kadın ve erkek rollerine ait bölümlerin çıkartılması ve kamuoyunun tepkisine yol açan “cinsiyet ayrımcılığı”na dayalı etkinlikler bu zorlamanın eseridir. ETCEP projesi bu çerçevededir.

Eşcinsel Örgütlere Mali Destek!

10- Sözleşmede, “Mali Kaynaklar” ifadesinin açılımı şöyledir:

“Taraflar, sivil toplum ve sivil toplum kuruluşları tarafından yürütülenler de dahil işbu Sözleşme kapsamında yer alan her türlü şiddetle mücadele ve şiddeti önlemeye ilişkin bütüncül politikaların, tedbirlerin ve programların uygun biçimde uygulanması için yeterli mali ve beşeri kaynak tahsis eder.”
Bu da “eşcinsel” sivil toplum örgütlerine mali kaynak aktarımını esas almaktadır.

Din Hedef Alınıyor!

11- Genel Yükümlülükler, başlığında, “Taraflar, kadının aşağılığı iddiasına veya kadın erkek için kalıp rollere dayanan ön yargıları, örf ve adetleri, gelenekleri ve tüm diğer uygulamaları ortadan kaldırmak amacıyla kadın ve erkeklere ilişkin toplumsal ve kültürel davranış modellerinde değişim sağlamak için gerekli tedbirleri alır” ifadesi yer almaktadır. Buradaki muğlak kavramlar ve geleneksel değerlerimizi topyekûn inkâr eden zihniyet dikkat çekmektedir.

“Din, gelenek, örf ve tüm diğer uygulamaları ortadan kaldırmak…” hedefi açık bir şekilde görülmektedir.

Birçok maddesiyle aileye dinamit niteliğindeki İstanbul Sözleşmesi ve bu Sözleşme’ye dayalı 6284’e son verilmeli ve “Yerli ve Milli Ruh”a yaslanan bir “Yasal düzenleme” paketi bir an evvel hayata geçirilmelidir.

Hukukçular Birliği Vakfı Başkanı Alaattin Varol:

“Problem bir an evvel çözülmeli”

Konu hakkında Akit TV Canlı Yayını’nda değerlendirmelerde bulanan Hukukçular Birliği Vakfı Başkanı Alaattin Varol, 6284 Sayılı Kanunun Aile Yapımızı tehdit ettiğini, “aileye dinamit” niteliğindeki uygulamalar yüzünden pek çok ailenin dağıldığını, çocukların anne ve babalarından mahrum bir şekilde büyümek zorunda kaldığını hatırlatarak, “Aile yapımıza sahip çıkalım. Bunun için de gerekenlerin yapılmasını bekliyoruz. Hukukçular Birliği Vakfı olarak bugüne kadar ailenin korunmasını esas alan kanuni düzenlemeler için her türlü katkıyı verdik, vermeye de devam edeceğiz” dedi. Varol, “Erkeğin sudan sebeplerle evden uzaklaştırılması ve süresiz nafaka” gibi kabul edilemez uygulamaların çözümüne çok büyük ihtiyaç duyulduğunu da sözlerine ekledi.

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23