Erdoğan: AK Parti'ye oy vermeyin diye mesaj atıyorlar
Başbakan Erdoğan, Denizli'de 'AK Parti dışında hangi partiye oy verirseniz verin' gibi SMS'lerin geçtiğini ifade etti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Kanal24'te katıldığı programda yaptığı açıklamalardan bazı satırbaşları şöyle:
- Miting meydanlarını 17 ve 25 Aralık operasyonları tetikledi.
- Ben bir Başbakanım. Benim telefonlarımı dinleyemezler. Böyle bir yetkileri yok. Benim bakanlarla yaptığım konuşma dinleniyor. Bunu da servis ediyorlar.
- Bu servis edenleri bulmak bizim görevimiz.
- Denizli’de SMS’ler geçiyor. Bu SMS’lerde kullanılan şey şu: AK Parti dışında hangi partiye oy verirseniz verin.
- 10 sene önce Pensilvanya’daki zat o zaman ya doğru yaptı, ya yanlış yaptı. O zamanlar bizimle hareket ediyorlardı. Biz şuan aynı AK Parti’yiz. Şimdi ne oldu? Ya orda yanlış yaptı, ya burada.
- Bu akşam Mardin’de bir hanımefendi yanımıza geldi. Dedi ki; ‘ortaokulu kendi imkanlarımla bitirdim. Liseyi de hakeza dışarıdan bitirdim.’ Ve ardından fakülte bitirdi. ‘Ben dershaneye falan gitmedim Başbakan’ım’ dedi. Şimdi bu hanımı dinlediğim zaman işin gerçeğini gördük. Davarını satacak, bileziklerini satacak çocuklarını okutacak. Peki bunun yüzde 100 fakülteye gitme teminatı var mı? Yok. Şimdi biz burada dershaneler olayını reforme edelim, bunu kaldıralım derken okulları dönüştürelim dedik.
- Devlette çalışanların dershaneyle ne alakası var? Dünyanın değişik yerlerinde okulları var. Ben ve arkadaşlarım dünyanın değişik yerlerinde yaptığımız seyahatlerde beyefendilerin okullarına bizleri davet ederlerdi biz okullara gittik. Bakan arkadaşlarım gitti. Adeta biz onlara refere olduk. Ve onların da onlara bakışı bizim bakışımız sebebiyle farklıydı.
- Bu işin 30-35 yıllık bir mazisi var. 30-35 yıl demek ki böyle bir hazırlığı yaptılar. Ve bu hazırlıkla da devletin bazı hassas kurumlarına sızmayı başardılar. Bu niyet samimi değildi. Art niyetliydi. Bir de ‘biz bu devleti bu yollarla nasıl ele geçireceğiz?’ Bu iyi ki oldu. Dolayısıyla burada bize düşen ciddi manada devleti bir defa bu virüslerden temizlemek. Bunu yapmamız gerekiyor. Atılacak adım budur. Tabi nerelere kadar nüfus ettiği görülmüyor. Önümüze bilgiler akmaya başladı tabi. Son MGK kurulunda da yaptığımız basın açıklamasında söylediğimiz gibi burada ulusal güvenliği tehdit eden bir unsur var. Bu tehdidi görmezlikten gelemeyiz. O bildiride de ifade edildiği gibi biz burada gerekli olan tedbirleri almak zorundayız. Attığım adımlar bu istikamettedir.
- İstihbarat teşkilatına sızmışlar. Sen şimdi devletin bu kurumuna güvenmezsen demek ki sen art niyetli davranıyorsun. Böyle bir şeyle de karşı karşıyasın. Ama eğer ben emniyet istihbaratına güvenemezsem, milli istihbarata güvenemezsem nereye güveneceğim? Bunu ben kurmadım ki. Bunu biz elimizde bulduk ve bununla çalışıyorsunuz. İstediğiniz kadar bu kurumları da denetleyin. Denetlemeye verdiğin kişi de o. O denli bu iş şirazesinden çıkmış. Bunların bir defa 3 tane önemli hasleti var.
Bunlarda takiye var.
Bunlarda yalan var
Bunlarda iftira var.
Üçünün neticesi fitne var, fesat var. Çok rahat takiye yapıyorlar. Yalan hakeza. Senin çok iyi tanıdığın arkadaşların içerisinde onlar var. Biz onlara yalan söyleyecek insanlar değil. Öyle bakmadık ama şimdi ağzıyla kuş tutsa bitti bu iş.
-Bazı iş adamları kalkar bunlarla iş birliğine girerse nasıl çözeceğiz bu işi. Kendi bu noktada ben dürüst bir iş adamıyım diyorsa ve bize güvenmiyor oraya güveniyorlarsa işte bu paralel devlettir. Bu devletin hükümeti biz değil miyiz? Geleceksin bize söyleyeceksin ki bu şifreleri çözelim. Yani burada ister istemez kullanmak isteyeceğim; namuzlular namuzsuzlar kadar cesur olmazsa bu iş çözülmez. İstediği kadar tehdit olsun. Koruma altına alınmaksa korumaya alırız. Bazılarına bakıyorum heyhat. Paralel yargıda bir kısım orada işimi çözerim diyor. 25 Aralık olayının içindeki yapılan hareket bir çok şeyi ortaya çıkardı. Hiçbir şeyle alakası olmayan iş adamları orada getirilip masaya oturtulmak istendi ve o işi yapan savcının nasıl bir kişi olduğu ortaya çıktı.
- HSYK ne yaptı şimdi devreye girdi. Bundan önce de benzer şeylerin olması gerekiyordu ama olmadı. Bu tür mekanizmalar devreye girmezse, bu tür yerlerde olanlar teftiş makamın yarın hesaba çekeceğini düşünmezse, nasıl olsa orası da bendendir mantığıyla hareket ederse siz bu ülkede adaleti temin edemezsiniz. Ama şimdi devran değişiyor. Adam kalkıp da ben yasama organını tanımıyorum diyorsa bunun bir defa bedelini ödemesi gerekiyor. Sen kimsin de yasama organını tanımıyorsun. Haddini bileceksiniz. Seni bu yasama organı kaldırmış. Cumhurbaşkanı onamış artık ÖYM diye birşey yok. Size verilecek yeni görevler var bunları bekle.
- Bunların fezlekeler üzerindeki bu kadar telaşı sadece seçim meydanlarına yönelik kendilerine bir malzeme temin etmekten başka bir şey değildir. Bakınız; olayın bu boyutuna gelince bir şey söyledim; benim ağzımdan bu güne kadar İzmir Belediye Başkanı ile ilgili bir şey duydunuz mu? Bakın İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı şuanda yüz küsur asgari, üç yıl azami bir ceza ile yargılanmak üzere yargıda. Bu açılmış bir dava. Ve ana muhalefetin başındaki zat kendi büyükşehir belediye başkanının bu durumuyla hiç hemhal oluyor mu? Bunu hiç görüyor mu? Bu sıradan bir olay değil. Aynı olay Edirne’de vardı, aynı olay Aydın’da var ama biz bunları konuşmuyoruz. Bir suç sabit olmadıktan sonra bunların üzerine bu şekilde giderek oradan siyasi rant elde etme siyasetçiye yakışmıyor. Şimdi bakan arkadaşlarımızla ilgili sabit olan bir suç mu var da ekranlara sürekli getiriyorsun. Montaj, dublaj artık moda oldu. Bu teknoloji o kadar ileri gitmiş ki tamamen sulanmış. Şimdi sen bunu alıyorsun anayasaya aykırı olmasına rağmen grup salonunda oraya gelenlere dinletiyorsun. Bir defa usûlu adap, bir de edep ya hu denen bir şey var. Sandıktan bir şey elde edemediklerini gördüler.
- Biz yola çıktığımızda 3Y diye bir başlığımız vardı. Yolsuzluk, yasaklar, yoksulluk… Biz bunlarla mücadele ederek bu günlere geldik. Eğer biz bunlarda başarılı olmasaydık biz bugün buralara gelemezdik. Buralara geliş bizim durup dururken olmadı. Göreve geldiğimizde Türkiye’nin milli geliri 230 milyar dolardı. Bakın şuanda Türkiye’nin milli geliri 820 milyar dolara. Böyle bir durumla baş başayız. Şimdi yolsuzlukla ilgili olarak attıkları adımlara baktığımızda ortada bir defa şöyle bir durum var: bakın ben burada size İngiltere merkezli uluslar arası şeffaflık örgütü var. Bu örgütün 2002’de 102 ülkede Türkiye yolsuzlukta 65. sıradaydık. 2013’te 177 ülkede bunu yapmışlar. Şimdi biz 53’üncü sıradayız. Bakın nereden nereye geldik. Böyle bir Türkiye var ve de bunu biz yapmadık. İngiltere’deki şeffaflık örgütü yaptı. Yolsuzlukta ciddi manada azaltıyoruz.
- 79 senede 6100 km yol yapıyorsun biz burada 11 senede 1700 km bölünmüş yol yapıyoruz. 26 tane havalimanı vardı şuanda 52 tane havalimanı var. Eğitimde 2500 derslik yaptık. Şuanda 81 ilimizde tamamında üniversite var. Yolsuzluğun yapıldığı bir ülkede bunları yapabilir misiniz? Bakınız bu üçüncü havalimanı belli mahfilleri rahatsız etti değil mi? 46 milyara mal olacak olan bir havalimanı. Ve burayla ilgili olarak devletin cebinden bir kuruş çıkmıyor ve 20 yıl süreyle bunlar yapacaklar, işletecekler ondan sonra bunu devlete bırakacaklar. Bu mu yolsuzluk? Üçüncü köprü 2,5 milyar dolara mal olacak. 15 yıl işletecek ondan sonra bu köprü devlete bırakacak. Aklınıza ne gelirse… Şimdi dev hastaneler yapıyoruz. Biz bunlara para vermiyoruz. Bunu yapacaklar ondan sonra biz bunu kiralayacağız. 25 yıllık anlaşmalar şeklinde. Türkiye bu dev hastaneleri hayatında görmedi. Hele hele bu CHP’nin genel müdürü hiç görmedi. O SSK’nın genel müdürü olduğu zaman onun hastaneleri sağlamı hasta yapan yerlerdi. Ve biz ilaç almaya gittiğimiz zaman doktorun yazığı ilaçları dahi biz o hastaneden alamazdık. Ama şimdi otel konforunda hastanelerde benim halkım tedavi oluyor. Yolsuzlukların ülkesi bu mu?
- İstanbul’da 2 gün önemli sis oldu. O sis olaylarında Marmaray günde 300 bin kişi taşıdı. Önemli bir alternatifti çünkü. Ufuk budur işte. Ama ufku olmayanlar eski İstanbul’dan bahsediyor. Ondan sonra gidiyor köprünün üzerinde balık tutuyor. Sen orada balık tutabiliyorsan şuandaki iktidarın yüzü suyu hürmetine tutuyorsun. Orası çamurdu, bataktı. Oralarda artık balık yoktu.
- Bizim hedefimiz karar verici durumunda olanlardır. Yani bizim şuanda kalkıp da STK’lar içinde olanlarla herhangi bir şey olmaz. Ama STK içinde olup devletin yasalarını çiğneyen hareket yapıyorsa onlar için de gereği düşünülür. Başbakan’ı dinleyeni tespit ettiğimiz zaman tutacak halimiz yok herhalde. Gereği ne ise bunu yapacağız. Bunun dışında bizimle ilgili özel, mahrem diyebileceğimiz şeyleri araştıranlar varsa ve bunun uluslar arası niteliği varsa herhalde bunlara biz “yerinde kalabilirsin” mi diyeceğiz? Veya halkımın bir çok ilişkilerini kalkıp da gayri hukuki yollarla dinlemeye gidenleri yerinde mi bırakacağız? Amirlerine itaat değil ağabeylerine itaat diye bir mantık vardı. Her türlü senaryoyu kalkıp Pensilvanya’ya soruyorlar. Böyle bir devlet olabilir mi? Sen oraya nasıl sorabilirsin böyle bir şeyi ya! Kurumların içinde bu tür şeyleri görmek hakikaten yenilir yutulur cinsten değil. Bir Hocaefendinin aşufteyle ne işi var. Yanında bir de alufte varmış. Böyle bir şey olabilir mi? Ben bir ülkenin Başbakan’ı olarak bunlardan haya ediyorum.
- Şuanda bu olay bir şey olarak gözüküyor ama sonucu inşallah hayır olacak.
SADECE BUGÜN 811 ÖĞRENCİ DEVLET YURDUNA KAYDOLDU
Sadece bugün KYK’ya aldığımız öğrenci sayısı 811 kişi. Eğer buralarda huzursuzsanız KYK’daki o ilimizde yer varsa, yoksa devletin sosyal tesislerinde sizi misafir edeceğiz, o da yoksa otelde sizi misafir edeceğiz. Çünkü bunların o acımasız ellerine biz yavrularımızı bırakamayız. Bizim yurtlarımızda falan onlar gibi ikna odaları yok.
ARTIK ESKİ TÜRKİYE YOK
Meydanlar artık bunu aştı. Artık eski Türkiye yok. Yeni Türkiye milli iradesine saygı istiyor. Ve kendilerine güç vehmedenler 30 Mart’ta böyle güçlü olmadıklarını görecekler. Cebrail parti kursa ona bile oy vermem diyor. Ben bunu anlamakta zorlanıyorum. Öbür taraftan bakıyorsun miraçtan Hz Peygamberi indiriyorlar, kamyonete bindirip insanı adeta şirke götüren böyle bir tabloyu kendi televizyonlarında, kendi dizilerinde oynatıyorlar. Bunlar bu toplumu ciddi manada rahatsız ettiğini görüyorum. Bize bunların çözümüne yönelik bunlara ne yapacaksınız diye soruyorlar.
OY ORANIMIZ YÜZDE 45-50 ARASINDA
Partimiz şuanda yüzde 45-50 aralığında bir yeri koruyor. Biz biliyorsunuz 4 tane bizim şuanda araştırma şirketi ile çalışmamız var. Bütün bunlara baktığımızda da gelinen noktaya 45-50 aralığında götürüyor. Bu seçimin bir başka yönü de var; 16 büyükşehirden 30 büyükşehire çıktık. Bu 30 büyükşehir Türkiye seçmeninin yüzde 75’ini oluşturuyor. Yani diğer 51 vilayet sadece yüzde 25. Bu 30 şehirden AK Parti’nin ne alacağı önemli. Bu anketlere baktığımızda İstanbul ve Ankara’da çok iyi konumdayız.
BELEDİYECİLİK HİZMETSE İZMİR’DE CHP ADAYI BİZİMLE YARIŞAMAZ
İzmir’de de Binali Bey de çok iyi gidiyor. Başa baş oynuyor diyebilirim. Binali Bey’in karşılığı oluştu. Binali Bey İzmir’de projeleriyle konuşuyor. Ama CHP adayının orada doğru dürüst eseri yok. İzmir gibi bir şehirde hala çöp konusunda vahşi depolama yapılıyorsa benim İzmirli vatandaşım da hala İzmir’e bir modern depolama sistemi getirememiş bir belediye başkanına oy verecekse benim söyleyeceğim bir şey yok.
BİRİNCİ OLMAZSAK GENEL BAŞKANLIKTAN ÇEKİLİRİM
Siyaset niye yapılır insana hizmet etmek için. Peki siyasetçi niye yapar birinci olmak için. Ben bu partinin lideriyim. Taban bu görevi verdi. Şunu diyebilirim; biz bu seçimden birinci parti olarak çıkacağız. Bunu da söyleyebilirim; eğer birinci parti olarak çıkmazsak ben genel başkanlık koltuğunda oturmam. Aynı şeyi CHP genel başkanı söyleyebilir mi? Sen niye geldin oraya? Partini birinci yapmak için gelmedin mi? MHP sen hep üçüncü parti olarak mı kalacaksın? Batı’ya baktığımız zaman siyasetçi eğer başarılı olamıyorsa bırakır gider. Oraları işgal etmez. Onlar bu siyasi kültürü yakalamaları lazım. Sıkıntı burada. Biz şuanda bu seçimin birinci partisiyiz. Burada tabi CHP 5 yıl içinde 3 seçim kaybetti.
BUGÜN VARIZ YARIN YOKUZ
3 dönem konusunda biz faniyiz. Faniler baki hareketlere sadece hizmetkar olurlar. Bu olayın aslı budur. Bugün varız yarın yokuz. Biz partiyi kurarken bu tüzüğü bu şekilde arkadaşlarla hazırladık. Ben arkadaşlarıma o zamanki teklifim 3 dönem milletvekilliği yapan bir kişi 1 dönem ara versin. Ondan sonra tekrar devam etme şansı olabilir. Bu neyi getiriyor? Bu bir defa arkadan taze hücrelerin partilerde yer almasına neden oluyor. Bizim partimizde dikkat ederseniz birçok arkadaşımız değişti. Bu seçimde yerel yönetimde kadınların yeri AK Parti’de çok fazla olacak.
CUMHURBAŞKANI İLE BİR GERİLİM SÖZ KONUSU OLAMAZ
Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında bir gerilim potansiyeli medyada çıktı. Bugüne kadar buna prim vermedim. Bundan sonra da kolay kolay vermem. O özlem içerisinde olanların yazılarıdır bunlar. Eşlerimiz arasındaki sıkıntılardan bahsettiler. Böyle bir şey asla söz konusu olamaz.