Eline mikrofonu alan; bütün kadim değerlerimize saldırarak provokatörlük yapıyor!
Eline mikrofonu alanın ‘sosyal medyada içerik üretme’ adı altında, milli ve manevi değerleri hiçe sayarak, ahlaksız, ortamı geren, toplumun fertlerini karşı karşıya getirecek provokatif sorularla, ‘fenomen’ olma hevesine girişmesine uzmanlardan tepki yağıyor. Sosyal medya terörü yaşandığına dikkat çeken uzmanlar, fenomenlere yasal sorumluluklar getirilmesi, içerik üretimiyle ilgili kriterlerin yeniden ele alınması gerektiğine işaret ederek, ‘gazeteci’lik adı altında yapılan provokasyonlara göz yumulmaması gerektiğini dile getirdiler.
Buğra Kardan İstanbul
YouTube ve Instagram gibi sosyal medya platformlarında skandal içeriklere imza atan fenomenler, büyük bir tehlikeye dönüşüyorlar. Ellerine mikrofon alarak sokaklara çıkan ve kendilerini ‘gazeteci’ olarak pazarlayan bu bedhahlar, hiç çekinmeden kadim değerlere savaş açıyorlar. Kadınları, genç kızları hor görme huyunu terk etmiyorlar. Tansiyonu yükseltmek için ise millete provokatif sorular soruyorlar. Beliren vahim tablo, sosyal medyanın kontrol altında tutulmasını ve gazetecilik mesleğinin sınırlarının net biçimde çizilmesini gerektiriyor. Kılıktan kılığa giren, iktidara ve halka hakaret yağdıran, algıya doymayan, güvensizlik ve adaletsizlik algısı oluşturmak için didinen, edep bilmeyen mikrofonlu provokatörlerin sosyal çürümeye neden olmamaları için yeni düzenleme zorunluluk arz ediyor. Akit’e konuşan uzmanlar da uyarıda bulundu.
ALENEN “ALDATIR MISIN” DİYOR!
Avukat Sinan Pak, şu değerlendirmelerde bulundu: “Basın özgürlüğü, haber alma ve verme hürriyeti anayasayla teminat altına alınmıştır. Esas olan toplumu doğru bilgilendirmektir. Ne yazık ki ‘sokak röportajı’ adı altında toplumu manipüle, tahrik etmeye yönelenler şahıslar var. YouTube’dan ya da başka platformlardan yayın yapan bu şahıslar, zaman zaman hakaretlere aracılık etmekte, toplumu germektedir. Dolayısıyla yeni yasal düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır. Toplumun tamamının sosyal medya terörüne karşı korunması elzemdir. Ahlâkı tehdit eden fenomen kisvelilere karşı önlem alınmalı. Umarız, gençlerimizi galeyana getirmeye girişen ve çocuklarımızı yanlış yönlendirmeye teşebbüs eden utanmaz ya da arlanmazlara karşı gereken düzenleme yapılır. Bir kere provokasyona soyunanlara ağır yaptırımlar uygulanmalı. Kirli siyasi emeller güdenler ve sosyal çürümeye neden olmak için hamlede bulunanlar aynı şekilde hatalarında ısrar edenlere daha büyük bedeller ödetilmeli. Bu iş çığından çıktı. Cezalar, caydırıcı olmalı. Fütursuzca kılıktan kılığa, şekilden şekile girip rakip siyasetçileri hedef gösteriyorlar. Yine yolda çevirdiği genç kıza ‘Erkek arkadaşını aldatır mısın’ sorusunu sorma cüretinde bulunan var. Bu soruya para karşılığı veya kurgu olarak, ‘Aldatırım’ cevabını verenler söz konusu. Böyle ahlâksızlık olur mu? Burada da bir ehliyet olmalı. Kendilerini ‘gazeteci’ olarak tanıtan fenomenlere basın kartı taşımaları şart koşulmalı. Sınırlar çizilmeli, fenomenlere sorumluluklar yüklenmeli.”
DEVLET TOPLUMA KALKAN OLSUN
Sosyolog İsmail Öz de şunları dile getirdi: “Hukuk ve ahlâk kurallarını hiçe sayanlara şahit oluyoruz. ‘Sokak röportajı’ kılıfıyla algı oyunlarına gidenleri müşahede ediyoruz. Güya anket yapıyorlar. Gözlerine kestirdiklerine soru soruyorlar. İşlerine gelmeyen cevapları elerken işlerine gelenleri yayınlıyorlar. Bu yöntemle toplumu manipüle etmeye uğraşıyorlar. Sosyal medya kullanılarak toplumun değerleri, etik ilkeler çiğneniyor. Bir filtreleme yapılamıyor. Devletin ilave tedbirler alması kaçınılmaz. Sokaklar herkesin eline mikrofon alıp çıktığı yerler olmamalı. Sosyal çürümeye yol açmaya teşebbüs edenlere imkân tanınmamalı. Sosyal medya teröristlerine karşı 15 yaş altını muhafaza etmek güzel ancak tüm toplumu korumak önemli. Bu anlamda Avrupa’yı takip etmek mühim. O nedenle devlet, çocuklara ve gençlere hatta savunmasızlara kalkan olmalı. Çünkü bunların basınla alâkaları yok.”
MEYDAN BOŞ BIRAKILMAMALI
Medya Derneği Başkanı Ekrem Kızıltaş ise konunun çığırından çıktığını vurgulayarak, şunları ifade etti: “Türkiye’de ‘Şucuyum’, ‘Bucuyum’ diyen çok. İşte ellerine mikrofon alıp kendilerini ‘gazeteci’ olarak tanıtanları görüyor, duyuyoruz. Yani bunlar elifi görseler mertek sanırlar. Sözde sokak röportajları ya da anketler yapan, vatandaşlara ahlâki yahut siyasi manada ortalığı karıştıracak sorular soranları işitiyoruz. Dolayısıyla bu alanın zapturapt altına alınması faydalı olacak. Her mesleğin kodları, kuralları var. Gazeteciliğin de öyle. Kendilerine ‘gazeteci’ unvanı veren, yanlış olan ve etik kurallara uymayan yayınlar yapanlara karşı devlet birtakım tedbirler alacaktır. Ve bu aşamada denetimlere hız verilmesi, ek çalışmalar yürütülmesi zorunluluk. Elden geldiği kadar istismarlar önlenmeli, muhakkak bir yöntem ya da çare bulunmalı. Sözde sokak röportajları ya da anketler yapan ve değerlerimize taarruz edenlere ‘Meydan sandığınız kadar boş değil, aklınıza eseni yapamazsınız’ denmeli.”
Kaynak: Yeniakit