Dilek İmamoğlu’ndan Emine Erdoğan’a Mektup: Samimiyet Değil, Strateji! Duygu mektubu değil, algı operasyonu
Gazeteci Tamar Tanrıyar, Dilek İmamoğlu’nun Emine Erdoğan’a yazdığı ve sosyal medyada yayımladığı mektubu sert sözlerle eleştirdi. Tanrıyar’a göre, mektubun arkasındaki asıl hedef annelik duyguları değil; Silivri bağlantısını kaybetmemek, siyasi baskıyı ve kontrolü devam ettirmek. "İtirafçılık korkusu büyüyor" uyarısıyla dikkat çeken Tanrıyar, "Bu bir duygu mektubu değil, algı operasyonudur" dedi.
Gazeteci Tamar Tanrıyar, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun eşi Dilek Kaya İmamoğlu’nun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’a yazdığı mektubun perde arkasını değerlendirdi. Sosyal medya platformu X üzerinden paylaşılan mektubun, taşıdığı mesajlar kadar zamanlaması ve yöntemi de dikkat çekici. Ancak Tanrıyar’a göre bu mektubun arkasında bambaşka hesaplar var.
Asıl Dert Ne Annelik Ne Cezaevi: Hedef, Silivri'deki Kontrolü Kaptırmamak
1. Mektup Kişiye Özel Olur, Sosyal Medyadan Değil!
Cumhurbaşkanlığı makamına ve onun eşine yazılan bir mektubun sosyal medyada paylaşılması, samimiyetten uzak bir algı çalışması olarak değerlendiriliyor. Tanrıyar, "Mektup mahremdir, kamuya açık platformlarda sergilenmez," diyerek bu yöntemi eleştiriyor.
2. Silivri’ye Dönmek mi İsteniyor?
Dilek İmamoğlu mektubunda, Silivri dışındaki cezaevlerine sevk edilen kadınların tekrar Silivri’ye döndürülmesi gerektiğini savunuyor. Oysa geçmişte bu cezaevi “rezalet” olarak nitelendirilmişti. Peki şimdi ne değişti?
3. Yine Aynı Hikâye: ‘Anne’ Edebiyatı
Tanrıyar, yıllardır aynı söylemin tekrarlandığını ifade ederek, “Yolsuzluk, haksızlık, hukuksuzluk gibi ağır ithamların üzeri annelik kisvesiyle örtülemez. Bu, halkın aklıyla alay etmektir” yorumunda bulunuyor.
4. Ziyaret Zormuş! Ayda 4 Görüşü Ne Abarttınız?
Uzak cezaevlerine yapılan sevklerin aile görüşlerini zorlaştırdığı iddiası da gerçeği yansıtmıyor. Tanrıyar, “Açık görüş zaten ayda bir. Haftada bir camlı görüş veya telefon görüşmesi var. Ayda dört gidiş. Bu mu dert? İBB olarak yıllarca her imkânı kullandınız, şimdi de ayda dört kez servis koyun; ne olur ki?” diyor.
5. Sadece Kendi Rahatlarını Düşünüyorlar
Silivri’ye yeniden yerleştirilen bir kişinin yerine orada bulunan başka bir annenin başka bir cezaevine gönderileceği hiç düşünülmüyor. Tanrıyar’a göre, bu çevrenin tek derdi kendi yakınlarının refahı.
6. Asıl Korku: İtiraflar ve Uzaklaştırma!
Tanrıyar’ın asıl dikkat çektiği nokta ise şu: “Uzak cezaevlerine gönderilen isimlerin, psikolojik baskı ve tecrit ortamında çok daha kolay ‘itirafçı’ olabileceği konuşuluyor. En büyük korku ise Ekrem İmamoğlu’yla Silivri arasındaki bağın tamamen kopması. Bunu doğrudan söyleyemedikleri için, duygu sömürüsü üzerinden kamuoyu oluşturulmaya çalışılıyor.”
Tanrıyar, tüm bu analizleri detaylı şekilde kendi video yayınında da izleyicileriyle paylaştı. Dilek İmamoğlu’nun mektubunun ardındaki gerçek niyetin çok daha derin olduğu görülüyor.



