• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Cumhurbaşkanı Erdoğan Beştepe'deki büyükelçilerle iftar yemeğinde konuştu

Yeniakit Publisher
2016-06-15 21:53:00 - 2016-06-16 00:02:39
Cumhurbaşkanı Erdoğan Beştepe'deki büyükelçilerle iftar yemeğinde konuştu

Beştepe'de büyükelçilere seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Geldiğimiz nokta itibarıyla dünyanın güç oyunlarına değil, insanlığın sorunlarına çözüm bulunmasına ihtiyacı vardır." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tüm dünyaya seslenerek diyorum ki gelin insanlığımıza hep beraber sahip çıkalım. Zulme, kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun asla rıza göstermeyelim. Teröriste, kimliğine, söylemine, kökenine, inancına bakmaksızın tavır koyalım. Mağdurlara, mazlumlara, gariplere hep birlikte kol kanat gerelim. İşte o zaman dünyanın hepimiz için çok daha güzel, çok daha yaşanabilir yer haline geldiğini göreceğimizden şüphe duymuyorum. Geldiğimiz nokta itibarıyla dünyanın güç oyunlarına değil, insanlığın sorunlarına çözüm bulunmasına ihtiyacı vardır." dedi.

Erdoğan, "Terörizm sorunu karşısında sergilenen ikircikli tutum, diğer konuların çözümü hususunda bize ümit vermiyor. Çünkü, dünyada bunun en ağır bedelini ödeyen ülke biziz. Biz, her zaman teröre karşı işbirliğine hazır olduk. Tüm terör örgütlerine karşı, aynı şekilde muamele edilmedikçe, bu belaya karşı muvaffak olmamız mümkün olmayacaktır. Aynı şekilde, uluslar arası güvenlik sisteminin de yeniden inşası şarttır. Genel olarak, Birleşmiş Milletler, özellikle de Güvenlik Konseyi sağlıklı çalışmıyor. İnsanlığın, toplumların, ülkelerin sorunlarına çözüm üretemeyen bir uluslar arası kuruluş, bir süre sonra etkisini yitirmeye mahkumdur." diye konuştu.

Erdoğan'ın konuşmasından bazı bölümler şöyle:

TÜRKİYE BİRİNCİ SIRADA, AMERİKA İSE İKİNCİ

Sadece yakın çevremizde değil dünyada yardımları sürdürmeye devam ediyoruz. Geçtiğimiz ay Dünya İnsani Zirvesi'ne ev sahipliği yaparak bu konudaki öncülüğümüz gösterdik.

Dünyada donör ülkeler sıralaması milli gelire oranla bakıldığında Türkiye birinci sırada, Amerika ikinci sırada.

BÜYÜME RAKAMLARINDA AVRUPA'DA BİRİNCİ SIRADAYIZ

Bu yıl ilk çeyrekte Türkiye'nin büyüme rakamları Avrupa'da birinci sırada. Bu ay sonunda inşallah Osmangazi Köprüsü'nün açılışını yapacağız. 26 Ağustos'ta Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün ve yine bu yılın sonunda boğazın altından Avrastya Tüneli'nin açacağız.
ÖNE ÇIKAN VİDEO

İŞTE BU YÜZDEN "DÜNYA 5'TEN BÜYÜKTÜR" DİYORUM

1 milyar 700 milyon Müslümanın olduğu dünyada, halkı Müslüman olan bir ülke Güvenlik Konseyi'nde yok. Böyle, adalet olur mu? Böyle bir Güvenlik Konseyi'nden adalet çıkar mı?

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin yeniden inşa edilmesi gerekiyor. İşte bu yüzden "dünya 5'ten büyüktür" diyorum. 196 ülkeyi 5 ülkenin dudakları arasına mahkum edemeyiz. Hatta bir ülkenin dudakları arasına mahkum edemeyiz.

Tüm inanç gruplarının temsil edildiği bir güvenlik konseyi oluşturulmalı. 20 tane daimi üye olmalı. Bunlar kendi arasında değişmeli. Böylelikle temsil yetkisi paylaşılmalı.

Dünya artık Birinci Dünya Savaşı'ndan sonraki dünya değil. Günümüzdeki yeni duruma göre yeniden yapılanma olmalı.

FAİZ KONUSUNU ÇÖZECEĞİZ

Amerika'da, Japonya'da ve Avrupa'da faiz oranları sıfır ya da 1 civarında. Peki Türkiye'de ne? Komisyonuyla beraber yüzde 16. Böyle bir ülkede yatırım olur mu? Olsa da burada bir sıkıntı var.

Hükümetimizle çalışıyoruz. Bu işi çözeceğiz.

"DÜNYANIN GÜÇ OYUNLARINA İHTİYACI YOK"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Tüm dünyaya seslenerek diyorum ki gelin insanlığımıza hep beraber sahip çıkalım. Zulme, kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun asla rıza göstermeyelim. Teröriste, kimliğine, söylemine, kökenine, inancına bakmaksızın tavır koyalım. Mağdurlara, mazlumlara, gariplere hep birlikte kol kanat gerelim. İşte o zaman dünyanın hepimiz için çok daha güzel, çok daha yaşanabilir yer haline geldiğini göreceğimizden şüphe duymuyorum. Geldiğimiz nokta itibarıyla dünyanın güç oyunlarına değil, insanlığın sorunlarına çözüm bulunmasına ihtiyacı vardır." dedi.

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) bünyesindeki iş adamları ve büyükelçilerle iftarda bir araya geldi. Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, mübarek ramazan ayında milletin evinde, büyükelçiler ve iş dünyası camiasıyla birlikte olmaktan mutluluk duyduğunu ifade etti.

Ramazanın Müslümanlar ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını dileyen Erdoğan, "Bu mübarek ayı bölgemizde ve dünyada her gün yeni acıların yaşandığı günlerde idrak ediyoruz. Halbuki ramazan, barış ayıdır, huzur ayıdır, paylaşma, dayanışma, yardımlaşma ayıdır." diye konuştu.

Hazreti Muhammed'in "Komşusu açken tok yatan bizden değildir." buyurduğunu aktaran Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Halbuki bugün insanlar, bırakınız aç yatmayı ertesi güne sağ çıkıp çıkamayacaklarını bilememenin endişesi içerisinde yaşıyor. Suriye'de son 6 yılda hayatını kaybeden insanların sayısı yarım milyonu aştı. Evlerinden, yurtlarından olanların sayısı 12 milyonu, başka ülkelere sığınmak zorunda kalanların sayısı da 3 milyonu, Türkiye de olmak üzere 5 milyonu geçti. Aynı şekilde Irak'ta gerilim ve çatışmalar sürüyor. Libya sıkıntılı bir dönemden geçiyor. Yemen'de henüz arzu edilen barış ve huzur ortamına kavuşmak mümkün olmadı. İşgal altındaki Filistin halkı büyük zorluklarla yaşamaya devam ediyor. Kısacası bütün Ortadoğu ve İslam dünyası çok kritik ve zor bir dönemden geçiyor."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'de, Fransa'da, Belçika'da, Pakistan'da, Amerika'da yaşanan terör olayları yüzünden yüzlerce masum insanın hayatını kaybettiğini, dünyanın pek çok yerinde inançlarından, kökenlerinden, kültürlerinden dolayı insanların sonu ölümle biten baskılara, eziyetlere maruz kaldığını belirtti.

Büyükelçilerle, iş adamları ile bir araya geldiği iftarda gündemin bu konular olmaması gerektiğine işaret eden Erdoğan, burada Türkiye'yi, bölgeyi ve tüm dünyayı daha mutlu, daha huzurlu hale getirmenin yollarının, yöntemlerinin konuşulması gerektiğini, ancak yaşanan manzaranın gündemi belirlediğini ifade ederek, şunları söyledi:

"Açlıktan bitap bir şekilde, önündeki defter yaprağına bir an önce ölmeyi ve cennete gidip yemek yemeği dileyen yazılar yazıp, tabut resmi yapan Suriyeli kız çocuğunun acısını yüreklerimizde hissetmek zorundayız. Cansız bebeğin, sahillerimize vuran 'Aylan bebeğin' görüntüsünü, insanlık çok çabuk unuttu. Enkaz altından çıkartılan çocuk cesetleri artık haber bile olmuyor. Mardin'de teröristlerin daha doğmadan annesinin karnında katlettiği bebek, maalesef dünyanın gündemine giremiyor. İnsanı insan yapan değerleri, yani vicdanı, ahlakı, sevgiyi bir kenara bıraktığımızda dünyada geriye sadece taş ve demir yığınlarından ibaret yapılar, araçlar kalıyor. Ben buradan siz büyükelçiler huzurunda tüm dünyaya seslenerek diyorum ki gelin insanlığımıza hep birlikte sahip çıkalım. Zulme, kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun asla rıza göstermeyelim. Teröriste, kimliğine, söylemine, kökenine, inancına bakmaksızın tavır koyalım. Mağdurlara, mazlumlara, gariplere hep birlikte kol kanat gerelim. İşte o zaman dünyanın hepimiz için çok daha güzel, çok daha yaşanabilir yer haline geldiğini göreceğimizden şüphe duymuyorum. Geldiğimiz nokta itibarıyla dünyanın güç oyunlarına değil, insanlığın sorunlarına çözüm bulunmasına ihtiyacı vardır. Sizlerin aynı duygular ve düşünceler içerisinde olduğunuza inanıyorum."

Türkiye olarak insani yardımlar konusuna büyük hassasiyet gösterdiklerini ve bu doğrultuda çalışmalarını sürdürdüklerini söyleyen Erdoğan, sadece yakın çevrede değil, dünyanın her kıtasında yardım faaliyetlerini sürdürdüklerini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin bugün verdiği kalkınma yardımlarıyla ve insani yardımlarıyla dünyanın önde gelen donör ülkelerinden biri olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:

"Geçtiğimiz ay ilk defa düzenlenen Dünya İnsani Zirvesi'ne ev sahipliği yaparak, bu konudaki öncülüğümüzü bir kez daha tescil ettik. Zirvenin, dünyada yaşanan eşitsizliklere yaklaşım bakımından bir zihniyet değişiminin miladı olmasını temenni ediyorum. Bildiğiniz gibi normalde dünyada donör ülkeler arasında Amerika bir numara, ikinci sırada Türkiye, üç İngiltere. Fakat milli gelire oranla baktığımızda Türkiye birinci sırada, ikinci sırada Amerika. Böyle bir konumdayız. Çünkü biz şuna inanıyoruz, 'Veren el, alan elden hayırlıdır. Öyleyse vermemiz lazım. Verdikçe biz kaybetmedik, tam aksine daha fazla kazandık. İşte bu yıl, şu anda 2016 ilk çeyrek büyüme oranı Türkiye'nin 4,8. Böyle bir konumdayız ve Avrupa'da şu anda bir numarayız. Daha iyi olacağız. Buna inanıyorum. Bütün zorluklara rağmen daha iyi olacağız ve Türkiye bir sıçrama içerisinde."

Bu ayın sonunda Osman Gazi Köprüsü'nün açılışını yapacaklarını dile getiren Erdoğan, Asya'yı Avrupa'ya başka bir yerden yine bağlayacaklarını söyledi. Erdoğan, 26 Ağustos'ta Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün açılışının yapılacağını anımsatarak, "Bu da boğaza üçüncü gerdanlığı asmak olacak ve yine bu yıl sonu itibarıyla da boğazın altından Avrasya Tüneli'nin açılışını yapacağız. Raylı sistem Marmaray çalışıyor ama şimdi de otomobiller inşallah Avrasya Tüneli'nden boğazın altından geçecekler. Türkiye böyle bir sıçramanın içerisinde, böyle bir atılımın içerisinde. Bunu azimle, kararlılıkla çok daha ilerilere taşıyacağız. Bütün bu konularda öncü bir ülke olarak zirvede ortaya konan iradenin fiiliyata geçirilmesinin takipçisi olacağız." değerlendirmesinde bulundu.

"GÜVENLİK KONSEYİ SAĞLIKLI ÇALIŞMIYOR"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Terörizm sorunu karşısında sergilenen ikircikli tutum, diğer konuların çözümü hususunda bize ümit vermiyor. Çünkü, dünyada bunun en ağır bedelini ödeyen ülke biziz. Biz, her zaman teröre karşı işbirliğine hazır olduk. Tüm terör örgütlerine karşı, aynı şekilde muamele edilmedikçe, bu belaya karşı muvaffak olmamız mümkün olmayacaktır. Aynı şekilde, uluslar arası güvenlik sisteminin de yeniden inşası şarttır. Genel olarak, Birleşmiş Milletler, özellikle de Güvenlik Konseyi sağlıklı çalışmıyor. İnsanlığın, toplumların, ülkelerin sorunlarına çözüm üretemeyen bir uluslar arası kuruluş, bir süre sonra etkisini yitirmeye mahkumdur." dedi.

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) bünyesindeki iş adamları ve büyükelçilerle iftarda bir araya geldi.

Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, uluslararası toplumdan beklentinin özellikle insani açıdan çok daha fazla olduğunu belirterek, aksi takdirde bugün çözüm bulunamayan her insani krizin yarın yeni krizlerin, yeni sorunların tetikleyicisi olacağını ifade etti. Geçmişte öncelikli meselenin açlık olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Bugün terörizmdir, yarın belki sağlık olacak. Daha başka temel ihtiyaçlar olacaktır." dedi.

Az önce ABD Başkanı Barack Obama ile Orlando'daki olay nedeniyle telefon görüşmesi yaptığını anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bu, bir adi suçlu mudur, bir terörist midir ayrı konu. Asıl olan elliye aşkın insanın orada öldürülmüş olmasıdır. Tüm bu olaylara karşı ortak bir tavır içerisinde olmamız asıl olandır. Çünkü, terörizm insanlığın ortak sorunudur. Bunu, bir uluslararası mutabakat içerisinde başarmaya mecburuz. Başarmadığımız takdirde terör her gün birimizin kapısını çalacaktır.

Terörizm sorunu karşısında sergilenen ikircikli tutum, diğer konuların çözümü hususunda bize ümit vermiyor. Çünkü, dünyada bunun en ağır bedelini ödeyen ülke biziz. Biz, her zaman teröre karşı işbirliğine hazır olduk. Tüm terör örgütlerine karşı, aynı şekilde muamele edilmedikçe, bu belaya karşı muvaffak olmamız mümkün olmayacaktır. Aynı şekilde, uluslararası güvenlik sisteminin de yeniden inşası şarttır. Genel olarak, Birleşmiş Milletler özellikle de Güvenlik Konseyi, sağlıklı çalışmıyor. İnsanlığın, toplumların, ülkelerin sorunlarına çözüm üretemeyen bir uluslararası kuruluş, bir süre sonra etkisini yitirmeye mahkumdur.

Burada bir sorun var. Bu sorunu süratle çözmemiz gerekiyor. Aksi takdirde herkes kendi başının çaresine bakmaya mecbur kalacaktır. Dünya için asıl büyük kriz de işte o zaman başlayacaktır. Bundan dolayı, 'dünya beşten büyüktür' diyorum. Zira, dünyayı 196 ülkeyi, biz beş ülkenin dudakları arasına mahkum edemeyiz. Hatta, hatta bir ülkenin dudakları arasına mahkum edemeyiz."

Şu anda Asya, Avrupa ve Amerika'nın kıtalarının temsilcilerinin olduğu bir Güvenlik Konseyi olduğunu anımsatan Erdoğan, "Peki, diğer kıtalar niye burada temsil edilmiyor? Diğer, inanç grupları, niye burada temsil edilmiyor? Bir milyar 700 milyon Müslümanın olduğu dünyada, halkı Müslüman olan bir ülke Güvenlik Konseyinde yok. Böyle, adalet olur mu? Böyle bir Güvenlik Konseyinden adalet çıkar mı? Diyorum ki, tüm inanç gruplarının temsil edildiği bir Güvenlik Konseyi, tüm kıtaların, tüm dünyanın temsil edildiği bir Güvenlik Konseyi'nin olması lazım ve burada geçici üyeler olmamalı. Üyelerin hepsi, daimi üye olmalı, 20 tane daimi üye. Dönerli olarak bunlar değişmeli. Her üye değiştikçe ne olacaktır dünyada, temsil yetkisi gelecektir. Temsil yetkisi geldikçe diyecektir ki 'Evet, ben de adamım. Beni de adam yerine koydular. Ben de burada varım, bir temsil yetkim var. Ben de burada şu anda söz söylüyorum' diyecektir." diye konuştu.

Erdoğan, artık dünyanın Birinci Dünya Savaşı'nın şartları altında yaşamadığını vurgulayarak, dünyanın çok değiştiğini söyledi. Şartların güncellenmesi gerektiğinin altını çizen Erdoğan, "Bu güncellenmeyi yapmadığımız takdirde dünya şu anda yaşadığı zulme aynen mahkum olmaya devam edecektir. Çok açık ve net söylüyorum, güçlü olanın değil haklı olanın, zalimin değil mazlumun hukukunu koruyacak bir uluslararası güvenlik sistemini derhal oluşturup, işler hale getirmeliyiz." dedi.

Erdoğan, "Esasen, benzer sıkıntılar ekonomiden sağlığa, eğitimden çalışma hayatına kadar hemen tüm uluslararası kuruluşların işleyişlerinde mevcuttur. Dünyadaki uluslararası kuruluşların, topyekün bir yeniden yapılanmaya ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Bugün yaşadığımız sorunların bu kaçınılmaz sorunların başlangıcı, hızlandırıcısı olmasını diliyorum." ifadelerini kullandı.

"FAİZ YATIRIMCI İÇİN TEŞVİK AMACI OLAMAYACAKSA, ZULÜM ARACI OLUR"

Büyükelçilere ve iş adamlarına seslenen Erdoğan, ekonomik dengesizliğin, doğu ile batı ve kuzey ile güney arasındaki ilişkilerin temel fay hatlarını oluşturduğu değerlendirmesinde bulundu. Erdoğan, bu dengesizliklerin üzerinde durmayacağını dile getirerek, "Ama şu gerçeği hep birlikte görmemiz gerekiyor. Ekonomik uçurumları kapatmadan beşeri dalgalanmaların önüne geçemeyiz. İnsani yardımlar, sadece faciaları, felaketleri önlemeye yeter. O da bir süre. Asıl olan üretimi ve ticareti daha dengeli hale getirmektir." diye konuştu.

"Faizin zulmü altında inim inim inleyen ülkeler olduğunu" ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Başta kendi ülkem olmak üzere. Bundan da kurtulmamız lazım. Çünkü, faiz yatırımcı için eğer bir teşvik aracı olacaksa anlamlıdır. Ama faiz, yatırımcı için bir teşvik amacı olamayacaksa, bir zulüm aracı olmaya döner.

Şu anda gelişmiş ülkelere bakıyoruz. Amerika'da faiz oranı nedir, 0.50. Avrupa ülkelerine bakıyoruz yine sıfır civarında. Peki bizde? Komisyonuyla filan baktığımız zaman 15-16-17. Burada yatırım olur mu? Yatırım olsa dahi, burada sıkıntı var. Nedir bu sıkıntı? Ayakları üzerinde duramayan yatırımcı var. Zaten, sözleşmeler biliyorsunuz incik büncük karınca yazısı. Bunu getirip yatırımcının önüne koyduğu zaman, yatırımcı bu metni okuyor mu? İnanın okumuyor. Hemen imzayı atıyor mu? Zaman da yok, okumaya da fırsat yok. 'Yeter ki şu parayı bir alayım.' diyor ve imzayı atıyor. Böyle, bir ekonomi dünyası olamaz. Bunun bir defa süratla çözüme kavuşturulması lazım.

Şu anda Hükümetimizle bu konuda mutabakatımız var. İnşallah, bu işi çözeceğiz. Kısa zamanda bu işi başaracağız. Ben şimdi burada iş adamlarımızın yanında aynı masada oturuyorlar, büyükelçilerimiz var. Değerli Büyükelçilerimize de sesleniyorum ve diyorum ki 'Türkiye ile ilişkilerde sizleri önemli bir köprü olarak görüyorum. Türkiye ile ilişkilerde Türkiye, temsil ettiğiniz ülkenin kaçıncı müşterisi veya kaçıncı sırada? Biz, size neler verebiliriz ve sizlerden neler alabiliriz?' DEİK yetkililerine onu da söyledim. 'Büyükelçilerle çok daha sıkı bir görüşme içerisinde olacaksınız. Bu ilişkileri artıracaksınız ve ne satabiliriz ne alabiliriz?' Burada önemli bir köprüyü oluşturmak lazım."

Erdoğan, bu konuda DEİK yetkileri kadar Büyükelçilerin de sorumluluğu olduğuna inandığını vurgulayarak, "Buradaki sürenizi lütfen Türkiye'nin güzelliklerini görmekle geçirmeyin. Biraz buradaki firmalarla ilişkileri de artırın." dedi.

İş adamlarına da Büyükelçiliklerin kapılarını çalmalarını tavsiye eden Erdoğan, "Büyükelçilerle ilişkileri geliştirin. Bütün bu alanlarda yapılacak yeni düzenlemelerin, mevcut çarpıklıkları daha da artırmaya değil tam tersine üretimi ve ticareti yaygınlaştırmaya inanıyorum ki yönelik olması gerekecektir." ifadesine yer verdi.

"KÖPRÜ ÜLKE DURUMUNDAYIZ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin birçok alanda köprü ülke durumunda olduğunu belirterek, Türkiye'nin Avrupa'nın Asya'nın Afrika'nın Kuzey Afrika ve Ortadoğu'nun yani dünya nüfusunun ticaretinin ve üretiminin ana omurgasını oluşturan bölgelerin merkezinde yer alan bir ülke olduğunu, bu bakımdan dünya ekonomisiyle ilgili her düzenlemenin doğrudan Türkiye'yi de etkilediğini söyledi.

Erdoğan, sahip olduğu potansiyel açısından Türkiye ile işbirliği yapıldığında kazanılacak, uzaklaşıldığında ise kaybedilecek bir ülke konumunda olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:

"Dünyadaki pek çok ülke için altından kalkılması güç hadiseler bizim için kontrol altında tutulabilir sorunlardır. İşte 2008 küresel finans krizinden bu yana yaşananları görüyorsunuz, gelişmiş ülkeleri dahi ciddi şekilde etkileyen bu kriz Türkiye'den benim deyimimle 'teğet geçti, teğet geçer' demiştim, böyle de oldu. Kesintisiz bir şekilde ekonomimiz büyümesini sürdürüyor. Suriye ve Irak'tan ülkemize gelen 3 milyonu aşkın sığınmacıyı 6 yıldır sorunsuz bir şekilde misafir ediyoruz. Terör örgütlerinin kendilerince çok büyük sonuçlar elde etmek gayesiyle başlattığı olaylar yaşadığımız kimi acı hadiselere rağmen önemli ölçüde kontrol altına alınmış bulunuyor. Bu tür olayların sayısı ve etkisi giderek azalacaktır. Bundan hiç endişem yok. Son bir yılda yaşanan hadiselerin ihracatımız ve turizmimiz üzerindeki olumsuz etkilerinin de kısa sürede telafi edileceğine inanıyorum. Bu konuda hükümetimizin ciddi çalışmaları olduğunu biliyorum. İş adamlarımız artık tüm dünyayı kucaklayan bir anlayışla herhangi bir yerde ortaya çıkan sorunu süratle diğer taraflardan telafi edecek tecrübeye ve esnekliğe ulaşmışlardır, bundan dolayı iş adamlarımızı kutluyorum, tebrik ediyorum."

"Büyük projelerimize yeniden hız verdiğimiz bir döneme girdik" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gündemimizde ülkemizin tamamında ve yurt dışında çok önemli alt yapı üst yapı yatırımları bulunuyor. Sadece kendimiz kazanmak için değil birlikte kazanmak, kazan kazan esasına dayalı olarak gittiğimiz hiç bir yerden hamdolsun elimiz boş dönmüyoruz. Parayla birlikte gönüller kazanmadığımız hiçbir işin hayrını, bereketini göremeyiz. Diyoruz ki gönül de kazanacağız." şeklinde konuştu.

Bugün aynı sofra etrafında buluştukları büyükelçilerin desteğiyle, iş adamlarının dünyada ayak basmadık yer, sıkmadık el, konuşmadık iş bırakmayacaklarına inandıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugün Irak ve Estonya büyükelçilerinin güven mektuplarını aldım. Masamın üzerinde şu anda alınmadık bir tane güven mektubu yok, bekleyen yok, hepsini bitirmiş vaziyetteyim, bugün bu salondaki tüm büyükelçilerimiz artık güven mektuplarını takdim etmiş büyükelçilerimizdir. Biliyorsunuz birçok yerde 3 ay, 4 ay, 5 ay, 6 ay, büyükelçiler bekletilir, dedik ki biz de bu olamaz." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Buradan sizler vasıtasıyla, tüm ülkelere tüm toplumlara ben şu mesajı vermek istiyorum; gelin temelinde insanlığın, ahlakın, adaletin, iyiliğin olduğu yeni bir dünya kurmak için hep birlikte mücadele edelim. Dünyayı herkes için yaşanabilir adil ve huzurlu bir yer haline getirelim. Türkiye olarak doğudan batıya, kuzeyden güneye, yakın ve uzak tüm komşularımızla tüm müttefiklerimizle daha güzel bir dünya inşa etmek için çalışıyoruz. Bu konuda iş birliğine her zaman açık ve hazır olduk, bundan sonra da açık olmaya devam edeceğiz. Türkiye Balkanlardan Kafkaslara, Ortadoğu'dan Kuzey Afrika'ya uzanan geniş ve stratejik önemi haiz bir coğrafyanın ortasında bulunuyor. Bunu kendimiz, bölgemiz ve dünya için büyük bir fırsat olarak görüyorum. Biz ne İslam dünyasıyla bağlarımızdan dolayı batıya sırtımızı döneriz ne de Avrupayla Amerikayla, Asyayla ve Latin Amerikayla olan ilişkilerimizden dolayı Ortadoğu'ya yahut Afrika'ya sırtımızı döneriz. Biz dış politikayı sıfır toplamlı bir oyun olarak görmüyoruz, tersine dış politikada karşılıklı saygı ortak değerler ve ortak çıkarlar ekseninde bir kazan kazan dengesinin kurulabileceğine inanıyoruz."

Erdoğan, "Bu çerçevede Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne tam üyeliğini stratejik bir hedef olarak görüyoruz. Avrupa siyasetinin sorunlar karşısında tıkandığını ve çözüm üretemediğini özellikle bu tür durumlarda zaman zaman Türkiye karşıtlığına yöneldiği bir gerçektir, bu da bizi üzüyor. İlişkilerimize uzun vadeli olarak ve geniş bir açıdan bakarak bu tür dönemsel sorunları bir kenara bırakıp, stratejik hedeflerimiz üzerinde yoğunlaşmamız gerekiyor" dedi.

"VİZE SERBESTİSİ BİTME NOKTASINDA!"

Avrupa'da 6 milyonu aşkın Türk'ün yaşadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, vize serbestisi için gerekli hazırlıkları Türkiye'nin sürdürdüğünü belirterek, "Biz bir tarafta Avrupa Birliği ile tam üyelik müzakerelerini yürütürken, diğer tarafta mülteci sorununa çözüm bulmak için de gayret sarf ediyoruz. Türkiye'nin terörle mücadele kapasitesini zaafa uğratacak hiçbir adımı atmamız elbette mümkün değildir. Esasen vize serbestisi için gerekli hazırlıkları biz sürdürdük, aslında bitme noktasında. Bu konuda Türkiye'nin terörle mücadeledeki hassasiyetlerini de gözeten olumlu bir netice alacağımıza ben inanıyorum." değerlendirmesinde bulundu.

Erdoğan, "Bilindiği gibi bu yıl Türkiye olarak İslam İşbirliği Teşkilatı dönem başkanlığını devraldık. Önümüzdeki iki yıl İslam ülkeleri arasındaki bağları güçlendirmek ve acil sorunlara çözüm bulmak için yoğun bir mesai harcayacağız. İslam dünyası her alanda çok büyük imkanlara ve potansiyele sahiptir, bunları bütün insanlığın faydası için hayata geçirmemiz, yeni nesillere daha özgür ve daha müreffeh bir gelecek bırakmamız gerekiyor. Müslüman ülkeler, kendi sorunlarını çözmek için herkesten daha fazla çalışmak zorundadır." dedi.

"3 TEHLİKEYE KARŞI DİKKATLİ VE AKILLI OLMAK GEREKİYOR"

Daha öncede ifade ettiği gibi üç tehlikeye karşı çok akıllı ve dikkatli olmanın gerektiğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bir mezhepçilik, bizler asla mezhepçiliği kabul etmiyoruz. Türkiye ağırlıklı olarak Sünni'dir ama Sünnilik bir mezhep olarak sadece bir yoldur, asla bir din değildir ve biz Sünniliği asla tabulaştırmayız. Şia o da bir mezheptir ama asla bir din değildir. Ne Şia'nın Sünni'ye ne Sünni'nin Şia'ya üstünlüğünü tartışamayız, eğer böyle bir tartışma içerisine girersek işte o zaman bu mezhepçilik bizi Allah göstermesin; teröre götürür. Şunu zaten bölgede yaşamıyor muyuz, şu anda bölgede bunu yaşıyoruz; Irak'ta yaşanan bu, Suriye'de yaşanan bu, Yemen'de yaşanan bu, dünyanın birçok yerinde maalesef yaşanan bu. Onun için mezhepçiliği bir kenara koyacağız. Hepsinin üstünde ne var İslam var, öyleyse biz Müslüman olarak birbirimizi seveceğiz, ona bakacağız."

İkinci tehlikenin ırkçılık olduğuna işaret eden Erdoğan, "Bizim dinimizde ırkçılık yok. Türkiye'de Türk'üyle, Kürt'üyle, Laz'ıyla, Çerkez'iyle, Gürcü'süyle, Abaza'sıyla, Roman'ıyla, Boşnak'ıyla, Arnavut'uyla 79 milyon biz tek milletiz ve yaratılanı Yaradan'dan ötürü severiz anlayışıyla birbirimizi sevmek zorundayız, ölçü bu. Rabbimiz ne buyuruyor, ne Arap'ın Arap olmayana, ne Arap olmayanın Arap'a üstünlüğü yoktur, üstünlük 'takva'iledir. Kim Allah'a daha yakın olursa en üstün olan odur." dedi.

Üçüncü tehlikenin de terörizm olduğunu ve terörle mücadeleyi kararlılıkla sürdüreceklerini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

"Teröre karşı da hep beraber bir mücadele vereceğiz. İşte şu anda bizim güneydoğudaki ülkemizin İstanbul Ankara gibi vilayetlerinde yaşadığımız olaylar terörün örnekleri. Operasyonlar esnasında da içeride ve dışarıda yaklaşık biz de 7 bini aşkın teröristi etkisiz hale getirdik, peki duracak mıyız, hayır durmayacağız, bu iş bitecek, ya olacak ya olacak, bu ülke huzura kavuşacak. Bu milletin huzurunu kaçırmaya kimsenin hakkı yok. Devletin görevi nedir; can güvenliğini sağlamaktır, mal güvenliğini sağlamaktır. Öyleyse şu anda devlet de bu görevini yapmaktadır. Can güvenliğini de mal güvenliğini de sağlayacağız. Bu teröristler ya silahlarını gömecekler, betonu dökecekler, ondan sonra koordinatlarını verecekler. Bunları yapmıyorlarsa o zaman da bu ülkeyi terk edip gidecekler. Bu işin başka çıkışı yoktur."

"Bizim güneyimizde, bir terör örgütünün yapılanmasına asla müsaade edemeyiz" diyen Erdoğan, dostların da bu konudaki yaklaşımlarını tekrar gözden geçirmelerini istedi.

Dün akşam Mardin'de askerlerle yaptığı iftar programını hatırlatan Erdoğan, "Biz bütün bu sorunları aşacak güce ve iradeye sahip olduğumuza inanıyorum. İşte dün akşam hiç haber vermeden iftarımızı Genelkurmay Başkanımla, bazı kuvvet komutanlarımla birlikte Mardin'de kışlada askerlerimizle beraber açtık. Onlar için de sürpriz oldu. Onlarla beraber bir iftar yaptık. Onların gözlerindeki parıltıyı gördüm ve onlardaki imanı gördüm, inancı gördüm, kararlılığı gördüm, şehadete olan yaklaşımlarını gördüm. Allah onları doğuran anne ve babalardan razı olsun ve o askerimize de Rabbimiz güç, kuvvet versin." değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ramazan ayının tüm Müslümanlara, insanlığa hayırlı olmasını ve daha güzel bir dünyanın müjdecisi olmasını temenni etti.

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23