Hayatın fani olduğunu, dünyaya imtihan için gönderildiğimizi, burada ebedî saadeti kazanmak veya kaybetmek davası ile karşı karşıya olduğumuzu asla aklımızdan çıkarmamalıyız. Her şey Allah’ın rızasını kazanmamıza bağlı.
Ali Erkan Kavaklı
Ramazan, Allah rızasını kazanmak için gayret ayı. Diğer zamanlardan farklı olarak Rabbimizle birlikte olduğumuz ibadet saatleri artıyor.
Oruç tutuyor, daha fazla namaz kılıyor, daha fazla Kur’an okuyoruz.
Nefsimize en fazla söz geçirdiğimiz, onun bizi dünyaya çağıran isteklerine en fazla hayır diyebildiğimiz mübarek bir ay.
Başka zamanlarda nefsimize kabul ettiremediğimiz birçok ibadeti yapma konusunda nefsimizi ikna edebiliyoruz.
Ramazan bağışlanma ayı. Yüce Mevla, Ebû Hüreyre’den (ra) rivayet edilen bir hadisin bildirdiğine göre Resûlullah sallalllahu aleyhi ve sellem şu müjdeyi veriyor:
“Kim, faziletine inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhârî, imân 28, Savm 6; Müslim, Sıyâm 203)
Hayat oyun ve eğlenceden ibaret değildir. İnsan niçin yaratıldığını asla aklından çıkarmamalı.
Yüce Mevla, “Ben insanları ve cinleri sadece bana ibadet etsinler diye yarattım” buyuruyor.
İnsan bir yolcudur, dünyada ebedi kalmak mümkün değil, yolcu gideceği yeri düşünmek zorundadır.
Yunus Emre hayatın çarçabuk geçeceğini ne güzel ifade eder:
“Geldi geçti ömrüm benim
Bir yel esip geçmiş gibi.
Hele bana şöyle gelir,
Bir göz açıp yummuş gibi.”
İş bu söze Hakk tanıktır
Bu can gövdeye konuktur
Bir gün ola çıka gide
Kafesten kuş uçmuş gibi.”
Hayat treni hızla bizi kabre doğru götürdüğünü göre ebedi hayat için hazırlanmak gerekir.
Hz. Âişe (ra), Peygamberimizin (sav) ebedi hayat için ramazan ayında çok sıkı çalıştığını anlatır, şöyle der:
“Ramazan ayının son on günü gelince Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem geceleri ibadetle ihyâ eder, ailesini uyandırır, kulluğa soyunup paçaları sıvardı.” (Buhârî, Leyletü’l-kadr 5; Müslim, İtikâf 7)
Dünya hayatı aldatıcıdır. İmam-ı Gazali, ölen herkesin pişman olacağını söyler. Her insan hayatı daha iyi değerlendirebileceğini ölünce fark edecek ve keşke diyecektir.
Yunus Emre, dünya hayatının insanı mutlu etmeyeceğini şöyle ifade eder:
“Yunus bunda gelen gülmez
Kişi muradına ermez
Bu fanide kimse kalmaz
Derdim vardır inilerim.’
Ölümü düşünerek yaşarsak herhalde çok az pişman olmayız. Ölüm düşüncesi, ölüm ötesini düşünmek insanın nefsine söz geçirmesinde çok önemli bir etkendir.
‘Her nefis ölümü tadacaktır’ buyurur Cenab-ı Hakk.
Hayatın fani olduğunu, dünyaya imtihan için gönderildiğimizi, burada ebedî saadeti kazanmak veya kaybetmek davası ile karşı karşıya olduğumuz asla aklımızdan çıkarmamalıyız. Her şey Allah’ın rızasını kazanmamıza bağlı. Dünyada benim dediğimiz şeyler kalacak. Kefenin cebi sadece iyilik ve sevaplarla dolacak.