Hükümet’e karşı kirli operasyonda ittifak oluşturan Cemaat ile TÜSİAD, çok değil 1 yıl öncesine kadar birbirlerini boğazlıyorlardı. Cemaatin yayın organları TÜSİAD’ı “Ergenekoncuların finansörü olmakla ve hükümet devirmekle” eleştirirken, TÜSİAD da Cemaat’e “AK Parti’yi destekliyor”, “Devlet içerisinde kadrolaşıyor” diye tepki gösteriyordu.
RAMAZAN ALKAN / ANKARA - 17 Aralık kirli operasyonuyla birlikte AK Parti Hükümeti’ne ve milli iradeye karşı ittifak oluşturan Gülen Cemaati ile zenginler kulübü TÜSİAD, 1 yıl öncesine kadar birbirlerini boğazlıyorlardı. Cemaatin yayın organları TÜSİAD’ı “Ergenekoncuların finansörü olmakla ve hükümet devirmekle” eleştirirken, TÜSİAD da Cemaat’e “AK Parti’yi destekliyor”, “Devlet içerisinde kadrolaşıyor” diye tepki gösteriyordu.
CEMAAT TÜSİAD’I AMERİKANCI OLMAKLA SUÇLUYORDU
Fethullah Gülen’in geçtiğimiz günlerde internete düşen ses kayıtlarına yansıyan tapelere göre Cemaat’in başta Koç grubuyla olmak üzere Türkiye Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) ile sıkı bir ilişki içerisinde olduğu ortaya çıkmıştı. Önceki gün Başbakan Erdoğan bu iki grup arasındaki bağlantıya atıf yaparak karanlık yapıların Türkiye’yi kaosa sürüklemeye çalıştıklarını ifade etmişti. 17 Aralık operasyonu sonrası AK Parti Hükümeti’ne karşı birlikte hareket eden TÜSİAD üyeleri ile Gülen Cemaati kısa bir süre öncesine kadar birbirlerine düşman olarak bakıyorlardı. Özellikle Ergenekon Davası sürecinde TÜSİAD’ın darbeciler yanında olmasından rahatsız olan Cemaat, yayın organları aracılığıyla “Büyük patronlar” kulübünü sert bir dille eleştiriyordu. Cemaat, Ergenekon İddianamesi’ne yansıyan bilgilere dayanarak TÜSİAD’ı “Amerikancı kuvvetlerin iş ortağı” olmakla eleştiriyordu.
ZAMAN DÜN BÖYLE DİYORDU
Haberde şu bilgilere yer verilmişti: “Amerika’nın talimatıyla TÜSİAD’ın Süleyman Demirel’i, Tansu Çiller’i Başbakan yaptığı belirtiliyor. Milli yanı bulunmayan TÜSİAD’ın gerçekte Amerikancı kuvvetlerin ve uluslararası büyük mali sermayenin iş ortağı konumunda olduğu kaydediliyor. Ergenekon İddianamesi’nin ek delil klasörlerinde ‘TÜSİAD Gerçeği’ni gözler önüne seren bilgiler de yer alıyor... TÜSİAD’ın ‘Kanarya Sevenler Derneği’ gibi sıradan bir dernek olmadığı anlatılırken, hükümetler kurduğu, hükümetler devirdiği, istediği yasayı çıkarttığı kaydediliyor ve ‘Bir genelkurmay merkezidir. Askeri genelkurmay değil, para piyasalarının, ekonomiyi elinde tutanların karargâhıdır’ deniliyor.”
TÜSİAD’A 3 MAYMUN ELEŞTİRİSİ
Cemaat, 2010 yılında yapılan 12 Eylül referandumunda da TÜSİAD’a karşı olduğunu yayınladığı haberlerde göstermişti. “TÜSİAD’da üç-beş kişinin dediği oluyor” diyen Cemaat’in yayın organları derneğin yeni anayasa değişikliği sürecinde 3 maymunu oynadığını söylemişti. Patronlar derneğinin referanduma karşı çıkarak Milli İrade’nin karşısında durduğunu ifade eden Cemaat o dönemki haberlerinde şu ifadelere yer vermişti: “Bugün 3 maymunu oynayan TÜSİAD, 1995’te yaptığı açıklama ile ‘Anayasa değişikliği parlamentonun onurudur’ diyerek TBMM’ye seslenmiş ve ‘Ağır bir fatura ödememek için yeni bir anayasa’ demişti. 2001 yılında ise TÜSİAD 5 STK ile birlikte anayasa değişikliğine ‘evet’ başlığı altında gazetelere ilan vermişti.”
TÜSİAD KADROLAŞMADAN RAHATSIZDI
TÜSİAD, Ümit Boyner zamanında cemaate ağır suçlamalarda bulunmuş, en tehlikeli grubun Gülen Cemaati olduğunu savunmuştu. Derneğin bir önceki başkanı olan Boyner, cemaati şeffaf olmamakla suçlarken, devlet içindeki kadrolaşmasına karşı çıkmıştı. “TÜSİAD olarak şeffaflığa, hesap verilebilirliğe” önem verdiklerini söyleyen Boyner, şeffaflıktan uzak bir “halının altına süpürme” tavrının doğru olmadığını belirtmişti. Cemaatin yargıdaki etkisinden endişe ettiğini dile getiren Boyner, Fethullah Gülen ve cemaati hakkında şunları söylemişti: “Biz bireyin odakta olduğu demokratik sistemden bahsediyoruz. İsteğimiz buyken biatın ana kavram olduğu cemaatin yeri tartışılır. Ama cemaat ve tarikat gerçeği var. O zaman ismini koyalım. Ben şu cemaatim, gelirim şu kadardır. Ben şu partiye destek veriyorum desinler. Bunu kodlaya kodlaya bir yere varamayız. Bir cemaat lideri gidin oy verin diyor. Bu bizim hayatımıza girmiş, kaynakları nelerdir bilmemiz lazım...”
