Anadolu’nun bin yıllık konargöçerlik kültürünü Sarıkeçili Yörükleri sürdürüyor. Kışın yüzünü göstermesiyle ılıman iklimin etkili olduğu Mersin’e gelen Yörükler, “Çadırda doğduk, büyüdük, başka bir yerimiz yok” diyor.
Konargöçerlik yaşam tarzının Anadolu’daki son temsilcilerinden olan Sarıkeçili Yörükleri, gelişen teknolojiye rağmen bin yıllık geleneklerinden vazgeçmiyor. Yaz aylarını, serin yaylalara sahip olduğu için Konya ve Karaman’da geçiren Yörükler, kışın gelmesiyle birlikte ılıman iklimin etkili olduğu Mersin’in yolunu tutuyor.
Torosların engebeli yollarını arşınlıyorlar
Zorlu yolculuk öncesi evi bildikleri çadırları söken, yufka ekmek, peynir ve yoğurt hazırlayan Sarıkeçililer, eşyalarını yükledikleri develeri ve tek geçim kaynakları olan keçileriyle Torosların engebeli yollarını arşınlıyor. Yolculuk boyunca birçok yerde konaklayan Yörüklerin son durağı, Gülnar ve Silifke ilçesindeki ormanlık alanlar oluyor.
“Aslında dağın bekçileri, ormancısı biziz”
Konargöçerlerden 4 kişilik Uçar ailesi, bir aylık yolculuğun ardından vardıkları bin rakımdaki Taşoluk Yaylası’na çadırlarını kurdu. 60 yaşındaki Hatice Uçar, “Çadırda doğduk, büyüdük, başka bir yerimiz yok. Hayatta kon-göç, kon-göç yaparak uğraşıyoruz” derken, Ali Uçar da “Aslında dağın bekçileri, ormancısı biziz. 24 saat, gece ve gündüz ormanın içerisindeyiz. Ne olursa olsun devletimize, kanunlarımıza bildirmek zorundayız” ifadelerini kullandı.