• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Bediüzzaman FETÖ'yü tarif etmiş: 2016'da müthiş bir tokat yiyecek!

Yeniakit Publisher
2016-08-03 21:43:00 - 2016-08-10 13:35:17
Bediüzzaman FETÖ'yü tarif etmiş: 2016'da müthiş bir tokat yiyecek!

Gazeteci Yazar Fatih Uğur Fetullah Gülen ve örgütü ile ilgili geçtiğimiz aylarda çarpıcı bir yazı kaleme almıştı. Uğur, Bediüzzaman Said Nursi FETÖ'yü 'dehşetli cemaat' şeklinde tarif ederken "12, 13, 14 ve 16 tarihlerinde tokat yiyeceğini" Risale-i Nur'da yazdığını kaydetti. Fatih Uğur Bediüzzaman'ın bu ifadelerini 2016 şeklinde tevil etti.

Türkiye Gazetesi Yazarı Fuat Uğur, ilginç bir iddiada bulundu. Uğur, Risale-i Nur'da yer alan öngörülerinin Fethullah Gülen'i tedirgin ettiğini ve Tahşiye olayının bu nedenle yaşandığını söyledi.

Tahşiye davasının Gülen örgütünün en acımasız kumpaslarından biri olduğunu söyleyen Uğur, "Fetullah Gülen tahşiye davasının ilk işaretini televizyonlarından yayınlanan bir konuşmasında vermişti. Operasyon bizzat Hidayet Karaca tarafından ve STV’deki bir dizi üzerinden yürütüldü. Sonra da “Tahşiyeciler” denen küçük bir grubu yok etmek için akla hayale sığmayacak tezgâhlar yaptılar, insanların hayatlarını kararttılar" dedi.

"Gülen Tahşiyecilerle neden bu kadar uğraştı?" diye soran Uğur, "Bediüzzaman’ın gizemli notları"ndan yola çıkarak yorumda bulundu:

"Çünkü büyük cemaat değildi, üç beş evi olan bir gruptu sadece. Bu soru ilk önceleri cevapsız kaldı. Paralel Yapı’nın mutlaka kendilerine göre önemli bir sebebi vardır diye düşünenler yanılmadılar. Çünkü Tahşiyeciler Bediüzzaman’ın gizemli tanımlarını haşiye, yani dip not olarak açıklıyorlardı. Tuhaftı ama Bediüzzaman’ın on yıllar öncesinden kaleme aldığı öngörüleri âdeta Fethullah Gülen’i tarif ediyordu. Gülen aşırı derecede tedirgin oldu ve dikkatlerin üzerine toplanacağını, Bediüzzaman’ın kendisini işaret ettiğinin anlaşılacağını fark etti. Bu durum Fethullah Gülen açısından çok tehlikeliydi. Cemaat tabanında zor duruma düşebilir, itibarını kaybedebilirdi.
 
İşte o haşiyelerden birinde Bediüzzaman Said Nursi'nin, Nur talebelerinin siyasetten uzak durmasını istediği Şualar Risalesi’nden bir bölüm yer alıyordu ve şöyle deniyordu:

“Beşinci esas: Risale-i Nur şakirtlerinin, mümkün olduğu kadar siyasete ve idare işine ve hükümetin icraatına karışmaması bir düstur-u esasîleridir. Çünkü hâlisâne hizmet-i Kur’âniye, onlara her şeye bedel, kâfi geliyor.
 
SİYASETE GİRENLER HİZMETİN KUDSİYETİNİ BOZAR
 
Hem şimdi hükmeden öyle kuvvetli cereyanlar içinde siyasete girenlerden hiçbir kimse, istiklâliyetini ve ihlâsını muhafaza edemez. Her hâlde bir cereyan onun hareketini kendi hesabına alacak, dünyevî maksadına âlet edecek, o hizmetin kudsiyetini bozacak. 
 
BİRİNİN HATASIYLA MASUM TARAFTARLAR EZİLECEK
 
Hem maddî mübarezede şu asrın bir düsturu olan eşedd-i zulüm ve eşedd-i istibdat ile birinin hatâsıyla onun mâsum pek çok taraftarını ezmek lâzım gelecek. Yoksa, mağlûp düşecek. (Şuâlar, On Dördüncü Şuâ, s. 568)
 
DEHŞETLİ CEMAATLERİN TOKAT YİYECEĞİ YILLAR
 
Bediüzzaman daha sonra çeşitli risalelerinde içlerinden çıkacak bir grubun geniş bir daireye yayılacağını, risale-i nurlara sırtlarını döneceğini ve bir “şahsiyet”i öne çıkaracaklarını, bu “şahsiyet”in her şeyin önüne geçeceğini belirtiyordu. Bediüzzaman bu grubu tanımladıktan sonra Emirdağ lahikası sayfa 208’de aynen şöyle demişti:

Büyük dairede onun gibi dehşetli cemaatler siyasi islamiyeye darbe vurduklarından, 12-13-14-ve 16 tarihlerinde tokatlar yiyecekleri ihtar edildi.
ÖNE ÇIKAN VİDEO

Gülen’i çıldırtan tam da buydu. Bediüzzaman Said Nursi’nin on yıllar öncesinden yazdığı risalelerinde Onu anlattığı gün gibi aşikârdı. Gülen risalelerde kendini bulmuştu. 

RİSALE-İ NUR'UN GÜLEN'İ TARİF EDEN BÖLÜMLERİNİ TAHRİF ETTİLER

Fatih Uğur başka bir yazısında FETÖ'cülerin Risale-i Nur'u tahrif ederek o bölümleri değiştirdiğini belirtti

İşte o yazı:

Tahşiye notlarının çılgına çevirdiği FETÖ

Çılgına dönmelerini anlıyorum tabii.

Tahşiye kumpasını yapmalarının sebebi, bu küçük grubun Said Nursi’nin Fethullah Gülen’i ve onun yapacaklarını tarif eden öngörülerini, notlar halinde ve anlaşılır biçimde yayınlamalarıydı.

Önceki günkü yazım, gözü dönmüşlüklerinin her zaman zuhur edebileceği yolundaki potansiyellerinin hâlen mevcut olduğunu gösterdi.

Said Nursi’nin risalelerini kafasına göre yorumlayan ve çarpıtılmış kitapları yayınlamasıyla bilinen biri çıkmış, paralelcilerin gazetelerinde hakaretler yağdırıyor.

Ben cevap verecektim ama vazgeçtim. Aslında ona ben cevap vermeyeceğim. Yazıma kaynaklık eden Ümit Akdemir tek tek yanıtlamış. Ben yalnızca aralara notlar düştüm.

1- Yazının uzun bölümünü oluşturan Bediüzzaman’ın Şualar risalesine bir cevap yok. Bunu kabul ediyorlar. Orada ne diyor yeniden hatırlayalım:
“Beşinci esas: Risale-i Nur şakirtlerinin, mümkün olduğu kadar siyasete ve idare işine ve hükümetin icraatına karışmaması bir düstur-u esasîleridir. Çünkü hâlisâne hizmet-i Kur’âniye, onlara her şeye bedel, kâfi geliyor. Hem şimdi hükmeden öyle kuvvetli cereyanlar içinde siyasete girenlerden hiçbir kimse, istiklâliyetini ve ihlâsını muhafaza edemez. Her hâlde bir cereyan onun hareketini kendi hesabına alacak, dünyevî maksadına âlet edecek, o hizmetin kudsiyetini bozacak. Hem maddî mübarezede şu asrın bir düsturu olan eşedd-i zulüm ve eşedd-i istibdat ile birinin hatâsıyla onun mâsum pek çok taraftarını ezmek lâzım gelecek. Yoksa, mağlûp düşecek. Şuâlar, On Dördüncü Şuâ, s. 568”

2- Paralel yazar Emirdağ lahikasındaki cümleye saptırarak cevap veriyor. Büyük dairede onun gibi dehşetli cemaatler siyasi islamiyeye darbe vurduklarından, 12-13-14-ve 16 tarihlerinde tokatlar yiyecekleri ihtar edildi cümlesindeki “tarihlerinde” yerine “zarfında” kelimesini koyup kurnazlıkla tüm cümleyi saptırabileceğini sanıyor. Hâlbuki Bediüzzaman burada geçmişte verdiği bir işaretin vuku bulduğunu “12, 13, 14 ve 16 sene zarfı” cümlesini değiştirerek “12, 13, 14 ve 16 sene tarihlerinde tokatlar yiyecekleri ihtar edildi'' diyerek net bir ifade kullanıyor.

3- Said Nursi geçmişte ne söylediğini hatırlatarak aynının gelecekte de olacağını açık açık öngörmüştür. “İsabet var” diyerek gelecekte de isabet edeceğini anlatmak istemiştir.

4- Bu bölümde Gülencilerin tahrifatçısı açık açık sahtekârlık yaparak ve cümleden siyaset-i islamiyyeyi çıkartarak rol değişikliği yapıyor ve Fethullah Gülen’i tokat atan konumuna getiriyor. Bunu ancak deve kuşları anlamaz. Hâlbuki fitneyi çıkartan Gülen, şu anda da çok aşikâr ki tokat yiyor. Ha “Onun keyfi yerinde, Pensilvanya’da bir eli yağda bir eli balda” diyebilirsiniz. Eh tabii haklısınız, cemaatinin yediği tokatlardan ona ne. Nasıl olsa keyfi yerinde.

5- Said Nursi, sonradan gelecek cemaatten bahsederken elbette Fethullah Gülen’in ismini vermiyor. Bu zaten şirk koşmak olurdu. Bir miktar aklı olan bundan mutluluk duymak yerine öngörüdeki tarifin tıpatıp Gülen olmasından dolayı utanır ve endişelenir.

6- Şeytanla iş birliği yaptıkları için yalana dolana, çarpıtmaya başvurmak artık paralel yapıda gelenek haline geldi. Hem “Bu tür ihbar-ı gıyabiler net değildir” diyor, hem de anlamış gibi yaparak karşısındakine cahil diyor. Başka çıkar yolları yok çünkü rezil oldular. Farklı fikre ve gerçekleri yazanlara hakaret ederek cemaat tabanına “Aman ha sakın bunlara inanmayın, Hocaefendimiz zinhar risalelerde tarif edilen adam değildir” mesajı vermekteler.

7- Risalelerde “oldu ve olacak” diye iki zaman dilimi vardır. Bu risalelerde Bediüzzaman’ın geçmişte sözünü ettiği şahsı maneviye idi. Ama gelecekte sözü edilen hem şahıs hem de topluluk. Saptırma uzmanı paralel hoca ısrarla geçmişteki “olmuş”u hatırlatarak gelecekte işaret edilenin Fethullah Gülen olduğunu saklamaya çalışıyor.

8- İşin daha da ilginç yanı bu risaleleri Bediüzzaman’ın talebeleri çok iyi anlıyorlar ve yorumluyorlar. Bediüzzaman’ın talebesi olmayan bu paralel mürid tekrar okusun.
 
Okurlarımdan Sait Peker şöyle yazmış:
 
29. Mektupta 5. Desisesi şeytaniye “En tehlikelisi budur ki…” ile başlayan kısmı okursanız Fethullah Gülen'in ne kadar tehlikeli olduğunu göreceksiniz. Evet 2016 tarihi gizli zındıka komitesi adına hareket eden Fethullah Gülen, DHKP-C, TİKKO, PKK gibi tüm dehşetli cemaatlerin müthiş tokat'lar yiyeceği tarihtir.

Tüm ihanet şebekeleri yerden yere vurulacak. Ama Fethullah Gülen Kuran'a ihanet ettiğinden ondan intikamını Kur’an alacak ve o ihanetçiyi yerden yere vuracak.

Bir başka okurumuz İsmail Kartal ise Sait Peker’in sözünü ettiği Mektubat/426’yı göndermiş. Çok ilginç, eski kelimeler ve deyimlerle dolu ama çok rahatlıkla anlaşılabiliyor. Kimi anlattığı ise kolaylıkla bulunabilir.
 
"Bir şey daha kaldı, en tehlikesi odur ki: İçinizde ve ahbabınızda, bu fakir kardeşinize karşı bir kıskançlık damarı bulunmak, en tehlikelidir. Sizlerde mühim ehl-i ilim de var. Ehl-i ilmin bir kısmında, bir enaniyet-i ilmiye bulunur. Kendi mütevazi de olsa, o cihette enaniyetlidir. Çabuk enaniyetini bırakmaz. Kalbi, aklı ne kadar yapışsa da; nefsi, o ilmî enaniyeti cihetinde imtiyaz ister, kendini satmak ister, hattâ yazılan risalelere karşı muaraza ister. Kalbi risaleleri sevdiği ve aklı istihsan ettiği ve yüksek bulduğu halde; nefsi ise, enaniyet-i ilmiyeden gelen kıskançlık cihetinde zımnî bir adavet besler gibi, Sözler'in kıymetlerinin tenzilini arzu eder tâ ki kendi mahsulât-ı fikriyesi onlara yetişsin, onlar gibi satılsın. Halbuki bilmecburiye bunu haber veriyorum ki: 

"Bu dürûs-u Kur'aniyenin dairesi içinde olanlar, allâme ve müçtehidler de olsalar; vazifeleri -ulûm-u imaniye cihetinde- yalnız yazılan şu Sözler'in şerhleri ve izahlarıdır veya tanzimleridir. Çünki çok emarelerle anlamışız ki: BU ULÛM-U İMANİYEDEKİ FETVA VAZİFESİYLE TAVZİF EDİLMİŞİZ. Eğer biri, dairemiz içinde nefsin enaniyet-i ilmiyeden aldığı bir his ile, şerh ve izah haricinde bir şey yazsa; soğuk bir muaraza veya nâkıs bir taklidcilik hükmüne geçer. ~RN-Mektubat/426~

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23