Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, PYD, DAEŞ ve BAAS rejiminin, İsrail ve Batı ile çıkar ortaklığı yaptığını ifade ederken, Suriye Türkmen Meclisi Başkanı Abdurrahman Mustafa, “DAEŞ, PYD’ye hizmet ediyor. Onlar da, Batı’nın enerji bekçiliğini yapıyor” dedi.
Gazete yöneticileriyle iftarda bir araya gelen Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, İsrail-DEAŞ-PYD-Baas rejimi arasındaki ilişkiler ve koalisyon ihtimallerine dair önemli açıklamalarda bulundu.
Kurtulmuş, “İsrail, PYD, DEAŞ, BAAS işbirliği”ne şu çarpıcı ifadelerle dikkat çekti: “DEAŞ geliyor bir yere, arkasından koalisyon uçakları bombalıyor. Ve arkasından PYD ilerliyor. Rahmetli Mahir Kaynak, ‘Bir işten kimin çıkarı varsa o işin içinde onun olması kaçınılmazdır’ derdi. İsrail’e bakın, bu bölgedeki bütün gelişmeleri elini ovuşturarak seyrediyor. Bölge halkları arasında, Şiilerle Sünniler arasında çok temel birleşme noktalarından birisi, İsrail saldırganlığına ve yayılmacılığına karşı ortak tavırdı. Bu artık neredeyse hiç dile getirilmeyen bir husus haline geldi. Bu durumdan en fazla memnuniyet duyan, istifade eden ülke İsrail’dir. Öyle şeyler görüyoruz ki; DEAŞ petrol çıkartıyor, bu petrolü Suriye rejimine satıyor. Suriye rejimi bir yerden çekiliyor orayı PYD’ye bırakıyor. Suriye rejiminin çekildiği yere DEAŞ yerleşiyor. DEAŞ’ın Esad’a petrol satmasını, onun da DEAŞ’tan petrol almasını nasıl açıklarsınız?”
TERÖR ÖRGÜTLERİ ARASINDA FARK YOK
Kurtulmuş, DEAŞ ile PYD arasında ayrım yapılmasına da şu ifadelerle karşı çıktı:
“Bizim için elinde silah bulunan bütün örgütler aynıdır. Dün DEAŞ’ın ortaya çıkmasından rahatsız olmayanlar şimdi PYD’den rahatsız olmuyorlar. Burada, meseleyi halkların özgürlüğü şeklinde değil de, terör örgütlerinin özgürlüğü şeklinde anlarsak, buradan bir çıkış yolu yok.”
‘TÜRK, KÜRT AYRIMI YAPMAYIZ’
Bölgeden Arapların ve Türkmenlerin gönderilmesi ve etnik temizlik yapılması konusuna da değinen Kurtulmuş, “En son özellikle Kobani ile Cezire bölgesinin birleşmesi sırasında, o bölgeden üç gün içerisinde 23 bin kişi geldi. Bu kişilerin tamamı Arap’tı. İçinde çok az Türkmen vardı. Bunların sadece 3 bini geri döndü. Demek ki, 100 binlik bir bölgeden 20 bin kişinin Türkiye’ye gelmesi ve bunların tek bir etnik kökenden olması çok önemli bir göstergedir. Biz kim gelirse alıyoruz, Kürt, Türk, Arap ayırt etmiyoruz ama ortada da bir hakikat var ki, Tel Abyad bölgesinden gelen 23 bin kişinin tamamı Arap ve Türkmen” diye konuştu.
“ERKEN SEÇİM DENGELERİ BOZMAZ”
Kurtulmuş, bir “tekrar seçim”in ülkeye büyük zarar vereceği yaklaşımına şu ifadelerle karşı çıktı: “Elbette samimi olarak koalisyon görüşmelerini sürdüreceğiz. Ama koalisyon tek başına bizim istememizle gerçekleşemez. Bir erken seçim de ilave zararlar vermez. Herhangi bir Avrupa ülkesinde 13 yıllık bir tek başına iktidarın ardından ne olacağının belirsiz olduğu bir tablo ortaya çıksa hemen iktisadi kriz yaşanırdı. Çok şükür böyle bir şey olmadı. 45 günlük bir süre sözkonusu. Olmazsa erken seçim. Erken seçimin ekonomik ve siyasi olarak ilave bir yük meydana getireceği, olumsuz gelişmeler olacağı kanaatinde değilim.”
ERDOĞAN’IN PAZARLIK KONUSU HALİNE GETİRİLMESİNE MÜSAADE ETMEYİZ!
Kurtulmuş, muhalefet partilerinin “Erdoğan anayasal sınırlarına çekilsin” söylemine şu ifadelerle sert çıktı: “Türkiye’de hiç kimse 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimini yok sayarak siyaset yapamaz. Yüzde 52, Recep Tayyip Erdoğan’ı Cumhurbaşkanı olarak seçmiştir. Halkın yüzde 52’sinin oyları ile seçilmiş olan bir Cumhurbaşkanı’nın makamına her halükarda saygı duyulması ve onu siyasi çekişmelerin bir parçası haline getirmekten uzak durulması şarttır. Bu asla tartışılacak bir konu değildir. Başbakan’a hükümet kurma görevini kim verecek? Tayyip Erdoğan. ‘Ben Cumhurbaşkanı ile görüşmem ama Cumhurbaşkanı’nın görüşerek görevlendirdiği Başbakan beni koalisyon ortağı olarak kabul ederse o koalisyonda olurum’ demek çok büyük bir çelişkidir.”
Kurtulmuş, “MHP ile olası bir koalisyon, çözüm sürecinin bittiği anlamına mı gelir” sorusunu ise, “Milletimizin ‘Bırakın, tekrar silahlı çatışma dönemi başlasın’ demediği ortadadır” şeklinde cevapladı.