Terör örgütü PKK’nın kanalında TSK’ya ‘kimyasal silah kullanma’ iftirası atan TTB’li Şebnem Korur Fincancı’nın yanısıra, Türk askeriyle İŞİD’i aynı kefeye koyma küstahlığında bulunan gazeteci Özlem Gürses’e kol-kanat geren Türkiye Barolar Birliği Başkanı Ramiz Erinç Sağkan’ın cunta heveslisi teğmenlere sahip çıkması tepki çekti. Sağkan’ın bir yandan terör sevicilerinin bir yandan teğmenlerin avukatlığını üstlenmesi sonrası, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” iddiasında bulunanların sergileyeceği tavır merak ediliyor.
ÇINAR DEMİR ANKARA
Türk milletinin bütün değerleriyle kavgalı olan, LGBTİ’li sapkınlara yönelik desteğiyle bilinen Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Ramiz Erinç Sağkan, cunta heveslisi kılıçlı teğmenlerin savunmasını üstlenerek yine şaşırtmadı.
Adaylığı CHP Genel Merkezi’nde yapılan toplantıda belirlenen ve eşcinsellik ve zinaya yönelik hutbesi dolayısıyla Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ı “sesi çağlar öncesinden gelen şahıs” diyerek linç etmeye kalkan Sağkan, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı mezuniyet töreninin ardından illegal şekilde bir araya gelerek ellerinde kılıçlarla 2016 yılında kaldırılan ‘Subay Yemini’ni” okuyarak siyasi iktidara gözdağı vermeye kalkışan cunta heveslisi teğmenlerin avukatlığını üstlendi. Sağkan, 16 Ocak 2025 tarihinde, Kara Kuvvetleri Yüksek Disiplin Kurulu’nda ihraçları görüşülecek olan Teğmen Ebru Eroğlu ve Alay Kıdemlisi Teğmen İzzet Talip Akarsu’nun yanı sıra teğmenler Serhat Gündar, Deniz Demirtaş, Batuhan Gazi Kılıç’ı da savunacak.
HER ZAMAN TÜRKİYE DÜŞMANLARININ YANINDA!
TBB Başkanı Sağkan, nerede Türkiye’nin birliğini, bütünlüğünü, halkın maneviyatını hedef alan bir oluşum varsa hemen orada konum alıyor. TSK’ya kimyasal silah iftirası atan Türk Tabipleri Birliği (TTB) eski Başkanı Şebnem Korur Fincancı’dan terör sevicilere, hainlerden memleket düşmanlarına ve eşcinsel sapkınlara kadar adeta bütün millet ve mukaddesat düşmanlarının hamiliğine soyunan TBB Başkanı Ramiz Erinç Sağkan, Hendek olayları sırasında terörist ateşiyle öldürülen eski Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’yi her ölüm yıldönümünde yayınladığı uzun mesajlarla anıp, Diyarbakır’da düzenlenen anma programlarına katılırken, Elçi ile aynı sokakta ve aynı çatışma sırasında şehit edilen üç polise ilişkin en küçük bir açıklamada bulunmadı. Sağkan, geçtiğimiz günlerde Suriye’deki TSK unsurlarını “Gördüğünüz üzere IŞİD yapısı yani TSK-SMO. Yani Türk askeri ve Suriye Milli Ordusu, Kürtlerin kontrol ettiği bazı bölgelerde küçük küçük kazanımlar elde etmiş durumda” diyerek Türk Ordusu’na hakaret eden Özlem Gürses’in gözaltına alınmasını da uzun bir açıklamayla kınamıştı.
SAPKINLARIN DA YANINDA
Aynı TBB Başkanı, PKK/KCK terör örgütü üyesi oldukları gerekçesiyle görevden alınıp yerlerine kayyım atanan DEM’li ve CHP’li belediye başkanlarına da yaptığı açıklamalar ve yayınladığı bildirilerle sahip çıkmıştı. TBB Başkanı Sağkan, bölücü terör örgütü PKK/KCK’ya yönelik yapılan operasyonlarda gözaltına alınanların haklarını savunacakları yönünde açıklamalar yaparken, cezaevindeki terör hükümlülerinin salıverilmesi için de kampanyalara girişmesiyle tanınıyor. Her zaman bölücü terör örgütü mensubu teröristlerin, Türkiye düşmanlarının, LGBT savunucularının yanında saf tutan TBB Başkanı’nın, sürekli karşısında durduğu TSK içinde cunta heveslisi eyleme kalkışan teğmenlerin savunmasını üstlenmesi kafalarda soru işaretlerine yol açtı.
TEĞMENLERİ DARBE HEVESLİSİ OLDUKLARI İÇİN SAVUNUYOR!
Türkiye Adalet Araştırmaları Merkezi (TÜRKAD) Başkan Yardımcısı Avukat Hadi Dündar, konuya ilişkin Akit’e yaptığı değerlendirmede, “Teğmenler tarafından gerçekleştirilen eylem, organize disiplinsizliktir. Üstleri tarafından ret edilen bir eylemi amirlerine karşı gelerek gerçekleştirmişlerdir. Ani gelişen bir olay olsaydı emin olun soruşturma dahi başlatılmazdı. 6413 sayılı TSK Disiplin Kanunu kapsamında eylemleri disipline sevk edilip görevden çıkarma sebebidir. Tabi burada atıldıktan sonra İdare Mahkemesi’nin vereceği karar önemlidir. Daha önce de idare mahkemeleri tarafından FETÖ’cü hakim savcılar hakkında verilen karar sonucunda görevlerine dönmüştü. Atatürk ismi kullanılarak disiplinsizlik ve amirlerine karşı gelmeyi meşrulaştırma ve bin yıllık askeri düzeni bozmaya çalışmaktadırlar. Bu olayda tam anlamıyla Atatürk ismi istismar edilmektedir. Türkiye Barolar Birliği Başkanı’nın bu tür bir davayı üstlenmesi doğru olmamıştır. Ancak Sağkan’ın hayat görüşüne bakıldığında darbecilerin yanında yer alan, LGBT taraftarı ve dine karşı olduğu bilinmektedir. Daha düne kadar ‘TSK kimsayal silah kullandı’ diyen eski TTB Başkanı’nı savunmuyor muydu? Şimdi de disiplinsiz davranışta bulunan teğmenlere sahip çıkmaya başladı. Bu teğmenleri savunmaktaki tek amacı siyasi iktidara ve millete karşı kılıç çektikleri içindir” görüşünü dile getirdi.
GÖREV ALANI DIŞINDA NE VARSA O İŞLERLE İŞTİGAL EDİYOR!
TBB Başkanı Sağkan’ın cunta heveslisi teğmenleri de savunacak olmasını Akit’e değerlendiren avukat Ali Kaan Kılıçoğlu, şöyle konuştu: “Avukat haklarını savunmak, mesleki anlamda onlara destek olmak amacıyla kurulan baroların en üst makamında bulunan Türkiye Barolar Birliği Başkanı, bu amaçlar dışında, görev alanı dışında her ne varsa bu işlerle iştigal etmektedir. Avukatların günümüz şartlarında mesleklerini icra ederken çektikleri sıkıntılarla ilgilenmeyen, aksine milletin dini, örfüyle alakalı meselelere müdahil olan, bununla da yetinmeyip devletin güvenliği ile alakalı konularda üstüne vazife olmayan işlerle uğraşan Türkiye Barolar Birliği Başkanı’nın bu tutumu yalnızca göz boyamaktan ibarettir. Kendisini devletin ve milletin güvenliğini tehdit eden unsurlara karşı hukuken mücadele ederken de görmek isteriz. LGBT savunucusu, TTB eski Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın savunucusu olmaktan ileriye gidemeyen bir zihniyetin ne avukatlara ne de bulundukları kuruma faydaları olmadığı çok açıktır.”
Batı kusmuğunda beslenirler! bunlar bizden değildir
Gazeteci Yazar Mehmet Fırat ise konuya ilişkin şunları söyledi: “Halkın iradesine ve değerlerine kılıç çeken siyonist cunta özentilerini, kendilerine Türk solu diyen, her fırsatta halkın değerlerini aşağılayan, milli iradeye kafa tutan azgın azınlık bir güruhun savunmasına şaşırdık mı? Elbette hayır. Dün 28 Şubat Siyonist Kemalist cuntasına destek veren ve alkış tutan bu hesapta sivil toplum örgütlenmeleri, bu alışkanlıklarını her fırsatta göstermektedir! Bu Batı çamurunda debelenip, Batı kusmuğunda beslenen ve siyonist Batı hegemonyasının kılıcını sallayan güruh, vatan ve millet aleyhine ne varsa safi kötülüğün adresi olarak kendini göstermektedir. Binlerce bebeğin hunharca katledildiği Gazze ile ilgili hiçbir tavırları yoktur! Katledilen doktor, gazeteci gibi meslek erbaplarıyla alakalı hiçbir açıklamaları yoktur. Suriye’de 54 yıldır süren Nusayri zulüm ve katliamlarıyla alakalı hiçbir tavırları yoktur! Lakin Suriye’de gerçeklesen halk ihtilaliyle alakalı Esed’i tutan tavırları ve açıklamaları vardır! Halktan kopuk, etrafında olup bitenlerden bihaber, mezhepçi ve parya bu zihniyetin ve teşekküllerinin bir an evvel temizlenmesi gerekmektedir. Bunlar bizden değildir!”