• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Avukat terörizmi savunamaz!

Yeniakit Publisher
2013-01-30 23:44:00 - 2013-01-30 21:46:53
Avukat terörizmi savunamaz!

‘Avukatlara müdahale edilemez’ diyerek DHKP-C operasyonunda tutuklanan avukatlara destek verenlere tepki gösteren Başbakan Erdoğan, “Eğer bunlar teröre yataklık, yandaşlık yapıyorsa bal gibi müdahale edilir... Avukat, hakkı-hukuku savunacak, terörizmi değ

EROL METİN/ANKARA
Katar ziyaretinden dolayı ertelenen partisinin grup toplantısını dün gerçekleştiren Başbakan Erdoğan, yeni anayasa çalışmalarının mart sonuna kadar bitmesini temenni ettiklerini, eğer uzlaşma olmazsa AK Parti’nin hazırladığı tasarının referanduma götürüleceğini belirterek, “4. Yargı Paketi” geliyor. Yeni anayasa çalışmalarının mart sonuna kadar bitmesi noktasında Meclis Başkanımızın açıklamasını biliyorsunuz. Umarız o zamana kadar biter. Bitmemesi halinde AK Parti’nin bu konudaki çalışması Meclis gündemine taşınacaktır. Parlamentoda beklediğimiz desteği aldığımız anda gündeme getiririz. Referandum desteği için de millete gideriz. Biz kendi kararlarımızı kendimiz verir, kendi göbeğimizi kendimiz keseriz” dedi.
KILIÇDAROĞLU’NA
DHKP/C ELEŞTİRİSİ
CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ü PKK’lı teröristin ailesine ziyarete gittiği için uyaran CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, avukatların da tutuklandığı DHKP/C operasyonunu eleştirmesine sert çıkan Erdoğan, “CHP Genel Başkanı Çin’den o vekiline güya ayar veriyor. Ama Türkiye’ye geliyor, en kanlı terör örgütüyle ilgili hukuki operasyonu eleştirebiliyor. Kılıçdaroğlu’na göre CHP’ye yakınsa o kişi masumdur. Savcıya, hakime, delillere hiç gerek yok. Böyle bir hukuk anlayışı olur mu? Ne yazık ki Türkiye’de böyle bir hukuk anlayışı oldu. CHP o eski günlerine dönmek istediği için hukukun tasarrufuna saygı gösteremiyor” diye konuştu.
“11 ÇELİK KAPILI DAİREDE
NE İŞLERİ VAR?”
DHKP/C soruşturması kapsamında tutuklanan avukatların faaliyetlerine dikkat çeken Erdoğan, şöyle devam etti: “Bir apartman dairesinde gecenin yarısında avukatlar toplanıp, 11 çelik kapı var, orada ne iş görür? Bu çelik kapıların arkasında acaba ne iş yapılıyor. Bu çelik kapılar açılamıyor. Güvenlik görevlileri itfaiyenin yardımıyla camdan giriyor. İçerde ne isterseniz var; yakılmak istenen evraklar, sahte kimlikler. Kim bunlar? İşini iyi bilen avukatlar. Dışarıda da bazı avukatlar, o avukatlarla ilgili ‘Onlara müdahale edilemez’ diyor. Hadi canım sende. Nasıl edilemez? Onlar teröre yandaşlık yapılıyorsa bal gibi de edilir.
Avukat hakkı hukuku savunacak, terörizmi değil.”
YÜCEL AİLESİNİN FERYADINI
GÜNDEME GETİRDİ
Kızları terör örgütü DHKP/C tarafından kandırılan Hüseyin ve Yasemin Yücel çiftinin isyanına değinen Erdoğan, “Bir anne-baba kızının ardından feryat ediyor; ‘kızımı istiyorum’ diye. Kızlarının tutuklanmasının derin acısını yaşıyor. CHP Genel Başkanı çıkıp, o örgüte destek verecek kadar pervasız davranıp hakimleri eleştiriyor. ‘Nerede şu Ergenekon gidip üye olacağım’ diyordu. Şimdi de çıkıp ‘nerede o DHKP-C gidip üye olacağım’ der mi, der. CHP aşırı solla böyle bir meşguliyet içinde” ifadelerini kullandı.
“CHP VAROLUŞSAL
SORUNLAR YAŞIYOR”
CHP’nin kimlik bunalımı içerisinde olduğu ve her kafadan farklı bir ses çıktığını dile getiren Başbakan, “Biri çıkıyor, ‘Türkler ve Kürtler eşit değildir’ diyor. Bir yandan ulusalcıyız deyip, diğer yandan yurtdışında ülkesini karalıyor Dine, başörtüsüne saygılıyız diyor, sonra başörtüsüne yönelik uygulamayı Anayasa Mahkemesi’ne götürüyor. CHP’nin ne olduğuna karar vermesi yönünde çağrıda bulunmuştum CHP faşist midir, ulusalcı mıdır, milliyetçi midir, sosyal demokrat mıdır, solda mıdır, sağda mı, liberal midir? Yoksa sınırları belli olmayan bir koalisyon mu? CHP herkesin kafasına göre tanımladığı, ciddi zihin tutulması yaşandığı bir parti oldu. CHP kendini tanımlamakta zorluk çekiyor. Ontolojik, varoluşsal sorunlar yaşıyor” şeklinde konuştu.
O MANŞETLERİ HATIRLATTI
Birgül Ayman Güler’in “Kürtlerle Türkler eşit değil” sözlerine tepki gösteren Erdoğan, tek parti döneminde Hitler’e övgülerin yağdırıldığı gazete manşetlerini göstererek, şunları söyledi: “Kendi milletvekillerinin hezeyanlarını unutan Kılıçdaroğlu’na bu manşetleri ithaf ediyorum; 1941 yılının Cumhuriyet’i ‘Milli Şefimizle Führer arasında benzerlik’ diyor. Halep ordaysa AK Parti TBMM’de. Buyurun belge. 22 Mayıs 1932.  Cumhuriyet’te yine ‘Kemalist Türkiye’den faşist İtalya’ya selam’ deniliyor. Bugünkü CHP ile o zamanki CHP arasında fark yok. Göremezsiniz. CHP’nin Milli Şefi, kendisini ziyaret edenlere, 27 Mayıs 1925’te ‘Vazifemiz Türk vatanı içinde bulunanları behemahal Türk yapmaktır. Vatana hizmet edeceklerde arayacağımız özellik her şeyden önce o adamın Türk ve Türkçü olmasıdır’ diyor. Aynı şeyi bugün Bahçeli de söylüyor. Hiç farkı yok. Bunlar yumurta ikizidir. Ne zaman ki ellerine cetvel aldılar, kafatası ölçmeye kalktılar, o zaman bu ülkeye fitne girdi. Çok şükür ki bu topraklar fitneyi de yeşerten topraklar değildir.”
ÜZÜM ÜZÜME BAKA BAKA...
Kılıçdaroğlu’nun terörist evine taziyeye giden Hüseyin Aygün’ü uyarmasına da değinen Erdoğan, “Sen bu terör örgütüne sahip çıkıyorsun da teröristin evine taziyeye giden milletvekilinin o zaman kusuru, günahı ne? Onu niye azarlıyorsun, ayar vermeye çalışıyorsun? Üzüm üzüme baka baka kararırmış. Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş. Böyle bir ırkçı zihniyet Selçuklu’da, Osmanlı’da asla tezahür etmemiştir. Cumhuriyette de kabul görmemiştir ve kabul görmeyecektir” dedi.
MİLLİ BİRLİK VE KARDEŞLİK
PROJESİNİN ÖNEMİ
“CHP sosyal demokrat görünüp ırkçılığı içinde barındırırken, BDP de solcu görünüp etnik kökenler üzerinden siyaset üretme gayretine giriyor” diyen Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “CHP’nin bu millete yaşattığı acıyı, şimdi de onun izinden giderek BDP bu millete yaşatmaya çalışıyor. ‘Arap’ın Acem’e Acem’in Arap’a üstünlüğü yoktur’ diyen Hz. Peygamber’i (S.A.V.) anlamayanlar, Yunus Emre’yi anlamayanlar hiç olmazsa şehitliklere baksınlar. Belki o mezar taşları onlara bir şey anlatır. Hepimiz aslında aynı şeyi söylüyoruz. Hepimiz kardeşlik diyoruz. Milli birlik ve kardeşlik projesini bu nedenle ısrarla işliyoruz. Tek millet, tek bayrak, tek devlet diyoruz.”
“BİRLİĞİMİZİ BOZMAYA
GÜCÜN YETMEZ”
Kabine revizyonuna da değinen Erdoğan, İçişleri Bakanlığı görevini Muammer Güler’e devreden İdris Naim Şahin için “Müzakere sürecine kurban gitti” diyen MHP lideri Bahçeli’ye cevap vererek, “Yavru muhalefetin lideri kalkıp da bir tespitte bulunuyor; filanca bakan gayretliydi, çok başarılıydı. Onun görevden alınması noktasında taziyelerini bildiriyor adeta. Hayırdır, ne zamandan beri sizden bizim ekibimize övgüler gelmeye başladı. Önce Bahçeli, nerde durduğunu tespit etsin, niyet okuyuculuğunu bıraksın. Biz hangi arkadaşımızı nereye getireceğimizi biliriz tavsiyesine ihtiyacımız yok. Bizi bizden daha iyi bilemez. Dert tabii başka. AK Parti içinde soru işaretlerine neden olabilir miyiz, bizim birliğimizi bozmaya gücün yetmez, kendine bak” dedi.
O YAZARLARA TEPKİ  
AB’yle ilgili çıkışlarını eleştiren köşe yazarlarına sert çıkan Erdoğan, Avrupa ülkeleri ve kuruluşlarının Türkiye’ye karşı olumsuz bir tavır takındığına işaret ederek, şöyle konuştu: ‘TV’de adı köşe yazarı olan tipler. AK Parti iktidarını demokratikleşmede dünyada geri olduğunu söylerken hadlerini bilmiyorlar. AB’nin çok ileride olduğunu söylüyorlar. Nerede çok ileride? Teröristleri nasıl koruma altına aldıklarını biliyoruz. Filanca kuruluş değerlendirme yapmış diyor. Doğru. Değerlendirmelere göre  teröre yardım edenler elinde basın kartı, cezaevinde. Adam elinde silahla yakalanıyor, güvenlik gücünü öldürmekten yargılanıyor. Neymiş basın görevlisiymiş. Basına karşı olumsuz yaklaşımımızın olduğunu söyleyen uluslararası kuruluşlar, sipariş üzerine Türkiye’de gelişmelerin olumsuz olduğunu söyleyecek kadar ileri gidiyor. Çünkü haber kaynakları sakat, bozuk. Filanca kuruluşun verdiği notlara bakmıyoruz. İnsani değerlere bakarak yolumuza devam ediyoruz.” Öğretmenlere
MÜJDE Yılda bir kez yapılan öğretmenlerin özür atamalarının bu yıl iki kez yapılacağını açıklayan Erdoğan, “Milli Eğitim Bakanımıza talimat verdik. Öğretmenlerin mazeret atamaları yılda bir kez yaz aylarında yapılıyordu. Şubat’ta da eş ve sağlık durumları nedeniyle mazeret atamalarını gerçekleştireceğiz” bilgisini verdi. Başbakan ayrıca, önümüzdeki Bakanlar Kurulu’nda 65 yaş üstü ve engellilerle alakalı, şehit yakınlarıyla ilgili toplum taşıma araçlarından ücretsiz faydalanma imkanının getirileceğini bildirdi.

Biz Patrik atıyor muyuz? Katar’dan ayrılma saatlerine doğru, Yunanistan Başbakanı Samaras’ın talebi üzerine bir görüşme gerçekleştirdiklerini anlatan Başbakan Erdoğan, görüşmede, özellikle Batı Trakya’daki Müslüman azınlığın haklarına yönelik son dönemdeki bazı uygulamaların gündeme getirdiklerini söyledi.
Erdoğan, şöyle devam etti:
‘’Yunanistan’da müftülerin seçimle iş başına gelmeleri konusu halen bir çözüme kavuşturulmuş değil. Bu eğitim yılı başında Yunanistan’da azınlıklara yönelik maalesef olumsuz bazı gelişmeler oldu. Çift dilli anaokulu eğitimi konusu da orada hassasiyetini koruyor. Yunanistan Parlamentosu’nun 240 imamın atama yoluyla görevlendirilmesi kararı, bölgede gerginliği maalesef daha da artırdı.
Yunanistan Başbakanı’na, bu yasal düzenlemenin uygulamaya konulmaması, iptal edilmesi noktasında arzularımızı ilettik. Yunanistan’da azınlıkları ilgilendiren hususlarda, onların hilafına adımlar atılmaması, onların görüş, istek ve önerilerine kulak verilmesi konusunda daha duyarlı olunması yönündeki taleplerimizi ifade ettik. Biz, Türkiye’nin son derece dikkatli şekilde uyduğu ve uyguladığı azınlıklara yönelik düzenlemelere, yani Lozan’a aynı şekilde Yunanistan’ın da uymasını, haklı olarak beklediğimiz söyledik. Biz özellikle patrik konusunda bu kadar hassas davranır ve buna rağmen bazı uluslararası platformlarda, halen eleştiriye maruz kalırken, Yunanistan’ın azınlıklara yönelik son dönemdeki uygulamalarının görmezden gelinmesini de hakkaniyetli bulmuyoruz. Burada bizler kalkıp da patriği atamıyoruz. Böyle bir yola biz başvurmuyoruz. Oradaki baş müftümüzün atanmasıyla böyle bir yanlışın yapılması tabii ki kabul edilebilir bir şey değildir. Kendi dini noktadaki en yüksek temsilcisini oradaki 240 müftü kendisi seçmek durumundadır. Bundan daha adil daha doğru bir şey olamaz. Bu konuda kendileri de gerekli çalışmaları yapacaklarını, bunun tekrar masaya yatırılacağını konuştuk. 240 imam meselesi olmak üzere son dönemdeki uygulamaların komşuluk hukuku ve iş birliğimize zarar vermeyecek şekilde, azınlıkların talepleri doğrultusunda çözülmesini gönülden arzu ediyor ve bunu Yunanistan’da bekliyoruz.’’

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23