• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Atlantik Düzeni Çözülürken: ABD, NATO, İngiltere ve Türkiye’nin Zorunlu Merkeziliği

Yeniakit Publisher
Haber Merkezi Giriş Tarihi:
Atlantik Düzeni Çözülürken: ABD, NATO, İngiltere ve Türkiye’nin Zorunlu Merkeziliği

Uluslararası güvenlik mimarisi bugün bir krizden değil, bir çözülmeden geçiyor. ABD’nin güvenlik doktrininde yaşanan yön değişimi, NATO içindeki derinleşen uyumsuzluk ve İngiltere’nin Karadeniz merkezli agresif hamleleri; birbirinden kopuk gelişmeler değil. Aksine, Atlantik sisteminin tek merkezli yapısının sona erdiğini gösteren önemli göstergelerdir.

Demokratlar Platformu
Genel Sekreteri Av. Yurdal Kılıçer

ABD: Küresel
Garantörlükten Seçici Güce
Washington artık 1990’ların ABD’si değil. Yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi, ABD’nin bunu resmen kabul ettiğini gösteriyor. Metnin satır aralarında açık bir itiraf var: ABD, dünyanın her yerinde düzen kuran güç olmaktan vazgeçiyor.


 

Bu bir geri çekilme değil; öncelik daraltmasıdır. ABD artık maliyet-fayda hesabı yapıyor, yük devrediyor ve angajmanlarını seçiyor. Asya-Pasifik hattı –özellikle Çin ve Tayvan ekseni– Washington’un ana mücadele alanı haline gelmiş durumda. Avrupa ve Orta Doğu ise artık “hayati değil, yönetilmesi gereken” dosyalar olarak ele alınıyor. Bu değişim NATO’nun ruhunu doğrudan etkiliyor. Çünkü NATO, ABD’nin küresel iradesinin askeri taşıyıcısıydı. İrade çekildiğinde yapı da sarsılıyor.
ABD iç siyasetinde NATO’dan çıkış tartışmalarının yeniden ve daha yüksek sesle gündeme gelmesi tesadüf değil. Bu söylemler, popülizmden çok stratejik sabırsızlığın ifadesidir. Washington’un temel rahatsızlığı açık:Avrupa kendi güvenliğini finanse etmiyor, Rusya artık ABD için birincil tehdit değil,NATO, ABD’ye stratejik esneklikten çok yük getiriyor. Bu nedenle NATO, ABD açısından artık mutlak bir güvenlik ittifakı değil; gerektiğinde kullanılan bir baskı aracıdır. Avrupa’ya yön vermek, siyasi hizalama sağlamak ve mali sorumluluk dayatmak için işlevsel bir kart.


 

ABD’nin angajman daraltmasıyla oluşan alanı doldurmaya çalışan aktörlerden biri İngiltere’dir. İngiltere’nin bu niyetinin en belirgin göstergelerinden biri, Londra’nın Karadeniz yaklaşımının, klasik müttefik koordinasyonunun ötesine geçmiş olmasıdır. İngiltere bugün Karadeniz’de: Ukrayna’ya yoğun istihbarat desteği veren, Rusya’yı çevreleme stratejisinde ön alıcı davranan, Bölgeyi kalıcı NATO erişimine açma fikrini zorlayan bir aktör konumundadır. Bu durum Türkiye açısından basit bir “müttefik faaliyeti” olarak değerlendirilmemelidir. Özellikle Karadeniz’in güvensiz bir deniz olarak kodlanması çabası, Montreux rejimini fiilen aşındırma girişimi anlamına gelir. İngiltere bu konuda Atlantik içinde en ısrarcı aktördür.

Bu çizgi, Türkiye’nin Karadeniz’de kurduğu hassas dengeyle açık biçimde çatışmaktadır.

Çatallanan Atlantik: Türkiye Nerede Duruyor?

Bugün Atlantik sistemi tek merkezli değildir. İki farklı eksen belirginleşmektedir:


 

ABD’nin Pasifik merkezli stratejisi
İngiltere’nin Karadeniz–Baltık hattına odaklanan bölgesel hamleleri
Bu çatallanma, Türkiye’yi kenara itmez. Tam tersine, Türkiye’yi zorunlu merkez haline getirir. Çünkü Karadeniz artık sadece Rusya ile denge meselesi değildir. Aynı zamanda: ABD’nin geri çekilme sınırlarını,

İngiltere’nin genişleme iştahını, Avrupa’nın güvenlik açığını aynı anda yöneten bir alan haline gelmiştir. ABD tamamen çekilirse, bölgesel denge İngiltere-Polonya eksenine kayar. Bu senaryo Türkiye’nin çıkarlarına hizmet etmez. Ancak ABD’nin kısmen de olsa varlığı ve Türkiye’nin dengeleyici rolü, Karadeniz’i kontrollü bir istikrar alanı olarak tutabilir. Bu yeni tabloda Türkiye açısından bazı kırmızı çizgiler ve fırsatlar nettir: Montreux Boğazlar rejimi tartışmaya açık değildir. Bu rejim, Türkiye’nin Karadeniz’deki egemenlik aracıdır. Avrupa’nın artan güvenlik zaafı, Türkiye’yi vazgeçilmez bir stratejik ortak haline getiriyor. NATO’nun geleceği eski reflekslerle yürümeyecektir; ittifak işlevsel olarak dönüşecektir. İngiltere’nin Karadeniz hamleleri dikkatle izlenmeli, Ankara–Londra ilişkisi yeni bir stratejik denge zeminine oturtulmalıdır. ABD’nin seçici angajman dönemi, doğru yönetilirse Türkiye için alan açmaktadır. Tüm bu yaşananlar göstermektedir ki; bugün yaşananlar bir güç boşluğu değil, güç devridir. Atlantik düzeni çözülürken, yeni denge merkezleri oluşmaktadır. Türkiye bu süreçte pasif bir denge unsuru değil; dengeyi kuran aktör olma potansiyeline sahiptir. Karadeniz’de orta hattı tutabilen, çatışmayı sınırlayan ve rejimleri koruyan güç, yalnızca bölgesel istikrar sağlamaz; yeni düzenin kurucu masasında yer alıyor.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23