Tedavi gördüğü hastanede önceki gece hayatını kaybeden gazeteci, yazar ve araştırmacı Aytunç Altındal’ın cenazesi, Şakirin Camisi’nde öğle vakti kılınan cenaze namazının ardından tekbirler eşliğinde Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verildi.
“TEKBİRLERLE GÖMÜLMEK İSTEDİ”
Cenaze törenine katılan yazarımız Abdurrahman Dilipak, yakın dostu Altındal’ın tarihin yaşayan tanıklarından biri olduğunu, 1960’tan sonra Türkiye gündeminde sürekli fikir ürettiğini, tartışmalara yol açtığını, perdelerin gerisindeki, halkın gözü önünde olmayan olayları araştırdığını söyledi. Süreç Dergisi’ni 1960 yılından sonra çıkarmaya başlayan Altındal’ın özellikle Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin arşivindeki, özellikle Avrupa ve Amerika’ya karşı olan bir çok belgeyi dergisinde yayınladığını, masonluk konusuna değindiğini kaydeden Dilipak, “Hep Türkiye’nin sinir uçlarında dolaşan bir insandı. Laikliği, Vatikan’ı tartıştı. Teolojik ve politik tartışmalara girdi” diye konuştu. Dilipak, Altındal’ın ünlü kişilere danışmanlık da yaptığını kaydederek, son zamanlarda kendisinin biraz daha sessiz olduğunu, kansere yakalandığında İsviçre’de tedavi olmak istediğini, Türkiye’ye döndüğünde vefat ettiğini aktardı. Altındal’ı 3-4 gün önce gördüğünü dile getiren Dilipak, şunları söyledi:
“Kendisi bana ‘vasiyetimi hatırlıyorsun değil mi?’ diye sordu. Ben ‘evet’ deyince ‘Onu tekrarlıyorum. Müslüman kimliğimle, inanan insan olarak hatırlanmak istiyorum. Laiklik, seküler bir inanca sahip değilim. İnsanlar beni Müslüman olarak hatırlasın. Onun için tekbir sesleriyle uğurlanmak istiyorum’ dedi.”
Dilipak, ölümünün şüpheli olduğuna dair iddialar bulunan Altındal’ın çok şey bildiğini, böyle birisinin ölüm endişesiyle birilerine bir şeyler anlatabileceğinden endişe edenlerin olabileceğini, ancak bunun bir kanıta dayanmadığını söyledi.