İstanbul Sözleşmesi’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzası ile kaldırılması toplumda sevinç vesilesi oldu. Akit’e konuşan Mağdur Çocuklar ve Baba Hakları Derneği Başkanı Murat Köse, “6284 yasasının tekrar ele alınması, süresiz nafaka, çocuk haczi, nafaka hapsi gibi aileyi dağıtan yasalar da tekrar gözden geçirilmelidir” dedi.
Yaklaşık 10 yıldır yürürlükte olan İstanbul Sözleşmesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzası ile kaldırılırken, Akit’e konuşan Mağdur Çocuklar ve Baba Hakları Derneği Başkanı Murat Köse, aileyi yıkan yasaların da gözden geçirilmesi gerektiğini söyledi.
Aileyi dağıtan yasalar da gözden geçirilmeli
İstanbul Sözleşmesi’nin fesh edilmesini olumlu bulduklarını belirten Murat Köse, şu değerlendirmelerde bulundu: “Ayasofya Camimizin açılmasından sonra İstanbul Sözleşmesi’nin de feshedilmesi yerinde ve isabetli olmuştur. Yürürlüğe girdikten bu yana cinayetlerin çoğalmasına, masum çocukların anne babasız kalmasına, ailelerin dağılmasına, ahlakın bozulmasına, manevi değerlerimizin ayaklar altına alınmasına sebep olan İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi bütün müslümanlara sevinç vesilesi olmuştur. Sayın Cumhurbaşkanımıza bizatihi teşekkür ediyoruz böyle önemli bir karar aldığı için. Lakin devamının gelmesi gerekmektedir. 6284 Sayılı Yasa’nın tekrar ele alınması, süresiz nafaka, çocuk haczi, nafaka hapsi gibi aynı şekilde aileleri dağıtan bu yasaların da bir an önce gözden geçmesi gerekmektedir.”
Türk aile yapısını ayakta tutan kararlar alınmalı
Murat Köse, şöyle devam etti: “Malumunuzdur ki İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi haberi yayıldıktan sonra Avrupa’dan aldıkları fonların kesilmesi endişesi duyan sivil toplum örgütleri, eşcinsel dernekler ve feminist dernekler sokaklara inmiş, kahraman polislerimizle çatışmışlardır. Şunu herkes iyi bilmelidir ki bu sözleşmenin iptalinin ne kadar yerinde olduğu, bugün sokağa inenlere baktığımız zaman anlaşılıyor. Eğer bu sözleşmenin yerine yeni bir sözleşme gündemde ise aile dernekleri ve platformların da, derneğimizin de bu sözleşmenin çalışmasında yer alması için şimdiden hükümetimize çağrıda bulunuyorum. Umarız İstanbul Sözleşmesi’ndeki gibi eşcinsel ve feminist dernekler dikkate alınmadan yüce dinimiz İslam’ın aydınlığından yararlanarak bir sözleşme yapılır. Ne kadınımız ne çocuğumuz ne insanımız ne ailemiz şiddete maruz kalmadan Türk aile yapısını ayakta tutan kararlar alınır.”
