• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Sinan Burhan
Sinan Burhan
TÜM YAZILARI

28 Şubat’a geri mi döndük?

30 Aralık 2017
A


Sinan Burhan İletişim: [email protected]

Gün geçmiyor ki muhafazakâr-İslami duyarlılığı yüksek gruplarla ilgili bir haber çıkmasın. Bu haberlerde 28 Şubat dilini görüyoruz. Sapkın hocalar, sapık tarikat şeyhleri, hırsızlık yaptığı iddia edilen hocalarla ilgili haberler aldı başını yürüdü. Ramazanda oruç tutmayanı dövdüler. Mine etekli bayanlara saldırdılar, başörtülüler de sokakta öpüşüyor haberleri gündemden düşmüyor. Bu haberler bana darbe süreçlerini hatırlattı.

Hüseyin Kıvrıkoğlu 28 Şubat bin yıl sürecek demişti de inanmamıştım. Medyada son günlerdeki dile bakınca Kıvrıkoğlu doğru söylemiş. Eski Türkiye’de sakız orucu bozar mı ya da horozdan kurban olur mu haberleri olurdu. Eski derin devlet artıklarıyla medyadaki 28 Şubatçıların birlikte kotardıkları haberlerin yeni versiyonları tedavüle çıktı.

ABD eski Başkanlarından Thomas Jefferson ‘Medyasız devlet başkanı olmak yerine medya patronu olmayı tercih ederim’ demiştir. Dünyayı yöneten Siyonist akıl sermaye ve medya ile kitleleri, ülkeleri yönetiyor. Meclis, hükümet, devlet başkanı hiçbir anlam ifade etmiyor. İstediğiniz kadar güçlü olun algıyı bunlar belirliyor. Milli medya olmadan, milli sermaye olmadan bir ülke bağımsız olamaz. İsterseniz meclisin tamamı sizin olsun.

Mesela AK Parti ve Erdoğan ailesi ile ilgili çıkan tüm haberler yerli ve küresel 28 Şubatçıların ürünüdür. Diktatörlük algısı, yolsuzluk algısı yerli ve yabancı 28 Şubatçılar tarafından oluşturuluyor. Tek başına iktidar olmak yetmiyor. İnanın düğmeye bastıkları anda ülkemizde bile operasyon çekerler. Bunlara karşı dayanıklı bir bünye ve şuur lazım.

Öyle ki ülkemizde alim, hoca, mütefekkir, şeyh kim olursa olsun atılan bir manşet, sosyal medyadaki tweetlerle, internet sitelerindeki maniple haberlerle tahrip ediliyor, yıpratılıyor.  Kimi zaman Hayrettin Karaman hedef oluyor, kimi zaman Nurettin Yıldız kimi zaman Menzil grubu kimi zaman İsmailağa, kimi zaman Süleymancılar kimi zaman bir tarihçi hedef tahtasına oturtuluyor. Burada hükümete yönelik bir tuzak da var. FETÖ’cüler ve eski darbeciler sosyal medyadan bu tür haberleri köpürtüyorlar.

Elbette bu isimler dokunulmaz değil. Eleştirilerden uzak değil. Ancak bir gerçek var. Maksat eleştirmek değil tahrip etmek. Makul ve yapıcı eleştiri her zaman olmalıdır. Ancak bazı hatalar ve eksiklikler yüzünden din ve dindarlar aşağılanamaz. 28 Şubat ve uluslararası destekçileri hâlâ güçlü durumdalar. Zaman zaman Erdoğan’a kızan, eleştiren dostlar var. Yav bu Cumhurbaşkanı da çok sert, çok kavgacı deniliyor. İnanın son bir yılda ortaya çıkan haberler bakınca, dine ve dindarlara yapılan hakaretleri görünce cumhurbaşkanı haklıymış diyorum. Yufka yüreklerle çetin yollar aşılmaz.

Öte taraftan şunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bizim mahallenin insanlarının cumhuriyetle, devletle bir sorunu yok. Ezan, bayrak, cumhuriyet, bilim, akıl bizim değerlerimizdir. Bizler sadece özgür bir biçimde dinimizi yaşayalım, kutsal değerlerimize hakaret edilmesin diyoruz. Öte yandan; kimsenin yaşamına karışmak, müdahale etmek bizim hakkımız değildir. Özgür bir biçimde yaşamak her toplumsal kesimin hakkıdır.

Bir başka noktada ise bizler de özeleştiri yapmalıyız. Cemaat ya da tarikat yapıları akıldan, bilimden, ilimden, fıkıhtan uzaklaşmamalıdır. Daha da önemlisi şeffaflık esas olmalıdır. Kol kırılır yen içinde kalır diyemeyiz. Hata yapanları, sapkınları cezalandırmalıyız. Sorunları halının altına süpürme durumunu terk etmeliyiz. 

Alimin de, velinin de insan olduğunu unutmamak gerekir. Bizden farkları en fazla daha faziletli olmalarıdır. Kapalı topluluklar ve toplumlar bilgi üretemez. Şeffaflık sağlayamaz. Şeffaflık ve bilgi üretimi olmadığı takdirde ileri bir toplum olamayız. Komplo ve provokasyonlara açık hale geliriz. 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23