Gülen’in ikinci sinsi yalanı!
Peygamber Efendimizin hicretini, “kaçma stratejisi” ve bir yol olarak kendisine maske yapmak isterken, Efendimize hem iftira ve hem hakaret ettiğinin ve söylediğinin farkında bile değil. Peygamber Efendimiz Mekke’de 13 yıllık bütün baskı ve işkencelere rağmen, etrafındaki samimi sahabe ile hiçbir şekilde kaçmamış, göçmemiş bir yere gitmemiştir.
Etrafındaki dayanılmaz baskılara rağmen kendisi Mekke’de kalmış, ezilen zayıf Müslümanları önce gideceği Habeşistan’a ve Medine’ye göndermiş, öldürülme planları yapıldığı geceye kadar Mekke’de kalmış ve öldürüleceği planı yapılıp kesinleştiği gün ilahi bir emirle Mekke’yi terk etmiş, Allah’ın emri ve işareti ile Medine’ye yola çıkmıştır. Peygamberimizin bu hicreti ve göçmesi putperest, zalim, acımasız Mekke müşriklerinin diyarından, inançlı, O’nu bağrına basacak Ensar diyarı olan Medine’ye olmuştur.
Kendisini bu Peygamberlerin çileli hayatına ve harika mücadelelerine benzeterek, bu kategoride sunmaya çalışarak etrafındakileri efsunlamaya çalışan Gülen, şunu bilmelidir ki, kendisi binlerce minareden ezanlar okunan, toprağından binlerce sahabeyi koynunda taşıyan İstanbul’dan ve Anadolu’dan, ABD’nin papaz yetiştiren Pensilvanya’sına gitmiştir. Bunun hiçbir şekilde Peygamberlerin çileli hayatı ile benzeşip, bağdaştırılacak bir durumu yoktur.
Herkes bilir ki; batıl bir kıyas halinde, kıyasın kendisi de bâtıl olur (kıyası batıl bil batıl). Bunları Gülen’in kendisi de çok iyi bilir. Böyle bir batılla, kendisini Peygamberler kategorisine alması, kendi yaptıklarını da Peygamberler yolu olarak göstermeye çalışması, Peygamberlere karşı yapılacak en büyük saygısızlık ve iftiradır.
1966 yılında tahta çantasıyla ve 7 senelik giydiği pençeli ayakkabısıyla İzmir’e geldiği zaman, bu millet onu bağrına basmış.. Daha sonra bütün siyasi partiler ve Devlet ona kucağını açıp, destek vermiş.. Ona en büyük sevgi ve saygı gösterilerek; padişahlar, krallar, devlet adamları gibi, itibar ve yetki ve destek verilmişti.
ŞİMDİ GÜLEN, BÜTÜN BU KENDİSİNE TANINAN İMKANLARA RAĞMEN, HANGİ SEBEBE BİNAEN PENSİLVANYA’DA YAŞADIĞINI AÇIKLAMAK MECBURİYETİNDEDİR.
En yakın arkadaşlarını, vatanını ve milletini; hastalık yalanı ile ABD işbirlikçiliği yapmak üzere Pensilvanya’ya gitmiş ve yerleşmiştir, ABD vatandaşlığına geçmiştir. Bu yalanını da Hz. Muhammed’in hicretine benzeterek, perdelemeye ve yanındaki o ahmaklara yutturmaya çalışmıştır. Maalesef yanındaki efsunladığı o ahmaklar da “sahi Gülen Efendi biz niye buradayız, niçin buraya yerleştik” demek yürekliliğini söylememişlerdir. Hangi tehlikeden dolayı ülkesini terk etmiştir, buna kendi vicdanını ve etrafını da inandırabilecek bir mazeret gösterememiştir ve gösteremez.
Türkiye’den getirdiği ve odasında şov yaptığı kavanozlardaki topraklara bakıp hasret gidereceğine, Türkiye’deki o kutsal topraklar yerinde duruyor ve Türkiye, işbirlikçiliği yaptığı ABD tarafından paramparça ediliyor. PKK, HDP ve CHP işbirlikçileri ve Gazeteci Yazarlar Vakfı yemleme ve beslemeleri tarafından ülkemiz kan gölü haline getirilip, gözyaşlarıyla milyonlarca insan yurdundan ve vatanından kovuluyor, öldürülüyor, şehitler her gün peş peşe geliyor. Peygamber Efendimizin ve halife efendilerimizin ayak izlerinin olduğu sahabeyi kiram efendilerimizin pek çoğunun kabirleri ve türbeleri olan Bağdat, Musul, Halep, Şam ve Irak’ta sahabe efendilerimizin mezar taşları şampanyalar, viskiler patlatılarak yıkılıyor, en kutsal mabetlerimiz batılı kafir ve müşriklerin top atışlarıyla patlatılarak dümdüz ediliyor.
Gülen hâlâ yalanını ve hipnozlamasına devam ediyor. ABD, yeryüzü gemisinin kaptanıdır, bunu kabullenmeliyiz. OTORİTEYE BAŞ KALDIRMAMAK, İTAAT ETMEK LAZIM DİYOR, HANGİ OTORİTE?
Onlara şirin görünme diye ‘Kozadan kelebeğe’ kitabında açıkça söylemekten çekinmiyor.
DEVAMI YARIN