• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hasan Karakaya
Hasan Karakaya
TÜM YAZILARI

Şah-Fırat Operasyonu ve... Harun Tokak’a yeminleşme çağrısı!

23 Şubat 2015
A


Hasan Karakaya İletişim: [email protected]

Öncelikle, önceki gece, tereyağından kıl çeker gibi, “başarılı bir operasyon”la Süleyman Şah Türbesi’nin nakledilmesini sağlayan Cumhurbaşkanı ve Başkomutan Tayyip Erdoğan’ı, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nu, Genelkurmay Başkanı Necdet Özel ve “kuvvet komutanları”nın şahsında askerlerimizi tebrik ediyor, hepsini ayrı ayrı kutluyoruz...

Bu arada, operasyon esnasında “kaza” geçirip şehit olan Astsubay Başçavuş Halit Avcı’ya da Allah’tan rahmet diliyor, ailesine sabırlar niyaz ediyoruz...

Gerçekten de, önceki gece 21.00’de başlayıp, “9 saat” süren ve dün sabah 6.03’te sona eren “Şah-Fırat” operasyonu, dünyaya parmak ısırtacak “son derece başarılı bir operasyon”dur!..

Kaldı ki;

Bu operasyonlar, Hükümet, Ordu ve MİT’in ilk başarısı değildir... Malûm, daha önce “Libya’daki Türkler”i başarılı bir şekilde “tahliye” etmiş, daha sonra da; “Musul’daki Başkonsolosluk görevlileri”ni, kıllarına halel gelmeden kurtarmıştık...

Amerika, İngiltere ve Japonya, kendi adamlarını kurtarmak için düzenledikleri operasyonlarda “tam anlamıyla çuvallarken”; Türkiye’nin son operasyonları, dünyada “takdir”le karşılanmıştır!..

O FOTOĞRAFIN ANLAMI

Kim, ne derse desin;

Bu operasyonlar “Yeni Türkiye’nin başarıları”dır!.. Bu operasyonlar, “Güçlü ve Büyük Türkiye’nin başarıları”dır!..

Hele “Eski Türkiye”yi hatırlayın...

Bugünkü “Akit’in manşeti”nde de ifade edildiği gibi; “Eski Türkiye”de, “Genelkurmay’ın ışıkları”, yine “sabahlara kadar yanar”dı!.. Ama, o ışıkların altında “Hükümet’lere darbe plânları” yapılırdı!.. Bu toplantılar sonunda; “milletin iradesiyle Hükümet olan partiler”e karşı “plân”lar yapılır, “operasyon”lar düzenlenir ve “Post Modern Darbe”lerle alaşağı edilirdi.

“Yeni Türkiye”de ise;

“Önceki gece”yi yansıtan öyle bir “fotoğraf” vardı ki; “düşman”ları çatlattı, “dost”ları ise sevindirdi!..

Bu fotoğraf;

“Ordu ile millet”in el ele olduğunu göstermesi açısından “tarihî bir fotoğraf”tır!..

Düşünebiliyor musunuz;

Başbakan Ahmet Davutoğlu ortada, Genelkurmay Başkanı Necdet Özel ve Kara Kuvvetleri Komutanı Hulusi Akar, Başbakan’ın iki yanında...

Yine “operasyon” için çalışıyorlar...

Ama bu defa;

“Sivil iradeye darbe” için değil, “Türkiye’nin itibarı” için düzenlenen bir operasyon üzerinde çalışıyorlar.

“Genelkurmay’ın ışıkları” yine yanıyor... Ama bu defa, “darbe” için değil, “sınırötesi bir operasyon” için yanıyor!..

Uzun lâfın kısası;

“Cumhurbaşkanı ve Başkomutan Tayyip Erdoğan”ın verdiği talimat üzerine, “Hükümet” ve “Asker” kafa kafaya vermiş, “Süleyman Şah Türbesi’ni nakletmek” için düzenlenen “Şah-Fırat Operasyonu”nu anbean takip ediyorlar...

“Ordu-Millet el ele”nin göstergesi olan bu fotoğraf, “yıllardır özlemini duyduğumuz bir fotoğraf”tı ki, dileriz bu “uyum” hiç bozulmaz...

Bu “başarılı operasyon”la “DAEŞ’in provokasyonu”nu bozan ve “Türkiye’yi muhtemel bir çatışma”dan alıkoyan herkesi tebrik ediyor, “Türkiye’nin gücü”nü gösterdikleri için herkesi kutluyoruz...

Milletimize hayırlı olsun...

TWİT’LER VE SUİKAST PLÂNI!

“Şah-Fırat Operasyonu” hakkındaki görüşlerimizi özetle açıkladığımıza göre, gelelim “geçen haftanın gündem konuları”na...

Malûm, geçen hafta Türkiye; “Fuat Avni” kod adıyla yazışmalar yapan Emre Uslu ile CHP Milletvekili Umut Oran arasında geçen “twitleşme”leri konuştu... Bu “twitleşme”ler esnasında öyle konular gündeme gelmiş ki; akıl-havsala alacak gibi değil!..

Bu “twitleşme”ler esnasında; “Ben ve ailem tehdit altında” diyen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı haklı çıkaran görüşmeler yapılmış...

O kadar ki;

Cumhurbaşkanı’nın kızı Sümeyye Erdoğan’a “suikast” plânları bile yapılmış!..

Düşünebiliyor musunuz;

“Halkın oylarıyla iktidar olamayacağını” anlayan muhalefet, “Paralel İhanet Çetesi” ile “ittifak” kurmanın da ötesinde, işi “suikast plânı”na kadar vardırmış!..

DİKTA, GENLERİNDE VAR!

“Kumpas”ları geçtik!..

“Şantaj”ları geçtik!..

“Montaj”ları geçtik!..

“Tehdit”leri de geçtik!..

İşi, “Sümeyye Erdoğan’a suikast” düzenlemeye kadar vardırmışlar ki, bu kafa; yine geçen hafta Özgecen Aslan’a tecavüz etmek isteyen, direnç görünce de onu bıçaklayıp doğrayan, sonra da yakan katillerin ruh yapısı kadar “sapık ve hastalıklı bir kafa”dır!..

Bu “kafa”nın ne menem bir kafa olduğunu en iyi ortaya koyan da, CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin olmuştur...

Malûm, Gürsel Tekin; Star, Akşam ve Güneş gazetelerinde yer alan “Fuat Avni-Umut Oran görüşmeleri” üzerine bir açıklama yapmış ve demişti ki;

“8-9 Haziran’da ilk işimiz, bu kirli gazetelerin tamamına el koymak olacaktır. Sadece el mi koyacağız;

Buna bulaşmış bütün işadamlarından da, hesabını soracağız.”

Gürsel Tekin’in bu sözleri; CHP’deki “diktatörlük ruhu”nun depreştiğini, nasıl bir “demokrasi ve özgürlük düşmanı” olduklarını bir defa daha gözler önüne sermiştir!..

Daha düne kadar, “Paralel medya ağzı” ile konuşup, “Özgür medyaya darbe”den dem vuran bir CHP ve Gürsel Tekin’in; bugün “gazetelere el koymak”tan, “sahiplerine de hesap sormak”tan bahsetmesi; “Şeflik dönemine özlem”den başka bir şey değildir!..

MİLLÎ ŞEF DE YAPMIŞTI!

Malûm, İsmet İnönü’nün “Millî Şeflik Dönemi”nde, çıkarılan “Takrir-i Sükun” kanunlarıyla, o günün gazeteleri olan;

Vatan: 7 ay, 24 gün.

Cumhuriyet: 5 ay, 9 gün.

Tan: 2 ay, 13 gün.

Tasvir-i Efkâr: 3 ay.

Süreyle kapatılmıştı... Sadece “kapatmak” da değil; “Faşizme karşı” yayınlar yapan Zekeriya Sertel’in Tan Gazetesi ve matbaası, 4 Aralık 1945’te, “CHP’nin kışkırttığı gençler” tarafından “tahrip” edilmiş, “yakılmıştı!”

Daha da ilginci;

“Gazetesi yakılan” Zekeriya Sertel, “sanık” olarak yakalanıp, “tutuklanmıştı!”

Dün bunları yapan bir CHP’nin, bugün “gazetelere el koymak”tan bahsetmesinde, “şaşılacak” bir taraf yok!..

Zira;

“Diktatörlük, sansür, baskı ve zulüm CHP’nin genlerinde var!”

Gürsel Tekin’in yaptığı;

“Malûmu ilâm etmektir!”

HARUN TOKAK MESELESİ

Şimdi de size, yine geçen hafta kaleme aldığımız “Harun Tokak’ın telefonu” meselesi ile ilgili “yeni gelişmeler”den söz etmek istiyoruz...

Önceki gün, yani 21 Şubat 2015 Cumartesi günkü Ayna’da; o yıllarda Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın Başkanı olan Harun Tokak’ın bir “rica”sından bahsetmiştik...

Harun Tokak, “2002 yılı Haziran ayının başları”nda “Vakit gazetesine gelmiş” ve şu ricada bulunmuştu:

“DGM Hakimi Nuh Mete Yüksel, ahlâksız bir ilişkiye girmiş... Malûm; Nuh Mete; Hocaefendi aleyhinde sürekli dâvâlar açıyor... Şu günlerde bir dâvâ daha açmaya hazırlanıyor!.. Eğer, bu ahlâksız ilişki haberini yayınlarsanız, herhalde mesajı alır ve Hocaefendi ile uğraşmaktan vazgeçer!”

Biz, “Harun Tokak’ın getirdiği haberi” yayınlayıp yayınlamama konusunu istişare ediyorduk ki, 1-2 saat sonra “telefon” açıp; “O haberi yayınlamanıza gerek kalmadı!” demişti...

Zaten yayınlamayacaktık!..

TOKAK’IN TWİTLERİ!

Ama, “13 yıl önce” yapılan o görüşme; “o seks kasetlerinin nasıl çekildiğini ve nasıl servis edildiğini” göstermesi açısından son derece önemliydi...

Biz de;

“Fuat Avni-Umut Oran yazışmaları ve Sümeyye Erdoğan’a suikast plânı” iddiaları konusunda başlatılan “yalanlama furyası” üzerine, “o görüşme”yi ifşa etme gereği duyduk!..

Demek istedik ki;

“Bu da mı yalan?!?”

Bir zihniyetin maskesini indirip, “ifşa” eden o yazımız; gerek “gazeteler”de, gerek “internet siteleri”nde geniş yankı yaptı... Çünkü, “twitter yazışmalarını doğrulayan bir belge” niteliğindeydi!..

Ne var ki;

Her zamanki “yalanlama taktiği”ne başvurup, yine “Yalan” dediler, “İftira” dediler!..

Harun Tokak, o yazımız üzerine, hemen “klavye”lere sarılmış, “twit”ler atıp, demiş ki;

“Hasan Karakaya, senin suratını hiç görmedim, sesini de hiç duymadım... Böyle bir iftirayı nasıl yazabiliyorsun?.. Fatih Altaylı seninle ilgili bir yazı yazmıştı da, o yazıyı çok ağır bulmuştum... Şu kadarını söyleyeyim ki, kaleminden pislik akıyor.”

Sondan başlayalım:

Bizim kalemimizden akan “pislik”tir de; hele de “dinî bir cemaat” olarak bildiğimiz bir yapının “seks kasetleri çekip, pazarlaması” ne kadar “temizlik”tir, ne kadar “İslâmî”dir, takdirini kamuoyuna bırakıyoruz...

Harun Tokak, 1955 doğumludur, yani “60 yaşında”dır!.. Öyle olmasını kesinlikle istemeyiz ama, korkarız ki, kendisinde bir “Alzheimer başlangıcı”, yani “unutkanlık” baş göstermiş... Aksi halde; “Fatih Altaylı ile ilgili yazıyı Hasan Karakaya’nın yazdığını” hatırlardı!.. Yani, o yazıyı Fatih Altaylı değil, Hasan Karakaya yazmıştı!..

YEMİN EDER MİSİN?

Gelelim, “Seni hiç görmedim, sesini hiç duymadım” meselesine...

İşte burası doğru!..

Evet, Harun Tokak; 

“Hasan Karakaya ile hiç görüşmedi, sesini de hiç duymadı!”

Ama biz;

“Hasan Karakaya ile görüştü, onunla konuştu” demedik ki!..

Yazıdaki; “Kendisine dedik ki” cümlesinden de anlaşılacağı gibi; görüşme ve konuşma “Vakit’ten bir yönetici” ile yapılmıştır!..

“Ayrıntı”sını da verelim:

Harun Tokak, sanıyoruz bugün “bıyık” bırakmıştır... Fotoğraf öyle gösteriyor... Ama, “Vakit’i ziyaret” ettiğinde “bıyıksız”dı!..

Evet, evet; “bıyıksız”dı!..

Şimdi, Harun Tokak’a soruyoruz:

“Vakit’i ziyaret ettiğini!.. Elinizde Nuh Mete Yüksel’in ahlâksız ilişki kasetinin bulunduğunu!.. Bunu yayınlamamızı istediğini!.. Bir-iki saat sonra telefon edip, o haberi yayınlamamıza gerek kalmadığını” söylemediğine dair “yemin” edebilir misin?..

Der misin;

“Vakit’e hiç gitmedim, telefon da etmedim!.. Dolayısıyla; vallahi de, billahi de böyle bir görüşme/konuşma olmadı!.. Böyle bir talepte de bulunmadım!”

Buyur, “yemin” et!..

Eğer, yüreğinizde “iman”dan bir parça kaldıysa, buyrun “inkâr” edin!..

Şimdilik bu kadar!..

Ama, “devamı” da var!..

Selâm ve saygılarımızla!..

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23