İçinden geçtiğimiz çalkantılı süreci ve yeni Türkiye’nin inşası hakkında Akit’e açıklamalarda bulunan İsmailağa cemaatinin manevi önderi Mahmut Ustaosmanoğlu’nun yeğeni Saadettin Ustaosmanoğlu, Türkiye’nin, tarihinde hiç olmadığı kadar ciddi bir yol ayrımına geldiğini söyledi. Ustaosmanoğlu “Bu gemi batarsa ümmet batar” dedi.
İsmailağa cemaatinin manevi önderi Mahmut Ustaosmanoğlu’nun yeğeni Saadettin Ustaosmanoğlu’yla içinden geçtiğimiz çalkantılı süreci ve yeni Türkiye’nin inşasını konuştuk. Aynı zamanda 28 Şubat dönemi brifingli yargısının mağdurlarından Ustaosmanoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın paralel yapılanmaya ilişkin “istiklal mücadelesi” tanımlamasına büyük önem atfettiklerini ancak, durumun ciddiyetini halen kavrayamayanlar olduğunu kaydetti.
İSTİKLAL MÜCADELESİ OLARAK ALGILAMAK LAZIM
Saadettin Ustaosmanoğlu, keyifli sohbetimizde sorularımıza şu cevapları verdi:
Geçtiğimiz yıl “Kadro Anadolu-İnşa Hareketi” adıyla bir oluşuma gittiniz bu konuyu biraz açar mısınız?
- 2014 yılında bir grup sivil toplum kuruluşuyla biraraya gelerek kurduğumuz bir yapılanmadır.
Neyi hedefliyorsunuz, amacınız ne?
- Elbette “hedeflerimiz büyük” demek kolay. Ama bu büyük lafın altından kalkabilmek zor. Öylesine bir söz kabilinden söylenmiş ve yapılmış her şey muradımızın dışındadır. İnandığımız meselede de yarım adım dahi geri adım atmamak şiarımız.
Röportajımıza başlamadan önce, Cumhurbaşkanımızın “İstiklal Mücadelesi” ifadeleri ile izah ettiği gelişmeler yaşanıyor. Kadro Anadolu olarak bu konuya sizin bakış açınız ne?
- Tabiî ki bir istiklal mücadelesidir ve bu bilinçle hareket etmek lazım! Bunu görememek bir garabettir. Fakat şu farkı da unutmamalıyız; topla tüfekle gerçekleşen savaşa nisbetle bu daha sinsi. Sahada tank yok, havada füze. Meydanı uluslararası şirketler, servisler almış vaziyette, bunların da halk nazarında görünür bir tarafları yok. Bu bakımdan tehlikenin farkedilmesi zaman alıyor. Halbuki birincide topraklarına düşman girmiş gülle savuruyor; tabiî olarak refleks gösteriyorsun. Suriye’de, Irak’ta olduğu gibi.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN TEHLİKENİN FARKINDA
Sayın Cumhurbaşkanımızın “Kefen Giydim” sözünü sık sık zikretmesi bu sebepten midir?
- Evet. Sayın Cumhurbaşkanımız tehlikenin boyutlarını herkesten çok ve gerçek yüzüyle gördüğü için bu mesajı sık sık veriyor.
Burada şöyle bir şey yok mu, cumhurbaşkanımıza rağmen meseleyi bu derecede algılayamayan birçok yetkili var.
- Bu bir handikap. Yeni Türkiye’de bu durumun acilen düzeltilmesi gerekiyor. Kadro Hareketi’nin öncülüğünü yapmaya niyetlendiği meselelerden biri de budur.
Şu an itibariyle içinde bulunduğumuz faaliyet nedir?
- Seçimlerin yaklaşıyor olması bakımından tabiî ki politik meselelere ağırlık veriyoruz. Arkadaşlarımız AK Parti Milletvekili adaylarıyla ilgili Türkiye çapında çalışmalar yürütüyorlar. Beğendiğimiz, gerçekten bu ülke için fedakârlık yapabilecek adaylara destek olmaya çalışıyoruz. Ve, istisnasız, adaylara kadro olarak acizane şunu tavsiye ediyoruz; makamlarda gözünüz olmasın. Şan şöhret gözünüzü bürümesin. Bu ülke her an kan gölüne dönüştürülecek şekilde kollanıyor düşman tarafından. Meclis’te, kahramanca mücadele etmek için varsanız soyunun bu kavgaya...
Nasıl tepki alıyorsunuz?
- Yine istisnasız söyleyebilirim ki, bu samimi ve gönülden yaklaşımımız kalplerindeki ateşi harlandırıyor... İnsanlar artık, bu ülkenin gerçek sahiplerinin eline gerçek mânâda geçebilmesi için çok hevesliler. Fakat, çoğu zaman bunun yolunu yordamını bilemediğimizden enerjilerimiz boşa gidiyor. Kadro Anadolu’nun hedeflerinden biri de bu eksiğin kapatılmasına katkıda bulunabilmek.
Nasıl?
- İdeolojik bilincin gelişmesi gerekiyor. Sistemin şuur süzgecinden geçen insanımızı, kendi dünya görüşümüzün süzgecinden geçirebilecek mekanizmaları kurabilmeliyiz. Nasıl olacak derseniz, bunun işaret fişeği hem Sayın Başbakanımız Ahmet Davutoğlu, hem de Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından atılmış durumda zaten; “77 milyon Büyük Doğu’yu kuracağız” diye; hem de dünyaya kafa tutarcasına ilan ediliyor.
TÜRKİYE BİRİLERİNİ ÖFKELENDİRİYOR
Türkiye bir evrim mi geçiriyor?
- Sessiz ve derinden yaşanan bir devrim süreci geçiriyor. Son on senedir devam eden bu devrim iç’te ve dış’ta birilerini müthiş öfkelendirmiş durumda. Bir yandan da, bu devrimin kendi içinde kendi husûsiyetlerinden kaynaklanan problemleri sözkonusu. Bunlara da dikkat etmemiz gerekiyor.
Ne gibi?
- Bir sıkışmışlık var. Klâsik tedbirlerin çok da etkili olmadığı, olamayacağı süreçler yaşanıyor. Farklı, ciddi ve riskli hamleler gerektiren bu dönemde milletin Sayın Cumhurbaşkanı’nın yaptıklarını, yapmak istediklerini hakkıyla idrak etmesi, adımlarını ona göre atması gerekiyor.
Halk ne yapabilir ki?
- Elbette burada Sivil Toplum Kuruluşları’nı kastediyoruz. Halka, doğru öncülük yapabilen, her türlü fedakârlığı göze alabilen, kefen giymiş bir Cumhurbaşkanı’nın arkasında kefeniyle saf tutabilen STK’lara ihtiyaç var... Hâlbuki görüyoruz ki, birşey yapıyoruz zannı içinde ülkeyi dernekler mezarlığına çevirmeye başladık. Bu müthiş enerji kaybı demektir.
PARALEL YAPI, ULUSLARARASI TERÖR ÖRGÜTÜDÜR
Kadro Anadolu, Paralel meselesine nasıl bakıyor?
- 40 senede tezgâhlanan, Allah’ın inayetiyle 40 günde kafası koparılan, fakat arkasındaki asıl gücün uluslararası servisler olması bakımından da tamamen temizlenmesi biraz vakit alabilecek olan Uluslararası Terör Örgütü olarak bakıyor. Bu durum, zaten hukuken de tescillenmiş durumda. Bu vesileyle bildirelim; Lâtif Erdoğan, AK Parti aday adayları içinde yüzde elli Paralel sızmadan bahsediyor, Kadro Anadolu’nun bu seçim dönemindeki faaliyetlerinden biri de bu konuda seçici davranıp Paralele bulaşmamış adayları desteklemek olmuştur. Bu faaliyetimiz hâlen devam etmekte.
HER KESİMİN ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMASI GEREKİYOR
Sosyal hâdiselere temasınız hangi noktadadır?
- Beraber yürüdüğümüz dernekler ve vakıflar sözkonusu. Bu dernek ve vakıf üzerinden uluslararası arenada faaliyetlerimiz sözkonusu. İç’te ve dış’ta, prensiplerimize uyan her teşkilâtla dayanışma içindeyiz. Yeni Türkiye için yapılması gerekli fedakârlığa, doğru usul istikametinde herkesin ve her kesimin katılmasını tavsiye ve murad ediyoruz. Zira, Türkiye, tarihinde hiç olmadığı kadar ciddi bir yol ayrımına gelmiştir. Bu kritik durumdan ülkenin sağ salim çıkarılabilmesi için herkesin ve her kesimin elini taşın altına koyması gerekiyor. Klâsik ifadeyle ama her zamankinden farklı bir şuurla algılanması, idrâk edilmesi gereken şekilde söyleyelim: Bu gemi batarsa ümmet batar... Dakik, dikkatli ve şuur seviyesi yüksek kadroların sayısı acilen artırılmalı. 
