Şehirlerin kaderi siyasilerin iki dudağının arasına bırakılmış millete danışan mı var Sayın yazar

ssszzyaklaşık 1 yıldan beri orta hasarlı bina sakinleri ve rezerv alandan konut isteyen vatandaşlar bekliyor artık yeter ruhsat verilecekse verilsin, evler yapılıp içine girelim, yosa da yıkılsın yeniden yapalım bu belirsizlik nedir

devletimizin deprem bölgesine yaptığı yatırımları küçümsemek akıl karı değil çok güzel hizmetler yapılıyor 11 ilde ancak bazı ufak tefek aksamalar var onların da giderilerek kış ayı gelmeden depremzedelerin rahatlatılması iyi olur

Çevre şehircilik Bakanlığı uygun olmayan alanlar konusunda Kahramanmaraş için ivedilikle tekrar bir gözden geçirme heyet kurma ve inceleme başlatmalı

"Osmanlı'nın artığısınız dediklerinde kahroluyorum" diyen Kerküklü nineye; "Bizi kimlere bırakıp gidiyorsunuz?" diye haykıran Şamlı dedeye; “Türkiye için dua etmeden seccademi kaldırmam" diyen Bosnalı teyzeye. "İki patik ördüm, köyüme ilk gelen Türk askerlerine vereceğim" diyen Ahıskalı geline; Ordumuza katılmak için ceketini satan Pakistanlı gence; Şahadet parmağını İsrailli askerlere uzatarak, "Bir gün gelecekler" diye ağlayan Gazzeli çocuğa... Baykal'a, Hazar'a, Tuna'ya, Fırat'a ve Nil'e... Türkmen dağına, Apşeron'a, Elbruz'a ve Ahlat'a, Urumçi'ye, Fergana'ya ve Tebriz'e... Velhasıl-ı kelam... Yürek bohçasında bize dair ağıt ve umut taşıyan her yere, her sese, her nefese, herkese bin selam…

Deprem bölgesindeki sorunlar bitmez ama Allah razı olsun devlet orada güzel kalıcı konut ve köy evleri yapıyor

Uygun olmayan alanlar konusunda bir heyet oluşturulmalı zemine tütleri kazı çalışmaları çok nizami bir şekilde yapılmalı ve yeni bir rapor sunarak Haktan hukuktan adaletten sapmadan hareket edilmeli

Bu konu gerçekten önemli ama maalesef yetkililer deprem bölgesinde devleti zor duruma düşürecek işler yapıyorlar

İstanbulda yaşıyorum 50 yıl sonra zeminin yumuşak toprak zemin olduğunu öğreniyorum daha önce kimse zemin durumu nedir nasıldır bilmezdi aynı durum diğer iller içinde geçerli kara kara düşünüyoruz çekip gitmek istiyoruz meğer bombanın üzerinde oturuyoruz zeminler ikiye ayrılır toprak zemin, Kaya zemin eğer bu bilinçte olunsaydı asla toprak zeminlere bina yapılmazdı yapılmaması gerekirdi toprak zeminler yanlızca tarım içindir!Düşünün böylesine ne kadar uygunsuz alanlar var fakat bilinçlenme 50 yıl sonra oluyor buda garip bir durum yaşayarak öğreniyoruz başında toprak zeminlere müsade edilmeseydi imar verilmeseydi günümüzde maalesef aynı zeminlere yine inşaatlar ve yüksek katlar yapılmaya devam ediyor çelişki değil mi?İstediğin kadar mühendislik al ölç tart sonuç değişmez!Mutlaka doğa hınçını alır!

Rant ahlaki öldürdü. Daha çok yıkılırız. Çünkü an itibari ile rant bugünün yöneticilerinin de hastalığı. Yani Türkiye cephesinde değişen bir şey yok. En yumuşak alanlara en yüksek binaları dikiyoruz. Dere yataklarını doldurup, sonra ağlıyoruz. Annesi demiş ya " ağla rezil ağla..."

Ebrarda 10 canımız gitti Paranın satın alamayacağı kimse kalmadı sanırım. Biz bu kadrolarla birlikte mücadele eden bir toplumuz

Şehirde fay hattı var diyenler art niyetlidir

Siyasi partilerin dahil olduğu işten hayır çıkmıyor. Yüklenici firma da hakeza biz kime guvenelim

Birilerinin gözünü toprak doyursun. Yine bu şehirin üzerinde oynuyorlar

Çok haklısınız valla. Devletimiz bu konuya önem vermeli

Yorum yok. AK PARTİ AKP ye evrildi kadem kadın özgürlüğü sayesinde boşanan boşanana kimse kahır çekmez oldu depremde yanan canlar cabuk unutuldu. Ve belediye başkanı olan sahıs ta insaat ve yeniden yapılanmada liyakat sahibi değil. Ebrarda canimız yandı rabbim de AKP iktidarı nın canını yaksın. Elhamdülillah bittiler de. kendi elleriyle CHPKK yı başımıza iktidar edecekler alla ikisinide başımızdan alsın.

"Osmanlı'nın artığısınız dediklerinde kahroluyorum" diyen Kerküklü nineye; "Bizi kimlere bırakıp gidiyorsunuz?" diye haykıran Şamlı dedeye; “Türkiye için dua etmeden seccademi kaldırmam" diyen Bosnalı teyzeye. "İki patik ördüm, köyüme ilk gelen Türk askerlerine vereceğim" diyen Ahıskalı geline; Ordumuza katılmak için ceketini satan Pakistanlı gence; Şahadet parmağını İsrailli askerlere uzatarak, "Bir gün gelecekler" diye ağlayan Gazzeli çocuğa... Baykal'a, Hazar'a, Tuna'ya, Fırat'a ve Nil'e... Türkmen dağına, Apşeron'a, Elbruz'a ve Ahlat'a, Urumçi'ye, Fergana'ya ve Tebriz'e... Velhasıl-ı kelam... Yürek bohçasında bize dair ağıt ve umut taşıyan her yere, her sese, her nefese, herkese bin selam…

"Sabah.. Ah şükrederek çıkmak geceden! Ayak bastığım kıyı, yeniden doğuş. Sabah, beliren evim, bahçeler ve sen, Henüz uyuyan dallar, havalanan kuş." Ziya Osman Saba'nın "İyilik" şiiri böyle başlar, bilen bilir. Her okuyuşumda beni benden alan bir şiirdir. Saf, yalın, neredeyse çocukça görünür ama derindir.

Pırıl pırıl gençleri görünce "hey koca dünya, nasıl avucumuzdasın" dizesi düşüyor aklıma. Pırıl pırıl gençleri; "Siz dağılmışları toplayacak, gizlenmişleri açacak,karanlıkları güneşle aydınlatacak gençliksiniz. Siz, çürümüşlüğün, sinsi oyunların, kirli mecraların içinden kendi medeniyet değerlerimizin kılavuzluğunda erdemli yolları açacak gençliksiniz." Size inanıyorum...

Ancak... bizlerle şimdiki gençlik arasında şöyle bir fark var... Bugünkü nesil, özellikle teknolojinin sağladığı imkânlarla, daha bilgili. Bizim neslimiz ise kültürlüydü. Biz, dinlemenin dışında, kitap da okuyorduk. Ama okuduğumuz kitaplar hep ideolojik kitaplardı. Sol kesim, Marks, Engels, Maksim Gorki'nin, onların Türkiye içindeki uzantılarının kitaplarını okuyordu. Bizler ise sağ gençlik, Seyit Kutup'tan, Ziya Gökalp'e, Necip Fazıl Kısakürek'den Sezai Karakoç'a varıncaya kadar olan kesimin kitaplarını okumaya çalışıyorduk. Biz, okuduklarımızı, fikirlerimizi oluşturmak için değil, fikirlerimizi doğrulatmak için, önyargı ile okuyorduk. Şimdiki neslin böyle bir saplantısı yok Evleri yüksek kurdular, On bin basamak merdiven.. Bakışlar uzakta kaldı, Uzakta kaldı dostluklar...

Sosyal medyanın lay lay lom platformları da çok öğretici bugünlerde... "Refah'ta katliam var" yazısı koy... Görev tamam! Sonra eskisi gibi devam edebilirsin! Gelsin Paris gezileri; gelsin aksırıncaya tıksırıncaya kadar yemek yeme öyküleri... Şizofrenik gelmiyor mu, insana! Biliyorum, hayat devam ediyor, diyeceksiniz. Peki içimizdeki ses niye "Artık böyle devam edemeyiz" diye fısıldayıp duruyor? Gazze'ye bakıp içimiz yanıyorsa, bir yandan da dünyanın cilasına kanmak, daha nereye kadar

Sosyal medyanın lay lay lom platformları da çok öğretici bugünlerde... "Refah'ta katliam var" yazısı koy... Görev tamam! Sonra eskisi gibi devam edebilirsin! Gelsin Paris gezileri; gelsin aksırıncaya tıksırıncaya kadar yemek yeme öyküleri... Şizofrenik gelmiyor mu, insana! Biliyorum, hayat devam ediyor, diyeceksiniz. Peki içimizdeki ses niye "Artık böyle devam edemeyiz" diye fısıldayıp duruyor? Gazze'ye bakıp içimiz yanıyorsa, bir yandan da dünyanın cilasına kanmak, daha nereye kadar?

‘’Baharı yaz uğruna tükettik, Aşkı naz uğruna, ve papatyaları seviyor sevmiyor uğruna , Derken ömrü tükettik bir hiç uğruna

Bir öneri: Tüm Türkiye'de MEB'e bağlı okullarda hatta üniversitelerde İsrail ve siyonizmin aleyhinde "en güzel, zekice slogan yarışması" yaptırılabilir. Dereceye girenlere ödüller verilebilir. Dereceye giren sloganlar farklı dillere çevirilerek tüm dünyaya sosyal medya vb mecralardan servis edilebilir. İlgililere duyurulur.

Nisâ 135.Ey iman edenler! Kendinizin veya anne babanızın ve akrabanızın aleyhine bile olsa adaleti ayakta tutun, Allah için şahitlik eden kimseler olun. (İnsanlar) zengin olsunlar, yoksul olsunlar Allah onlara sizden daha yakındır. Öyleyse siz hislerinize uyup adaletten ayrılmayın. Eğer adaletten sapar veya üzerinize düşeni yapmaktan geri durursanız bilin ki Allah yaptığınız her şeyden haberdardır. 136.Ey iman edenler! Allah’a, peygamberine, peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve âhiret gününü inkâr eden kimse iyice sapıtmıştır.

Selamün Aleyküm; Hayırlı sabahlar, Rabbim namazlarımızı ve dualarımızı kabul eyle; Her türlü âfâttan emin eyle; Filistinli kardeşlerimize yardım eyle, zaferler ihsan eyle, görünmeyen ordularınla tahkim eyle; Siyonistleri ve destekçilerini Kahhar ismi şerifinle kahretmeye, bizleri me’mur eyle Allah’ım. Amin… ‎ ‎ ‎ ‎ ‎ ‎ ‎

Şehirlerin de bir kimlik ve ruhu vardır. Maraş bir edebiyat ve kültür şehridir Önce bu şehrin ruhu bir ayağa kaldiripmali

Uygun olmayan alanlar ilim adamları hdas etti Maraşta hala diri faymi var? Bu fay hattinda kalan konutların n durumu ne olacak?

Deprem bölgesinde siyasetçileri n müteahhit firma yetkililerinin şehrin yenifem imarı konusunda söz sahibi olmasına Rıza gosterilmemeli

Allah yar ve yardımcımız olsun başka diyecek bir söz yoktur

Ne yazık ki Maraş başta olmak üzere bu konularda sağlıklı bir şekilde karar açıklayan, millete yardımcı olan yok

Karaçay,Aksu çayı da zehir saçıyor. Binalardan yayılan aspestik tozlar konusunu önemli. Teşekkürler

Uygun olmayan alanlar mevzusunu kim uydurdu, şehirde rezerv alan ilan edilen yerlere kim karar verdi ise, bundan sonra olarak şeylerden de sorumludur

Deprem olalı 16 ay oldu ancak henüz orta hasarli mağdur vatandaşa ruhsat verilmedi